13 Kasım 2019 Çarşamba

13 Kasım 2019 Çarşamba 22:30 SİNEMA YAZILARI..............................Milî Sinema Yokuşu (I)


70'li yılların başı

Bana ne mutlu ki gençlik yıllarımda İstanbul'da okudum. 

Ülke 70'li yıllarda sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan tam bir kaos içindeydi. Daha vahimi gençlerin kıyasıya birbirleriyle mücadele ettikleri, halk diliyle anarşik yıllardı. 

Ancak İstanbul bu yıllarda hem bu sıkıntıların, hem de fikir, sanat ve edebiyatın zirvelerini yaşıyordu.

Talihliydik; kitap okuyor, maddi manevi her yönden kendimizi geliştiriyor, her alanda büyük insanlarla hemhal olabiliyorduk. MTTB bize başlı başına bir hayat okulu olmuştu.

Ben 1973'ün son aylarında Üniversiteye girdim. Rabbim içinde bulunduğum muhit vasıtasıyla beni dönemin girdaplarından korudu, iyiye güzele yönlendirdi ve bugün geriye bakıp düşündüğümde iftihar ettiğim hizmetleri yaşattı.

Milli Sinema çalışmaları bunlardan biridir. 1973'ten 75'e kadar kısmen, 1979'a kadar ise fasılalarla bizzat o gayretin içinde oldum. Önce MTTB Sinema Kulübünde daha sonra da Burak Film ve Sûr Film tecrübelerinin yakından şahidiyim.

Bizler, rahmetli üstad Necip Fazıl Kısakürek'in özelleri idik. MTTB'liler onun için evlatları gibiydi. Onun sözleri, yazıları ve şiirleriyle beslenirdik. Bunlardan biri de meşhur 'Sakarya Türküsü' şiiri idi.

Şimdi dönüp; sadece 'Milli Sinema' ile ilgili çabalarımızı değil, o yılların fırtınalı zihin dünyasındaki yürüyüşümüzü de bir 'yokuş tırmanma' olarak görebiliyorum. Aynen; "Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak / Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak" dizelerinde olduğu gibi.

Bizim yürüyüşümüz suyun gidişine inat yokuşlara doğruydu. Sakarya Türküsü bizim gibi Milli Sinema ideali peşindeki bir avuç genç için adeta bir yokuş tırmanma destanıydı. 

Rabbim izin verirse bu yazı dizisinde elimden geldiği kadar bu yolculuğun tanıklığını dile getireceğim. Tabi ki öncelikle 1973 öncesi yaşananları özetlemekle başlıyorum. Altmışlı yılların 'Yeşilçam Sineması'ndan 70'li yıllara geçiş, Türk sinemasındaki muhtelif arayış ve kırılmalar arasında 'Milli Sinema' tohumlarının ekildiği o ilk yıllara.

Bu konuda kendisinden yararlandığım bu davanın önderi Salih Diriklik ağabeyimi saygıyla, minnetle selamlıyorum. Bu bölüm onun yazdığı iki ciltlik 'Fleşbek' (Türk Sinema-Tv sinde İslami Endişeler ve çizgi dışı oluşumlar) kitabından özetlenmiştir.

1970
Şule Yüksel Şenler'in 'Huzur sokağı' isimli romanı 'Birleşen Yollar' ismiyle çekildi. Senaryosu Bülent Oran tarafından uyarlanan filmin başrollerinde Türkan Şoray, İzzet Günay, Semih Sergen, Funda Postacı ve Salih Güney vardı. Film 1970 sonbaharında bitirildi.

1971
Film Ankara'da ve Beyoğlu Emek sinemasında yapılan özel galalardan sonra 22 Şubat 1971 günü İstanbul'da 12 sinemada birden vizyona girdi. Seyirci büyük ilgi gösterdi bu filme. Bugün 'Birleşen Yollar' filmi uzun zamandır sözü edilen Milli Sinema düşüncesinin de ilk örneği olarak kabul ediliyor.

26 Mart 1971'de Ömer Öztürk MTTB başkanı seçildi. Tiyatro kulübünü ise Abdullah Gül yönetmekteydi. Bu arada henüz tıp fakültesi ikinci sınıf talebesi olan Salih Diriklik MTTB'nin sinema kulübü için bir teklif aldı. Aynı zamanda çeşitli gazete ve dergilerde Salih Gökmen adıyla sinema yazıları yazan Diriklik, öncelikle binanın çatı katındaki küçük bir odada bulunan 35 mm.lik projeksiyon makinesini tamir ettirmeye çalıştı. MTTB sinema göstericisinin tamiri, kulüp odası ve salonun düzenlenmesi Aralık ayı sonuna kadar devam etti. Bu nedenle iş bitmeden Ekim ayı sonunda bir basın bülteniyle MTTB Sinema Kulübünün hazırlıkları ve kuruluş gayesi basına duyuruldu.

Bu duyuruda Elif filmin çalışmaları ve özellikle 'Birleşen Yollar' kastedilerek "..Mademki bu hususta ilk denemeler yapılmış, ilk adımlar atılmıştır, bundan sonra yapılacak iş, açılan gediği genişletmektir. Bu da ancak, sinemamıza aynı gayede hizmet edebilecek yeni elemanlar kazandırmak, sinema ile ilgilenen gençlerimizi eğitmek şeklinde olacaktır. Bu arada en önemli husus, henüz bütün detayları ile belirlenmemiş Milli Sinema teorisinin ne yönde şekillendirileceği, hangi temeller üzerine oturtulacağını ve pratiğe nasıl yansıyacağını tespittir…" ifadelerine yer verilmişti. Öte yandan aynı ay Hareket yayınları tarafından 'Ulusal Sinema Kavgası' adlı bir kitap yayınlandı. Kitap Halit Refiğ'in daha önce yayınlanmış yazılarından derlenerek hazırlanmıştı. Bu kitap ta sinema ile ilgilenen çevrelere belli bir canlılık getirmişti.

1972
Salih Gökmen'in Tohum dergisinin Şubat '72 tarihli 67. sayısında 'Dini görüş açısından Sinema' başlığıyla bir yazısı yayınlandı. Bu yazı İslamî hassasiyetlere sahip bir kesimin uzun yıllardan beri uzak durup görüş beyan etmekten çekindiği bir konuyu her yönüyle ele almaktaydı. Bu arada 1970 yılındaki 'Umut' filmi, daha sonra da 'Vurguncular', 'Baba', 'Ağıt' ve 'Acı' adlı filmleri arka arkaya 1971'in sonları 1972'in başlarında vizyona girdi. Bu filmlerle Yılmaz Güney de 'Devrimci Sinema' denilebilecek değişik bir kulvarda koşmaya başlamıştı.

Henüz bir Müdürlük şeklinde çalışan Sinema Kulübü Şubat ayı içinde İETT otobüslerine ve tüm fakülte panolarına ilan asarak üye kaydını duyurdu. 19 Mart 1972 Pazar günü tamir edilmiş makine ve salonda ilk gösterim 'İhtiyar adam ve Deniz' filmi oldu. Ardından 26 Martta 'Birleşen Yollar' da gösterildi ve ilk seminer yapıldı. Gösterimler başarılı olunca bundan sonraki çalışmaların halka açık olması kararlaştırıldı.

MTTB Sinema Kulübünün ilk galası kuruluşunun üçüncü haftasında Türkan Şoray, Ediz Hun, Lale Belkıs ve Elif Sönmez'in başrollerini oynadığı Yücel Çakmaklı'nın yeni filmi 'Çile' ile oldu. Film 3 Nisanda İstanbul'da vizyona gireceğinden ondan bir gün önce 2 Nisanda Çemberlitaş Şafak sinemasında yapılan bir gala ile seyirciye tanıtılmış oldu. Galaya Türkan Şoray dışında pek çok oyuncu ve teknik elaman katıldı. Film 'Çile' isminden dolayı hayal kırıklığı yaşattı, ancak Necip fazıl Kısakürek'in bilinen 'Çile' kitabıyla ilgisi yoktu ve 'Deprem' adlı hikayesinden uyarlanmıştı. Öte yandan film birkaç cami ve dua sahnesi dışında Bülent Oran senaryosuyla klasik bir Türk aşk filminden farklı değildi. 

Yılmayan Yücel Çakmaklı üçüncü konulu filmini 1972 yazında çekmeye başladı. 'Zehra' adlı filmin oyuncuları; Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Yalçın Gülhan ve Hulusi Kentmen'di. Hülya Koçyiğit bu filmdeki rolüyle o yılki Adana 4. Altın Koza film Festivalinde 'En iyi kadın oyuncu' ödülü kazandı.

Bu arada Halit Refiğ'in 'Fatma Bacı' adlı filmi Ekim ayı başında vizyona girdi. Bu film Halit Refiğ'in Ulusal Sinema kitabından sonraki ilk filmiydi. 9 Ekimde tüzüğü kabul edilerek resmen kurulan MTTB sinema kulübü 23 Kasımda bu filmi gösterime aldı. 1973'te yapılan meşhur açık oturum fikri de bu filmin gösterimi sırasında oluştu.

Sinema kulübü bu arada gazetelere 'Milli Sinema Cephesinde bir okul' başlıklı bir bülten dağıttı. Artık MTTB Sinema Kulübüyle ilgili haberler sağ basının sınırlarını aşmış diğer büyük gazeteler de kulübün gösteri ve seminer programlarına ilgi göstermeye başlamışlardı. Bu arada sinema ile ilgilenen gençler sadece üye olmak için değil bilfiil görev almak üzere kulübe gelmekteydiler. Bunlardan yükü omuzlayacak olan üçü; İstanbul Güzel sanatlar Akademisinde okuyan ibrahim Tabakoğlu, Mehmet Kılıç ve Cengiz Özdemir'di.

Aralık ayında Zehra filmi de vizyona girdi. Yine Necip Fazıl'ın bir hikayesinden (Sen beni ölümden döndürdün) yola çıkılarak hazırlanan film Yücel Çakmaklı filmografisine yeni bir soluk kattı. Zehra göz doldurdu. Sinema kulübünde aynı ay içinde 'Üç arkadaş' (Memduh Ün), 'Gurbet Kuşları' (Halit Refiğ), 'Köroğlu'(Atıf Yılmaz) üzerine seminerler düzenlendi.

(Devam edecek)

1 yorum: