
Yöresel
ağızlar
Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü, içinde pek çok
gülümseten kelime ve deyim barındırıyor. Benim oldukça ilgimi çeken bu zengin
kültür varlığımız ne yazık ki gün geçtikçe unutulmaya yüz tutmuş vaziyette.
Oysa dilin zenginliği ve derinliği kelimelerle kaim.
Bu albümde ülkemizde
halen yaşayan 'Kelimeler dünyasını' gezecek, fırsat buldukça yöresel ağızlardan
gülümseten örnekler vermeye çalışacağım. Umuyorum ki okuyanlar bu topraklarda
yaşamış kökleri ve kültürlerini bu vesile ile gülümseyerek hatırlamış olacaklar.
Ayrıca kelime ve deyimlerin aynı yörede derlenmiş özgün cümleler içinde
kullanılması da ayrıca tebessümünüzü arttıracaktır sanıyorum.
İlk örnek,
2016 yılında kitaplaştırılmış olan Dr.Muharrem ÖZDEN'in Bilecik İli Ağız İncelemesi isimli doktora çalışmasından. 2006-2008 yılları arasında Bilecik- Merkez, Osmaneli,
Gölpazarı, Yenipazar, Pazaryeri, İnhisar, Söğüt ve Bozüyük ilçeleri ile bu
ilçelere bağlı 92 köyde yapılan derlemelerden ortaya çıkmış.
● amin
şapdırmak: Dua ettirmek. (Söğüt-Çaltı) "Hepsini içdi
mi ayıplatdırnz biz unu. Dovā edelē, hoca āmin şāpdırı."
● asmahardan
yimek: İyi şeyler yemek. (Yenipazar-Selim) "Aman ġuzum hinci pek bolluk. hinci geşlē asmahardan
yiyollā."
● atılıp
gatılmak: Kötü davranılmak. (Pazaryeri-Merkez) "..Yāni çoḳ birlikldde gezdim yāni. Bule atılıp iatılam deil, yāni lav
oldu."
●başıgabak:
Başında örtü olmayan kadın veya şapkasız erkek için kullanılan sıfat. "Başıgabak bi şekilde
gedi."
● bayır bacak:
Verimsiz, bakımsız. (Söğüt-Çaltı) "Hēb öle
bayır bacak öle hep, yok durulur gibi deil."
● baraz dönmek:
Korumak için beklemek. (Bozüyük-Bozalan) "Ucunda başındaḳı olannā da bāraz dönǚyo."
● beyit sölemek:
Türkü söylemek. (Gölpazarı-Bayat) "Hē bule beyit sulēlérdi. Bilmen olum, ben bişē bilemem."
● bıyık
çıkarmak: Sebzelerin uçlarının uzaması.(Gölpazarı-Bayat) "Yalık domatizi, tepeleri böle bıyık çıkarıo."
●bilezik
bozmak: Bilezik almak. (Söğüt-Tuzaklı) "ōlansa künye
bozālā, ġızsa bilezik bozālā.bunnara bilezik bozduk tā ōlana bişe yapmadık."
●buru buru
gokmak: Güzel güzel kokmak. (Bozüyük-Bozalan) "U ġayı āḳan unuñ içine atārız. Burū burū ġokar. Gaynadı mı ipini alıverirsin."
●combur combur
samak: Çok fazla sağmak. (Bilecik-Deresakarı) "Ben, sağarın ha bule yapvarın combur combur combur çok sağādım."
●diñelegâmak:
Acıdan donup kalmak. (Yenipazar-Yukarı Boğaz) "Ben u zaman ġasaynan ġapının orasına ġayrı
dineleġādım."
●dişiñe dutcak
olmamak: Hiç olmamak. (Gölpazarı-Çiftlik) "Tomatiz yapayola. Bi milyon mu delē ne delē. geçen bule dişine dutcak yoktu."
●doñuzluk
yapmak: Kötülük yapmak, yaramazlık yapmak. (İnhisar-Kayabalı) "Bi donuzluk yapam bakam demiş. Agası
yokkan ġızın yanına gitmiş."
●duragalmak:
Yorulmak. (Gölpazarı-Bayat)
"Biz burda oturuz yavrum, yaşlıyız atık oturuyoz, duraġalayoz, kimselē de
yok."
●efendileşmek:
Modernleşmek, çağdaşlaşmak. (Osmaneli-Borçak) "Deliġannılā ama şindi öle bişe yok, şin millet efendileşdi atık."
● ekmek çekmek:
Ekmek yapmak. (Söğüt-Tuzaklı)
"Bi fırın ekmek çekeriz,
iki fırın çekeriz. şorda fırın da vā."
●eleşip gitmek:
Oyalanıp gitmek. (İnhisar-Hisarcık) "Oturanlara yimek ġoruz. Hemen eleşip gidennere şekē, çikulata, baklafa unu ġoruz, lokum."
●ezbêlêne
furmak: Ezberden Kur’an okumak. (Söğüt-Dömez) "Yāsin oḳurlā. Undān işde gelinne, gızlā ezbelene
furuyolā bildikleni."
●fasille fizen:
Sebzeler. (Yenipazar-Kümbet)
"Sora böyük su getirlē
bölē yüsekden, bosdan, fasille fizen dikēlē, unnarı sulālā."
● fitil otu gibi
olmak: Atik, hızlı olmak.
●gabaya gakmak:
İpek böceğinin büyüme dönemi. (GölpazarıKasımlar) "Bıçānan
ġıyayoz ēcik ġabaya ġākana ġadan."
● gan uramak:
Çok kan kaybetmek. (Söğüt-Çaltı) "Uzandıla, beni çekdilē emme bordan ġan uradı. U āşam ben gēmedim, şişdi çıdı davıl
gibi."
●gapçik
çıkamak: Yerinde duramamak. (Osmaneli-Medetli) ġurla-, ozanla-, añnan-, apılda-, dayakla-, faşırda-, ġapçik çıkā-, gidiş-, hiştan-
●gazelleme
satmak: Masal anlatmak. (Osmaneli-Soğucakpınar) "Gazelleme dēlēdi, ġazelleme satvaram size dēlēdi. Masal
satdı mı masal ayrıdı."
●gısalkı: Kız
halkı, gelinin arkadaşları. (Bozüyük-Dodurga) "Gısalḳılā da gāli evde gezēlē, oynālā. gısalḳı işde düün olca gelinin aradaşları."
● göynü dönmek:
Midesi bulanmak. (Söğüt-Küre)
"Gız ōlanı içirmiş
içirmiş. ōlanın da göynü dönmüş ḳusmuş. Kusunca yürek de çıkmış."
● hamam beyazı:
Hamamda giyilen bir elbise. (OsmaneliBoyunkaya) hamam beyazı dēdik. siyáh denmezdi ġara denirdi.
● hu çekmek:
Zikretmek, dua etmek. (Osmaneli-Medetli) hū çekeledi,
tekbir getirildi.
●köpük getmek:
Köpüklenmek, üstü köpük bağlamak. (OsmaneliYeşilçimen) "Ekmeklen suyu bule üzerine köpük getdi mi bule accık şe oldu mu getirip süzek de unu süzecen."
●sallantıya
vemek: Geçiştirmek. (Gölpazarı-Üzümlü) "Biz sen ayāna geldik dedi, evlē olacak, ālama dedi. e gene
sallantıya vervēdilē işde. U nāpcak?"
●önnü gerli
konuşmak: Düşüncesizce konuşmak. (GölpazarıArıcaklar)
"Öñnü gerli
ġonuşmak."
● üfürük çalmak:
Islık çalmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder