29 Nisan 2018 Pazar

29 Nisan 2018 Pazar 20:30 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER..............İçimizdeki düşmanlar

Bugün yaşadığımız bir olay yüreğimizi sızlattı. Biz vefa ve sadakatı birbirinden ayrılmaz bilirdik. Vefa bir tarafa sadakat bir tarafa savruldu gitti.

Ey birlikte yola çıkan kişi ! Yola çıktıklarını nasıl olup da yolda bulduklarına değişecektin ? Bunu nasıl aklından ve kalbinden geçirebildin ki ? Ne oldu o güzel kardeşlik hukukuna ? Galiba seninkisi yerlerde sürünüp pul oldu sayende.

Ne oldu şimdi ? Eline bir bak, ne geçti, ne var ? Kardeşlik ipini kopardın, trenden indin kalakaldın öylece. Yolcu yoluna devam edecek, sense bir gayya kuyusunda yalnız ve susuz kalacaksın.

Ne ibretlik bir haldir bu. Anlayabilene...


Haset, kıskançlık ve çekememezlik; onlar içimizde olan küçük ama büyük düşmanlar…Etrafımızda oluşan, kıyımızda yöremizde dolaşan koyu gölgeler.

Hiç şüphesiz bunlar birer hastalık. Arkadaşına, komşusuna ve kardeşine kin duymaya, düşman olmaya, nefret etmeye sebep olan söz, fiil ve davranışlar. Bunları kalbinde besleyip büyüten kişinin hem kendisine, hem de etrafına ciddi zararları oluyor. Hatta bu hastalıklar, muhatabından önce kendisini yiyip bitiriyor.

Haset, başkalarının sahip olduğu bir şeyi çekememekle başlıyor. Yetmiyor o nimetin, üstün vasfın ya da mevki ve makamın ondan alınmasını istiyor. Hatta yok olmasını isteyecek kadar gözünü karartıyor. 

Hased, bir bakıma Allah'ın ilahi takdir ve taksimine razı olmamak demek. Haşa bu taksimi beğenmemek demek. Bu hadsizlik kalpte kin duygularının çoğalmasına neden oluyor. Açığa vurulamayan bu duygular gizli düşmanlıkları besliyor. Hased ve kıskançlık kinin, kin de öfkenin sebebi oluyor. Yeryüzünde ilk kan da bu hasetlik, kıskançlık, çekememezlik ve kin yüzünden akmadı mı ?

İlahi takdire, nasibe razı olmayan kalpte iman nasıl barınır ? ‘Bende olmayan onda da olmasın’ düşüncesi hangi kitapta yazılı ? Aşırı bencilliğin haset, kıskançlık ve çekememezlik tohumları taşıdığını biliyoruz. Aynı şekilde kibir, gurur ve büyüklenme de bencillikle akraba kavramlar. 

Ancak insanlar arasındaki kavgaların, meslektaşlar arasındaki çekişmelerin, aynı yolun yolcusu yoldaşların aralarındaki husumetlerin kaynağı da genellikle hased. 


Bu arada başkasındaki bir nimetin ondan gitmesini istemeyip, kendisinde de o nimetin bulunmasını istemek hased değil. Buna ‘gıpta’ yani imrenmek deniliyor. O çok daha güzel bir huy.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder