16 Temmuz 2020 Perşembe

16 Temmuz 2020 Perşembe 23:30 CORONA GÜNLERİ.........................Musibetlerle mücadele

Millet müdafaası

Corona günlerinin 128.ncisindeyiz. Bugün aynı zamanda 15 Temmuz hain darbe girişiminin de 4.ncü yıl dönümü. Millet o gün bağımsızlığına, egemenliğine ve iradesine kahramanca sahip çıkmıştı. Vatana ve demokrasimize kast eden düşman belki 45 yıldır hizmet perdesi arkasında sinsice çalışan karanlık bir örgüttü. 

Milletimiz şimdi de bütün dünyayı pençesine alan görünmez bir düşmanla, koronavirüs ile mücadele ediyor. Fetö de bize dışardan yönelmiş, içimize yerleşip çoğalarak bütün stratejik kurumlarımıza metastasla yayılan bir kanser hücresi gibiydi. En son 15 Temmuz darbe girişimiyle ülke yönetimini ele geçirmek, millet iradesini alaşağı etmek isteyen bir mikroptu. Dış güçlerin desteği ve aklıyla, onların maşalığını yaparak gizli gizli bu ülkenin bütün organlarına sızmak suretiyle varlığımızı felç etmek isteyen bir hastalıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün hain darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. Darbe girişimi daha o gece bastırıldı ve açılan davalarda darbeciler mahkemede hesap verdi. Ama eli kanlı terör örgütünün içimize kadar sızdığı 15 Temmuz günü milletimiz Türkiye'nin en uzun 48 saatinde 248 şehit verdi, 2196 insanımız yaralandı. 4 Yılda 282 Bin Gözaltı, 94 Bin tutuklama gerçekleşti. 

Sonuçta Türkiye genelinde açılan 289 davadan 275'i sonuçlandı; aralarında generallerin de bulunduğu 1315 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Ayrıca 1217 kişi de müebbet hapisle cezalandırıldı. Toplam 4 bin 130 kişinin mahkum edildiği davalarda mahkemeler, 2 bin 692 sanığın ise beraatine karar verdi. Üzerinden dört yıl geçmesine rağmen her alanda yaptığı tahribat henüz onarılabilmiş değil.

Covit-19 da dış dünyadan bize sızdı. O da bir mikrop gibi bulaşıcı, kanser hücresi gibi çoğalıp vücudumuzu tüketen bir hastalık. Sinsi, görünmez ve ölümcül bir virüs. Ülke olarak onunla mücadelemiz dört ayını doldurdu. 220 bin civarında vaka kaydedildi. Ne yazık ki 5500'e yakın insanımızı kaybettik. Şu anda da halen 20 bine yakın insanımız hastanelerde tedavi görüyor. 

Onunla mücadelemiz de milletçe evlerimizde kalarak, kısıtlamalara uyarak ve alınan tedbirlere riayet ederek topyekûn gerçekleşiyor. İşin ciddiyetini kavrayamayanlar kesin sonuç almamızı ve normal hayata dönüşümüzü öteliyorlar, tıpkı Fetö konusundaki aymazlıklar gibi. Salgın sebebiyle işyerleri kapandı, insanlar işini kaybetti ve ülke ekonomisi de yara aldı elbette. Ancak, direniyoruz ve mücadelemiz netice alınıncaya kadar sürecek, tıpkı Fetö virüsüyle yapılan mücadele gibi.

Unutmadık, unutulmayacak

Evet, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi dört yıl arkada kaldı. O meş'um gecenin müsebbipleri başarılı olamadılar. Dahası bir daha bellerini doğrultamayacak şekilde dağıtıldılar. Yıllarca uğraşıp sızdıkları kurum ve kuruluşlarda belki hala "kripto" denilen mankurtlar var. Ancak bugün örgütün çoğu ya hapiste, ya da kaçak. 

Fetö'nün emniyette, askeri ve sivil bürokraside, eğitimde, üniversitelerde, finans ve iş dünyasında, medya sektöründe oluşturdukları ağlar çök.  Hem içerde hem dışarda yürüttükleri faaliyet kalıntılarıyla mücadele halen devam ediyor. Ülke yönetimine darbe yapmaya kalkışanlar, 16 Temmuz sabahını takip eden bu dört yıl içinde yalnızca kendileri değil, arkasındaki güçlerle, işbirliği yaptıkları piyonlarla ve maddi manevi destekçileri ile birlikte en büyük darbeyi yediler.

Dini kendine "takiyye" örtüsü yapmış, başka ülkelerin proje maşası haline gelmiş sapkın bir ajan tarikatla karşı karşıya olduğumuz açıkça anlaşıldı. En önemlisi; ülkemizin beka sorunu, karşımızdaki engeller ve varmamız gereken menziller çoğunluk tarafından daha net anlaşıldı. İçerideki sorunlara gömülen Türkiye çevresindeki tehdit ve fırsatları görme imkanı buldu. Yakın siyasi tarihimizin rutini haline gelen darbelere adeta bahane üreten kısır parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesi sağlandı. Böylece yürütme gücü, siyaset dışı odakların manipülasyonlarına karşı tahkim edilmiş oldu. 

Başka neler oldu? Ülke üzerinde demoklesin kılıcı gibi duran "paranoyak" asker zihniyeti tarihe karıştı. Ordumuz asli görevi olan yurt savunmasında başarı üstüne başarı elde ediyor. Böylece sadece Fetö değil, onun terörist ortağı PKK da silinme noktasına geldi. Gözümüze baka baka yıllardır oluşumuna destek verdikleri Kuzey Suriye Pkk-Ypg projesi tepelendi. Savunma sanayisini güçlendiren Türkiye Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de ve dünyanın başka noktalarında güvenliği ve çıkarları neyse orada olmaya başladı.

Bu uyanış ve diriliş 24 Temmuzda Ayasofya ile taçlanacak. Bu süreç elbette geriye dönmez, dönemez. Ancak muhataplarımızın da vazgeçmeyeceklerini biliyoruz. Bu amaçla hala siyaset sahnesinde dolaşıyorlar. Mümkünse mevcut partileri yönlendirmeye, 50+ ana kitleyi bölmeye, olmadı yedek ihanet ekipleri kurmaya çalışıyorlar. Bunun işareti bazı muhalefet partilerinin hala 15 Temmuz'u net olarak reddedememelerinde gizli. 

Ama yağma yok! İnancımız odur ki 15 Temmuz unutulmadı, unutturulmayacak ve de inşallah unutulmayacak. Bu millet iradesine sahip çıkmayı öğrendi, ülkesinin kıymetini biliyor. Gidilecek başka yer olmadığının ve bir çok mazlum coğrafyanın da umudu olduğunun farkında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder