2 Haziran 2020 Salı

02 Haziran 2020 Salı 13:30 CORONA GÜNLERİ...................................Yeni normal

Yeni normal dönemi

Geçtiğimiz perşembe günü açıklanan 'yeni normal' kararı toplumda çok geniş yankı buldu. Zira hemen hemen her kesime dokunan şeyler vardı içinde. 65 yaş üstü büyüklerimiz için değişen bir şey olmadı. Onlar için yasak devam ediyor. Bu yüzden belki de en tepkili ve sitemkâr olanlar onlar. Dışarıya çıkma izni verilen pazar günü içinde mutlu değiller. Hafta içi bir gün olsa daha memnun olacaklar gibi. 20 yaşın 18'e düşürülmesi kısmen olumlu oldu. Tabi beklentiler daha fazlaydı, ama kontrollü gidildiği belli.

Açık söylemek gerekirse 1 Haziran kararı çoğu kimse için sürpriz oldu. Galiba büyük çoğunluk kendini 15 Hazirana alıştırmıştı. Birden bütün hesaplar karıştı. Şehirler arası gidecekler bir telaş yolculuk hesapları içinde buldular kendilerini. Memurların işbaşı yapmaları, kreşlerin açılma kararı da bir çok aile için paniğe sebep oldu. Bu karar işe gitme telaşının, kreş koşturmacasının yeniden başlayacağı anlamına geliyordu. Kreşleri henüz belli olmayan ya da hazırlıklarını tamamlamamış olanlar ne yapacaktı? Coronadan tedirgin olanlar küçükleri güvenle kreşe verip vermeyeceklerinden emin değillerdi. Ama kendileri işe gittiğinde çocuklar ne olacaktı? Velhasıl henüz hazır olmadıkları bir durumla birdenbire burun buruna geldiler.

Pazartesi günü yani bu gün şehirlerarası yollarda bir yoğunluk olacağı açık. Memleketlerine, yazlıklarına ve evlerine gitmek için bu günü bekleyenler heyecanlı bir telaş içine girdiler. Belki gittikleri yerde de kısıtlamalar olacağını, çoklukla evlerden çıkamayacaklarını düşünmek bile istemiyor olabilirler. Birinin şöyle dediğini okudum: "sahilde dolaşamazsam, denize giremezsem, gezemezsem niye gidiyorum ki?" Yine de iki aydan fazladır evde kalmanın gerginliği var üzerlerinde. Değişiklik olur beklentisi, belki herşey daha iyi olur umudu var herkeste.

Okulların Eylülde açılacağı haberi çocuklar için müjde gibi. Ama evde çocuklarla bunalan aileleri için, hele de öğretmenler için aynı şeyi söylemek biraz zor. Yine de tatil planlarını hemen güncellemeye başladılar bile. Lokantalar, kafeler, çay bahçeleri için bu karar neredeyse çıkmayacak gibi görünüyordu. Hepsi işletmelerini yeni döneme hazırlama telaşı içindeler. Onların da derdi maişet tabi ki. Allah hayırlı işler, bereketli kazançlar versin. Yeni normal düzenin türlü çeşit icatlarıyla karşılaşacağız onların sayesinde. Her mekan oturma yerleri, dezenfeksiyon ve klima sistemlerini kendi imkanlarına göre ayarlayacak. Gülümseten sahnelere hazır olun.

Bir de işin kimsenin duymak istemediği tarafları var elbette. Bilim insanları "ben olsam tatile gitmem" diyorsa, devlet yetkilileri "hiçbir şey olmamış gibi bir normal yok, abartırsanız daha sert tedbirler gelir" ikazı yapıyorlarsa durum o kadar da pembe değil. Anlaşılan bu yaz iki arada bir derede geçecek.

Yeni normal sancıları

Yeni normalin ikinci gününde Körfeze gidiyoruz. Bir taraftan da corona günlerinin bu aşamasında neler görüp yaşayacağız diye düşünüyorum. Hiç bir gün bir evvelinkisiyle aynı olmaz, dönemler için de aynı şeyi söylemek mümkün. O yüzden farklılıkları kısa sürede hayatımıza bir şekilde monte edeceğimizden kuşkum yok. Ancak bilinen bir şarkıyı "Neler geldi, neler geçti hayatımdan/Hiçbirisi...." şeklinde biraz değiştirerek söylüyorum galiba.

Yeni dönemin ilk farkı gözümüzün kulağımızın sürekli değişen karar ve tedbirlerde olması. Sağlık bakanımızın güncel tablolarının abonesi olduk milletçe. Tabi uyarılarını da eksik etmiyor sürekli. Başarımızın milletçe tedbirlere uymakta olduğunu hatırlatıyor.

Her pazartesi kabine toplantısından ne kararlar çıkacak diye merakla Cumhurbaşkanımızın konuşmasını bekliyoruz. Hemen peşinden İçişleri bakanımızın genelge ve tebliğlerine de alıştık.

Bu dönemde bir de 'rehberler' le tanışacağız. Sağlık bakanlığından kurum, kuruluş ve işletmelere gönderilen rehberler oralarda geçerli kural ve tedbirleri açıklıyor. Yanımız yöremiz duyuru, kural ve ikazlarla dolu olacak. Kamu spotları ve afişlerde olacak gözümüz kulağımız.

Geçtiğimiz dönemde en çok duyduğumuz sözcük "Evde kal Türkiye" idi. Yeni dönemin sloganı ise "Kontrollü normalleşme" olacak belli ki. TV reklamları bile corona günlerine uyum sağlamış durumda. Hepsi elbirlik: "biraz daha sabır, rehavete kapılmayalım, maske, sosyal mesafe ve temizlik" diyecekler.

Evet 2, 5 aydır evlerden çıkmadık. Evde kal! dendi, biz de kaldık. Kaldık kalmasına da orada da sorunlar yaşanmadı değil. Yürüyemedik, hava alamadık, gezemedik, sevdiklerimizle bir araya gelemedik doğru. Sinirlerimiz gerildi, evde bazen tatsızlıklar yaşandı. Üstüne üstlük ücretsiz izin ya da işsizliklerle ezildik. Ekmek teknelerimiz kapandı alışmadığımız sıkıntılarla başetmek zorunda kaldık.

Yeni dönemle birlikte hepimizin aklında şu üç şey var: "ne zaman bitecek bu kabus, yaralarımızı sarabilecek miyiz ve ikinci dalga filan diyorlar olur mu ki?" Maske takalım iyi de çok kötü kokuyor, uzun süre dayanılmaz. Temizlik tamam onda sorun olmaz ama çarşıda, pazarda, otobüste, dolmuşta sosyal mesafe hiç kolay değil.

Yeni normal korku ve paniğin yerine risk ve belirsizlik bulutları getirdi. Normale dönmek istedikçe yollar çetrefilleşecek,uzayacak ve kıvrılacak. Birdenbire bahardan yaza geçmiş gibi aniden bittiğini duyacağız. Bu kadar alıştıktan sonra belki de bir süre kendimizi eksikli gibi hissedeceğiz. Hani bazen "bende birşey eksik ama ne?" deriz ya işte öyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder