Hedeflere doğru
YEŞİLELMA YOL HARİTASI’nı ortaya çıkarmaya devam ediyoruz.
Geleceğe yönelik Stratejik düşünmenin ikinci aşaması “Nereye varmak istiyoruz?” sorusu bağlamında Susurluğun güçlü-zayıf yanlarını, Fırsat-tehditlerini
yeniden ele almak durumundayız. Zira ilk safha olan durum analizi aşaması yola
çıkılırken ayağımızın bastığı zeminin ne durumda olduğunu gösterdi. Ama aynı
zamanda ne yöne gitmemiz gerektiğini ve ne yapabileceğimizin de işaretlerini
vermişti.
Bildiğiniz gibi, Susurluğun sahip olduğu güçlü ve zayıf yönler ile karşı
karşıya olunan fırsat ve tehditler 12 adet sektör/alan bazında değerlendirilmişlerdi. Bunlar da: ‘GY.01-NÜFUS VE SOSYAL HAYAT, GY.02-KONUM, GY.03-KALKINMA VE TEŞVİKLER,
GY.04-ULAŞIM, GY.05-LOJİSTİK, GY.06-ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR, GY.07-TURİZM,
GY.08-SANAYİ, GY.09-TARIM VE HAYVANCILIK, GY.10-SAĞLIK, GY.11-EĞİTİM ve SPOR,
GY.12- KENTLEŞME VE ÇEVRE’ başlıkları idi. İnşallah önümüzdeki
iki ya da üç ay süresince her hafta işte bu başlıklar üzerinde çalışarak güçlü
yönlerin daha güçlü, zayıf yönlerin onarılması yollarını arayacağız. Bu arada
dış çevreden yönelen fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak üzerine
de düşüneceğiz.
Bunu yaparken artık netleşmiş olan Misyon, Vizyon, İlke ve Değerlerimizi
de dikkate alacağız. Güçlü yönleri daha güçlü hale getirme çabamızın ya da
zayıf yönleri telafi etme gayretimizin hangi amaç, stratejik amaç ve
stratejiler’le bağlantılandırılabileceğini sorgulayacağız. Yine hangi
fırsatlardan yararlanmanın ve hangi risklerden korunmanın bize bunlardan
hangilerine hizmet edeceğini tespit etmeye çalışacağız. Bu yüzden uygulayacağımız sistematik ele
aldığımız hususların daha evvel tespit ettiğimiz plan ögeleriyle bağlantılarını
kurmak şeklinde olacak. Doğal olarak bu süreçte o ‘Amaç,
Stratejik Amaç ve Stratejiler’e yeni ilaveler olacağı gibi, bazı ‘Hedef, proje ve faaliyetler’ de zihnimizde şekillenecek.
Bu noktada söz konusu kavramları
bir kez daha tanımlamak yararlı olabilir. AMAÇ: ‘bir şeyde ulaşılmak istenilen sonuç’ olarak
tanımlanıyor. Dilimizde maksat, meram ve gaye kelimeleriyle de ifade ediliyor.
Bu anlamda amacı ‘varmak ya da vurmak’ fiiliyle zihnimizde
canlandırabiliriz. Amaçlar kavramsaldır ve sonuç için hangi stratejilerin seçilmesi gerektiğini düşündürürler. Aynı
zamanda da hedeflerin belirlenmesine temel oluştururlar. Aynen bu çalışmamızda Susurluğun ‘YEŞİLELMA’sı olan vizyonumuza giden yolda ‘nereye ulaşmak
istiyoruz?’ sorusunun cevabı oldukları gibi.
HEDEF en basit haliyle ‘nişan alınan
yer ya da şey’e deniyor. Eski
tabirle nişangâh ya da yeni kelimelerle ‘vurulacak/ulaşılacak
nokta’ diyebiliriz. Bilinçli
olarak seçilen, belirlenen, elde edilmeye değer görülen; düşünce yoluyla
kurgulanıp aktif eylem yoluyla ulaşılması mümkün olan somut bir değerden söz
ediyoruz. İnsanlar bazı oranlar, miktar ve değerler belirleyerek öngörülmüş
süre içinde onlara ulaşmaya çalışırlar. Benzetmek gerekirse strateji bir
avcının yayından çıkan okun izlediği yol, sürat ve açı ise hedef de okun ucunda
kezlenen avdır. Şayet böyle bir hedef var ise, amaç da görev
de var demektir. Amaçlar da zaten bu şekilde yerine getirilebilirler.
Ancak, hedeflerin bu sonucu sağlamakta; ulaşılabilir, elde
edilebilir, gerçekçi ve ölçülebilir olması lazımdır. Varmak için bir koordinat,
bir çizgi olması gerekir. Vurmak için hedef tahtası benzeri nişan alınacak,
kilitlenilecek bir nokta olmalıdır. Neticede hedefler hiyerarşik sıralamada doğal
olarak stratejilerin altında yer alırlar. Farkları stratejiler izlenecek yol,
seçilecek araç ya da yöntem iken hedefler; o stratejilerin vuruş noktası, nişan
tahtasıdırlar.
Plan araçları hiyerarşisinde Vizyonun altında Amaçlar bulunur. Onun altı Stratejik Amaçlarla
donanmıştır. Daha altta Stratejiler yer alır. Hedeflerse stratejilerin bir
basamak aşağısını doldururlar. Ancak hiyerarşik yapı burada bitmez. Bu noktada PROJE ve FAALİYETLER devreye
girecektir. Amaçlardan faaliyetlere kadar olan basamakların üst kısmı daha
ziyade “Nereye varmak istiyoruz?” la ilgilidir. Ancak Strateji,
Hedef, Proje ve faaliyetler özellikle “Nasıl
yapacağız?” sorusunun cevabıdırlar. Allah nasip
ederse Stratejik Plan hazırlığının üçüncü aşaması olan “Varmak istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz?” başlığı altında ilerde bu öneriler
üzerinde daha net durabileceğiz. Şimdilik bu kavramların tanımları ve
uygulamaları konusunda genel bir bilgi verelim ki; güçlü-zayıf yönler ile
fırsat-tehditlerden yola çıkarak taslak önerilerimizin amaç, stratejik amaç ve
stratejiler’le bağlantılarını kurduğumuz kadar, onların hedef, proje ve
faaliyetlerle ilişiklendirilmelerine de hazırlık yapmış olalım.
PROJE denilince öncelikle ‘düşünülüp
kurgulanmış bir tasarım’dan söz ediyoruz demektir. Önceden
belirlenmiş bir süre içerisinde; belli bir konuda değişimi hedefleyen, birbiriyle
ilişkili amaç ve hedeflere hizmet eden ve uygulanması sonucunda çeşitli sonuçların
elde edildiği bir çalışmadır. Bu çalışmada; kimlerle, ne zaman, nasıl, hangi faaliyetlerde
bulunulacağının önceden belirlenmesinin yanında, proje gelir ve giderlerinin ne
kadar olacağının öngörülüp planlanması da gerekir. Gayet tabi ki Projeler, güçlü
yönleri daha da güçlendirmek, zayıf yanları takviye etmek, fırsatları
değerlendirmek ve riskleri önlemeye yönelik olarak hazırlanabilir. Bu anlamda başlangıcı
ve bitişi belli, finansmanı olan, muhtemel
riskleri dikkate alan, tanımlanmış amaç ve hedefler doğrultusunda özgün bir
planı başlatma, yürütme, kontrol etme ve sonuca bağlama sürecidirler. Operasyonlardan
yani güncel uygulamalardan farklıdırlar. Operasyonlar, devamlı yapılagelen,
rutin çalışmalardır, sonuçları da pek değişmez. Ancak projeler geçici olup bir
kereye mahsus sonuçlar verir ve tamamlanınca biterler. Uygulama için ihtiyaç
duyulan planlar da dış faktörler ve sınırlamalar göz önünde bulundurarak yapılır.
Proje nihayetinde bir soruna çözüm bulma, bir eksiği giderme ya da beliren bir
imkânı değerlendirmeye yönelik, sınırlı bir süre içinde yapılacak işler veya
çalışmaların bütünüdür. Bu bağlamda; Toplum yararına projeler, kırsal kalkınma
projeleri, gelir getirici projeler, çevre projeleri ve eko-turizm gibi çok
çeşitli projeler olabilir. Ortalama bir projenin yapılabilir (fizible) olması
için bazı temel şartları taşıması gerekir. Bunlar ‘1) Özgün (belirgin) olmak, 2) Sonucu
ölçülebilir veya değerlendirilebilir olmak, 3) Sonucu elde edilebilir olmak, 4)
Mevcut şartlar ve imkânlarla gerçekçi ve yapılabilir olmak ve 5) Zamana bağlı
olmak’şeklinde ifade edilebilir.
FAALİYET kelime anlamı itibariyle ‘çalışma,
canlılık, iş görme, etkinlikte bulunma’ ve işler durumda(faal) olma demektir. Aynı zamanda belirli alanlarda
yürütülen çalışmaların ya da etkinliklerin çeşitli bölümlerini de ifade ederler.
Örneğin tarımsal faaliyetler, sanayi faaliyetleri, ticari faaliyetler ve idari
faaliyetler kavramlarında olduğu gibi. Bu konuda ekonomik faaliyetler üzerinde
en çok durulan ve çalışılan bir alandır. Bu sebeple doğal olarak kendi içinde
bazı alt başlıklara bölünmüş. Bunlar: ‘Teknik Faaliyetler (üretim faaliyetleri), Ticari
Faaliyetler (alım, satım ve değerlendirme), Finansal Faaliyetler (para bulma ve
değerlendirme), Güvenlik Faaliyetleri ( çalışanların ve ekipmanların güvenliği),
Muhasebe Faaliyetleri (mali kayıtların ve istatistiklerin tutulması) ve Yönetim
Faaliyetleri (planlama, örgütleme, emretme, eşgüdümleme, kontrol)’ gibi temel uygulamalardır.
İnşallah önümüzdeki haftadan itibaren iki-üç ay süreyle
Susurluğun Güçlü-zayıf yanları ile karşı karşıya olduğu Fırsat ve tehditleri
bir kez daha gözden geçireceğiz. Böylelikle ‘Amaç,
Stratejik amaç, Strateji, Hedef, Proje ve Faaliyetler’i bir adım daha ilerleterek “Nereye ulaşmak istiyoruz?” aşamasının son bölümünü de tamamlamış
olacağız. Daha sonraki dört ay ise bunların ‘Nasıl yapılacağı?’sorusunun cevabıyla uğraşarak geçecek. Haftaya inşallah ‘NÜFUS VE SOSYAL HAYAT’konusuyla bu bölüme başlıyoruz. Daha
yolumuzun yarısındayız. Yürümeye devam ediyoruz, edeceğiz. Zahmet edip bu
yazımı okuyanları da bu yolda düşünmeye, okumaya, Susurluğun geleceği için görüş
ve önerileriyle destek vermeye davet ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder