Bayram arefesi
Coronavirüs salgını ülkemizde 494.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 573 gün geçti. Bugün arefe, yarın inşallah Kurban bayramı. Corona günlerinde ikinci kurban bayramını da idrak etmek üzereyiz.
Bu yıl Kurban Bayramı; 20 ile 21, 22, 23 Temmuz günleri arasında. Cümle ümmet i Muhammede kutlu olsun. Rabbim bu bayramı bizlere, milletimize ve dünya müslümanlarına hayırlı, bereketli kılsın. Hastalık, acılar ve sıkıntılar bitsin, bayramı da bayram gibi yaşayabilelim inşallah.
Corona günlerinde II.Normalleşmenin içindeyiz. Geçen bu bir aylık sürede vaka sayıları, ağır hasta ve ölüm rakamları bir hayli düştü. Vaka sayıları beş binin, ağır hastalar binin, vefatlar da ellinin altına indi. Son bir haftayı saymazsak 60 milyonu geçen aşı uygulamasıyla beraber ortaya çıkan tablo gerçekten umut vericiydi.
Sonra giderek artan bir "Delta varyantı" lafı aldı başını yürüdü. Şimdi yine vakalarda 7 binlere çıkmış durumdayız. Bereket sağlık sistemimizin gücü ve aşılamanın etkisiyle ölümler o kadar çok değil. Keşke hiç olmasa ama, vaka varsa ağır hasta da vefat da oluyor maalesef.
Geçen yıl yine böyle bir "normalleşme" molasında Burhaniye Orjan'da yazlıktaydık. Allah kabul etsin Kurbanımızı da orada kesmiştik. Ancak tedbirler sebebiyle ne kesildiğini ne de parçalanıp ayrıldığını görme imkânımız olmamıştı. Akşama doğru tartılmış ve kasalara konulmuş vaziyette bir kamyon dolusu et isimlerimiz okunarak dağıtıldı. İnsanlar maskeliydiler. İsimlerinin okunmasını beklerken bile sosyal mesafeye dikkat ediyorlardı.
Bu sene Ankara'dayız. Beş ay önce Gölbaşı Toki'ye yakın Yaylabağ köyünden bir üreticiyle tanışmıştım. Yeğenim için işe başlaması nedeniyle adak kurbanını orada kesmiştik. Kurbanımı da yine ondan aldım. Bir yaşından büyük bir toklu. Allahın izniyle yarın sabah kesilecek. Biz de gidip kurbanımızın yanında olacağız.
Kurban bayramı bugün sabah namazında başlayan "işrak tekbirleri" ile başladı sayılır. Arefe gününün zaten inancımızda çok özel bir yeri var. İçinde bulunduğumuz Zilhicce ayı, Hicri takvime göre yılın 12. ve sonuncu ayı. İslam kültüründe mübarek Aylar’ın da ikincisi. Çünkü ilk 10 günü içinde İslam dininin beş temel ibadetinden biri olan hac yapılıyor. Ayrıca haccın bir parçası ve tamamlayıcısı olan kurban kesme ibadeti de ayın 10' ile 14'ü arasında gerçekleşirken İslam aleminde bugünler Kurban Bayramı olarak kutlanıyor.
Zilhiccenin ilk on günü hacılar için çok çok özel. Zira hac niyetiyle Beytullah'ın ziyaret edildiği günler. Bu günlerde hem namaz, hem oruç, hem sadaka ve hac gibi temel ibadetler hepsi bir arada. Bu değerinden ötürü Zilhiccenin ilk on gününü, ramazanın son on günü ile mukayese eden bazı âlimler bile olmuş.
Nakledildiğine göre bu on günün içinde en faziletli olanı arefe günüymüş. Arefe haccın en önemli farzı olan vakfenin yapıldığı yerin (Arafat) diğer adı. Vakfe, kurban bayramının bir gün öncesi olan zilhicce ayının dokuzuncu günü burada yapıldığından bu güne yevmü arefe (arefe günü) veya Türkçe’de kısaca arefe (arife) deniliyor.
Ayrıca kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazına kadar her farz namazın ardından okunan teşrîk tekbirlerine arefe günü sabah namazından sonra başlanıyor. Hacıların terviye günü (8 Zilhicce) Mekke’den Mina’ya gidip orada geceledikten sonra arefe günü sabah namazını Mina’da kılarak güneşin doğuşunu takiben Arafat’a çıkmaları, zeval vaktinden sonra orada gusletmeleri, öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birlikte kılmaları, zamanlarını tekbir, tehlil, telbiye, salâtüselâm ve dua ile geçirmeleri ve akşam güneşin batmasıyla birlikte Müzdelife’ye doğru yola çıkmaları sünnet.
Hz. Peygamber’den arefe günü oruç tutmanın faziletine dair hadis rivayet edildiği gibi, Arafat’ta oruç tutmanın men edildiğine ve kendisinin orada oruç tutmadığına dair hadisler de vardır. Buna göre, hacıların zayıf düşerek asıl görevlerini aksatmalarına yol açacağı için arefe günü oruç tutmaları mekruh, hacca gitmeyenlerin aynı gün oruç tutması ise müstehap kabul edilmiş (Şevkânî, IV, 267-269; el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 229).
Kur'ân-ı Kerîm'de geçen leyâli aşr'in [Fecr sûresi (89), 2] zilhiccenin bu on günü olduğu ifade edilmiş. Hatta Hac sûresinin 28. âyetindeki eyyâm-ı ma'lûmât ile Bakara sûresinin 203. âyetinde geçen eyyâm–ı ma'dûdât'ı da İbn Abbâs zilhiccenin ilk on günü ve eyyâm-ı teşrik (kurban bayramı günleri) olarak yorumlamış. Burada geçen teşrik günleri: Zilhicce ayının on bir, on iki ve on üçüncü günleri yani kurban bayramının iki, üç ve dördüncü günleri oluyor. Bu günlerde kurban etleri kurutulmak üzere güneşin altına serildiği için bu isim verilmiş.
'Bayram'ın manası
Coronavirüs salgını ülkemizde 495.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 574 gün geçti. Bugün Kurban bayramının ilk günü. Geçen yılki kurban bayramı da Corona günlerinde idi ama bu yılki iki dalga o günleri sildi geçti. 31 Temmuz 2020 de vaka (hasta) sayısı sadece 982 idi. 1 Ağustosta 996, 2 Ağustosta 987 ve 3 Ağustosta da 995 olmuştu. Aynı günlerde vefat sayıları da 17,19,18,19 gibi oldukça düşüktü
Bu yıl Kurban Bayramı on gün önce ama yine Temmuz ayının sıcak günlerinde. Bu kez vaka sayıları 7 binin üzerinde, vefatlar ise 50 dolayında. Sıcaklar dediysem onlar da öyle böyle değil termometreler 37-40 dereceleri gösteriyor. Tam da normalleşmeye geçmişken Coronada yeni varyantlar sebebiyle yeni bir dalga gelebilir mi korkusu var. 40 derece civarında seyreden sıcak bir temmuz, yeniden yükselme eğilimi gösteren corona verileri. Hasılı zor bir eşikten daha geçiyoruz.
Kurban bayramı iki büyük dini bayramımızdan biri. Kutlu olsun, milletimiz ve tüm islam alemi için berekete ve hayırlara vesile olsun. Coronaya ve sıcağa rağmen bu bayramı gerçek bir bayram neşesi içinde yaşayabilelim.
Bu bayrama adını veren "kurban" İslami bir terim olarak Arapçadan Farsçaya, buradan da Türkçe diline geçmiş bir sözcük. Arapçada hem maddî hem manevi olarak her çeşit yakınlığı (kurbiyet) veya yakın olmayı ifade ediyor. Bu bağlamda dini bir terim olarak Allah’a yaklaşmak ve Allah'ın rızasına erişebilmek niyeti ile kesilmekte olan ve kurban edilen hayvan şeklinde ifade edilmekte. Kur'anda anlatılan İbrahim peygamber ile oğlu İsmail ile alakalı kıssadan yola çıkılarak, kurban terimine adanmışlık ya da Allah'a teslimiyet manaları da yüklenmiş.
Bu kavramı yine Kur'anda Habil-Kabil olayından da biliyoruz. Tarihsel olarak islam öncesi bütün toplumlarda farklı amaç ve biçimlerde de olsa kurban geleneği var. "Kurban kesme" inancımızda kuvvetli sünnet olan bir ibadet. Peygamberimiz Hicretin 2.nci yılından itibaren vefatına kadar her yıl mutlaka kurban kesmiş. Bu yüzden İmam ı Azam ebu Hanife kurban ibadetini "vacip" olarak tanımlamış. Delili de kevser suresinin "Şüphesiz biz sana Kevseri verdik. ﴾1﴿ O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes." (Kevser 108/1-2) şeklindeki ilk iki ayeti.
Bu sure Kurbanın bir nevi "teşekkür" davranışı olduğunu gösteriyor. Kulun yaratıcısının verdiği nimetlere hamd ve şükür etmesinin bir türü. Namaz konusunda da benzer bir açıklama okumuştum. Buna göre "namaz Allah'ın ihsan ettiği nimetlere karşı kulun şükrünün bir ifadesidir" deniyordu. Demek ki gerek kurban gerekse de namaz ibadetinde esas olan kulun Rabbine şükretmesidir. Doğal olarak da kul bu ibadetlerle Rabbi ile arasında bir "yakınlaşma" sağlamaya çalışır.
Öte yandan Kurban etme eylemi kulun Allah'a yaklaşma çabasıyla ilgisi olduğu kadar, diğer kullarıyla da "yakınlaşması" ile de alakası var. Çünkü kurbanda infak ve paylaşma söz konusu. Zira bizzat Allah Kur'an ı kerimde kurbanlar kastedilerek: "Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız, niyet ve samimiyetiniz) ulaşır" (Hac Suresi 37. Ayet) diyor. Hemen arkasından da o hayvanlar kast edilerek: "Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele" ifadesi geliyor.
Bu yüzden adını Kurban bayramı koyduğumuz bu günler sadece "kurban kesmekle" sınırlı değil. En başta Zilhiccenin ilk on günü son derece önemli bir zaman dilimi. O günlerde hacılar kutsal topraklarda olup "hac" görevini/ziyaretini/ibadetini/şükrünü yerine getiriyorlar. Kurban kesme ise bu sürecin sadece bir parçası. Buradan yapmakta olduğumuz bayramın aslında milyonlarca müslümanın kabe etrafında gerçekleşen muhteşem dönüşlerine iştirak etmek olduğunu düşünebiliriz.
Bu ibadet/şükür/hamd etme hali namazla, dua ile, ziyaret, tavaf, kurban ve infak gibi pek çok eylemle gerçekleşiyor. Tıpkı namaz gibi orada olan ve olmayan tüm islam alemi aslında bu günlerde Kabe etrafında dönen müthiş bir mümayiş/birliktelik/yakınlaşma ve bayram yaşıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder