21 Ocak 2020 Salı

21 Ocak 2020 Salı 01:00 YÖRESEL KELİMELER..................................Yöresel ağızlar


Yöresel ağızlar
Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü, içinde pek çok gülümseten kelime ve deyim barındırıyor. Benim oldukça ilgimi çeken bu zengin kültür varlığımız ne yazık ki gün geçtikçe unutulmaya yüz tutmuş vaziyette. Oysa dilin zenginliği ve derinliği kelimelerle kaim.

Bu albümde ülkemizde halen yaşayan 'Kelimeler dünyasını' gezecek, fırsat buldukça yöresel ağızlardan gülümseten örnekler vermeye çalışacağım. Umuyorum ki okuyanlar bu topraklarda yaşamış kökleri ve kültürlerini bu vesile ile gülümseyerek hatırlamış olacaklar. Ayrıca kelime ve deyimlerin aynı yörede derlenmiş özgün cümleler içinde kullanılması da ayrıca tebessümünüzü arttıracaktır sanıyorum.

İlk örnek, 2016 yılında kitaplaştırılmış olan Dr.Muharrem ÖZDEN'in Bilecik İli Ağız İncelemesi isimli doktora çalışmasından. 2006-2008 yılları arasında Bilecik- Merkez, Osmaneli, Gölpazarı, Yenipazar, Pazaryeri, İnhisar, Söğüt ve Bozüyük ilçeleri ile bu ilçelere bağlı 92 köyde yapılan derlemelerden ortaya çıkmış.

Size de ilginç gelecektir eminim.

amin şapdırmak: Dua ettirmek. (Söğüt-Çaltı) "Hepsini içdi mi ayıplatdırnz biz unu. Dovā edelē, hoca āmin şāpdırı."
asmahardan yimek: İyi şeyler yemek. (Yenipazar-Selim) "Aman ġuzum hinci pek bolluk. hinci geşlē asmahardan yiyollā."
atılıp gatılmak: Kötü davranılmak. (Pazaryeri-Merkez) "..Yāni çoḳ birlikldde gezdim yāni. Bule atılıp iatılam deil, yāni lav oldu."
başıgabak: Başında örtü olmayan kadın veya şapkasız erkek için kullanılan sıfat. "Başıgabak bi şekilde gedi."
bayır bacak: Verimsiz, bakımsız. (Söğüt-Çaltı) "Hēb öle bayır bacak öle hep, yok durulur gibi deil."
baraz dönmek: Korumak için beklemek. (Bozüyük-Bozalan) "Ucunda başındaḳı olannā da bāraz dönǚyo."
beyit sölemek: Türkü söylemek. (Gölpazarı-Bayat) "Hē bule beyit sulēlérdi. Bilmen olum, ben bişē bilemem."
bıyık çıkarmak: Sebzelerin uçlarının uzaması.(Gölpazarı-Bayat) "Yalık domatizi, tepeleri böle bıyık çıkarıo."
bilezik bozmak: Bilezik almak. (Söğüt-Tuzaklı) "ōlansa künye bozālā, ġızsa bilezik bozālā.bunnara bilezik bozduk tā ōlana bişe yapmadık."
buru buru gokmak: Güzel güzel kokmak. (Bozüyük-Bozalan) "U ġayı āḳan unuñ içine atārız. Burū burū ġokar. Gaynadı mı ipini alıverirsin."
combur combur samak: Çok fazla sağmak. (Bilecik-Deresakarı) "Ben, sağarın ha bule yapvarın combur combur combur çok sağādım."
diñelegâmak: Acıdan donup kalmak. (Yenipazar-Yukarı Boğaz) "Ben u zaman ġasaynan ġapının orasına ġayrı dineleġādım."
dişiñe dutcak olmamak: Hiç olmamak. (Gölpazarı-Çiftlik) "Tomatiz yapayola. Bi milyon mu delē ne delē. geçen bule dişine dutcak yoktu."
doñuzluk yapmak: Kötülük yapmak, yaramazlık yapmak. (İnhisar-Kayabalı) "Bi donuzluk yapam bakam demiş. Agası yokkan ġızın yanına gitmiş."
duragalmak: Yorulmak. (Gölpazarı-Bayat) "Biz burda oturuz yavrum, yaşlıyız atık oturuyoz, duraġalayoz, kimselē de yok."
efendileşmek: Modernleşmek, çağdaşlaşmak. (Osmaneli-Borçak) "Deliġannılā ama şindi öle bişe yok, şin millet efendileşdi atık."
ekmek çekmek: Ekmek yapmak. (Söğüt-Tuzaklı) "Bi fırın ekmek çekeriz, iki fırın çekeriz. şorda fırın da vā."
eleşip gitmek: Oyalanıp gitmek. (İnhisar-Hisarcık) "Oturanlara yimek ġoruz. Hemen eleşip gidennere şekē, çikulata, baklafa unu ġoruz, lokum."
ezbêlêne furmak: Ezberden Kur’an okumak. (Söğüt-Dömez) "Yāsin oḳurlā. Undān işde gelinne, gızlā ezbelene furuyolā bildikleni."
fasille fizen: Sebzeler. (Yenipazar-Kümbet) "Sora böyük su getirlē bölē yüsekden, bosdan, fasille fizen dikēlē, unnarı sulālā."
fitil otu gibi olmak: Atik, hızlı olmak.
gabaya gakmak: İpek böceğinin büyüme dönemi. (GölpazarıKasımlar) "Bıçānan ġıyayoz ēcik ġabaya ġākana ġadan."
gan uramak: Çok kan kaybetmek. (Söğüt-Çaltı) "Uzandıla, beni çekdilē emme bordan ġan uradı. U āşam ben gēmedim, şişdi çıdı davıl gibi."
gapçik çıkamak: Yerinde duramamak. (Osmaneli-Medetli) ġurla-, ozanla-, añnan-, apılda-, dayakla-, faşırda-, ġapçik çıkā-, gidiş-, hiştan-
gazelleme satmak: Masal anlatmak. (Osmaneli-Soğucakpınar) "Gazelleme dēlēdi, ġazelleme satvaram size dēlēdi. Masal satdı mı masal ayrıdı."
gısalkı: Kız halkı, gelinin arkadaşları. (Bozüyük-Dodurga) "Gısalḳılā da gāli evde gezēlē, oynālā. gısalḳı işde düün olca gelinin aradaşları."
göynü dönmek: Midesi bulanmak. (Söğüt-Küre) "Gız ōlanı içirmiş içirmiş. ōlanın da göynü dönmüş ḳusmuş. Kusunca yürek de çıkmış."
hamam beyazı: Hamamda giyilen bir elbise. (OsmaneliBoyunkaya) hamam beyazı dēdik. siyáh denmezdi ġara denirdi.
hu çekmek: Zikretmek, dua etmek. (Osmaneli-Medetli)çekeledi, tekbir getirildi.
köpük getmek: Köpüklenmek, üstü köpük bağlamak. (OsmaneliYeşilçimen) "Ekmeklen suyu bule üzerine köpük getdi mi bule accık şe oldu mu getirip süzek de unu süzecen."
sallantıya vemek: Geçiştirmek. (Gölpazarı-Üzümlü) "Biz sen ayāna geldik dedi, evlē olacak, ālama dedi. e gene sallantıya vervēdilē işde. U nāpcak?"
önnü gerli konuşmak: Düşüncesizce konuşmak. (GölpazarıArıcaklar)  "Öñnü gerli ġonuşmak."
● üfürük çalmak: Islık çalmak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder