Bizim memlekette korkak, ürkek adama
'ödelek' derler. Siz tabansız, yüreksiz de diyebilirsiniz.
Susurluk-Balıkesir'de, Mudanya,
Mustafa Kemal Paşa -Bursa'da, Sivrihisar -Eskişehir'de, Küre -Kastamonu'da,
Düzce -Bolu'da, Develi -Kayseri'de, Lüleburgaz -Kırklareli, Afyon ve İzmir'de
kullanılıyormuş. Muhtemelen balkan göçmenleri kökenli.
Köken itibariyle 'ödlek' kelimesiyle ilgisi
olmalı. Çünkü bu kelime de
kendisinde yüreklilik bulunmayan, korkak ve yüreksiz kimse anlamına geliyor.
Ahmed Vefik Paşa'nın 1876 Lugat-ı Osmani'sinde
geçiyormuş. Cebān, ürkek olarak. öd (ses, safra) sözcüğünden Türkiye
Türkçesinde +lak, lek ekiyle türetilmiş. Çünkü bazı Anadolu ağızlarında örtlek,
örsek (korkak) biçimleri görülüyor.
Bu yüzden dazlak, tülek, dişlek vb. gibi çıplaklık ve
yoksunluk bildiren sıfatlardan analoji yoluyla “ödsüz” anlamında. Ya da
bağırtlak, cırlak gibi “bağıran, ses eden” anlamında kullanılmış olabilir
deniyor.
Biz 'Mıcrık' derdik. Aslı mıcırıkmış. Olur olmaz,
gereksiz yere sorun çıkarma hali için kullanılan bir kelime. Bir kıvılcım çakma
hali. Çocuklukta oyunu bozmak için ileri sürülen çok da geçerli olmayan
nedenler bize göre 'Mıcrık çıkarma' olarak görülürdü.
Mıcırık kelimesi de 'bir işte kavga nedeni olan
karışıklık, düzensizlik çıkarmak ya da tertip, düzen kurma, dolap çevirme'
hallerinin sözlük karşılığı imiş. Bu da mıcrık kelimesinin mıcırık kelimesiyle
bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Mıcırık beceriksiz, sünepe anlamında da
kullanılıyormuş ancak bu sözcükler bana göre tam olarak mıcrıkçıyı
karşılamıyor. Aksine benim bildiğim mıcrıkçı; kurnaz, içten hesapçı, huysuz ve
geçimsiz biri olmalı. Zorluk çıkartan, kavgacı kişiler.
Elazığ'da mıcırığın çok ezilmiş, çok cıvık, çok sulu
gibi anlamları varmış. Dokuma tezgâhında ipliğin hareketini sağlayan makaraya
da mıcırık denirmiş.
Gaziantep yöresinde ise tamamen o bölgeye has bazı
yemeklere bu ad verildiğini öğrendim. İçine bol domates ezilerek yapılan pirinç
pilavı ya da Gaziantepli kadınların yazın lezzetini kışa taşımak için büyük bir
emekle hazırlanan kurutmalık patlıcanların börk denilen tepe kısımlarını çöpe
atmayarak değerlendirilmesiyle ortaya çıkan mıcırık aşı da böyle bir yemek.
'Pimpirik' oldukça renkli, çoklukla hemen gülümseten
bir kelime. Türk Dil Kurumu'na göre; Gereksiz yere titizlik gösteren, kuşkucu
kimseler için bir sıfat niteliğinde.
Sesi ve söylenişi 'havadan nem kapan insan türü'nü çok
iyi ifade ediyor. Hemen gereksiz yere telaşlanan, sürekli işkillenen pimpirik
bir tip geliyor insanın gözünün önüne. Bu manada işkilli, evhamlı bir hali
çerçeveliyor pimpirik-pimpirikli sıfatı. Tabi ki pimpiriklenmek fiili de aynı
kökten geliyor.
Bir görüşe göre 'aşırı titizlenen, kuşkucu ve ürkek'
davranış tipi kuşların kanat çırparak 'pırrr..' diye uçuvermesinden türemiş
olabilir. Başka bir açıklama; pimpirikteki 'pim' hecesinin Türkçe‘de sıfat ve
isimlerin önüne gelerek çokluk belirtmesiyle ilgili. O zaman da Pim+pirik 'çok
yaşlı ve güçsüz' kişileri tasvir etmiş oluyor.
Malum 'Pir' yaşlı, koca, ihtiyar kimse demek. Başa
gelen 'Pim' ekinin de çoğaltan bir işlevi var. Bu durumda pim+pir-ik gerçekten
de çok yaşlı ve güçsüz kimse anlamına geliyor. Buna benzer bir başka kullanım
alanı da harap, bozuk, virane manasında.
Belki de yüzümüzdeki çizgiler gibi yaşlanıp
viraneleştikçe belirginleşen takıntılarımız, yersiz endişelerimiz yüzünden
pimpirikli olmuş oluyoruz. Ne dersiniz ?

Kelimeyi
gösteriş düşkünü, gösteriş meraklısı, elindekilerle övünmeyi seven, hayattaki
tatmini diğer insanların dikkatini çekerek ve takdir toplamaya çalışarak elde eden insan şeklinde zenginleştirebiliriz.
Kovalaklar sahip oldukları her şeyi hava atmak için kullanır, kısa yoldan karizmatik görünme peşinde olurlar. Mesela parasıyla
gösteriş yapar ve bu şekilde ilgi çekmeye çalışırlar.
Kovalak zat kendini olduğundan daha iyi, daha önemli
gibi gösterir. Daha doğrusu öyle göstermeye çalışır. Mesela ekonomik durumu iyi
olmayan birinin kaliteli sigara içmesi,son model cep telefonu kullanması
gibi...
Biri için 'Kovalağın tekidir' denildiğinde gururlu,
çalımlı, görmemiş kimse anlaşılmalı. Ama Balıkesir dışında kullanılırsa ne
demek istediğiniz anlaşılmayabilir.
Trakya'da da benzer seste 'kofalak' şeklinde bir
kullanım varsa da o aynı anlamda değil. Daha çok sersem, avanak ya da iki şey
arasındaki boşluk anlamında.
Çanakkale Biga'da kovalak; sürekli bir şeyler peşinde
koşan, gereksiz eylemler yapan, sürekli ağına birilerini düşürmeye çalışan-bu
amaç uğruna apır sapır hareketler yapan anlamına geliyormuş.
Trakyada "elektrikli süpürgeye binen cadıya
kualak/kuvalak" denir şeklinde bir söz varmış. Kendini olduğundan fazla
gösterip bunu bir yasam tarzı haline getirenlere yapıştırılan bir sıfat bu.
Yapıştı mı kolay kolay çıkmayan cinsten.
Buna göre Trakya şivesiyle kualak; mütemadiyen olur
olmaz şeylerle etrafına hava atmaya çalışan kişi oluyor. Benzerlik çok açık,
fark ise şiveli kullanımdan kaynaklanıyor.
Komik, tebessüm ettiren kelimelerden biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder