
Türkiye’nin salgınla mücadeledeki en önemli göstergelerden biri de günlük vaka ve iyileşen
sayısının yer aldığı tablo oldu. Nisan ayına 2 bin 148 yeni vaka ve 98 iyileşen
hasta ile giren Türkiye,
aldığı tedbirler ve hayata geçirdiği uygulamalar sayesinde nisan boyunca bu alanda çok iyi performans
sergiledi. Sonunda da günlük vaka sayısının 5 bin 138
ile en üst noktaya ulaştığı nisan ayının ikinci yarısından itibaren ülkemiz bir düşüş trendi içine
girdi.
16 Nisan’da 4 bin 801 olan vaka sayısını 18 Nisan’da 3
bin 783’e, 22 Nisan’da 3 bin 83 olan vaka sayısını 25 Nisanda 2 bin 861’e ve
hemen ardından 27 Nisan’da da 2 bin 131 seviyelerine çekmeyi başaran Türkiye,
bu periyotta günlük iyileşen hasta sayısında da sürekli yukarı doğru giden bir
ivmeye ulaştı.
Takvimler 1 Nisan’ı gösterdiğinde iyileşen hasta
sayısı 90 olan Türkiye, bu rakamı 11 Nisan’da 542’ye, 18 Nisan’da bin 822’ye,
24 Nisan’da 3 bin 246’ya ve nihayet 29 Nisan’da da 5 bin 213’e yükseltmeyi
başardı. Ülkemiz için koronavirüsle mücadelede 24 Nisan önemli bir dönüm
noktası idi. Bu tarihte Türkiye’de iyileşen hasta sayısı ilk kez yeni vaka
sayısından fazla oldu. Bugünün ardından da iyileşen hasta sayısı sürekli
artarken, yeni vaka sayısının da ters istikamette azalmakta olduğunu gördük.
Bir ay
içinde daha Nisan ayı ortalarında Türkiye salgınla
mücadelesindeki hazırlık, tedbir
ve salgın süreci adımlarının meyvelerini almaya başladı. Bu durum
ülkemizdeki vaka artış hızına da net şekilde yansıdı. Mart
ayının son gününü yüzde 25’e yakın vaka artış hızıyla
kapatan Türkiye, diğer ülkelerin aksine 4 gün gibi kısa bir zaman araladığında
açıkladığı ilk kapsamlı tedbirleri farklı yaş aralığına yönelik yaptırımlar ve
31 ilde uygulanan sokağa çıkış kısıtlaması gibi hamlelerle güçlendirmiş oldu.
Yüzde 25’lik vaka artış hızını 6 Nisan’da %11,63’e, 12 Nisan’da
ise ilk kez tek hanelere düşürmeyi başaran Türkiye, 18 Nisan’daki yüzde 4,82’lik başarısını 27 Nisan’da yüzde 1,93 ile taçlandırdı.
Bilim
Kurulu Üyelerine göre bu veriler bir anda
kendiliğinden düşmedi tabi. Salgınla
mücadelenin üç önemli sacayağı vardı:
Birincisi;
Türkiye henüz
kendi sınırları içinde vaka dahi yokken çok nitelikli bir Bilim Kurulu
oluşturdu ve ondan
çok aktif bir şekilde yararlandı. Virüsün bize gelişini geciktirildi, diğer ülkelerin iyi taraflarından ve hatalarından dersler çıkarıldı, Mümkün olan en az hatayla süreci geçirmeye odaklanıldı. Türkiye salgın öncesince attığı
adımlarla buna hazırlanmış oldu. Bunlar virüsün henüz ülkemizde olmadığı dönemde yapılanlar.
Bilim
kurulu üyeleri “Hastanelerin ve sağlık personelinin bu sürece hazır olması sacayağının ikinci kısmı” dediler.
Türkiye’nin son derece nitelikli hekimleri ve
hemşireleri var diyen üyeler “Hazırlık
döneminde tüm bu kesimler bilgi olarak hazırlandı. Tanı ve tedavi, hasta
yönetimi, enfeksiyondan korunma algoritmaları yine bu süreçte hazırlandı ve tüm
Türkiye ile paylaşıldı. Yine bu dönemde hastanelerin her anlamda çok yeterli
olması bir diğer avantajımız oldu” şeklinde konuştu.
Sacayağının
üçüncü kısmı vatandaşlarla ilgiliydi. Bu dönemde sağlanan düşüş trendinde halkın büyük çoğunluğunun
kısıtlamalara ve tedbirlere ayak uydurmasının payı büyük.
Kuşkusuz
günlük bazda inişler, çıkışlar yaşanabilir. Önemli olan dalganın aşağı yönlü olarak devam
etmesi. Yeni tespit edilen vakaların sayısı ve genele oranı bazen artsa da üzerinde durulan husus genel trend. Bu nedenle önlemlere
sıkıca sarılmanın gereğine tekrar tekrar vurgu yapılıyor. Japonya ve Singapur gibi ülkelerde erken gevşemenin yeni sorunlara
neden olduğunu gördük. Aşı
bulunana kadar etkin ilaçlarla, doğru
tedaviler ve tedbirlerle sürecin devam ettirilmesi
gerekiyor. Normalleştikten sonra dahi deprem gibi, koronavirüsün de artık hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğiyle yaşayacağız.
Türkiye’nin salgınla mücadelesinde dikkati çeken grafiklerden biri de
yoğun bakım ve entübe istatistikleri oldu. Mart ayı
sonunda toplam 847 hasta ile bu verileri nisan ayına taşıyan Türkiye yeni ayın henüz ilk günlerde yoğun bakımdaki ve entübe
durumdaki toplam hasta sayısında bin rakamının üzerine çıktı. 9 Nisan’da 1071 entübe/535 yoğun bakım hastası
olmak üzere 1552 sayısına ulaşan ülkemiz, 19 Nisan’da bu alandaki tepe
noktasına yükseldi. 19 Nisan’da Türkiye genelinde 1031 entübe/891 yoğun bakım
hastası vardı ve bu rakamlar toplamda bin 922 hasta anlamına geliyordu.
Bu süreçte başta atılan adımlara birlikte 20 Nisan’dan itibaren bu
alandaki düşüş trendi yakalanmış oldu. Takvimler 29 Nisan’ı gösterdiğinde 831
entübe/743 yoğun bakım olmak üzere bu alandaki toplam hasta sayısı bin 574’e
düştü. Entübe hastalar
içerisindeki can kaybı incelendiğinde ise Türkiye’de bu oranın 29 Nisan
itibariyle yüzde 10.71 seviyelerinde olduğu görüldü.
Koronavirüsle mücadelesinde Türkiye’nin başarısının net
şekilde görüldüğü tablolardan biri de ‘kritik vaka oranı’ oldu. 31 Mart’ta
yüzde 6,26 olan kritik vaka oranı,
alınan tedbirler, uygulanan tedaviler ve sahip olunan imkanlarla sürekli düşüş
oranı izledi. Nisan ayının ortasında yüzde 2,62’ye düşen kritik vaka oranı 29 Nisan’a gelindiğinde yüzde 1,34 oldu.
Salgın döneminde üzerinde en çok durulan konulardan biri de hastaların bir an önce iyileşebilmesi için tüm imkanların seferber edilmesiydi. 1 Nisan 2020’de günlük iyileşen sayısı 90 olan Türkiye, 15 Nisan’da günlük 875 hastanın iyileşmesi ile yukarı yönlü bir grafik yakaladı. Nisan ayında ‘iyileşen hasta’ sayısını sürekli artıran ülkemiz 29 Nisan’da 5 bin 213 hastanın iyileşmesi ile bu alandaki en yüksek sayısına ulaşmış oldu.
Salgın döneminde üzerinde en çok durulan konulardan biri de hastaların bir an önce iyileşebilmesi için tüm imkanların seferber edilmesiydi. 1 Nisan 2020’de günlük iyileşen sayısı 90 olan Türkiye, 15 Nisan’da günlük 875 hastanın iyileşmesi ile yukarı yönlü bir grafik yakaladı. Nisan ayında ‘iyileşen hasta’ sayısını sürekli artıran ülkemiz 29 Nisan’da 5 bin 213 hastanın iyileşmesi ile bu alandaki en yüksek sayısına ulaşmış oldu.
Nisan ortasından itibaren yoğun bakıma gelen hastalarda bir düşüş
gözlendi. Bu düşüş genel hasta
sayısındaki düşüşle benzer bir seyir içindeydi. Bunun sebebi Türkiye’de
tedavilere önceden başlandığı ve bu durumun yoğun bakıma olan ihtiyacı
azalttığı şeklinde açıklanıyor. Örneğin
İtalya’da doktorlar hastaların erken dönemde entübe edilmesini seçti. Biz ise
öyle yapmadık. Hastalarımızı entübe etmeden erken dönemde yoğun bakıma alarak
sağlığına kavuşturma yolunu seçtik. Bunun da olumlu yanları görüldü.
Koronavirüsle mücadelesi dünyanın dört bir yanından övgü alan Türkiye’nin bu
süreçte izlediği stratejilerin bir diğer yansıması da ‘Her 1 milyon kişi başına
düşen vaka sayısında’ net bir
şekilde görüldü. İspanya’nın 5 bin 67 kişiyle ilk sırayı çektiği listede 4 bin 129 kişi ile Belçika ikinci, 4 bin 102 kişiyle
İrlanda üçüncü sırada. 1 milyon kişi başına düşen ölüm sıralamasında ilk 3 sıranın ardından İsviçre, İtalya ve
ABD geliyor. Dünyanın önde gelen ülkelerinin 2 bin 500 ve üzeri ortalamada
seyrettiği bu tabloda Türkiye bin 394 rakamı ile İngiltere, Almanya, İsrail,
Avusturya, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerin gerisinde kalmayı başardı.
Aynı
şekilde ‘Her 1 milyon kişi başına düşen can kaybı’ konusunda da ülkemiz oldukça iyi bir konumda. Türkiye’nin 347 can kaybı ortalamasına karşılık; Almanya’da bu sayı 77, ABD’de 186, İrlanda’da 241, Fransa’da 369,
İtalya’da 458 ve İspanya’da 519. Dünya
genelinde ‘Her 1 milyon kişi başına düşen can kaybı’ ortalamasının en yüksek
olduğu ülke ise ortalama 647 can kaybı ile Belçika.
Türkiye her ne kadar salgınla mücadelesinde çok önemli bir virajı
başarıyla dönmüş ve koronavirüsü 5 hafta gibi kısa bir sürede kontrol altına
almayı başarmış olsa da hastalık riski dünyanın dört bir yanında halen devam ediyor. 6
Mayıs itibarıyla dünya genelinde 3
milyon 800 bin dolayında vaka bulunuyor. Bugüne kadar 1 milyon 250 bin kişiye yakın
iyileşmeye karşın dünya genelinde
can kaybı sayısı 264 bine dayanmış bulunuyor.
----------------
Kaynak:
TRT Haber koronavirüs özel sayfası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder