Divan şiiri I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.
25 Ocak 2021 23:30 Pazartesi CORONA GÜNLERİ................................Kervan yürüyor
Neler oluyor?
Bugün MİLGEM projesinin 5. Gemisi İstanbul Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle mavi vatanla buluştu. Yerli, milli gemilere ilişkin bilgi veren Erdoğan Korvet sınıfı gemilerde yüzde 70, İstanbul Fırkateyn'inde yüzde 75 milliliğe ulaşıldığını açıklamış.
Biz dünyaya karşı sözü olan bir milletiz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak kendimizi bu anlamda sürekli geliştirmek, ileri teknolojilerle altyapımızı geliştirmek zorundayız. Askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir zorunluluk. İddia sahibi olmak, bununla mütenasip imkan sahibi olmak için çok çalışmak gerekiyor.
Erdoğan törende yaptığı konuşmada; “2002 yılında 62 proje yürütülürken bugün bu sayı 700’e yaklaştı. Bütçesi 5,5 milyar doları ancak bulan projeleri 11 katlık artışla 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştırdık. 75 milyar dolarlık bir büyüklüğe ihalelerle ulaşıyoruz. Savunma sanayi alanında çalışan firma sayımız 56’dan 1500’e çıktı. Kara ve deniz araçlarında kendimizle birlikte dost ve müttefiklerin ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke haline geldik. Kendi savaş gemisini yapan 10 ülke içinde yer alıyoruz. İHA, SİHA üretiminde dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasındayız.1 milyar dolarlık ciro rakamı 11 milyar doları buldu. İhracatımız ise 248 milyon dolar seviyesinden 3 milyar doları aşan noktaya geldi. Askeri gemi sektöründe de 3 kıtada 9 ülkeye 3 milyar doları bulan deniz platformları ihraç ettik”diye konuşmuş.
Anlaşıldığı kadar savunma sanayiinde yüksek teknoloji gerektiren sistemler hayata geçiriliyor. Korkut alçak irtifa hava sistemi Gökdeniz’de, geliştirmesi süren milli dikey atım sistemi de İstanbul Fırkateyninde kullanılacak. Milli gemi savar sistemi Atmaca gemilere entegre edilmeye başlanmış, İstanbul Fırkateyni'nde de olacak.
Bu sene içinde test ve eğitim gemimiz Ufuk, yine bu sene içinde İHA ve SİHA’larla donatacağımız Anadolu, önümüzdeki yıl denizaltı Piri Reis ve 2023’te de İstanbul Fırkateyn’i deniz kuvvetleri envanterine girmiş olacak.
Her yıl birer tane olmak üzere 6 yeni tip denizaltının hizmete alınacak olması müthiş bir olay. Hedefler de bu ölçüde büyük: Denizaltı platformlarından uçak gemilerine kadar çeşitli deniz platformlarının ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensörlerle geliştirilmesi ve ihracatı hedefleniyor. Özellikle yerli ve milli olarak planlanan uçak gemimiz bizi bu anlamda en üst lige taşıyacak.
Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle uğradığımız ambargolar daha dün gibi. Periyodik bakım için gönderdiğimiz uçaklar bu dönemde geri alınamadı. Teslim edilmeyen uçaklar için ayrıca hangarda saklama ücreti ödemek zorunda kaldık. Günümüzde de Suriye ve Doğu Akdeniz’deki savunma mücadelemizde milli güvenliğimizi korumak için attığımız her adımda bir baskıyla karşılaştık.
Ancak içimizdeki gafillerin tüm karalama kampanyalarına rağmen hava araçlarımız tüm dünyada gıpta ile takdir ediliyor. Türk SİHA’ları elde ettikleri başarılarla harp yöntemlerini değiştiriyor. Suriyede terörün kökünü kazıyorlar, Libya’da savaşın akışını değiştiriyorlar. SİHA’ların göz dolduran başarılarıyla birlikte diğer ürünlere de ilgi artıyor. Meselâ Pakistan'a 4 adet Korvet gemisi yapacağız.
Sonuçta kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Güya dostuz, NATO’da beraberiz. Kamera istiyoruz, vermiyorlar. Niye, “Sen niye Ermenistan’la savaşıyorsun!” Ermenistan kardeşlerimize saldırıyor, elimizden gelen desteği vermek zorundayız. NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki, niye böyle yapıyorsun? Hamdolsun şimdi bunu da kendimiz üretir hale geldik.
Neler olmuyor?
Ülkemizde artık bazı şeyler olmuyor. Mesela eskiden bir krizden bir başkasına düşerdik. Hem siyasi hem ekonomik krizler arasında çalkalanıp dururduk.
Bir zamanlar en çok duyduğumuz kelime İMF idi. Borçlarımız ayaklarımıza pıranga olmuş, üstümüze karabulut gibi çökmüştü. Siyasetimizden ekonomimize, sosyal hayatımızdan yapılacak reformlara kadar her işimize karışırlardı. Çok şükür borçlarımızı ödedik, İMF gölgesi yok artık üstümüzde.
Enerji bağımlılığımız azalıyor. Çünkü gerek enerji hatları, gerek yenilenebilir enerji kaynakları, gerekse denizlerde yaptığımız sondaj çalışmalarının sonuçlarını almaya başladık. Nükleer enerji için dev adımlar attık. Artık enerjide alternatifsiz değiliz. Seçeneklerimiz çoğaldı. Tek bir ülkeye, sadece petrole mahkum değiliz.
Dış politikada ezik, kişiliksiz değiliz. Bir duruşumuz var ve küresel ligde etkin bir oyuncuyuz. Dünyanın dört bir tarafında ve mazlumların yanındayız. Suriye’de şer çemberini kırdık, Karabağ’ın işgalden kurtarılmasına ve Libya’nın üzerindeki emperyalist karabulutların dağılmasına katkıda bulunduk. Oralarda sömürgeci ülkelerin yaldızları dökülürken halkların gönlünde Türkiye sevgisi giderek artıyor.
Terör karşısında da artık çaresiz değiliz. Eskiden terör baskısı altındaydık, şehitsiz günümüz geçmezdi. Şimdi onlar değil eylem yapmak adeta kaçacak delik bulamıyor, bütün inlerini bulup bir bir yok ediyoruz. Bölgede halk desteği devletten yana döndü, aileler evlatlarını açık açık HDP’den istiyorlar. Örgütten kaçıp teslim olanlar çoğaldı. İnşallah terör belası kazınmak üzere.
Bir yıldır Corona belasıyla uğraşıyoruz. Virüs bütün dünyada bir tür terör estiriyor. Ancak aldığımız tedbirler, güçlü sosyal güvenlik ve sağlık sistemimizle salgının altında ezilmedik. Bazı adı büyük ülkelerin düştüğü perişanlıkları yaşamadık. İtalya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin hala içinden çıkamadığı gayya kuyularına düşmedik. Bir misal olarak nüfusu hemen hemen bizimle aynı iki ülkeden, biri doğuda diğeri batıda iki farklı ülkeden bazı rakamlar verelim.
Türkiye’de vaka sayısı 2.429.605, günlük vaka 5.277, 1 milyon kişi başına vaka sayısı 29.218 ve ölümler 25.073. Almanya’da vaka sayısı 2.147.769, günlük vaka 10.078, 1 milyon kişi başına vaka sayısı 25.830 ve ölümler 52.296. İran’da ise vaka sayısı 1.372.977, günlük vaka 5.945, 1 milyon kişi başına vaka sayısı 16.476 ve toplam ölümler 57.383.
Bu verilere göre toplam vaka sayısı bizde fazla ama günlük vaka sayılarında diğerlerinden iyiyiz. Özellikle de Almanya’da 10.078, bizde 5.277 olduğunu düşünürsek. Toplam ölümler İran’da 57.383, Almanya’da 52.296 iken, Türkiye’de bu rakam sadece 25.073. Toplam vaka sayımızın diğerlerinden fazla olmasına karşılık vefat edenlerin neredeyse onların yarısı kadar olmasının bir anlamı var. Ölüm oranı Türkiye’de %1,03 iken, Almanya’da bu oran %2,43 ve İran’da da %4,18 olmuş. Burada sağlık sistemimizin gücü açıkça görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder