4 Ağustos 2015 Salı

244 05 Ağustos 2015 Çarşamba 02:50 HAYATIN İKİ YÜZÜ.................Beslediğiniz kurt kazanacak !

Beslediğiniz kurt kazanacak !

Hayatın birbiriyle zıt, bazen sırt sırta bazen de iç içe geçmiş, çoğu zaman nerede başlayıp nerede bittiği anlaşılamayan iki yüzü var; iyilik ve kötülük...

İyiliğin ya da kötülüğün sadece insan için olduğunu da düşünmeyelim. Etrafımızı dikkatlice gözlersek iyi ve kötü olarak vasıflandırdığımız pek çok hali; yeryüzünde, tabiat olaylarında, kelimelerde, sıcak/soğuk ve ılık/serin arasında, gece ile gündüzde, faydalı/zehirli bitki ayrımında ve hayvanlar aleminde görebiliriz. 

Mesela aşağıda naklettiğim olay Japonya'da yaşanmış:

'Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkıyor. Ancak orada dışarıdan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görüyor. Adam kendini kötü hissediyor tabi. Fakat aynı zamanda da meraklanıyor tabi.

Düşünüyor; muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmış olmalı. Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarabilmiş ?

Böylece adam kertenkeleyi izlemeye başlamış. Sonra nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelmiş ve ağzında taşıdığı yemekle onu beslemiş... Adam gördüğü manzara karşısında sersemlemiş durumda. "Nasıl yani ?.. Ayağı çivilenmiş bir kertenkele, 10 yıldır diğer bir kertenkele tarafından mı beslenmiş ?..Bu nasıl bir sevgi ?..Nasıl bir iyilik duygusu ?..Hayret !..'

Demek yüce yaratıcımız bir kertenkeleyi bile merhamet, şefkat ve iyilik duygusuyla yaratmış. Bunda şaşılacak bir şey yok. Pek çoğumuz bir köpeğin sahibine sadakatini, bir ana kuşun yavrularına şefkatini, annesiz kalmış bir yavruya bir başka hayvanın bakmasını, buna benzer sayısız örnek görmüşüzdür. Pek tabi ki canavarca, vahşi olanlarını da. 

Sonuçta o hayvanlar yaptığı kötülüğün ne anlama geldiğini bilmiyor. Hayatını sürdürmek gayesiyle ve içgüdüsel davranıyor. Ancak, insan öyle değil. İnsanın eşref-i mahlukat olmasının sebebi, içindeki kötülüğü yenip iyilik yapabilmesinde...

Rabbimize hamd olsun ki, sorumluluklarımızı bilecek, iyiliği görüp yüceltebilecek ve her şeye rağmen iyilik üzere yaşayabilecek şekilde yaratılmışız.

Kendi başımıza da bırakılmış değiliz. Hz. Ademden beri insanoğluna kitaplar gelmiş, peygamberler gönderilmiş. Bilmedim duymadım yok. Mesela son kitap Kur'an onlarca ayetiyle iyilik yapanları, kötülükten sakınıp iyilik üzere olanları bize hazır tarif ediveriyor.

OnLar: "Yetimin hakkını kesinlikle yemezler." (Nisa-2) 
OnLar: "Yolda kalmışlara yardım ederler." (Bakara-177) 
OnLar: "İnsanların kusurlarını affederler." (Ali İmran-134)
OnLar: "Yalnızca Allah'a dayanıp güvenirler." (Mücadele-10)
OnLar: "Yeryüzünde Alçak gönüllü olarak yürürler." (Furkan-63)
OnLar: "Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler." (En'am-151)
OnLar: "Hakk'ı bile bile gizlemezler." (Bakara-42)
OnLar: "İnananlara 'Sen Mü'min değilsin' demezler." (Nisa-94)
OnLar: "Namuslarını (ırzlarını) korurlar." (Mü'minun-5) 
OnLar: "Anne Ve Babalarına Öf Bile Demezler." (İsra-23) 
OnLar: "Kötü zandan ve gıybetten kaçınırlar." (Hucurat-12)
OnLar: "Ahidlerine (Sözlerine) sadıktırlar." (Mü'minun-8) 
OnLar: "Zekatlarını Hakkıyla Verirler." (Bakara-177) 
OnLar: "Mü'minlere karşı alçak gönüllüdürler." (Maide-54)
OnLar: "Darlıkta ve bollukta da infak ederler." (Ali İmran-134)
OnLar: "Gerçekten felaha kavuşanlardır." (Mu'minun-1) 
OnLar: "Allah'ın ayetlerini az bir menfaatle değiştirmezler." (Ali İmran-199)
OnLar: "Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler." (Bakara-136)
OnLar: "Allah'ın Adı Anıldığı zaman Kalpleri Ürperir." (Enfal-2) 
OnLar: "Allah'a asla şirk koşmazlar." (Furkan-68)
OnLar: "(Her türlü) Zinaya asla yaklaşmazlar." (Furkan-68)
OnLar: "Namazlarını Huşu içinde Ve Dosdoğru kılarlar." (Mü'minun-2)
OnLar: "Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler." (Mü'minun-3)
OnLar: "Mallarıyla Ve Canlarıyla Cihad Ederler." (Tevce-20)
OnLar: "Cahillerle asla tartışmazlar." (Furkan-63)
OnLar: "Kınayıcının kınamasından Hiçbir zaman korkmazlar." (Maide-54)
OnLar: "Emanetlerine ihanet etmezler." (Mu'minun-8) 
OnLar: "Söz verdiklerinde sözünde dururlar." (Bakara-177 

Dünyada bütün sistemlerin erdemli bir hayat için aradıkları şey bir iyilik türü olan ‘doğruluk’ tur. Aynı şekilde onun zıddı olan 'yalan' da kimse tarafından benimsenmemiştir. Ancak ne doğruluk, ne de yalan sadece lafla, sözle ortaya çıkmıyor. Susarak da yalan söylemek mümkün. Böyle yaşayanların, açıktan yalan söz söyleyenlerden daha fazla olduğu biliniyor. 

Ben doğruyum diyene hemen inanır mısınız ? Tabi ki hayır. Bunun için sözden daha fazlası gerek. Öyleyse doğruluk iyiliğini nasıl bileceğiz ? 

Gerçek anlamda sıdk ve doğruluk; hakikat anlamında doğru olanı tasdik etmek; tasdik ettiğimiz hakikate uygun doğru söz söylemek ve verdiğimiz sözde durmak; söylediğimiz doğru söze uygun davranışta bulunmak diye tarif ediliyor. Yani, "doğruluk" dediğimiz şey sözden ziyade bir "iyilik hali" durumu. Bir anlamda söze değil sıfatlara bakmamız isteniyor.

Neden ? Çünkü doğruluğu sözün sıfatı olarak alırsak, o sözün en başta insanın iç dünyasına, inancına, düşüncesine, iş ve davranışlarına uygun olması gerekiyor da ondan.

İşte tam da bu yüzden, Kur’an dilinde, kalbinde tasdik ettiği inancına uygun davranan ve düşüncelerinin doğruluğunu iyi ve güzel davranışlarıyla ortaya koyan kimseye sadık denilmiş. Ve şöyle niyaz etmemiz öğütlenmiş: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” [1]

Bu ayette, iyi ve güzel davranışla doğruluk arasındaki ilişkiye vurgu var. Ayrıca, Kur'an'da yukarda bir kısmını alıntıladığımız pek çok ayette Allah’a iman, ahirete iman, namaz ve zekâtın yanısıra yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenmek durumunda kalanlara, özgürlüğünü kaybetmiş olanlara çok sevdiğimiz mallarımızdan tasadduk etmek, verdiğimiz sözde durmak, zorluk ve sıkıntılara sabretmek sadıkların (yani dosdoğru olanların) özellikleri olarak sayılıyor.

Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) de şöyle buyurmuş: “Doğruluktan ayrılmayın, zira doğruluk sizi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi sürekli doğru söyler ve doğrunun peşinde olursa Allah katında doğrulardan yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan sizi kötülüklere götürür. Kişi sürekli yalan söyler, yalanın peşinde olursa Allah katında yalancılardan olduğu yazılır.”[2]

Burada da görüleceği üzere doğruluğun iyiliğe, iyiliğin de cennete götüreceği belirtilmiş. Nitekim Hz.Ebu Bekir’den gelen bir rivayete göre de Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) “Her kim Allah ve Resulü’nün kendisini sevmesini istiyorsa sözünde doğru olsun” sözü son vasiyetleri arasındaymış.  [3]

Şimdi geliniz, iyilik ve sıdk hallerini, sadıkların “sadaka” olarak adlandırılan davranışlarını Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in dilinden öğrenelim.
  • “Güzel söz sadakadır.” [4]
  • “Yumuşak söz sadakadır.” [5]
  • “Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır.” [6]
  • “Allah’ın kullarına selam vermen sadakadır.” [7]
  • “İnsanlara yol göstermen sadakadır.” “Yolunu kaybedene yol göstermeniz sadakadır.” [8]
  • “Yolda insanlara eziyet veren bir şeyi kaldırıp atman sadakadır.” [9]
  • “Bir kimsenin bineğine binmesi için yardımcı olman sadakadır.”; “Bir kimsenin yükünü yüklemesi için yardımcı olman sadakadır.” [10]
  • “Doldurduğun kovayı kardeşinin boş kovasına boşaltman sadakadır.” [11]
  • “Zayıf bir kimseye gücünle yardımcı olman sadakadır.” “Sanat ehline yardımcı olmanız sadakadır.” “İki kişinin arasını bulman, iki kişinin arasında adaletle hükmetmen sadakadır.” [12]
  • “Konuşma özürlü bir insanın kendisini ifade etmesine yardımcı olman sadakadır.”; “Hastaları ziyaret etmeniz sadakadır.”; “Toprağa diktiğiniz her bitki, her ağaç sizin için sadakadır.”; “İnsanın veya hayvanların ondan yedikleri sizin için sadakadır.”; “İnsanlarla iyi geçinmek sadakadır.”; “Çocuklarınıza yedirdiğiniz sadakadır.”; “Eşinize yedirdiğiniz sadakadır.”; “Yanınızda çalışanlara yedirdiğiniz sadakadır.” [13]
  • “Kişinin kendi ailesi için nafaka temin etmesi sadakadır.” [14]
  • “En üstün sadaka kişinin ilim öğrenmesi ve öğrendiği ilmi Müslüman kardeşine de öğretmesidir.” [15]
  • “Cenazelere katılmanız sadakadır.”“Emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker sadakadır.” [16]
  • “Namaza attığınız her adım sadakadır.” [17]
  • “Allah’a hamdetmeniz sadakadır.” [18]
  • “Allah’ı tesbih edişiniz sadakadır.” [19]
  • “Allah’ı tekbir edişiniz sadakadır.” [20]
  • “Şerden uzak olmanız sadakadır.”; “Maruf olan her şey sadakadır.” [21]
Görülüyor ki, sevgili Peygamberimiz (s.a.v) doğruluğun davranış boyutuna “sadaka” adını vermiş. Ne var ki “Sadaka” kavramının sadece dilimize geçerken değil, Arap dilinde de karşılıksız olarak fakirin eline verilen yardımın adı olarak bir anlam daralmasına uğradığı görülüyor.

Oysa İslâm âlimlerine göre de 'imanın sadakatini ortaya koyan her davranış, doğruluğun davranışla aranması ya da arama teşebbüsü' bir sadakadır. Yani, insanın özünde ve sözünde doğru olduğunu ifade eden her davranış bir “sadaka” oluyor. Tıpkı insanın aklında ve düşüncesinde var olan güzelliği yansıtan davranışlara hasene ve hasenât denildiği gibi.

Neden böyle ? Çünkü, unutmayalım ki, kişinin Rabbine, kendine ve bütün insanlara karşı sadakatini gösteren her davranışı sadakadır. Yani kısaca sadaka; sıdk üzere olan sadıkların davranışı oluyor.

İnsanın doğruyla yalan, sadık olmakla hain olmak, sadakatle ihanet, iyilikle kötülük arasında bir tercih yapması kendi elinde. Hangi zamanda ve hangi ülkede yaşarsa yaşasın, benzer bir yol ayrımı onu bekliyor çünkü.

Cherokee Kabilesi’nin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylemiş:"İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş. Kurtlardan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil ediyor. Diğeri ise zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."

Gençlerden biri "Sizce hangi kurt kazanacak ?" diye sorunca yaşlı adam çok kısa bir cevap vermiş:"Beslediğiniz!.."

İşte size tek kelimelik bir hayat dersi. Ne mutlu doğru, dürüst, iyi ve sadık olanlara!.. Ne güzeldir o iyilikte yarışan, kötülükten sakınan, dosdoğru ve sıddık olanlar.  




[1] İsrâ 17/80
[2] Müslim, Birr ve Sıla, 105.
[3] Abdullâh b. Muhammed, Mekârimu’l-Ahlâk, I, 46.
[4] Ahmed b. Hanbel, II, 312.
[5] Buhârî, Edeb, 34.
[6] Tirmizi, Birr ve Sıla, 36.
[7] Buhârî, Sulh, 11
[8] Ahmed b. Hanbel, II, 42, 154
[9] Buhârî, Mezâlim, 34
[10] Ahmed b. Hanbel, II, 316, 350
[11] Tirmizî, Birr, 36
[12] Buhârî, Sulh, 11
[13] Ahmed b. Hanbel, IV, 121; V, 154; VI, 362
[14] Buhârî, Îmân, 41
[15] İbn Mâce, İbn Mâce, Sunne, 20
[16] Ebû Dâvûd, Tatavvu, 12
[17] Buhârî, Cihâd, 62
[18] Müslim, Musâfirîn, 84
[19] Ebû Dâvûd, Tatavvu, 12
[20] Ahmed b. Hanbel, V, 167
[21] İbn Ebî’d-Dünyâ, Kitâbu’l-Havâric, s. 21, 179

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder