1980 yılı Eylülünde bir cuma sabahı
radyolarımızı açtığımızda olağanüstü bir durum olduğunu anlamıştık. Marşlar
çalınıyor, yönetime tümüyle el konulduğunu bildiren Milli Güvenlik Konseyi
bildirileri okunuyordu. 38 yıl önce
bugün, Türkiye Genelkurmay başkanı ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral
Kenan Evren’in sesiyle uyanmıştı.
O gün mahallemizdeki camiye bile
gidememiştik. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı
konulmuştu. Seçimle iktidara gelen hükümet devrilmiş, sokaklarda tank ve postal
sesleri yankılanmıştı.
Manisa’daydık. Daha iki gün önce ilk
kızım dünyaya gelmişti. Sevinçli ve mutluyduk. Ama bu sevincimiz şimdi derin
bir yeise, mutluluğumuz umutsuzluk ve karamsarlığa dönüşmüştü. 12 Mart’ı, 70-71
olaylarını yaşamıştık ama 27 Mayıs 60 darbesini görmemiştik. Evde olan
büyüklerim endişe ve korku içindeydiler. Bu bir darbeydi ve onlar darbenin ne
demek olduğunu iyi biliyorlardı. Ülkedeki bütün siyasi partiler, sivil toplum
örgütleri yasaklanmış, TBMM lağvedilmiş ve Anayasa askıya alınmıştı.
Bu darbe aynı zamanda Türkiye’de yeni
bir dönemi başlatacak, o cuma sabahından sonra artık çok şey eskisi gibi
olmayacaktı. Darbenin gerekçesi olarak o yıllarda yaşanan siyasi iktidarsızlık,
ekonomik sebepler ve sağ-sol çatışmaları ile oluşan kaos ortamı gösteriliyordu.
Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümet görevden alınmış, Türkiye
siyasetinin yeniden tasarlandığı askeri bir dönem başlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder