6 Aralık 2021 Pazartesi

06 Aralık 2021 23:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ..............................Kasım da bitti gitti

Kasım da bitti gitti

Bugün 06 Aralık 2021 Pazartesi. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden 713 gün geçti. Coronavirüs salgını ülkemizde de 634.ncü gününde. Elbette bu salgın hepimizin hayatını derinden etkiledi. Pek çok şeyi değiştirdi. Bu değişimlerden biri de aşının bulunmasıyla önlemlerin hemen gevşeyivermesi oldu. Oysa ki, hayat kalitelerimiz için, sevdiklerimiz için aşıya verdiğimiz önem kadar, tıpkı, ilk günlerdeki gibi tedbirlere önem vermeli ve dikkatli olmalıyız.

 

İşte kasım ayı da bitti gitti. Bir aydan kısa süre sonra 2021 de tarih olacak. Şu anda kış şartları içindeyiz. Bulunduğumuz mevsim şartlarından hepimizin çıkarması gereken sonuçlar var. Kapalı yerlerde kalabalık ortamlarda uzun süre bulunmaktan kaçınmalı, kapalı ortamları sık sık havalandırmalı ve temizliğe dikkat etmeliyiz.

 

Sağlık Bakanımız 1 Aralıkta yaptığı paylaşımda bize şu bilgiyi vererek uyarmayı sürdürüyor: “Virüsler, gribe yol açan Influenza’daki gibi, zamanla değişime uğrar. Bizim verdiğimiz mücadeleye ve değişen şartlara karşı virüs de hayatta kalma mücadelesi veriyor. Covid-19’da yeni varyantlardan endişe duyulabilir, fakat salgının sonunun zayıf varyantlarla geleceğini unutmayın."

 

Dünyada corona vakaları toplamda 267 milyona (266.915.820) dayanmış durumda. Haftalık vaka sayısı (266.915.820-262.082.865) 4.832.955 görünüyor. Halbuki bu rakam geçen hafta 3.970.739 idi.  Fark (4.832.955-3.970.739) 862.216 olmuş, yani haftalık vakalarda (862.216/3.970.739) %21,71 artış söz konusu. Yine, bir günlük ortalama (4.832.955/7) 690.422 olarak gerçekleşmiş. Bu durumda geçen haftaya nazaran günlük ortalama vaka sayılarında da (690.422-567.248) 123.174 kadar bir yükselme görülüyor.

 

Corona vakaları bizde de toplamda 8,9 milyonu (8.921.150) geçmiş durumda. Vakalar bir önceki haftaya göre (8.921.150-8.770.372) 150.778 artmış (150.778/8.770.372=%1,72).  Geçen hafta bu rakam 173.962 idi. Fark, (150.778 -173.962) - 23.184 olmuş. Yani haftalık vakalarda (-23.184/173.962) %13,33 azalış görülüyor. Haftalık vakaların bir günlük ortalaması ise (150.778/7) 21.540 seviyesinde. Oysa yine geçen hafta bu rakam 24852  idi. Bu durumda geçen haftaya nazaran günlük ortalama vaka sayılarında (21.540-24852) -3312 kadar bir azalış olmuş. (-3312/24.852) %13,33 azalış, geçen haftanın %5,82% artışına göre (13,33+5,82) %19,15 düşme anlamına geliyor.

 

Dünyada ölümler de iki haftadır artık 5,2 milyonun (5.281.883) üstünde. Bir hafta içinde (5.281.883-5.221.223) 60.660 can kaybı yaşanmış. Halbuki bu rakam geçen hafta 49.484 idi.  Fark (60.660-49.484) 11.176 olmuş. Yani haftalık can kayıplarında (11.176/49.484) %22,59'lik bir artış söz konusu. Geçen hafta ortalama can kaybı 7.069 idi, bu hafta ise bu rakam (60.660/7) 8.665'e çıkmış görünüyor. Aradaki fark (8.665-7.069) 1.596 olmuş.

 

Türkiye'deki vefatlarsa iki haftadır artık 75 binin üstünde. 6 Aralık itibariyle de maalesef 78.017 oldu.  Buna göre bir hafta içinde (78.017-76.635) 1.382 vefat gerçekleşmiş. Bu geçen haftaya göre (1.382-1.400) -18 daha az vefat demek. Haftalık artış (1.382/76.635) %1,8 oysa geçen haftanın artışı %1,82 idi. Fark (1,80-1,82) artışın %0,02 azaldığı anlamına geliyor. Bir başka açıdan günlük ortalama gerçekleşen vefat (1.382/7) 197 geçen hafta 200 idi. Bu durumda geçen haftaya göre günlük ortalama ölüm sayısında (200-197) 3 kadar bir azalış olmuş. Elbette her can kaybı bizim için önemli ama nihayet 200'lerin altındayız. Ancak maalesef hala ortalama her gün bir uçak dolusu insan kaybetmeye devam ediyoruz.

 

Ancak 06 Aralık itibariyle iyileşenlerin toplamı 8.462.323'ye ulaşmış durumda. Bu da toplam vakaların 94,86% 'ı demek. Geçen Pazartesi günü bu oran 94,66% idi. Demek ki yine çok küçük de olsa (94,86-94,66) %0,20 artış var. Bu hafta da geçen iki haftanın umut verici gelişmesinin devam ettiğini görüyoruz. Yani günlük iyileşmeler yeni vakaların hep üstünde gerçekleşiyor. Son haftayı esas alırsak ortalama olarak her gün 21.540 yeni vakaya karşılık 22.920 kişi iyileşmiş.

 

Dünyadaki haftalık vaka artışı %21,71 iken ülkemizde son bir haftada aksine %13,33 bir azalış görülüyor. Vefatlarda ise haftalık artış oranları  %22,59 ve %1,8 gözüküyor. Yani hem vakalarda hem de vefatlarda artışlar noktasında dünya ortalamasının epey altında bulunuyoruz.

 

Bu hafta hastaneye başvurup test yaptıran her yüz kişiden 6,1'i pozitif çıkmış. Geçen hafta bu rakam 6,9, bir önceki hafta 6,6 idi. Üç hafta önce de 15 kasımda 7,  8 Kasımda 7,9 kişi olmuştu. Bu veriler de gösteriyor ki son bir ayda pozitif vaka oranında bir düşme eğilimi var. Ülkemizdeki vakalarda ve vefat sayılarında gözlenen düşme eğilimli yatay seyir, hiç kuşku yok ki aşı uygulamasının sonucu.

 

Bir hafta önce 29 Kasım itibariyle  en az 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfus 90,59%  ve 2. doz ortalaması ise 81,21% olmuştu. Yine o gün itibariyle 1.(56.232.602), 2. (50.409.060) ve 3.(12.164.789) doz aşısını yaptıran vatandaş sayısı toplamda 120.261.629'ye yükselmiş durumdaydı.

 

Bugün ise 06 Aralık itibariyle 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfus 90,86% seviyesindeyken 2. doz ortalaması da 81,68% olmuş. Ayrıca 1.(56.398.458), 2. (50.698.978) ve 3.(12.408.439) doz aşısını yaptıran vatandaş sayısı toplamda 121.042.428'ye ulaşmış durumda.

 

Bu verilere göre; her gün ortalama (121.042.428-120.261.629=780.799/7) 111.543 doz aşılama yapıldığı ve bir haftada (780.799/120.261.629) ancak binde 6,5 kadar bir artış gerçekleştiği anlaşılıyor. Ancak bir başka açıdan da aynı veriler geçen haftaya göre günlük ortalamada (111.543-112.537) -994 kadar bir azalma, yani (-994/112.537) binde 8,8 bir azalış olduğunu gösteriyor. Buradan son haftalardaki aşılama uygulamasının oldukça yavaş ilerlediğini söyleyebiliriz.

 

Baksanıza bu işin en tepesindeki adam, Bakan Koca bile, "Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir doz aşı yapıldığında bundan hepimiz mutluluk duyuyorduk. Aşılanmanın, toplumun tüm bireylerine karşı da görevimiz olduğunun farkındaydık. Şimdi ciddi artışların olmaması üzüntü verici. 30 ilde 2. doz oranı %75'in altında. aşı önemini koruyor." demiş.

 

Başka söze ne hacet.

BİR ÖNERİ HİKAYESİ (IV)

II.nci aşamada belirlenen hedeflerin ‘nasıl?’ yerine getirileceği önemli ve ağır bir çalışma gerektiriyordu. Yani III.ncü aşama olan;’ulaşmak ıstediğimiz yere nasıl varabiliriz?’ bölümü nasıl ve kim tarafından yapılacağını da içerecek şekilde ‘nasıl yapacağız?’ sorusunun cevaplandırılması ekseninde ortaya konulacaktı.

Nitekim Susurluk için “Bir stratejik plan önerisinin” “Gitmek istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz ?” sorusu üzerindeki çalışma bittiğinde tarih 20 Ekim 2021’i gösteriyordu. “Özet değerlendirme” başlıklı yazım buraya kadar gelen aşama ve sonuçları özetlemek için yazılmıştı.

Allaha hamd olsun ki II. Aşamada öngörülen Stratejik amaç ve hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntem, yol haritası ve faaliyetler ortaya çıkmıştı. Belirlenen strateji ve projeler uygulamada işin “nasıl?”ını şekillendirecekti.

Stratejik plân çalışmasının son aşaması, yani “Başarımızı nasıl takip eder ve değerlendiririz?” sorusu üzerindeki çalışma ise 27 Ekim 2021 günü “İzleme” başlığı ile açıldı. Üç haftalık bir üçleme olarak; “İzleme”, “değerlendirme” ve “güncelleme” yazıları ile tamamlandı.

Zira değişimi yönetirken sürecin nasıl yürüdüğüne dair bilgilerin derlenmesi, alınan sonuçların belirlenmiş vizyon, ilkeler, amaçlar ve hedeflerle ne ölçüde uyumlu olduğunun takibi gerecekti. Kısaca ortaya çıkan performansın değerlendirilmesi diyebileceğimiz bir safha bu. Ki buradan elde edilecek sonuçlarla plânın gözden geçirilmesi ve gereğinde bazı kısımlarının güncellenmesi mümkün olabilsin.

İki yıl önce daha en başında ‘Stratejik Plân’ başlıklı bir yazımızla önerdiğimiz planlama seçeneğinin ne olup ne olmadığını açıklamıştık. Neticede ‘Susurluk için ne yapılabilir?’ sorusuna cevap bulmak adına ‘Bir Stratejik Plan önerisi’ ortaya koymaya çalışacaktık.

Elbette ‘bir değişim plânının olması, gerçekleştirilmesi için asla yeterli değildi. Bu nedenle, önerimizin uygulanabilir bir stratejik plân olmasına özen göstermek durumundaydık. Mevcut durum, misyon ve temel ilkelerden hareketle geleceğe dair bir vizyon oluşturulması, bu vizyona uygun amaçlar ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak hedef ve stratejiler belirlenmesi, ölçülebilir kriterler geliştirerek performansın izleme ve değerlendirilmesi gerekiyordu.

Sonuçta bu ‘stratejik yönetim’ yaklaşımıyla önerimizin temel kavramları; misyon, değerler, ilkeler, vizyon ve stratejik amaçları belirlenmişti. Ancak bir stratejik planın uygulanabilirliği ve ömrü onun esnek olmasına da bağlı. Bu nedenle planın temel kavramları olan misyon, değerler, ilkeler, vizyon ve stratejik amaçlar da süreç içinde izlenmeli, değerlendirmeli ve güncellenebilmeliydi. 

Peki, bu nasıl olacaktı? İcabında uygulamanın izlenmesi sürecinde düzeltilmesi ve yenilenmesi gerektiği düşünülen temel kavramlar da değerlendirilerek güncelleme işlemine tabi tutulabilmeliydi. Bu şekilde planın ana çatısı dahil tüm ayrıntıları gerektiğinde güncellenerek uygulamanın sürdürülebilirliği sağlanmış olacaktı.

Ancak, bu tarz bir yönetim çalışmasına en geniş katılım sağlanmalı, değişik taraf ve seviyelerden insanlar sürece dahil edilmeliydi. Çünkü bu tür bir çalışma, her şeyden önce katılımcı ve esnek bir yönetim yaklaşımına ihtiyaç gösteriyordu. Böylece plânın sahiplenilmesi ve harekete geçilmesi kolay olabilirdi. Ortak akıl böyle bir ortamda bir bütün olarak kendisini tanıma, çıkış yolunu ve başarıyı paylaşma fırsatı bulabilirdi. Bu sürecin bir yan ürünü olarak yaşanan birlikte olma hali, güçlü iletişim ve motivasyon da ilerde yaşanabilecek birçok olumsuzluğa geçit vermeyecekti.

İşte iki yıldır devam eden bu süreç; ‘neredeyiz?, nereye ulaşmak istiyoruz?, ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Ve başarımızı nasıl değerlendiririz?’ şeklinde ifade edilebilecek dört temel soruya cevap arayarak gelişmiş ve hamdolsun artık sonuçlanmış vaziyette. Neticede ortaya çıkan vizyon öngörümüz susurluğun 2023-28 döneminde yükselmesini arzu ettiğimiz seviyeyi, strateji ve hedeflerse o noktaya nasıl ulaşabileceğimizi gösteriyor. 

Son üç hafta boyunca da stratejik plan uygulamasının ‘nasıl izleneceği, nasıl değerlendirileceği ve nasıl güncelleneceğini’ de ortaya koyup 10 Kasım 2021 günlü yazımızla beraber '2023-28 dönemi beş yıllık orta vadeli, bölgesel bir stratejik alt plân'  önerimizi tamamlamıştık. Böylece stratejik plân çalışmasının ıv.ncü ve son aşamasında; ‘başarımızı nasıl takip eder ve değerlendiririz?’ sorusu da açıklığa kavuşmuştu. 

Böylece değişimi yönetirken sürecin nasıl yürüdüğüne dair bilgilerin derlenmesi, alınan sonuçların belirlenmiş vizyon, ilkeler, amaçlar ve hedeflerle ne ölçüde uyumlu olduğunun takibi mümkün olabilecekti. Ayrıca, hedeflenen sonuçların nasıl ve ne ölçüde gerçekleştiğinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve güncellenmesi stratejik planın daha uzun vadede etkin bir şekilde uygulanmasını mümkün kılacak önemde bir konuydu.

Ancak, ‘izleme, değerlendirme ve güncelleme’ yapılabilmesi için elbette ki öncelikle önerimizin resmi bir belgeye dönüşmesi, ardından da gelecek için aynı vizyona inanmak, belirlenmiş stratejileri bilinçli bir şekilde uygulamak gerekiyordu.

(Devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder