25 Şubat 2021 Perşembe

25 Şubat 2021 Perşembe 22:30 SİTE YÖNETİMİ...................................Orjan’a bir ‘plan’ önerisi

Orjan’a bir ‘plan’ önerisi

Önceki yazılarımda Orjan’ın diğer komşularımızla birlikte A.Çetinkaya Mahallesi olmasının bizim için farklı bir gelecek anlamına geldiğini ve üzerinde düşünülmesi gerektiğini ifade etmiştim. 

Kuşkusuz sembolik tarafları da olan bu adımın bugünden yarına olmasa da yavaş yavaş on yıl içinde bölgeyi kendisine göre şekillendireceğini anlamak lazım. Kaldı ki bölgemizdeki alt yapı yatırımları tamamlandıkça ve beraberinde bölgeye gelen kamu hizmeti arttıkça yanımızda yöremizde daha fazla yapılaşma göreceğimiz gün gibi açık. 

Size kendimizden bir misal vermek istiyorum. Deniz kirliliği yaklaşık 15 yıldır üzerinde en fazla konuştuğumuz meselelerden. Görüyorsunuz ki şu anda çevre derelerde ıslah çalışmaları yapılıyor. Bundan hepimiz mutlu olduk ve sevindik değil mi? Peki, temiz bir deniz önümüzdeki yıllar için ne anlama gelecek hiç düşündünüz mü? Orjan’a gelip ev almak isteyenler denizin “biraz kirli” olduğuna dair konuşmalar sebebiyle vaz geçiyorlardı. Bu böyle devam eder mi dersiniz? Hiç kuşkusuz hayır. Alım satım hızlanacak ve Orjan’ın üye yapısı daha da karmaşıklaşacaktır.

Bazen o “birazcık” deniz kirliliğinin bizi koruduğunu, tabiri caizse adeta mutena halini koruyan bir nazar boncuğumuz olduğunu düşünürdüm. Çünkü burada ev sahibi olmayı yatırım olarak gören, havuz vb. gibi her gelişme ile “biraz daha değerlensin de satayım” diye bekleyen pek çok insan var çevremizde. Bana göre ufak tefek kusurlarımız, eksiklerimiz bizi koruyordu. Doğal gazın gelmesi de müspet yanları kadar eninde sonunda böyle bir negatif etki de yapacak Orjan’a. Zira başımıza gelen Corona musibeti bize orada yaşamanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu hatırlattı. Bir de doğal gazlı orjan’ın ne kadar çekici olabileceğini düşününüz.

Muhtarlık seçimi için gündeme gelen “kaydınızı Orjan’a aldırın” çağrısı, yarın belediye seçimleri için de yapılacak. Hatta bundan sonra oraya yapılacak her hizmetin öncelikle “ne kadar seçmeni var?” sorusuyla değerlendirileceğinden de hiç şüpheniz olmasın. Dillendirdiğimiz, olmasını İstediğimiz her hizmetin sırf biz istediğimiz yada şikayetimiz üzerine verileceğini düşünmemeliyiz. Burhaniye Belediyesinin, Büyükşehirin, Edremit’in ve diğer belli başlı kamu kurumlarının kendilerine göre karar dinamikleri ve programları var. Bir şeyin olabilmesi pek çok faktörün karşılıklı uyumuyla mümkün.

Örneğin; Baski’nin, DSİ’nin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bölgemizdeki faaliyetleri bizim şikayetlerimizden ziyade daha makro planda körfezin kirliliğini azaltmaya ve imarına yönelik. Zira bunun ardından bölgede kanalizasyon, arıtma tesisleri ve su dağıtım şebekeleri gibi başka alt yapı projelerinin de gündemlerinde olduğuna eminim.  Kaldı ki doğalgaz hatlarıyla ilgili çalışma da bir program çerçevesinde devam ediyor. Orta ve uzun vadede burada bir yerleşim yoğunluğu olmayacaksa bu yatırımlar neden yapılsın ki?

İşte bütün bunlar Orjan’ı nasıl etkileyecek? Geleceğimizi nasıl şekillendirecek? Nereye doğru gidiyoruz? Bütün bu sorulara cevap bulmadan yola çıkamayız. Kendi sorunlarımız kadar, çevremizde olup bitenleri de düşünmek, Orjan’ın mahalleye dönüşen diğer sitelerle birlikte geleceğini bugünden öngörebilmemiz gerekiyor. Her şeyden önce bizim gibi kendi içinde bağımsız birer ada zannındaki diğer kooperatiflerle birlikte artık “farklı bir şey” olacağımızı, hatta olduğumuzu kabul etmemiz lazım.

Son iki yıl içinde tartıştığımız konulara bir bakın. Sokak hayvanlarından, güvenlik meselesine, hırsızlık olaylarından gittikçe kötüleşen komşuluk ilişkilerine, sık sık yaşanan kanalizasyon sorunlarından su kaçaklarına, eski gazinodan yeni bir alışveriş merkezi olup olmayacağına, su sıkıntısından elektrik kesintilerine, deniz kirliliğinden 414’teki hizmet beklentilerine kadar daha pek çok sorun gündemimizdeydi.

Ağaçlardan, çiçeklerden, su deposunun görüntüsünden, yeşil alanlardan, orta refüjlerin bakımından söz ettik bol bol. Bölgede meydana gelen çevre sorunlarına karşı duyarlılıklar dile getirilip, protestolar yapıldı. Geçmişin nostaljik görüntüleri paylaşıldı, Orjan’ın harika fotoğraf ve videoları beğenildi çokça. Ama bunların hiçbirisi “kooperatif” olmayla ilgili değildi.

Hatta kooperatif ismi bile gittikçe unutuluyor, basbayağı “site” deniyor Orjan için. Bilinçli bir şey değil ama doğalı böyle olduğu için. Dikkat ederseniz bu ifade yönetim tarafından bile kullanılıyor. “Yönetim” diye lehte veya aleyhte konuştuğumuz tüzel kişilik bile nazarımızda bir kooperatif yönetim kurulu olmaktan daha ziyade “site yönetimi” gibi. Şu anda kooperatif tüzüğünde yazılı amaçtan daha başka bir şeyin peşindeyiz. İstediğimiz şey "Orjan’da daha iyi yaşam; daha kaliteli, daha sağlıklı, daha güzel ve daha yaşanabilir bir Orjan."

Şimdi bu güzel siteden yükselen beklentilere, üzerinde tartışmakta olduğumuz meselelere ve her geçen gün daha fazla kamu hizmeti taleplerimize bakarsanız aslında biz bir eşiği çoktan aşmış durumdayız. Kooperatif dönemi çoktan bitmiş, bir siteymiş gibi devam ediyoruz. Adı konmamış bir değişim bu. Üstünü örterek, kamufle ederek daha ne kadar sürdürebiliriz ki?

O zaman soru şu? “Bu taleplerimiz gerçekleşebilecek mi?” Peşinden şu sorular sökün ediyor tabi: Ne yapacağız, niçin yapacağız da bu beklentilerimiz sağlanacak? Kim yapacak, ne zaman yapılacak? En önemlisi nasıl yapılacak bu olması gerekenler?

Görünen o ki; fiilen de yasal olarak da site yönetiminden başka seçeneğimiz yok. Bir yandan site yönetimi oluşturulurken eş zamanlı olarak Kooperatifin de tasfiye sürecine girmesi gerekiyor. Orjan’daki pek çok ortak varlığımız sebebiyle işletme kooperatifi olarak varlığını sürdürmesi mümkün. Bunun için asıl yönetimi site üst yönetimine bırakıp küçülmesi ve sadece ticari hizmetlere odaklanması gerekecek. 

Bu nedenle geçen haftaki yazımda belirttiğim görüşümü bir kez daha yineliyorum: “Şayet 2021 seçimli genel kuruluna hazırlanıldığı bir süreçte Orjan’ın gidişatını daha iyiye doğru düzeltmek ve değiştirmek istiyorsak; görünen meselelere ayırdığımız enerjiden çok daha fazlasını ana sorunlara, köklü kararlara ve geleceğin Orjan’ının inşasına ayırmak zorundayız. Bu konuda benim yol haritası önerim şu: Orjan’ın mevcut durum, misyon ve temel ilkelerinden hareketle geleceğe dair bir vizyon oluşturulmalı, bu vizyona uygun amaçlar ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak hedef ve stratejiler belirlenmelidir.”

Bu tarz bir yaklaşım, her şeyden önce; “Neredeyiz?, Nereye ulaşmak istiyoruz?, Ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Ve Başarımızı nasıl değerlendiririz?” şeklinde ifade edilebilecek dört temel soruya cevap arayarak şekillenebilir. Ardından adına ister seçim vaadleri deyin, ister program ya da eylem planı. Sonuçta geleceğe yönelik bir plân ortaya konulmasıyla da olgunlaşacak. İşte bu yüzden önümüzdeki genel kurul birilerinin gidip birilerinin gelmesi için değil Orjan’ın geleceğini şekillendirecek böyle bir planın oylaması için yapılmalıdır.

Etrafınıza bakın. Eski üyelerin gün geçtikçe azaldığını göreceksiniz. Gerek satıp gittiklerinden, gerekse ecel gelip terki dünya ettiklerinden. Yerleri boş kalmıyor tabi. Ya miras yoluyla evlatları, ya da sattıkları yeni sahiplerince doluyor evler. Dün çocuk olanlar bugün ellerinde kollarında bebeleriyle dolaşıyorlar Orjan’da. Geçmişi bilmiyorlar, kooperatif niçin vardı, neden site yönetimine geçilmesi gerekiyor hemen anlamaları zor. Bu bilenlerin üzerindeki yükü daha da ağırlaştırıyor. Nasıl bir Orjan bırakacağız ardımızda?

Bu noktada şimdilik artık benim sözlerime nokta koymam gerekiyor. Biliyorum bu görüşler size göre biraz farklı. Alıştığınız bildiğiniz “karagöz Hacivat” oyununa hiç benzemiyor. Bazı yönlerden rahatsız edici olabilir. Ama hakikati bir çocuğun çıkıp “kıral çıplak!” demesiyle mi anlayacaksınız? Bugün için duymayabilirsiniz, görmezden gelebilirsiniz, hatta içinizden öfkelenebilirsiniz de ancak latinlerin dediği gibi “Que sera sera!” -olacak olan olacak- bundan kaçış yok. Biz değilse çocuklarımız gelecekle yüzleşecek. Sonuç olarak değişim kaçınılmaz. Şimdi başlarsak sürece dahil olmuş oluruz o kadar.

Bundan sonrası biraz daha teknik bir alan. Plan, proje, yasa, tüzük, yönetim planı, genel kurul kararları, vizyon, misyon, amaç, strateji, hedef, faaliyet, program vs. Elbette talep olursa yazarım. Dağarcığımdaki bilgi ve tecrübe buna yeter. Şu ana kadar yazdıklarım sadece giriş mahiyetindeydi. Daha fazlası için ilgi ve talep olması lazım. Malûm meseldir bilirsiniz: “Marifet iltifata tabidir.” Hoşça kalın, sağlıkla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder