Kadir gecesinin kadri kıymeti
İslam
Alemi için bir ışıklı zaman durağı daha. Kur’an-ı Kerim’de “bin aydan daha
hayırlı” olduğu bildirilen Kadir Gecesindeyiz. Bizi bu kutlu geceye ulaştıran Alemlerin
Rabbine binlerce hamd ü senâ, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e
de salâtü selâm olsun. [1]
Kadir
Gecesi, Ramazân-ı şerîf ayı içinde ve diğer mübârek sayılan gecelerin en
kıymetlisi. Çünkü, bu geceden Mekke devrinde nazil olan ve Kur'an'ın doksan
yedinci sûresi olan beş ayetlik Kadir Suresi'nde [2] açıkça
söz ediliyor. Ayrıca Kur'an'ın, Cebrail
aracılığıyla resulü Muhammed'e (sav) vahyedilmeye başlandığını bu sureden
öğreniyoruz. Sureye adını veren “Kadir” kelimesi de, 'azamet' ve 'şeref' demek.
Kur’an’ı
Kerim’in Kadir Gecesi'nde indirilmiş olması başlıbaşına önemli bir olay zaten. [3]Kaldı ki
değeri bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilerek bizzat Cenab ı Hak
tarafından takdir edilmiş. Bu yüzden Kur’ân-ı kerîmde medhedilmiş, övülmüş bir
gece. İşte, sadece İslam Alemi için değil tüm insanlık için rahmet ve berekete
vesile çok kıymetli bir geceye ulaşmış bulunuyoruz.
Tarihte
Peygamber efendimiz (sav) dahil, dört halîfe zamanı ve akabinde kurulan bütün
İslâm devletlerinde bu geceye çok hürmet gösterildiği anlaşılıyor. Bilhassa Osmanlı
döneminde, o gece bütün eğlence yerleri kapatılır, ibadet ve duâ ile meşgul
olunurmuş. [4]İstanbullular
sahura kadar Eyüb Sultan, Ayasofya, Sultan Ahmed ve bulundukları yerin
câmilerini doldururlarmış. Bu arada pâdişâhın akşamdan sonra bir alayla
Ayasofya’ya gelmesi, yatsı namazını edâ edip sonra da saraya dönmesi geleneğine
“Kadir Alayı” adı verilmiş.
Bu
gün de islam alemi ve ülkemizde temelde bu geceye saygı ve değerlendirme
gayreti devam etmektedir.
Zaman
ve mekânlar kendi başına bir değer ifade etmezler. İçinde yaşanan hadiseler
onlara anlam ve değer katar. İşte Kadir Gecesi de öncelikle bize Kur’an’ı
getirdiği için değerli. Zira, Yüce Rabbimiz ‘Biz Kur’anı Kadir Gecesi’nde
indirdik.’ buyuruyor. Bu yüzden o herhangi bir gece değil. Kur’an diliyle “bin aydan daha hayırlı” bir
ışıklı zaman dilimi.
İçinde meydana gelen o büyük hadise onu bizatihi mukaddes
yapıyor. Dahası, hakkında müstakil bir sure var ve Yüce Rabbimiz, bu surede gecenin
değerini bizzat kendisi açıklamış.
‘Kadir’
sözlüklere göre, zaten ismi üzerinde ‘değer’, ‘kıymet’ ve ‘şeref’ demek. İnsanlık
bu gecede Kur’an’la değer ve şeref bulmuş. Bu gecede lütfedilen vahy ile insanlığa
kıymeti hatırlatılmış. Vahiy ve Kur’an, insanın ayağa düştüğü bir zamanda gelerek
ona yeniden değer katmış. Böylece aslında Rabbimiz Kur’an’la insanı da şereflendirmiş
[5] oluyor.
Kadir
gecesini bin aydan daha hayırlı kılan şey, şüphesiz, Kur’an’ın ilk nüzulüne
şahit olmuş bir zaman dilimi olmasından. Bu yüzden, Kur’an’ın kadrini, kıymetini;
hak, hakikat, ahlâk, ve adalet ilkelerini bildiğimiz oranda, Kadir gecesini de ihya
etmiş oluruz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarını görebiliyorsak, o gece
meleklerin yeryüzüne neden barış ve esenlik üzere indiklerini de anlayabiliriz.
Kur'an
sadece dolu bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda tüm insanlığa gönderilen bir
hayat kılavuzu ve yol haritası. Ancak, anlayarak okuduğumuz ve hayatımıza
yansıttığımız oranda ondan şifa ve rahmet olarak da yararlanabiliriz.
Fatiha'dan
başlayıp Nas suresiyle tamamlanan bu hayat rehberine uyulursa insanları
şirkten, zulümden ve her türlü sapmadan sakındıracaktır. Örneğin, içinde geçen kutlu
nebi kıssaları dahi o yüce yaratıcıya çağlarüstü bir iman ve tam teslimiyet yolunu
gösteriyor.
Bir
yandan ölüm ve ahiret sıkça hatırlatılarak, hesabını verebileceğimiz bir hayatı
yaşamanın uyarısı yapılıyor. Bir yandan da namaz, oruç, zekat, hac ve dua gibi
ibadetlerle Rabbimize yaklaşmanın yolu öğretiliyor. Dahası, insanı sabır,
doğruluk, yardımlaşma, af, adalet ve merhamet gibi ahlaki erdemlerle donatarak
örnek bir fert ve toplum olmanın bilinci aşılanıyor. Hakk’ı batıldan ayırabilmek için bütün
insanlığa yön gösteriyor ve karanlıklardan aydınlıklara çıkarmaya çalışıyor.
“Bir kitap ki, geldi ve insana
insana değerini anlattı.[6]
İnsanın yeryüzünde Allah’ın halifesi olduğunu, insanın yaratıcısına ve Rabbine
muhatap olmak üzere gönderildiğini bildirdi.
Bir kitap ki, geldi ve hakkı
anlattı, hakikati, adaleti, ahlakı, erdemi fazileti anlattı. İyilik ve kötülüğü
farketmemizi, güzelliği ve çirkinliği, hayrı ve şerri birbirinden ayırt
etmemizi sağladı.
Bir kitap ki, geldi ve bize
akletmemizi, Allah’ın verdiği akıl nimetini çok iyi kullanmamızı emretti.
Rabbimizle olan ilişkilerimizi düzeltti. Annemizle, babamızla, kardeşimizle,
dostumuzla, komşumuzla, arkadaşımızla ve bütün insanlarla ilişkilerimizi
düzeltti.
Bir kitap ki, geldi ve tabiatla,
kâinatla, eşya ile ilişkilerimizi düzeltti. Kalbimize rahmet getirdi,
yüreğimize şefkati yerleştirdi,
yeryüzündeki bütün mahlûkata karşı şefkatli olmayı öğretti. Bütün insanlara
karşı merhametli olmayı emretti.
Bir kitap ki, geldi, yeryüzünün
en bedevi toplumundan medeni bir toplum oluşturdu. Bütün insanlığa adaleti
emretti.
Kadir Gecesi, bize işte böyle bir
kitabı getirdi. Onun için Kadir Gecesi’nin kadri yücedir. Onun için Kadir
Gecesi, bizim için çok değerli, çok kıymetlidir.” [7]
Kur’an-ı
Kerim, sadece bizim ufkumuzda değil, tüm insanlığın ufkunda bir sıçrama meydana
getirdi. Bütün insanlığa değer kattı, bütün insanların şerefini yükseltti. Sadece
Müslümanlar değil, iman etmeyenler dahi
Kur’an’dan nasipdâr oldular. Bu aslında yeryüzünde Kur’an’ın rahmet mesajından
nasibini almayan hiç kimse yoktur anlamına geliyor.
Çünkü
Kur’an kadın ve erkeğin Allah’a eşit muhatap iki varlık olarak doğuştan temel
haklara sahip olduğunu bildirdi. Yeryüzünde hiç kimsenin kimseye köle
olmayacağını ilan etti. Böylece tüm insanlığa şerefini ve haysiyetini bildirdi.
Bu
yüzden özellikle biz Müslümanlar Kur’an’ın kıymetini bilmezsek Kadir Gecesi’ni
asla ihya etmiş olamayız.
Bin aydan
faziletli, ne kadar kadri yüce!
Sayısız günahkâr
kul, affa uğrar bu gece.
Böylesine
kıymetli bir gece olan Kadir Gecesi’nde yapacağımız en önemli şey, Kur’an’ı
hayatımıza aktarmak olmalı. Nasıl ki, Kur’an-ı Azîmuşşan nazil olduğunda zamana bin kat değer kattıysa, biz de Kur’an’ı Kerim’i kalbimizin semasına indirebildiğimiz
takdirde yeryüzünde yaratıcının bizden istediği o asıl gayeyi gerçekleştirmiş
oluruz.
Kadir
Gecesi’nin de asıl hikmeti, budur herhalde.
Ancak,
dünyada olup bitenlere karşı duyarsızlık, Kur’an’ı hayatın hiçbir evresinde
hatırlatmayan bir dünya talebi ve ilahî hikmete pek az rağbet eden bir
duyarlılıkla bu gece ihya edilemez herhalde.
Üzülerek
ifade edelim ki ülke olarak Ramazan ayı boyunca verdiğimiz şehitler, İslâm
coğrafyasında özellikle yanı başımızda Suriye’de kadın, çocuk, yaşlı demeden
her gün katledilen masum insanlar, uzak doğuda Myanmar’da, Arakan’da din
kardeşlerimizin maruz kaldığı vahşet ve insanlık dramı, dünyanın muhtelif
yerlerinde Müslümanlara reva görülen zulüm, şiddet, cinayet ve insanlık dışı
eylemler, Ramazan sevincimizi buruk bir şekilde yaşamamıza sebep oldu.
Bu
sebeple, Kadir gecesini idrak ederken, dünyanın neresinde olursa olsun topyekûn
açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zayıf bırakılmışların, zulme
uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek,
acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak, hâlleriyle hemhâl olmak yeryüzündeki
bütün Müslümanların üzerine düşen bir görev ve sorumluluk.

İnşallah
Kadir gecesinin feyz ve bereketinden hepimiz nasibdâr olabiliriz. İnşallah dua
ve niyazlarımız kabul edilir. İnşallah, İslâm dünyasının içinden
geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel ve topyekûn kurtuluruz. İnşallah Ramazan
Bayramını yine hep birlikte sağlık, afiyet, huzur ve mutlulukla yaşayabiliriz.
[1] “Biriniz
dua edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamdü senâ etsin, sonra Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’e salâtü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği
şekilde dua etsin.” Ebû Dâvûd, Vitir 23. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 65; Nesâî,
Sehv 48
[2]"Şüphesiz
ki Biz Kuran'ı Kadir gecesinde indirdik. (Ey Resulüm!)Kadir gecesinin ne
olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh
(Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler.O
gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir." (Kadir Suresi)
[3]
Ramazanın hangi gecesinde olduğu kesin ve açık bildirilmemiş. İmâm-ı Şâfiî on
yedi, İmâm-ı A’zâm Ebû Hanîfe, yirmi yedinci gece olması çok vâki olur (meydana
gelir) demişler. Genelde yirmi ile otuzuncu geceleri arasında aranması tavsiye
edilmiş.
[4] İnanarak
ve sevabını Allahü teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları
affolur.) [Buhari, Müslim]
[5] Kur'an
bu üstün özelliklerine bizzat kendisi tanıklık etmekte ve tüm insanlığa şöyle
seslenmektedir: 'Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa
ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi
(Yunus, 10/57)"
[6] Yüce
Peygamberimiz (sav) buyururlar ki, “bir kalp ki orada Kuran yoktur o kalp
harabedir; bir ev ki içinde Kur’an okunmaz, orası harabedir. Bir kalbe Kur’an
girdiği zaman orası mamur olur, bir eve Kur’an girdiği zaman Kur’an o evi imar
eder.”
[7]
Prof.Dr.Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder