10 Mayıs 2021 Pazartesi

10 Mayıs 2021 12:00 Pazartesi CORONA GÜNLERİ........................................Mâlikü’l-mülk/Kadir gecesi duası-Zü’l-celâli ve’l-ikrâm/Sağlık duası

Mâlikü’l-mülk/Kadir gecesi duası

Bugün üç ayların 86.ncı, Ramazanın 27.ncı günü. Takvime göre bu gece bizzat Allah tarafından beyan edildiği şekliyle "bin aydan hayırlı" Kadir gecesiydi. Ancak bugün de, yarın da, öbür gün de olabilme ihtimali var. Bulup değerlendirebilenlere ne mutlu.  

Bugün aynı zamanda anneler günü. Bütün annelerimizin kutlu olsun. Annemiz vefat edeli bir yıl oldu. Ona ve vefat eden bütün annelere de rahmetler diliyorum. Mekanları cennet olsun inşallah.

Zamanı durdurmak mümkün değil; Corona günlerinin de 423.ncisini geride bıraktık, ailemizin covidle imtihanının ise bugün beşinci günü. Hissediyorum mücadele ciğer bronşlarımda devam ediyor. O musibet virüsün tahribatı onarılmaya çalışılıyor. Rabbimin şifa ismiyle birkaç güne hakkından geleceğiz inşallah. Umarım bu geceden, bu aydan rahmetle, bağışlanmayla, arınmayla ve başımızdaki bu musibet salgın hastalıktan da kurtulmuş olarak çıkabiliriz.

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini sürdürelim. Kur'an kaynaklı dua ayetleri bitti. Şimdi genellikle türkçe söylediğimiz öne çıkan "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimizi 6 günlük şevval oruçları sonuna kadar devam ettirelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenbeşincisi "Mâlikü’l-mülk" var. Ayrıca "Kadir gecesi duası" diye bilinen kısa, net ve güzel bir dua ile ilerliyoruz.

MÂLİKÜ'L-MÜLK:   مالك الملك    bk. MELİK [1] Sözlükte “mâlik ve sahip olmak, elinin altında bulundurup tek başına tasarruf etmek” mânasındaki mülk (melk, milk) kökünden türemiş bir sıfat olan melik “görünen ve görünmeyen âlemlerin sahibi” demekmiş.

Mülk kavramı kırk âyette Allah’a nisbet edilmiş. Birçok âyette de kendilerine tanrılık nisbet edilen nesnelerin zarar verme veya zarar bertaraf etme, yarar sağlama, rızıklandırma, insanlara hitap etme, hayatı veya ölümü yaratma gibi fiillere mâlik olmadıkları belirtilerek mülk kavramı dolaylı bir şekilde zât-ı ilâhiyyeye izâfe edilmiş.[2]

“Mâlik olma, kudret ve tasarrufu altında bulundurma” anlamındaki mülkün sadece Allah’a mahsus olduğu otuz kadar âyette tekrarlanmış, bunların yarıdan çoğu “görünür ve görünmez âlemler” mânasına yorumlanabilecek “semâvât ve arz” çerçevesinde şekillendirilmiş, dört yerde de âhiretteki mülkiyete atıfta bulunulmuş.

“Hükümranlık, kudret ve azamet” mânasına alınan ve daha çok görünmeyen âlem için kullanılan “melekût” kelimesi [3], Cenâb-ı Hakk’a izâfe edildiği iki âyette Allah’ın her şeyin mülkiyet ve tasarruf hakkını kendi elinde bulundurduğunu ifade ediyor (el-Mü’minûn 23/88; Yâsîn 36/83).

Melik iki âyette “hak” (Tâhâ 20/114; el-Mü’minûn 23/116), iki âyette “kuddûs” (el-Haşr 59/23; el-Cum‘a 62/1) ismiyle birlikte zikredilmiş, Nâs sûresinde de “rab” ve “ilâh” isimleri arasında yer almış (114/1-3).

Fâtiha sûresinin 4. âyetini teşkil eden ve mütevâtir kıraatlerde “mâlik” ve “melik” şeklinde okunan isim hakkında müfessir Taberî ikinci okuyuşu tercih ederek bunun mâlikten daha kapsamlı bir içeriğe sahip olduğunu söylemiş.

İbn Kesîr, her iki kıraati sahih diye niteledikten sonra Hz. Peygamber’le içlerinde Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın da bulunduğu bazı sahâbîlerin “mâliki yevmi’d-dîn” şeklinde okuduklarını kaydetmiş ve “melik” kıraatinin sonradan ortaya çıktığı yolundaki bir rivayeti aktarmıştır.

Âhiret hayatında takvâ sahiplerinin geniş mekânlarda kurulmuş ve ırmaklarla donatılmış cennetlerde, kudretli ve yüce rablerinin huzurunda hak meclisinde bulunacaklarını ifade eden âyette geçen “melîk” de (el-Kamer 54/55) melik gibi sıfat sîgasında bir isim.

Doksan dokuz isimli esmâ-i hüsnâ listesi içindeki mâlik Âl-i İmrân sûresinde (3/26) “mâlikü’l-mülk” terkibiyle yer almakta ve daha çok dünya hayatıyla ilgili hükümranlığın zât-ı ilâhiyyeye has olduğunu ifade etmekte. Fâtiha sûresinde geçen “mâliki yevmi’d-dîn” terkibindeki mâlik ise ebedî hayatın hükümranlığını Allah’a izâfe etmekte.

Melik ismi hem İbn Mâce hem de Tirmizî rivayetinde yer almış [4], mâlik ise sadece Tirmizî’de geçiyor. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’a nisbet edilen mülk, melekût, melik, melîk ve mâlik kelimeleri çeşitli hadis rivayetlerinde de görülmektedir. [5]

'O' mülkün gerçek ebedi ve ezeli sahibi, Gerçek mülk sahibi, dilediğine mülkü veren, dilediğinden mülkü alan, mülkünde dilediği gibi tasarruf edebilen, bütün mülk âleminin yegâne, tek, mutlak ve gerçek sahibi olan" demek.

KADİR GECESİ DUASI: Kadir gecelerinde tavsiye edilen, paylaşılan ve okunan küçük bir dua var. Bu yüzden kadir gecesi duası diye biliniyor. Ancak her daim söylenebilecek kısa, net ve güzel bir dua. Kaynağı şöyle:

Âişe (ra) şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum.


"Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni
" diye dua et buyurdular.[6]

Türkçesi: "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! oluyor. Gerçekten de akılda kalıcı, akıcı ve çok güzel bir dua.


[2] (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “mlk” md.)

[3] (Kāmus Tercümesi, “mlk” md.)

[4] (“Duʿâʾ”, 10; “Daʿavât”, 82)

[6] (Tirmizî, Daavât 84. Ayrıca bk. İbni Mâce, Dua 5.)

Zü’l-celâli vel-ikrâm/Sağlık duası

Bugün üç ayların 87.ncı, Ramazanın 28.ncı günü. Üç ayların ve Ramazan ayının bitmesine sadece üç gün kaldı. "Hoş geldin" "Ne iyi ettin de geldin" derken işte şimdi de birden "elveda" makamına geçtik. 

Evet zaman geçiyor. Şairin dediği gibi; "Zamanın çarkları/Sizi yürütüyor!/Zamanın çarkları/Beni öğütüyor/Zaman her yerde ve/Her şeyin içinde". İşte Corona günlerinin de 424.ncüsünü geride bıraktık, covid hanemizde 6 gündür misafir. Artık git diyoruz, mızmızlanıyor. İnşallah öyle ya da böyle seni çıkaracağız hayatımızdan. Tutunduğun az bir şey kaldı ciğerlerimde. Allahın izniyle Tükürüp sifonu çekeceğim üstüne, bir daha da görüşmemek üzere.

Biz yine Allah'ın izniyle üç ayların başlangıcından bu yana devam ettirdiğimiz her gün bir "esma"yı anma geleneğini sürdürelim. Kur'an kaynaklı dua ayetleri bitti. Şimdi genellikle türkçe söylediğimiz öne çıkan "dua ve zikir"leri öğrenme gayretimizi 6 günlük şevval oruçları sonuna kadar devam ettirelim.

Bugün sırada Esma ül Hüsna'nın seksenyedincisi "Zü’l-celâli vel-ikrâm" var. Madem konu sağlık o zaman peygamberimizden güzel bir "Sağlık duası" ile ilerliyelim.

ZÜ'L-CELÂL-İ VE'L-İKRÂM:  والإكرام الجلال ذو ZÜ’l-CELÂL ve’l-İKRÂM Sözlükte “azamet sahibi ve yüce olmak” anlamındaki celâl ile “cömert ve merhametli, asil ve şerefli olmak” mânasındaki keremden türeyen ikrâm kelimelerinin başına zû (sahip) getirilmesiyle meydana gelen bir terkip olup “azamet ve kerem sahibi” demekmiş.

Bu isim Kur’an’da iki yerde geçmiş (er-Rahmân 55/27, 78). Bunların ilkinde rab kelimesine muzaf olan “vech”in (Allah’ın rızası, bizzat kendisi) sıfatı. Burada, yeryüzündeki her canlı yok olurken azamet ve kerem sahibi rabbin zâtının bâki kalacağı ifade ediliyor. İkincisinde terkip rabbin sıfatı konumunda ve ilkinde olduğu gibi, “Azamet ve kerem sahibi olan rabbinin adı yücelerden yücedir” mânasına gelmekte.

Zü’l-celâl ve’l-ikrâm ismi Tirmizî’nin esmâ-i hüsnâ rivayetinde yer almış. [1] İbn Mâce’nin müstakil esmâ-i hüsnâ listesinde geçmemekle birlikte burada ve Buhârî dışında Kütüb-i Sitte’de farklı hadis rivayetlerinde zikredilmiş. [2]

Hz. Peygamber, “yâ zü’l-celâli ve’l-ikrâm” ifadesini sürekli ve ısrarla tekrar edilmesini istemiş. [3] Esmâ-i hüsnâdan celîl ve kerîm isimlerinin farklı kalıplarından meydana gelen bu terkibin ikinci kısmının muhtevası başka âyet ve hadislerde de görülmekte.[4]

'O' Şanlı ve İkrâmlı, hem azamet hem fazl-u kerem sahibi, Azamet, Kerem (büyüklük ve lütuf) yücelik, ululuk ve ikram sahibi olan" demek.

SAĞLIK DUASI:

Âişe (ra)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (sav) şöyle duâ edermiş:


Allah
ümme ‘âfini fi cesedî ve ‘âfinî fî basarî ve’c‘alhü’l vârise minnî lâ ilâhe illâllahu’l-halîmu’l-kerîmu subhâne’llahi rabbi’l-‘arşi’l-‘azîm ve’l-hamdü li’llahi rabbi’l-‘âlemîn.

“Allah'ım! Bedenime sağlık ver, gözüme sağlık ver, sağlığı benim varisim kıl (son nefesime kadar beni sağlıklı eyle). Halîm ve kerîm olan Allah'tan başka ilah yoktur. Ulu arşın sahibi Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.” [5]


[1] (“Daʿavât”, 82)

[2] (Wensinck, el-Muʿcem, I, 352)

[3] (Müsned, IV, 177; Tirmizî, “Daʿavât”, 91)

[5] Tirmizî (Deavât 66)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder