Sevgili torunlarım,
İşte günler geçti, 2022
bitti, 2023 başlayalı 10 gün oldu bile. Zaman soluklanmıyor,
durmuyor. İnsanların günlere, aylara, yıllara mana verip
bölmelerine karşılık o akışına devam ediyor. Dünya dönüyor biteviye,
güneş doğuyor ve batıyor hiç ara vermeden.
Mevsimler birbiri ardınca aynı düzen içinde değişiyorlar.
Hatırlıyorum sanki dün
gibiydi insanların 2000'i karşılaması. "Milenyum" demişlerdi, ikinci milenyum
konuşuluyordu durmadan. O yıllar da zordu, hem de çok zor.
Siyasi ve ekonomik krizler, kara çarşambalar birbirini kovalıyordu. 2000'li
yıllardan mucize bekleniyordu sanki. O kara bulutlar dağılsın, güvenlik, huzur
ve refah gelsin dileniyordu. 90'lı yıllar insanları bunaltmıştı. O çaresizlikle yeni
bir bin yıla geçiş kapısında durup yanlış yerden medet bekleniyordu.
Tam 22 yıl geçti.
Neredeyse bir çeyrek yüzyıl geçti aradan. Evet, çok şey değişti o günden beri. Ancak
gelenin de getirdiğine eş yeni yeni zahmetleri oldu bize. Çok güzel
şeyler gördük yaşadık, büyük değişimler oldu. Ama adı
farklı yeni sıkıntılar, yeni sorunlar da çoğaldı. Meselâ idrakimize iklim krizi diye
yeni bir mesele gelip oturdu. Yıldan yıla mevsim kaymaları, kuraklık, seller,
büyük yangınlar giderek arttı.
Kutuplardaki buzların erimesi endişeleri arttırıyor.
Ozon tabakasındaki delik
bütün bunların sebebi mi değil mi bilmiyorum. Bildiğim ve emin olduğum tek şey geçen birkaç yüz yıl
içinde dünyayı bencilce kirlettiğimiz. Öyle görünüyor ki dünyanın bu yeni
derdi sizin de sizden sonraki nesillerin de kâbusu olacak. Emanetiniz olan
çevreyi, suyu, havayı ve insanlığımızı layıkıyla koruyamadığımız için üzgünüm.
Sizlere daha iyi bir dünya bırakamadığımız için insanlık adına mahçubum.
Ama kerameti yıllardan
beklemeyen ben, aynı zamanda umudumu yitirmiş de değilim. Zamanın sahibi olan Allah, yarattığı mülkün de yegâne ve
mutlak sahibidir. Hikmetinin ve kudretinin sınırı yoktur. Kullarını uyarmış olmasına rağmen yine de "insanoğlunun beyinsizlikleri
yüzünden" sizlere zulmetmeyecektir. Çünkü o adildir, rahmeti gazabından
üstündür. En önemlisi merhameti de sonsuzdur. Evet bizden evvelki nice nesil
gibi biz de imtihan olduk, elbette siz de olacaksınız.
Dilerim sizden
öncekilerin hatalarını, hatta suç ve isyanlarını aymazlıkla tekrar etmezsiniz.
Her kötülükten sakınıp, her iyilikle hemhal olacaksınız. "Dosdoğru" yürüyecek,
"iyi" olmayı bilecek ve "iyiliğin" gücüyle donanacaksınız. Asıl
olana, doğru menzile bel bağlarsanız güvendiğiniz dağlara kar yağmaz. Ona yâr olursanız,
ona yönelirseniz sizi yolda bırakmayacaktır. Çünkü onun öğütlediği yol en güvenli
olandır. O yol "sırat-ı müstakim"denir.
Sevgili torunlarım,
Aslında "iyilik" dediğimiz sey hayatımızın doğal bir parçası. Kötünün, kötülüğün zıddı; sıcak, dost, oldukça bildik, ya da bildiğimizi sandığımız bir kelime. Sadece bizim dilimize değil, bütün dillere yerleşmiş.
Ömer Hayyam bir
rübaisinde şöyle demiş: "Okunu attı mı ölüm,
siperler boşuna/O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna/Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü/Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna."
Neden böyle ? Acaba
iyi olmak ve iyilik yapmak neden bu kadar önemli ?
Baktığımızda bütün kadim
dini ve felsefi söylemler iyiliği yüceltiyor ve insanları iyilik
yapmaya davet ediyor. Demek ki kökenleri insanlık tarihi kadar eski. Adem'le
Havva, Habil'le Kabil'e kadar gerilere uzanıyor. İyilik ve kötülüğün mücadelesi de o
günden bu yana sürüp gelmiş demek ki. Yoksa nasıl bu kadar
genlerimize işlerdi ?
İnançlı bir insana göre İyilik ve iyi olan şey, gönlünün razı olduğu, kalbinin sükûnetle karşıladığı şeydir. Allaha itaat etmektir. Kötü ve kötülük ise şeytana uymaktır, günahtır. Kalbi tırmalayıp rahatsız eder ve gönlüne huzursuzluk verir. İyi ve iyilik insanların beğeneceği yada kendi yararına olan şeylerdir. Kötü kavramı ise adaletsizlik ve toplum düzenini bozacak şeylerdir.
Ben biraz araştırdım. Öncelikle
anladığım bu kavramın dilimizde kullandığımız kadar basit
olmadığı. Derya deniz bir şey bu. Neredeyse
hayatın iki yarısından biri iyilik, diğeri de kötülük. Arada ne zaman kötülüğe kaydığın, nerede kurtulduğun belli olmayan
belli belirsiz bir sınır var ki oralara yaklaşmamak en iyisi.
Türkçemizde
"iyi" ya da "iyilik" olarak ifade edilen halin çok daha
derin ve geniş anlamlı birçok kavramsal kökeni olmasından
ileri geliyor. Mesela, bu kavramlardan biri "salah".
Sözlükte "iyi olmak, iyi hal üzere bulunmak, durumu düzeltmek, uygun
olmak, fesadın yok olması ve istikâmet" anlamına geldiği yazılı. Bir
bakıma fesadın zıddı.
Yani; hayırlı,
yararlı ve mutedil her şey salah oluyor. Buna göre insanın; ifrat ve
tefritten uzak, itidal, istikamet ve güzel bir hal üzere bulunması, isyan, aşırılık ve
bozgunculuktan kaçınması gerek. Bunlar zaten Allah'ın emrettiği, razı olduğu şeyler. Aynı zamanda
imân edip bu emir ve yasaklara uyan mü'minin de güzel vasıfları.
İyiliğin bir başka türü "lütuf,
kerem, ihsan, inayet" kavramları ile ifade ediliyor. Genel olarak karşılık beklenilmeden
yapılan yardım için kullanılan kavramlar bunlar. İyiliğin kavramsal
kökenlerinden bir diğeri olan "Esenlik" ise türkçe
bir kelime. Sağlığı yerinde olma, esen olma, afiyette,
selamette olma durumu. Örneğin nasılsın diye sorulduğunda
"iyiyim" deriz. Bu sağlığım yerinde, afiyetteyim, herhangi bir
kötü durumum yok anlamında oluyor.
Yarar veya elverişlilik anlamındaki
iyilik ise "nimet" karşılığı yapılmış oluyor. Örneğin; Konfüçyus "Bilgi
insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten,
kararlı olmak korkudan kurtarır" diyor. İşte, bu manadaki iyilik ise adeta bir
kalkan gibi oluyor. Yapılan kötülüğü bu enerji söndürüyor. Peygamberimiz
"Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir
iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın
gereğine göre davran" diyor.
Yine, Kur’ân-ı
Kerim en büyük iyiliğin kişinin kendi nefsine yaptığı iyilik olduğunu belirtiyor.
Buna göre insan ne yaparsa sonuçta kendisine yapmaktadır. İyilik yapsa lehine,
kötülük yapsa kendi aleyhinedir. Sonuçta bütün İrade, niyet ve fiiller insanın
kendisine dönecektir. İyi olmak için de iyilik yapılacak, iyilik
istenecek ve iyilik düşünülecektir. Dünya iyilikle ayakta durduğu gibi, ahiret
nimeti de iyilikle kazanılacaktır. İyiliğin temelinde iman, ibadet, yardım,
sabır ve doğruluk gibi kavramlar var. Bu anlamda iman iyiliği, iki cihan
saadetinin anahtarı, ruhun rahatı, aklın ve kalbin tatmin olması ve huzura
ermesine yol açmaktadır.
İman, ibadet, yardım,
sabır ve doğruluk gibi temel kavramların, yani iyiliğin kişideki tezahürü de
güzel ahlak olmuş oluyor. Bu anlamda iyilik ise elbette ki
insanın en büyük sermayesi ve zenginliğidir. Çünkü, insanın ahiret yurduna
götürebileceği sadece odur. Bunun için Hz. Muhammed "Bir
insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı
iyilikleridir" demiş.
Dünyada iyilik
huzur ve güvenin, kötülük ise huzursuzluk ve güvensizliğin sebebidir. İnsanı şerefli ve yüce
yapan sır iyilik yapmakta ve yardımcı olmakta gizli olsa gerek. Goethe'ye göre "iyilik
insanları birbirine bağlayan altın zincirdir.” Hayat iyilikle güzelleşir, ruh ve kalpler
iyilikle doyar ve huzura erer. İyilik hiçbir zaman boşa gitmeyen, zarar
edilmeyen, her zaman kazandıran en iyi yatırım ve en güzel tasarruftur.
Kişi için daha yararlı
bir şey düşünülebilir mi ?
Bir şairimizin (Mehmet
Postallı)dediği gibi; "Aldanma Oğul!/Makam, mevki elden çıkar giderde/İnsanlık ebedi ölmez be oğul/Elde ne var, ne yok, hepsi biter de/İyilik kumaşı solmaz be oğul." Kanuni Sultan Süleyman da (Muhibbî)mahlasıyla şöyle demiş: "Ölmez ol
kim anıla adı anun iylik ile/Tâ kıyamet anılır ol kim kemâl üstündedir."
(Adı iyilik ile anılan kişi asla ölmez; kim ki kemâl-olgunluk-üzerine yaşar, adı ta kıyamete
kadar kalır)
İşte görüyorsunuz, “iyi” olmak insan olmanın, “iyilik”
üzere olmak ta hayatın anahtarı oluyor. İnsan için daha değerli ne olabilir ki ?
Bu noktada Lokman peygamberin oğluna nasihatını da haber veriyor bize Kur'an. "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."
O halde biz bu mektubu yine mektupların en güzeli
Kur'andan bir dua ile bitirelim; “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik-güzellik ver, ahirette de iyilik-güzellik ver…” Sen lütufkârsın, istediğini verensin. Bizi kötülükten ve cehennem azabından koru. Amin.
Dedeniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder