Yalan dünya
Rahmetli Neşet Ertaş'ı severim. Onun türkülerinde sade bir müzik değildir gördüğüm, duyduğum. Türkü sözlerindeki mana derinliği beni her zaman düşündürmüştür. Kuşkusuz şiir olarak da çok güçlü bir yapıya ve ahenge sahipler. Ancak bir başka şey daha var o türkülerde.
Orta Anadolunun bozkır yeli var avazında, insanının yanık rengi var hikayelerinde. O türküleri dinlediğim zaman sadece bir türkü dinlemiş olmuyorum, dile gelmiş gönül yangınları duyuyorum havasında. Yanık ciğer kokusu alıyorum, burnumun direği sızlıyor adeta.
Bu akşam bir vesile "Yalan dünya" adlı türküsünü dinledim. Size de o muhteşem türküyü dinletmek isterim. https://www.youtube.com/watch?v=7o-6bMXsueo linkini tıklarsanız yazıyı okurken bir taraftan da kulağınız Neşet ustada olur.
Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?/Ben de gülemedim; yalan dünyada/Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?/Ömrümü boş yere çalan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada/Sen ağladın, canım, ben ise yandım/Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım, boşuna kandım/Rengi gözümde solan dünyada/Ah, yalan dünyada, yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada
Bilirim sevdiğim, kusurun yoktu/Sana karşı benim gayet de çokdu/Felek bulut oldu, üstüme yağdı/Yaşları gözüme dolan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada/Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı/Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım, eyvah, muradım kaldı/Ben gidip ellere kalan dünyada/Ah, yalan dünyada, yalan dünyada/Yalandan yüzüme gülen dünyada
Corona sam yelinin aramızda dolaştığı bu günün acılı dünyasında onu dinlemek size de hemdert birini dinlemek gibi gelecektir eminim. "Yalan dünya" diye sitem eden dertli ve yanık bir gönüle siz de hak vereceksiniz. "Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?/Ben de gülemedim; yalan dünyada" der daha türkünün en başında Neşet usta. "Dünyayı gönlümce olacak sandım/Boş yere aldandım, boşuna kandım/Rengi gözümde solan dünyada" diye de halini arz eder dertdaşına.
"Felek bulut oldu, üstüme yağdı/Yaşları gözüme dolan dünyada" bir aşık olarak çektiği acıları tarif eder kendince "felek" üzerinden yine sitemle. Sanki corona belasına çatmış gibi "Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı/Garip bülbül gibi feryadım kaldı" sözüyle aslında feryad eder dünyaya. Muradını alamadan ölen biri şayet halini anlatabilseydi ancak "Alamadım, eyvah, muradım kaldı/Ben gidip ellere kalan dünyada" diye şikayetlenebilirdi.
Çubuğuna lüleyim Lelele İbram oy
Siz hiç “Çubuğuna lüleyim” türküsü
dinlediniz mi? Kırşehir yöresi türkü ve bozlaklarının ustalarından namı diğer Çekiç
Ali’nin bir türküsüdür. “(hey)
Çubuğuna lüleyim/Yar yüzüne güleyim/Sen kapıdan geçerken/Ben başına belayım/Lele
İbram oy“ diye başlar. “Oy
lele lele İbram oy/Hey lele lele İbram oy/Sarılı da yazma kirazdan/Bakma kurban
ben olam/Gelirim ben birazdan/Lelele İbram oy” diye de devam eder.
Kelimenin tam anlamıyla
lirik, duygulu ve yanık bir sestir. Orta Anadolu müzisyenlerinin hepsinde var
olan ses çarpmaları, orijinal gırtlak nağmeleri ve titretmeler onda da mevcut. Telaffuz
ve vurgular Anadolu bozkırlarına ait olduğunu hemen belli ediyor. Dert mi
istiyorsunuz o zaten hep var: “(hey) Karşıda herk otlanır/Bu derde kim katlanır/İkimizin
derdinden/Havalar bulutlanır/Lele İbram oy/Oy lele lele İbram oy/Hey lele lele
İbram oy”. İster aşk derdine yanın,
ister gurbet hasretiyle tutuşun, isterseniz de corona musibetinden yakının
bundan daha yanık bir söz bulamazsınız.(https://www.youtube.com/watch?v=LLx7dkYbics)
Ali Ersan’a "çekiç" lakabı; çevikliği ve ataklığının yanı sıra, saz çalışındaki canlılık, dinamizm ve aculluktan dolayı verilmiş. Henüz çocuk yaşlarında iken köy odalarında saz çalmaya başlayan küçük Ali’ye takılan bu lakap o kadar yaygınlaşmış ki, asıl adının önüne geçerek asıl ismi olmuş. Sonraları sahtekar bir plak şirketinin yaptığına karşılık Ali Ersan da, halk arasında maruf ve meşhur olan Çekiç Ali ismini hukuki yolla resmileştirerek Çekiç soyadını almış ve yeni adı "Ali Çekiç" olmuş. Kaman'ın Meşe köyünden Ali Ersan'ın "Kırşehirli Çekiç Ali" olmasının hikayesi böyle.
Daha kırk bir yaşında 13 Eylül 1973'de hayata gözlerini yuman
Çekiç Ali, kıvrak, atak sazı; içli ve yanık sesi ile söylediği türkülerle
elbette gönlümüzde yaşamaya devam ediyor, edecek. Bu kadar kısa bir hayata
bunca türküyü, bozlağı sığdırmak imkanların çok sınırlı olduğu yıllarda isim
yapmak pek de kolay olmasa gerek.
Çekiç Ali ustasını taklit etmeyen, ama ondan aldığı ilhamla yeni bir zevk ve güzellik peşinde bir sanatçı portresi. Oldukça başarılı ve pek çok yönden de orijinal bir sentez aynı zamanda. Onun sesi, kelimenin tam anlamıyla lirik, duygulu ve yanık bir ses. Çok yumuşak bir gırtlağa sahip. Fakat onun asıl orijinal yönü, saz çalma üslubunda kendini gösteriyor. Çekiç Ali'nin sazından bazen uda, bazen cümbüşe benzer sesler duyuyoruz. Teller üzerindeki parmaklar ve tezene kelebekler gibi uçuşur adeta. Son derece seri ve hızlı bir bağlama tekniği bu. Çekiç Ali'nin hem sesinde, hem sazında öylesine kendine has bir renk var ki, bu daha ilk cümlede kendini hemen belli ediyor.
Başta Muharrem Usta olmak üzere Hacı Taşan'ın, Neşet Ertaş'ın da
okuduğu bazı türküleri ve havaları (Biter Kırşehir'in Gülleri Biter, Acem Kızı
vb.) o da okumuş. Ancak tamamen kendine has bir tavır ve yorumla. Bu yüzden adeta
okuduğu her eser onun sesi ve çalış biçimiyle hafızalara kazınmış.
Çekiç Ali'nin okuduğu
türkülerin bazıları (Acem Kızı, Aziziye gibi) yöre müzik kültürünün ağırlıklı
karakteristik ezgileri. Çoğu da oyun türküleri ve oyun havalarından oluşuyor. Ağıtlar
ise, yörede yaşanmış acılı, trajik olaylar üzerine söylenmiş anonim söz ve
ezgilerin yanı sıra, en çok da Toklumenli Aşık Said'in (1835-1910) ve Aşık
Seyfullah'ın (1896-1968) şiirleri üzerine söylenmiş ağıt/bozlaklar. Kızılırmak,
Doğar Yaz Ayları, Sarı Yazma Yakışmaz mı Güzele vb. bozlaklar bunlardan bazıları.
Corona virüsün Anadolu'da girmediği belde, can yakmadığı yöre kalmadı. Oturup sazımı tıngırdatacak olsam aklıma gelecek birkaç yanık türküden biridir "çubuğuma lüleyim". Hiç çubuk nedir, lüle ne ola ki demeyin. Ha çubuk lüle, ha maske! Mesele o değil, hissedilenler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder