1 Temmuz 2016 Cuma

256 01 Temmuz 2016 Cuma 18:45 ZAMAN DURAKLARI...................Ramazanda yanarak, kadir gecesinde arınarak bayrama ulaşmak

Ramazanda yanarak, kadir gecesinde arınarak bayrama ulaşmak


Rabb`imiz, sonsuz rahmetiyle tükenmez hazinesinin kapılarını bir kere daha açıyor. Çünkü 1 Temmuz Cuma akşamını 2 Temmuz Cumartesi gününe bağlayan bu gece kutlu bir zaman durağına daha geldik. 

Kadir gecesi, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın ümmetine mahsus bir gece. Gecelerin en kıymetlisi, onbir ayın Sultanı Ramazan Ayı içindeki diğer mübarek gecelerin de zirvesi. 

Zira insanlığa rehber olmak üzere indirilen mübarek kitabımız Kur’an bu gece inmeye baslamış. Kadir gecesinin, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı ve faziletli olduğu bizzat Cenab-ı hak tarafından bildiriliyor. Bu husus Kur’an-i Kerim de müstakil bir sure ile vurgulanmış.

''Dogrusu Biz Onu (Kur'an-ı Kerim'i) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilirmisin? Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.O gecede,Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail a.s) her iş için iner dururlar. O gece esenlik,gün ağarıncaya kada sürer.'' (Kadir Süresi 1-5 Ayetler)

"Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır !"

Aman ya Rabbi! Bu ne muhteşem bir müjde, ne müthiş bir fırsat, ne harika bir ikram! Bunu hakkıyla anlamaktan aklımız, ruhumuz, kalbimiz acizdir.

Mesela bir hesap yapsak: Bin ayı 12`ye böldüğümüzde 83 küsur bir rakam çıkıyor. Yine bin ayda 30 bin gece var. Bu demek oluyor ki, bir gece içinde kadir gecesi olmayan 83 yıldan ya da 30 bin geceden daha fazla hayırlı ve faziletli. Yani müminlere 83 yıl boyunca ya da 30 bin gece ibadet ederek kazanılacak sevabı bir gecede kazanma fırsatı verilmiş.

Bu gece, yüreğimiz yanarak yapılan istiğfar bir değil tam 30 bin kuvvetinde. İhlâsla okunan bir Yasinin her bir harfine 30 bin sevap alarak, âdeta 30 bin Yasin okumuş gibi olmak ne müthiş bir fırsat. İşte o bir ayetin bize müjdelediği güzel haberler.

Bir de hikayesi var kadir gecesinin. Peygamber efendimiz (s.a.v) daha önceki ümmetlerden bin sene cihad eden insanları düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler diye üzülünce, Allahü teâlâ, (Kadir gecesi senin ve ümmetinindir) buyurup resulünün kalbini ferahlatmış.

Şimdi söyleyin: o geceyi gafletle geçirebilir miyiz?

Kadir kelime olarak; değer, kıymet ve itibar anlamlarına geliyor.  Bu sözcük iki anlamda olabilir: Bunlardan biri, takdir anlamında. Allah bu gece takdirleri yani kaderleri uygulamak üzere meleklere emir veriyor. Bunu, Duhân Suresindeki “O gece katımızdan her hikmetli emir sadır olur.“ ayetinden anlıyoruz.

Diğer anlamı ise, azamet ve şeref. Bu husus ta, Kadir suresinin “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” ayetinde ifade edilmiş. Hayırlı çünkü, Allah’ın insanlığa son mesajı bu gecede indirilmeye başlanmış. Kadir gecesi değerini bizatihi bu olaydan almakta.  

Bu yüzden kadir gecesini değerlendirip ihya etmek bize kuvvetli bir şekilde tavsiye ediliyor. Çünkü Rahmeti sonsuz olan Rabb`imiz, bilhassa Ramazan`da, özellikle de Kadir Gecesi`nde kullarını akıl almaz ihsan ve ikramlara mazhar ediyor

Demek ki;
a)Kur’an-i Kerim bu gecede inmeye başlamış
b)Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletli
c)Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Tealanın ezeli kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildiriliyor (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).
d)Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iniyor.
e)Bu gece yeryüzü tanyerinin ağarmasına kadar esenlik içinde ve her türlü kötülükten uzak. İnen melekler uğradıkları her mümine selam veriyorlar.

Bütün bu olağanüstü olayların düğüm noktası Kur'an. Onu okumak, anlamak ve değer vermek kadir gecesi ile son derece anlamlı hale geliyor.  Zira Kadir Gecesi’ni ihya etmenin yolu, Kur’ana değer vermekten geçiyor.

Okuduğumuz Kur’an’ı yaratıcımızdan her birimize gelmiş özel bir mektup gibi düşünebiliriz. Belki de Muhammed İkbal’in dediği gibi, onu okurken Kur’an kalbimize Cebrail tarafından yeni nazil oluyormuş gibi okumalıyız. Yani, Allah’ın bize verdiği ömrün çok çok çok azını o mektubu okumaya ve öğrenmeye ayıramaz mıyız ? Şayet öyleyse ne büyük bir kayıp ! Ve ne kadar yazık !

Dahası, asıl gaye onu anlamaya çalışmak olmalı değil mi ? Mesela günde beş defa namazda Fatiha ile Rabbimizle diyalog içindeyiz. Ne konuştuğumuzu bilmemek ne garip ! 

Neticede Kur'an'a değer vermenin en önemli aşaması elbette ki onu yaşamaya çalışmak olmalı. Onun yap dediklerini yapmaya, ol dediklerini olmaya çalışmalı. Kur’ani bir ahlakla ahlaklanmanın, onu yüreğimize yerleştirmenin yolu elbette ki onu okumak ve anlamakla başlıyor.

İşte bunları yaptığımızda her gecemiz kutlu, her gecemiz Kadir Gecesi  olabilir. Rabbimiz kendi kadrimizi de Kur’an’la yüceltsin inşallah.

Kadir gecesinin hangi gece oldugu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiş. Hz. Peygamber (s.a.v) bunun kesinlikle hangi gece oldugunu belirtmemis, ancak; “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” buyurmuş. (Buhari, Müslim).

Baska bir hadiste ise Ibn Ömer (r.a) şöyle nakletmiş: Sahabelerden bazı kimselere, rüyalarında, Kadir gecesinin, (Ramazan’ın) son yedi günü içinde olduğu gösterildi. Resulullah (s.a.v) onlara: “Görüyorum ki rüyalariniz Ramazanin son yedi günü hakkinda birbirine uygun düsmüstür. Artik kim Kadir gecesini aramaya kalkisirsa, onu Ramazan’in son yedisinde arasin" buyurmuş. (Buhari, Müslim).

İslam kaynaklarından anlaşıldığına göre Allah Teala bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmus. Bunlar: Cuma günü içerisinde duanın kabul olacaği saat; bes vakit içerisinde Salât-i vusta; ilahi isimler içerisinde Ism-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-i ilahi; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölüm gibi. 

Bunların gizli tutulmasından maksat müminlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah’a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamak olmalı. Böylece Müminler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmesin, ibadet ve taatle değerlendirsinler istenmiş. Ebu Hureyre (r.a)’in rivayet etmis oldugu hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmus:

“Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari).

Söyleyin bu gece yine de mışıl mışıl uyur muyuz acaba ?

Eğer o geceyi gaflet içinde geçiriyor veya baştan savma değerlendiriyorsak, bilelim ki, ayağımıza kadar gelen fırsatı kullanmıyor, bize uzatılan af ve inayet elini tutmuyor, itiyoruz demektir. Kapımıza kadar gelen bu altın fırsatı kaçırmamalıyız. Ne mutlu Kadir Gecesi`nin kadrini bilenlere!

'Ya ilahi ! Yunus peygamber gece karanlığında iken, sana; Senden başka İlah yok, sen bütün eksikliklerden münezzehsin.' diye dua etmişti de , Sen onu kurtarmıştın. Hz. Yunus'u gece karanlığında günahından kurtaran Rabbim ! Sana günah karanlığında dua ediyorum. Beni kurtar ! Amin.

Allah'ım !.. Bu mübarek gün ve gece hürmetine bizi çok sabreden, çok şükreden kullarından eyle…Seni çok analım…Ömrümüz sevdiğin razı olacağın işlerle geçsin…Sıhhat ve afiyette daim eyle…Sevdiklerimizi bize bağışla…Şüphesiz senin her şeye gücün yeter…Amin

Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarımızdan insanlığın huzuru, sevgi ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralım. Yalnız kendi sevdiğimiz insanların değil, bütün insanların sevgiye layık olduğunu anımsayarak sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardım dileyelim.

Bin aydan daha hayırlı olan bu kadir gecesi hatırına İslam dünyasında Filistinde, Irakta, Suriyede, Mısırda ve Myanmar, Afrika ve Çin gibi dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm gören kardeşlerimizi selamete çıkar Allah'ım. Her birine ayrı ayrı bayram sevinci yaşat. Amin

Bu dua ve duygularla hepimize hayırli kandiller.

Elveda Elveda, şehr-i Ramazân Elveda / Elveda Elveda, şehr-i Sıyam Elveda.

Elveda, elveda ! Ey şehr-i Ramazan elveda !.. Güzel günler kısa olurmuş. İşte sahuruna, iftarına, teravihine, Kur'an'ına doyamadığımız bu güzel günler de gidiyor. Rabbim bir kez daha, bir kez daha…yaşamayı cümlemize nasip etsin İnşallah.

Önümüz bayram. Hiç şüphesiz Ramazan Bayramının mü'minler arasında ayrı bir yeri var. Çünkü Ramazan Bayramı, bir anlamda hergün tutulan orucun iftar sevinci gibi, ramazan ayının toplu sevinci, ödülü mesebesinde. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle yaz mevsiminin uzun sıcak günlerde oruç tutan mü'minler, günahlarını bu sıcak saatlerde yakarak, sabır sınavını geçmenin sevincini Ramazan Bayramında yaşıyorlar.

Ramazan bayramı, fıtır sadakası verilmesinden dolayı "Fıtır bayramı" adıyla da bilinmekte. 

Resulullah (s.a.s) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği iki bayramları varmış. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, ancak cahiliye izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip eğleneceği İslâm'ın iki bayramını onlara haber vermiş: "Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye etti" (Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239).

Ramazan bayramı, bir aylık oruçtan sonra yeme-içmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanın mübah olduğu; müslümanların eğlenip birbirlerini ziyaret ettikleri, hediyeleştikleri; çocukların, fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildiği; kısaca İslâmî kardeşliğin toplumun her kesiminde canlı olarak yaşandığı günler.

Bayram duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin mü'minler arasında alabildiğine canlandığı nadir günlerden biri. Yardımlaşma ve kaynaşma son sınırında.

Bu ruh yalnızca hayatta olanlarla bağlı kalmıyor. Kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar da uzanıyor. Mü'minler bayramda kabir ziyareti yapıyorlar. Ruhlarına Kur'ân okunuyor, Fatiha ve dua gönderiliyor.

Ramazan bayramı sabahı erken kalkılıyor. Yıkanılıp paklanılıyor, temiz, mümkünse yeni elbiseler giyiliyor. Topluca bayram namazına gidiliyor. İnsanlar birbirlerine karşı diğer günlerden daha fazla güleryüzlü ve neşeli davranıyor.  Karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşıp bayram sevinci paylaşılıyor. Bütün bunlar aynı zamanda Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünnetleri.

Yakın akrabalar birbirini ziyaret edip soruyorlar. İhtiyaç içinde olanlara yardımcı olunuyor. Zengin ya da fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka vermek, daha fazla müslümanla tebrikleşmeye özen gösteriliyor. Ana-baba da unutulmuyor tabi. Memleket ziyaretleri bayramlarda yoğunlaşıyor, ana babaların gönülleri alınıyor.

Memleketleri işgal altında olan, yakılıp yıkılan zulüm altındaki insanlar hatırlanıyor. İmkan varsa yardım ediliyor. En azından bir an önce onlarında bu bayram sevinçlerini yaşamaları için dua ediliyor.

Ama, ille de çocuklar…Bayram onlar için çok daha fazla renkli ve anlamlı. Onların sevindirilmesi, bayramların onlara sevdirilmesi ve güzel hatırlamalarının sağlanması bayramları bayram yapan, olmazsa olmaz bir mümin davranışlarından.

Allah bizi ramazanı yaşamış, kadir gecesini değerlendirmiş ve bayramı layıkıyla karşılamış kazançlı müslümanlardan eylesin.

Şimdiden hayırlı bayramlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder