21 Mart 2020 Cumartesi

21 Mart 2020 Cumartesi 22:00 CORONA GÜNLERİ..............................Yapıp ettiklerimiz


Yapıp ettiklerimiz
Kur'an büyük bir hikmet kaynağı. Her seferinde daha önce dikkatimi çekmeyen, üzerinde düşünemediğim bazı olağanüstü ayetler (işaretler) görüyorum. Bugün dinlediğim Rûm Suresi 41.ayet de bunlardan biri oldu. Bugünlerde yaşamakta olduğumuz sıra dışı olaylar, küresel coronavirüs salgını, ölümler, korku, panik ve neredeyse dünya çapında uygulanan karantina ile bir bağlantısı var gibi geldi bu ayetin.

Ayetin meali şöyle:
"İnsanların kendi işledikleri sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Vazgeçmeleri için Allah, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını dünyada onlara tattıracaktır." (Rûm Suresi, 30/41)

Gerçekten de bu yeryüzü, üzerindeki sayısız nimetler ve güzellikler insan olarak bizlere emanet değil mi? Peki, bir emanete, nasıl riâyet edilebilir? En azından onu, aslını, değerini korumak gerekmez mi? Elbette. Ama insanoğlu ne yaptı? Kendi eliyle yeryüzünün tabii dengesini ifsad etti. Sözde refah ve gelişmeler haddinden fazla çevre sorunu üretti. Ekolojik dengeyi bozdu. Toprak, su ve hava kirlendi ve zehirlendi. Nice hayvan ve bitki türleri yok olup gitti. Temizlik yerini kirliliğe bıraktı. Bu bozulmalar genetik oynamalara, mutasyonlara bile yol açtı. Bütün bunlara bir de insandaki ve sosyal hayattaki bozulmalar da eklenince insanın, Allah'ın emanetini yeterince koruyamadığı ortada.

Peki, bu emaneti korumamanın, yaratıcının insan ve çevresini donattığı değerleri dikkate almamanın bir faturası var mı? İşte Rûm Suresi 41.ayet bu soruyu çok çarpıcı şekilde cevaplıyor. Ayette, yeryüzünün bu şekilde bozulmasına sebeb olan insanın, bunun acı sonuçlarının bir kısmını dünyada tadacağına, asıl cezasının ise ahirette olacağına işaret ediliyor.

İnsanın kendi ellleriyle yapıp ettikleri sonucu yeryüzünde ortaya çıkan bu bozulma ve sonuçlarına Kur'anda asırlarca önce işaret edilmiş olması ne kadar ilginç değil mi?

Bu gece Recep ayının 27. günü, yani Miraç gecesi. Bu gece yapılan ibadetlerin makbul, edilen duaların kabul ve herbirimİz için tek tek Miraç olarak yaşanmasını diliyorum. Şahsen ben evlerimizden çıkamadığımız, temizliği yeniden keşfettiğimiz, ailelerimizle birlikte olduğumuz, bol bol ölümü hatırladığımız bu gün ve gecelerde Rûm Suresi 41.ayeti bol bol düşüneceğim.


Miraç kandil
Neyse, biz 'Corona günlüğü’ müze kaldığımız yerden devam edelim. 21 Mart günü büyük oğlum küçük kızının hamur açarken videosunu çekip göndermiş. [17:52) Altına da şöyle bir not koymuş: "Evinde kal ve hamur aç Türkiye!" Kendisi iyi bir mizah yazarı olduğu için baktığı her şeyde komik bir taraf bulabiliyor. Bense zaten torunumun her halini özlemişim: "Maşallah" demekten başka söz bulamadım. 

Bu gece Miraç kandili. Annemle birlikte tv de kur'an ve mevlüt dinledik. Ona teyemmümle oturduğu yerden namaz kılmayı öğrettim. Yapmaya çalışıyor. Sağdan soldan kandil mesajları geliyor. Bir iki kelime ile cevap verdim. Bu akşam her kandilde âdetim olduğu üzere telefonla büyükleri aramak hiç içimden gelmedi.

Küresel salgın maalesef hızını kesmiyor. İlkbaharın başlangıcı kabul edilen hafta sonunda dünya genelinde hasta sayısı 304 bini geçmiş ve en az 13 bin kişi hayatını kaybetmiş. İtalya ise 1444 ölümle en büyük can kaybını bu hafta sonunda yaşamış. Bu haberle de moralimiz bayağı kötü etkiliyor. 

Dikkatimi anneme ve bu geceye vermeye çalıştım. Ama küçük oğlum da kandilimizi kutladıktan sonra önemli haberi verdi: 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı gelmiş. Bir de "Reis 66 yaşında, ona da sokağa çıkmak yasak" mesajı çekmiş. Kafa kâğıdıma göre ben daha 63 yaşındayım. Ama yine de dışarı çıkmıyorum. 20:38'de çocuklarıma "Rabbim ibadetimizi makbul, dualarımızı kabul, gecemizi Miraç eylesin" diye bir kutlama mesajı gönderdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder