- Koronavirüs salgını tüm dünyada tesirini artırarak hissettiriyor. Avrupa bölgesinde salgın yeniden tırmanışa geçmiş durumda. 1 yıla yaklaşan bu salgın Asya'dan Amerika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya kadar dünyanın tamamına yayılmış bulunuyor. Salgın ilanihaye devam etmeyecek elbette. Tarihteki büyük salgınların da ortalama 2 yıl sürdüğü biliniyor.
- Türkiye salgınla mücadelesini tüm imkanlarıyla kararlılıkla sürdürüyor.Son dönemde vaka ve hasta sayılarında yaşanan artış üzücü. Virüsün henüz tedavisi olmadığı için salgına karşı elimizdeki en etkili tedbir temizlik, maske ve mesafe üçlüsü. Milletimiz temizliğe dikkat etme, maske kullanımı ve fiziki mesafe hususlarına riayet etmeli.
- Türkiye salgının en başından itibaren hem tedbirler hem hastalara verilen hizmetler bakımından küresel çapta örnek gösterilen ülkeler arasında yer aldı. Bunun arka planında geçtiğimiz 18 yılda hastane binasından yatak sayısına, teşhis ve tedavi cihazlarından insan gücüne kadar sağlık sisteminin her alanında gerçekleştirilen büyük dönüşümü var.
- Salgınla mücadele tüm imkanlarla ve kararlılıkla sürdürülüyor. İlçelerden büyükşehirlere kadar Türkiye'nin her köşesine ulaşan yatırımların önemi salgın döneminde çok daha iyi anlaşıldı. Başta şehir hastaneleri olmak üzere ülkemize kazandırılan yüksek kapasiteli sağlık kurumları sayesinde kriz rahatlıkla yönetilebildi.
- Salgına maruz kalan vatandaşlar sağlık görevlilerinin kendilerine tarif ettiği şekilde davranmalı. Virüs taşıdığını bildiği halde evinde izole halde kalmak yerine sokağa çıkan, işine giden, diğer insanlarla bir araya gelen herkes hem yasal olarak suç işliyor hem de büyük bir vebal altına giriyor.
- Maske ve mekan denetimlerinde uygulanan cezalar bazı kamu kurumlarında yapılacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecburiyeti getiriliyor. İl Hıfzıssıhha Kurulları gerektiğinde özel tedbirler alıp bunları kararlılıkla uygulayabilecekler. Kafe ve restoranların denetimi sıklaştırılacak. İzolasyonda olan kişilerin kurallara uyup uymadıkları daha yakından takip edilecek. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşların ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecek.
- Bütün bu tedbirler günlük hayatımızın zora sokulması için alınmıyor. Tam tersine amaç en başta bu virüsü taşıyanlar olmak üzere tüm insanlarımızın sağlığının korunması. Tedbirlere uymadığı için virüsü bir yakınına veya başkalarına bulaştırıp ölümüne sebep olan kişinin vicdan yükü çok ağır olur.
- Tedbir bizden takdir Allah'tan. Hiçbir tedbir almadan takdire teslim olmak dinimizle de kültürümüzle de insanlıkla da bağdaşmayan bir cehalettir. Bizim inancımızda tedbirsiz tevekkül olmaz. Yerli aşımızı üretmek için de hızlı bir çalışma var.
- Çeşitli ülkeler tarafından geliştirilen ve son aşamaya gelen aşıların Türkiye'deki çalışmaları yakından takip ediliyor. Bunun yanında kendi aşımızı üretme yolunda da hızla ilerleniyor. Halen süren 8 aşı geliştirme çalışmasından 2'sinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış durumda. Özel sektöre ait bir firmanın altyapısı aşının üretimine uygun hale getiriliyor. Yerli aşıda da insan üzerinde deneme çalışmaları önümüzdeki aylarda başlayacak. İnşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşılar milletimizin hizmetine sunulabilecek.
- Ancak unutulmamalı ki bu krizin üstesinden ancak hem devletin hem vatandaşın üzerine düşeni yapması halinde gelebiliriz. Başta sağlık çalışanları olmak üzere fedakarca görev yapan insanların hakkı ancak sorumlu davranarak ödenebilir. Devletimiz her bakımdan güçlü. Vatandaşlarımız da bireysel sorumluluklarını yerine getirdikleri müddetçe Allah'ın izniyle bu işin üstesinden gelebiliriz. Tarih boyunca nice büyük mücadeleleri zaferle neticelendiren bu millet bu sağlık krizini de yenebilir.
Bilim insanları ne diyor?
Corona Virüs pandemisi bizim hayatımıza isabet etti
ama bu ne ilk ne de son hastalık. Bilim insanları, corona virüs salgınının son
pandemi olmayacağını üstüne basa basa söylüyorlar. Bunu, yeni hastalıkların
nerede ve nasıl ortaya çıktığını araştıran, küresel sağlık uzmanları söylüyor.
Bunun nedeni insanların doğal dünyaya taşmasıymış.
Bu yüzden bilim insanları vahşi yaşamdaki hastalıklara daha yakından
bakılmasını istiyor ve uyarıyorlar: "Corona virüs son salgın olmayacak!"
Bazı bilim insanları vahşi yaşamdaki hangi hastalıkların insanlara geçme riski taşıdığını tahmin etmeye çalışan bir dağılım tanımlama sistemi geliştirmiş. Bu yaklaşımın öncülüğünü de, İngiltere'deki Liverpool Üniversitesi'nden bir gurup bilim insanı yapıyor. Bu çalışma gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmak için girişilen küresel uğraşların bir parçası.
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Matthew Baylis BBC'ye yaptığı açıklamada: "Hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara geçeceği ve çabucak tüm dünyaya yayılabileceği mükemmel bir ortam yarattık. Bu yüzden son 20 yılda 6 ciddi tehdit yaşadık. Bunların beşini Sars, Mers, Ebola, kuş gribi ve domuz gribini atlattık ama altıncısına vurulduk. Ve bu da karşılaşacağımız son pandemi olmayacak. Dolayısıyla vahşi yaşamdaki hastalıklara daha yakından bakmalıyız" diye konuşmuş.
Birçok uzman, davranışlarımızın, özellikle de ormansızlaştırma ve çeşitlilik arz eden vahşi yaşam alanlarına taşmamızın, hastalıkların hayvanlardan insanlara geçişini daha sıklaştırdığında hemfikir. Mesela University College London'dan Profesör Kate Jones: "kanıtların genel anlamda, tarım arazileri gibi insanların dönüştürdüğü, daha az biyolojik çeşitlilik barındıran ekosistemlerin, sıklıkla insanların enfekte olma riskiyle ilişkili olduğunu gösterdiğini" söylemiş. Jones, "Bütün hastalıklarda durum bu değil. Ama belirli kemirgen tipleri gibi, insan müdahalesine en dayanıklı vahşi yaşam türleri, patojenlere ev sahipliği yapmak ve bulaştırmakta daha etkili görünüyor" diye de ilave etmiş.
Bu güne kadar dünyada insan faaliyetleri ve vahşi yaşamın "karşılaştığı" yerlerdeki riski, yıkıcı bir netlikle gösteren çeşitli salgınlar yaşandı. Malezya'da, 1999'da meyve yarasalarının taşıdığı Nipah virüsü salgını, bir ormanın kıyısına inşa edilen domuz çiftliğine bulaşmıştı. Vahşi meyve yarasaları, meyve ağaçlarından besleniyor, domuzlar da ağaçlardan düşen, yarı yenmiş, yarasa salyasıyla kaplı meyveleri yiyordu. Enfekte domuzlarla yakın çalışan 250'den fazla kişi virüse yakalandı. 100'den fazla kişi öldü. Bu yüzde 40 oranında öldürücülük ifade ediyor.
Liverpool Üniversitesi'nden Profesör Eric Fevre de, araştırmacıların salgın riski olan yerleri sürekli gözlem altında tutmaları gerektiğini söylemiş. Ormanların kıyılarındaki çiftlikler, vahşi hayvanların alınıp satıldığı pazarlar, bunların hepsi insanlar ve vahşi yaşam arasındaki sınırların belirsizleştiği ve hastalıkların başlama ihtimalinin daha yüksek olduğu yerler. Eric Fevre "Bu etkileşimlerin olduğu yerleri sürekli gözlemlemeli ve sıradışı bir şey görüldüğünde müdahale edecek sistemleri devreye sokmalıyız." diyor.
Fevre, insan nüfusunda muhtemelen yılda üç ila dört yeni hastalığın ortaya çıktığını belirtimiş ve sadece Asya ve Afrika'da değil, Avrupa ve ABD'de de şeklinde konuşmuş. Baylis de yeni hastalıkların sürekli gözlemlenmesinin öneminin giderek arttığına işaret etmiş. Fevre de bu görüşe katılıyor ve bu tür olayların, büyük ihtimalle tekrar tekrar yaşanacağını söylüyor: Fevre'ye göre şu an içinde bulunduğumuz kriz, birçoğumuz için doğal dünyaya etkilerimiz konusunda bir ders.
Bir Sağlık Bakan Yardımcısı "Virüsün dolaşımı artacak, bu inkar edilemez. Enfeksiyonlar da artmaya devam edecek ama bu kontrol ve gözlem altında olacak." demiş. Önümüzdeki aylarda salgında yeni merkez üslerin çoğalacağı ve griple örtüşen yanları nedeniyle karıştırılabileceği anlaşılıyor. Ama endişelenmek de doğru değil. Zira her ikinci dalga muhabbeti salgınla ilgili paniği tetikliyor. Bilim insanları dünyanın her yerinde yaşayacağımız ikinci dalganın şubat,mart ve nisandaki gibi olması zor diyor. Çünkü artık büyük ölçüde maske takıyor, ellerimizi yıkıyor ve birbirimize yakın durmuyoruz.
Ayrıca bugün testler, filyasyon yöntemi, elektronik izleme mekanizmaları ve uygulanmış tedavi tecrübeleri var. Ülkemizde çok şükür güçlü bir sosyal güvenlik ve sağlık alt yapısına sahibiz. Kaldı ki aşı çalışmalarında yolun yarısı geçilmiş gibi de görünüyor. Muhtemelen kış aylarında ve ilk baharda yaygın bir aşılama mümkün olabilecek.
İşte baktığımız pencereden 2021'in nasıl olabileceğini böyle tahmin ediyor, hatta gelecek on yıllarda neler olabileceğini de hesap edebiliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder