14 Nisan 2020 Salı

14 Nisan 2020 Salı 13:00 CORONA GÜNLERİ.......................................Ölüm gerçeği

Mücadele devam ediyor

Artık her yerde hayatın normale dönmesinin konuşulduğu bir dönemeçteyiz. Buna karşılık hala yeni korona rekorları kırılıyor. Dünyada toplam vaka sayısı 2 Milyona (1872073), ölüm sayısı 120 Bine (116098), iyileşenlerin sayısı ise 500 bine (441820) doğru koşuyor.

ABD de vaka sayısı çoktan yarım milyonu (564398) geçti. Ölümler 22 bini (22858) iyileşenlerin sayısı ise 41 bini (41932) geçmiş durumda. Birleşik krallıkta ise bir günde 757 ölüm gerçekleşti. Toplam sayı da 11 bini geçmiş (11329) bulunuyor.

İtalya toplam vaka sayısı açısından 159 binin üzerine çıktı, 160 bin (159516) olmak üzere. Şimdiye kadar vefat edenler ise 20 bini (20456)  geçti. Toplam 35435 iyileşen var. Almanya’da da ölümler 3 binin (3030) üzerinde. Vaka sayısı ise 128 binlerde(128002). İyileşenlerin sayısı 53485 olmuş. İspanya Avrupa’da en yüksek vaka sahibi, 170 bine dayanmış (169510) durumda. Ölümler henüz İtalya'yı sollamadı, 18 bine (17614) doğru gidiyor. Fransa vaka sayısında henüz 100 bini görmedi (95403). Ölümler 14 bini (14393) geçerken iyileşenlerin sayısı da 27186 oldu. Belçikada vaka sayısı 31 bine (30589) doğru gidiyor. Ölümler de 4 bine (3903) dayandı. Bunlardan 27 si Türk. İyileşenlerin sayısı da 6707 olmuş.

İran’da ölüm 4500'ü geçmiş (4585),vaka sayısı 74 bin (73303) civarında. Yoğun bakımda da 4 bine yakın hasta var. Rusya’da toplam vaka 18 binin üzerinde (18328) görünüyor. Ölüm sayısı henüz 148 iken iyileşenler 1470 olmuş. İsrail’de 11235 vaka tespit edilmiş. Bunlardan 110'u ölürken 1689 kişi de iyileşmiş.

Bizde bugün 27.kabine toplantısı vardı. Toplantı sonrasında Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada:

"Korona virüsle mücadelemiz devam ediyor. Sağlık sistemimiz yeterli. Yatak, ilaç ve malzeme sıkıntımız yok. Gerek test gerek tedavide iyi durumdayız. Artık yavaş yavaş rakamlarda aşağıya dönüş işaretleri var. Dış ülkelere de imkân nispetinde yardım ediyoruz. "Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın." DSÖ ve ülkeler bizi örnek gösteriyor. İçişleri bakanının istifasını kabul etmedim. Görevine devam ediyor. Önümüzdeki hafta sonu da sokağa çıkmak yasak. Bu arada kampanyamız 1 milyar 612 milyon liraya ulaştı. Gün birlik olma, dayanışma günüdür. Atalarımızın dediği gibi "Kara gün kararıp kalmaz." Bu günler sadece bizim için değil tüm dünya için kara günler. Ama az kaldı…" dedi.

13 Nisan itibariyle ise Türkiye'de; son 24 saatte 4 binin üzerinde kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulduğu, toplam vakanın 61 bini geçtiği ve can kaybının da 1300'e yükseldiği açıklandı. Türkiye Günlük Korona virüs Tablosunun güncel verilerine göre bugün test sayısı 34 bin 456 (34456) , vaka sayısı 4 bin 93 (4093) , iyileşen hasta sayısı 511, vefat sayısı ise 98 olmuş. Böylece toplam test sayısı 410 bin 556 (410556), toplam vaka sayısı 61 bin 49 (61049), vefat sayısı 1296, yoğun bakım hasta sayısı 1786, toplam entübe hasta sayısı 1063, toplam iyileşen hasta sayısı ise 3 bin 957 (3957) olarak kayıtlara geçmiş.

Düne göre vaka sayısının günlük test sayısına oranının 12 Nisanda %13,4 iken 13 Nisanda %11,9'a düştüğünü, vefat sayısının toplam vaka sayısına oranının bu gün de %02,1 olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Öte yandan yoğun bakım hasta sayısının toplam vaka sayısına oranının %02,9 olarak, yine entübe hasta sayısının toplam vaka sayısına oranının 12 Nisanda da 13 Nisanda %01,7 şeklinde gerçekleştiğini anlıyoruz. Buna karşılık iyileşen hasta sayısının toplam vaka sayısına oranının da 12 Nisanda %06,1 iken 13 Nisanda %06,5'e yükselmiş olduğunu görüyoruz. Bu rakamlar bize iyileşmenin bugün de devam ettiğini gösteriyor.

Ölüm gerçeği

Corona belası bir profesörümüzü daha aramızdan aldı. Ama bu profesör bir iş adamı, ilahiyatçı ve yazar. Biz onu daha çok Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurucularından ve mevcut Genel Başkanı olarak biliyoruz. Allah rahmet etsin. Prof.Dr. Haydar Baş'a hiç bir zaman oy vermedim. Kendisine inanmış, bağlı ve birlikte yürüdüğü sadık bir taraftar kitlesi vardı. Sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Ölüm ne sebeple olsun insanoğluna sevimli gelmez. "Ecel gelmiş ise baş ağrısı bahane" diye bir atasözümüz var. Hiç kuşkusuz içinde yaşadığımız bu günlerde corona dışında da ölen binlerce insanımız var. Kalpten, damar tıkanmasından, kanserden, başka hastalıklardan her gün yüzlerce insan vefat ediyor. Haklı olarak terör sebebiyle ya da harekâtlarda şehit olanları önemseriz. Peki ya trafik kazasından ölenlerin acısı daha mı farklıdır? Ateş düştüğü yeri yakar; ölüm ister coronadan ister bir başka bahane ile gelsin hepsi acıdır, hepsi zordur yakınları için.

Ölenler için durum nasıldır bilemiyoruz? Bir tv sunucusunun artık mesel olmuş "Neler hissediyorsunuz, acı var mı acı?" gibi trajikomik sorusunu ölene sormamız da mümkün değil. Doğan herkes bir gün, bir saat o kapıdan çıkıp gidecek. Hep bildiğimiz ama genellikle unuttuğumuz gerçeği zengin fakir, yaşlı genç, memur çiftçi, kadın erkek herkes yaşayacak. Hep merak edilen kıyamet onun için kopmuş olacak. Ondan sonraki yolculuğu ise dünyada neye inandıysa, ne yapıp ettiyse ona göre geçecek. Kimi aydınlarda gülecek, kimi de zulmet içinde kalacak.

Bundan yıllar evvel rahmetli babamın vefat haberi geldiğinde Ankara'dan yola çıkıp cuma vaktinde yetişmiştim. Evimizin hayat dediğimiz holünde uzanmış yatıyordu. Adet olduğu üzere üstüne beyaz bir çarşaf örtmüşler, karnına da bir bıçak koymuşlardı. Etrafında taziyeye gelmiş akraba kadınlar vardı. Çoğu ağlıyordu. Benim de gözlerim dolmuştu, eğildim öpmek için ve yüzünü açtım. Gülümseyen ak bir yüz vardı karşımda. Bu beni çok şaşırtmıştı.

O anda acı, gözyaşı, gülümseme, şaşkınlık ve ölümün çok da kötü bir şey olmadığı gibi birçok karışık şey geçmişti aklımdan. Yanaklarından öptüm. Kısa biçimli sakalının çevrelediği soğuk ama bembeyaz bir yüzdü öptüğüm. Sanki bana bir şey der gibiydi: "Oğlum bana üzülmeyin. Ben bu dünyadan, acılardan, dertlerden kurtuldum. Rabbimin rahmetine kavuştum. Siz kendinizi düşünün!"

Ölüm nasıl bir şeydir bilemem tabi. Biz onu karşıdan gördüğümüz yaşadığımız kadar hissedebiliyor, algılarımız kadar anlayabiliyoruz. Elbette Corona günlerinde birer sayı olarak andığımız, istatistik bir veri olarak değerlendirdiğimiz vefat eden insanların acısını da yüreğimizde hissetmeliyiz. Evimize çekildiğimizde; yanımızda yöremizde birer birer kaybettiğimiz insanları tıpkı bir akrabamız, bir sevdiğimiz ölmüş gibi rahmetle anmalıyız. Aynen başka nedenlerle vefat eden diğer binlerce 'insan' gibi. Ama ben şahsen, o günden bu yana ölümden öte yana açılan kapının herkes için bir felaket, bir kıyamet olmadığını düşündüm. Zannımca hayattayken ölüm hakkındaki korkularımız, endişelerimiz ve paniklememiz onu hakikatiyle düşünmelerimize engel oluyor.

Salgın hastalık ve ölüm korkusuyla kapandığımız evler, kendi kendimize kaldığımız anlar şimdi bizim fırsatımız olabilir. Neleri büyütüp, neleri hiç kaale almadığımızı, nelerin peşinden gidip, neleri kaçırdığımızı hatırlamamıza vesile olur. Belki şunu iyice anlayabiliriz; Hangi sebeple ve hangi bahane ile gelirse gelsin ölüm bu yalan dünyanın en 'gerçek' hakikatidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder