23 Haziran 2020 Salı

23 Haziran 2020 Salı 20:30 CORONA GÜNLERİ...................................Yolculuk hali

Yol arkadaşları

Yıllardır pek çok yol arkadaşım oldu. Yürüdüğüm yollar kolay değildi ve genelde zirvelerde, engebeli arazilerde, düşe kalka yol aldım. Böyle 35 yıl, 6 şehir ve 6 kurum; dile kolay tabi. Bu süreçte yan yana bazen de karşı karşıya düştüğümüz pek çok insanla birlikteydim. Onların hepsi anın içinde yol arkadaşı olduğunu sandıklarımdı. Ancak, geriye doğru baktığımda gerçekte bir elin parmakları kadar bile değilmişler.

Demek zaman gibi rastlaştıklarımız da gelir geçermiş. Belli bir zaman, belli bir mekân ve belli bir hâl için bir arada olan, ama "öküz ölünce ortaklığın bozulduğu" kişilermiş. Bazen hayattaki dost ve arkadaş arayışımı eski batı altın madencilerine benzetiyorum. Zaman içinde onlar gibi elimdeki elekten tonlarca kum tanesi geçti. Bulabildiğim altın tanecikleri ise belki sadece bir kaç gram eder. Dünyanın gelir geçerliğine, faniliğine çok uygun bir encam bu. Hayret etmiyorum, sadece çok ibret verici.

Yaşlandım, artık her birlikte yürüdüğüme peşin peşin yol arkadaşı gözüyle bakmamayı öğrendim. Yine de herkes başlangıçta böyle bir avansı hak ediyor, yol arkadaşlığına aday oluyorlar ama öyle olup olmadıkları ancak süreç içinde anlaşılıyor. Bu yüzden o sıfat öylesine bir unvan değil. Her arkadaş, hatta dostlar bile bu kavramın içini tam dolduramıyor. Akrabalıkla, komşulukla ve taraftarlıkla da bir ilgisi yok. Bu onlara değer vermediğimden değil, benim gözümde 'yol arkadaşı' olmak çok daha farklı bir şey de ondan. Adeta manevi bir anlam yüklü de onun için. Belki 'Dava arkadaşlığı' gibi. Eskilerin 'ahretlik' , 'sağdıç' , 'kankardeşi' , 'yaren' dediği yoldaşlıklar da acaba böyle miydi, merak ediyorum.
  
Bu yılın başından beri memleketim Susurluk'la ilgili bir çalışmanın içindeyim. Amacım bu çalışmayı daha bir yıl devam ettirip çocukluğumun şehrinin geleceğine katkı sunmak. Yalnız bu yazı dizisinin diğerlerinden pek çok farklı yönü var. Bunlardan biri de sürecin kendisini Susurluklu hisseden herkesin görüş, düşünce ve fikirlerine açık olması.

Önerilen stratejik plan yönteminin bir özelliği de bu zaten. Mevcut durum, misyon ve temel ilkelerden hareketle geleceğe dair bir vizyon oluşturulması, bu vizyona uygun amaçlar ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak hedef ve stratejiler belirlenmesi, ölçülebilir kriterler geliştirerek performansın izleme ve değerlendirilmesi katılımcı ve esnek bir yönetim yaklaşımına ihtiyaç gösteriyor. Bu yaklaşıma kısaca ‘Stratejik yönetim’ diyoruz.

Stratejik planların işte bu yaklaşım, katılımcı bir yöntem ve süreç yönetimi ile yapılması gerekiyor. Paydaşlığın önemsenmesi, farklı fikirlerin zenginliğinden yararlanılması, çözümcüğün ve geleceğe odaklanmanın teşvik edilmesi isteniyor. Güncelle değil, gelecekle ilgili ve bir yol haritası olarak şekilleniyor. Böyle olunca da bu amaç için birlikte olanların 'yol arkadaşlığı' çok değerli. 

Yoldaki işaretler

Bu hafta Susurluğun ‘Güçlü ve Zayıf yanları' serisinden VII.'sı olan 'KONUM' ve 'NÜFUS' la ilgili yazım Susurluk REİS gazetesinde yayınlanacak. Böylece halen mevcut olan ve orta vadede de Susurluğun gelişmesine katkı sağlayacağı varsayılan “Güçlü yönler” ile bu alanlarda 'Zayıf' bulunduğumuz hususlar ele alınıp değerlendirilmiş oldu. Söz konusu yazımı yarın, yani 24 Haziran Çarşamba günü dağıtımı yapılan Susurluk REİS gazetesinden okuyabilirsiniz. Ya da bu yazıma ve diğerlerine internetteki; http://yzyorum.blogspot.com.tr/search/label/GAZETE%20YAZILARI adlı sitemden ulaşabilmeniz mümkün. Ayrıca Facebookunuz varsa https://www.facebook.com/profile.php?id=100000231642659 da yazdıklarımı takip etme imkanınız var.

Çıktığımız yolda kendimize yol arkadaşı bulabilir miyiz bulamaz mıyız bilemiyorum. Ancak “Susurluk için ne yapılabilir?” sorusu üzerinde düşünmeye ve önerimizi şekillendirmeye, Stratejik Plan yaklaşımının “Neredeyiz?” sorusuna cevap bulmaya ve 'en az beş yıllık orta vadeli, Bölgesel bir alt plân yapılmalı' önerimizi açmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki hafta inşallah "TURİZM sektörü ile "KENTLEŞME VE ÇEVRE" konusunda güçlü ve zayıf yönlerimizi ele alacağız. Bir sonraki yazımız bu bölümün son konusu "SAĞLIK" ve "EĞİTİM" olacak.


Bu yazılar sadece benim aklım, fikrim ve görüşüm değil elbette. Pek çoğu internet ortamında yer alan kurumsal bilgi ve belgelerden yararlanılmış şeyler. Bazıları Whatsapp grubumuzdan ya da özelden gelen katkılar. Kuşkusuz benim de bilgim, tecrübem, görüş ve değerlendirmelerim var. Sonuçta tümünün belli bir akış ve üslup içinde editörlüğünü üstlenmiş durumdayım. Onlar yürüdüğümüz istikamette birer "işaret" gibi bize eşlik edecekler. Bu yol işaretleri bizi en nihayetinde amacımıza yönlendiren birer menzil mahiyetindeler. 

Bu noktada çalışmanın somut bir ürün olarak ortaya çıkıp şekillenmesinde katkısı olanlara, bilhassa da Hakan kardeşime çok çok teşekkürler ediyorum. Katkılarını özel olarak ileten bazı değerli dostlarıma da buradan şükranlarımı sunuyorum. Fikir ve katkılarından istifade ediyorum, edeceğim de. Öte yandan elinden bir şey gelmediğini, konuya ehil olmadığını düşünerek en azından dua edenlere de müteşekkirim. Onlarla yol arkadaşlığı etmek güzel. hepsinin Susurluk için iyi ve olumlu bir örnek olduklarını düşünüyorum.

Birlik ve beraberlik içinde olmak, birlikte çalışmak ve birlikte güzel şeyler ortaya çıkarmak gerçekten harika bir yol arkadaşlığı. Özellikle de geleceğe yönelik plan yapabilmek için geleceğe dönük düşünme becerisi kadar birlikte yol yürümeye inançlı ve kararlı insanlara ihtiyaç var. Şayet Susurluk ilçemizin de geleceği ile ilgili plan yapılmasını arzu ediyorsak öncelikle entellektüel bir birikim oluşturabilmeliyiz. İlçeyi yönetenlerin, iş adamlarının, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, medyası ve kamuoyunun bu çözüm etrafında güç ve iş birliği yapmasını sağlamalıyız. Ortak bir amaç belirleyebilirsek birlikte de yürüyebiliriz. Sonrası bu hareketin liderlerinin elinde olacaktır. Bizler böyle bir oluşumu başarabilirsek ilçe mülki idaresinin de bu yolculuğa bigâne kalması düşünülemez. Kaldı ki insanları ortak bir amaca doğru adalet ile yönlendirip yönetebilmek idarecilerin hem görevi hem de en önemli meziyeti sayılıyor.

Kuşkusuz böyle ortak amaçları bulup çıkarabilmek toplum olarak bizim en büyük eksikliklerimizden biri. Ortak bir amaç belirlenemezse, birlikte yürümek ve yol arkadaşlığı etmek de mümkün olmuyor. Konuşulan bir amaç birine dar gelirken, öbürüne bol gelebiliyor. Neticede ortak bir paydada buluşulamıyor. Şöyle olmalı, böyle olmalı diyenlerin kahve ağzından çıkıp etraflarına kulak vermeleri, okumaları, düşünmeleri ve ortak akıl için biraz çaba göstermeleri gerekiyor. Tüm siyasîler ve yöneticiler "biz adiliz" diyerek adil olmuş olmuyorlar ki. Bunun sözde kalmaması lazım. Şayet adalet ortalıkta hiç gözükmezse yazıp çizilenlerin kağıt üzerinde kalmada mukadder oluyor. Bu yüzden birikmiş sorunlar varsa "yönetiyoruz" diyerek koltuk işgal edenlerin sık sık aynaya bakmaları tavsiye edilir.

Ancak yine de, yaşadığımız ya da gördüğümüz olumsuzluklar üzerinde çok durmak kesinlikle bizi çözümsüz girdaplara çeker. Eleştiri de bir haktır ama yapılan bir eleştirinin değeri, yanında getirilen en az iki çözümle ortaya çıkar. Şu anda yolun başındayız, elbette şikayet ettiğimiz şeyler var. Ancak dertlenerek, sızlanarak ve bilhassa sadece başkalarını eleştirerek ortaya güzel bir iş yada eser koyanı görmedim bu güne kadar. Yapabiliyorsak kollarımızı, gönlümüzü ve aklımızı ardına kadar açarak kucaklayıcı olmamız gerekiyor. Düşünecek, araştıracak çok şey var. Canımız yansa, içimiz burkulsa da şöyle diyebiliriz:".. Görecektir, duranlar yürüyeni..."

Sağımıza solumuza gereğinden fazla takılmamak lazım. Elbet çıkar "7 güzel adam"deyip yürümeliyiz. Biz devam edelim, zaten bu fiili bir davettir. Duymak, görmek, bilmek istemeyene ise ne yapsak boştur. Niyetimiz hayırdır, inşallah hayra çıkacaktır. "Que sera sera!" Ne olacağı bellidir. Merak etmek bu akıbeti değiştirmez. Önemli olan nasıl yürüdüğümüzdür.  Bazıları "Seni bu yaptığın çalışmadan dolayı şu an ilçemizde söz sahibi, seçilmiş ya da atanmış olan idarecilerden kaç kişi arayıpta teşekkür etti, yada katkı sağladı?" diye soruyor. Tabi ki "teşekkür" edenler, "çok iyi gidiyor" ya da "bize ne düşerse" diyenler oldu, olmadı değil. Ancak iş sadece teşekkür etmekle bitmiyor ki. Aktif katkı vermeleridir esas olan. Kaldı ki Whatsapp grubumuzda olanlar Susurluk'ta bu sürece katkı verebilecek herkes demek değil. Bizim yolculuğumuzdan, çalışmamızdan daha hiç haberi olmamış ya da halkaya dahil edilmemiş pek çok değerli insan var bu Susurluk'ta. Bu yolda en azından iki sene daha göz önünde olacağız. İnşallah böyle kişilerde bu gruba katılır ve katkılarını esirgemezler. 

Neticede bu platform "Susurluk için ne yapabiliriz?" derdi olanlar içindir. Cuma kutlaması vb. şeyler herkesin kendi sayfasında veya başka yerlerde de yapabileceği şeylerdir. İçimizde bulunan pek çok değerli arkadaşın Susurluk için görüşü, fikri, bu sürece katkısı olabileceğini biliyorum. Tabi ki yazılanları okuyanlardan fikirlerini paylaşmalarını bekliyoruz. Bize göre doğru olan şeyler kimilerine yanlış gelebilir. Onlara göre olumsuz olan noktalar yeri geldikçe bize hatırlatılabilir. Böylece bizde ortaya koyduklarımızın yanlış/doğru mukayesesini yapabiliriz. Ama ya susuyorlar, değerli fikirlerini en sona saklıyorlar ya da hiç okumuyorlar bile. Doğrusu yazılanları takip edip okuyamayacak kadar meşgul olanlar için üzülüyorum. Ama elimizden bir şey gelmez. Biz elimizden geleni yapmaya devam edelim. İnşallah işin sonunda hayırlı ve Susurluğa faydalı  bir eser ortaya çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder