7 Ağustos 2021 Cumartesi

08 Ağustos 2021 22:30 Pazar CORONA GÜNLERİ................................Afetle mücadele bitmedi, bitmeyecek

Ateş savaşçıları

Coronavirüs salgını ülkemizde 513.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 592 gün geçti. Salgın ülkemizde yeniden 25 binleri zorluyor. 52 bine yakın insanımız bu virüs sebebiyle vefat etti. Bu salgın afeti canımıza tak etmişken, bazı yörelerimizde sel, diğer bazı illerimizde de orman yangını felaketleriyle karşı karşıyayız.

Evet salgın devam ediyor, orman yangınları da bu ülkede hep oldu hep olacak. Bir deprem ülkesiyiz ve nereden ne zaman böyle bir yıkım haberi alacağımızı bilemiyoruz.

Bir yandan terörle savaşıyoruz, öbür yanda mavi vatandaki hak ve menfaatlerimizin peşindeyiz. İçerdeki hainlere karşı teyakkuz halindeyiz, dünyanın pek çok yerinde de hak, adalet ve insanlık mücadelesi veriyoruz. Bu arada karşımıza bir sürü siyasi, ekonomik engeller de çıkıyor. Bazıları hatta göz göre göre ülkemizin yoluna kurulmuş hain tuzaklar olabiliyor.

Bu ülke bu acıların içinde yoğrula yoğrula, pişe pişe geldi bu güne. Boşuna heveslenmesinler bileğimizi kimse bükemez evvel Allah. Merak eden ateşin içinde günlerdir alevlerle mücadele eden, yeşil vatan koruyucusu, ateş savaşçısı kahraman insanımıza bir kez baksın yeter.

Elbette devlet afet yaralarını sarmaya, hayatın normal akışına dönmesi için bütün imkânlarıyla çabalıyor. Baktığımız her yerde devlet millet elele görüntüler var. Bir tarafta selin bıraktığı hasarı kendi içinde, sadece komşuluk ve akrabalık hukuku gözeterek yardımlaşanlar, diğer tarafta yangınla savaşan orman işçilerine yardıma koşup gelen gönüllüler.

Onlar bazıları gibi oturup kuru lafla şikâyet etmiyorlar. Canla başla ilk önce yapılması gerekeni, en insanî olanı yapıyorlar. Ülkenin geri kalanı da yürekleri oralarda ilk fırsatta yardım ediyor, hatta yardım ulaştırmak için organize oluyor ya da hiçbir şey yapamıyorsa o zaman da dua ediyor. Biliyorlar ki Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Özellikle de böyle günlerde milletiyle birlikte cansiperane afet bölgelerinin imdadına yetişilir. Ne lazımsa yapılır ve en kısa sürede yaralar sarılır.

O yüzden gün tartışma zamanı değil, gün birlik ve beraberlik zamanı. Pandemi, sel ve yangınlarda hangi sebeple olursa olsun birbirimizi yıpratmamalıyız.

İşte dün 6 Ağustos itibariyle 243.280 testte 23.957 pozitif vaka çıkarken, vefat sayısı da 101 olmuş. Bu demek oluyor ki test olan her yüz kişiden 9,8'i pozitif. Bugüne kadar kayda geçen toplam vaka sayısı  5.870.741'i bulmuş durumda. Yani 1 milyon kişi başına vaka sayısı 70.600, bir başka ifadeyle nüfusumuzun yüzde 7'si bu hastalığı geçirmiş. Binde 8,8'i (51.976/5.870.741) ise maalesef vefat etmiş bulunuyor.

Son günlerdeki vaka sayıları 22 bin ile 26 bin arasında değişiyor.  2 Ağustosta 22.898, 3 Ağustosta 24.832, 4 Ağustosta 26.822, 5 Ağustosta 24.297 idi. Bugün 23.957'ye düsmesi iyiye işaret mi, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şunu artık iyice biliyoruz ki hastalananlar henüz aşı olmamış kişiler. Özellikle doğu ve Güneydoğu illerinde.İlerleyen aşı uygulaması ve pazartesi günü gelecek takviye 13 milyon Biontech aşısı bu çıkışı ne kadar engelleyecek onu da bu ayın sonuna kadar zaten anlamış oluruz.

Şimdilik 06 Ağustos 2021, Cuma saat 19:00 itibariyle 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %67,02 olmuş. İkinci doz aşı uygulananların oranı ise %45,91 olarak görünüyor. Yine aynı aşı tablosu uygulamada bugüne kadar 1. doz aşı sayısını 41.601.929, 2.dozu 28.498.869 ve 3.dozu da 5.453.334 olarak gösteriyor. Toplam aşı sayısı ise  75 milyonu geçmiş (75.554.132) durumda.

Buna göre son 24 saatte 652.898 doz aşı yapılmış. Önceki günlere göre biraz daha iyi bir rakam, ama yetersiz.Her şeye rağmen salgınla mücadelede gerek soyal güvenlik sistemimiz, gerek sağlık alt yapımız ve gerekse sağlık ordumuz çok iyi bir performans gösterdi. Bazen kederlensek de umudumuz önce Allah, sonra da onlarda. Meselâ aşıda ay sonuna kadar 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %75’i geçecek inşallah.Hep birlikte bu salgının da üstesinden geleceğiz.

Bu günlerde bir başka kanayan yaramız yanmakta olan güzelim ormanlarımız. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli en son; 223 orman yangınından 217'sinin kontrol altına alındığını söylemiş. Bakan: 2 İlde 6 noktada orman yangını sürüyor ve mücadele de o noktalarda halen devam ediyor” demiş. Bu yangınlar Muğla'da Köyceğiz, Kavaklıdere, Milas, Yatağan ile Çine ve Isparta Sütçüler'de. Bakan Pakdemirli’nin verdiği bilgiye göre; Marmaris bu sabah itibari ile kontrol altında, Seydikemer, Nazilli, Karabük, Burdur, Adana, Denizli yangınları da kontrol altında çok şükür.

Pakdemirli ayrıca; “yangınlara 15 uçak, 9 İHA, 57 helikopter, insansız helikopter, 850 arazöz ve su tankeri, 150 iş makinesi ve 5 bin 250 orman personeliyle müdahale edildi. Sadece Antalya'da 8 bin 264 sorti su atıldı. 150 bin ton su hava ve yer araçlarından sıkıldı. Bir nevi yapay yağmurlama yapıldı'' diye konuşmuş.

Bilindiği üzere yazın bunaltan günlerine 1 Ağustos’tan itibaren ‘cehennem sıcakları' olarak bilinen eyyam-ı bahur eklenmiş ve sıcaklar günden güne artmaya başlamıştı. Uzmanlar sıcakların perşembe gününe kadar devam edeceğini ve cuma gününden sonra çok olmasa da bir nebze serinleyeceğimizi söylemişti. Hatta bu durumun yangınlar için güzel haber olabileceğinin de altını çizmişlerdi.

Yeni gelen meteoroloji raporlarına göre ise cumartesi günü Manavgat başta olmak üzere, Antalya civarında yağmur olduğu açıklandı. Ayrıca cumartesi günü başlayacak yağışın İç Ege, İç Anadolu'nun kuzeydoğusu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde de etkili olması bekleniyor. Bu sabah Ankara’da havanın serinlemesine, zaman zaman atıştıran yağmura bakarak içten ve gönülden Antalya için, Muğla için ve Isparta için de dua ettim. Rabbim bu akşama kadar oralardaki yangınların da kontrol altına alındığı müjdesini duymayı nasip etsin.

Dua da bir mücadeledir

Coronavirüs salgını ülkemizde 514.ncü gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 593 gün geçti. Salgın dün 25 bini (25.100) yokladıktan sonra bugün yine 22 binlere (22.699) indi. Ama maalesef corona tablosu vefat sayısını dün 112 gösterirken, bugünde 108 olarak kaydetmiş.

Bugün 08 Ağustos 2021, Pazar saat 19:00 itibariyle Türkiye'de toplam 76.193.403 doz aşı yapılmış. Buna göre; 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %67,30'a ulaşırken ikinci doz aşı uygulananların oranı ise %46,52 olmuş. Yine aynı aşı tablosu 1. doz aşı sayısını 41.773.741, 2.dozu 28.872.863 ve 3.dozu da 5.546.799 olarak gösteriyor.

Dün son 24 saatte yapılan aşı miktarı 303.124 doz iken bugünde aşağı yukarı aynı seviyede, 336.147 doz aşı yapılmış. Şu an saat 22:13, anlık aşı tablosunda toplam 76.252.427 doza çıkıldığı görünüyor. Yani 3 saat içinde 57.024 doz daha aşı yapılmış. Yarın Pazartesi, umarım Biontech'ten geken 13 milyon aşı sayesinde önümüzdeki haftadan itibaren yine günde bir milyon civarında bir performans sağlanabilir.

Rabbimize hamd olsun! Bütün Türkiye yanan Toroslar için dua etti, o da rahmetini esirgemedi üzerimizden.

Dün Antalya'da kontrol altına alınan Manavgat yangının ardından soğutma çalışmaları devam ederken saat 17.00 sıralarında beklenen sağanak geldi. İlçe merkezinde ve yangının enkaza döndürdüğü köylerde aniden bastıran yağmur, yaklaşık 20 dakika etkili oldu ama halkımızın deyişiyle tam anlamıyla "Rahmet"ti.

Günlerdir orman yangınlarıyla mücadele eden orman işçileri ve itfaiye ekipleri hep birlikte yağan yağmurun mutluluğunu yaşadılar. Gelen haber ve fotoğraflardan bölgede yardım çalışmalarına katılan gönüllülerin de, yağmurun başlamasıyla birlikte sevinç çığlıkları attığı anlaşılıyor. Biri bu sevinç ve şükür anını ölümsüzleştirmiş. Fotoğrafta bir vatandaşın, asfaltta dizlerinin üzerine çöküp yağmur altında dua ettiği görülüyor. Eminim ülkedeki milyonlarca insan da gelen serinlik ve yağmurla birlikte aynı duyguları yaşamıştır.

Aynı durum yangının devam ettiği Isparta'nın Sütçüler ilçesi Çandır Yazılı Kanyon bölgesinde de yaşanmış ve şiddetli yağmur, bölgede 6 gündür orman yangınını söndürme çalışmalarına katılanları sevindirmiş. Zira buradaki Orman yangını, sarp ve dik yamaçlı alanlarda devam etmesi nedeniyle kontrol altına alınamıyordu. Öte yandan hamd olsun Antalya'nın İbradı ilçesindeki orman yangını da yağmur ve ekiplerin müdahalesiyle sönmüş. Kontrol altına alınan yangın yağmurun da yağmasıyla artık soğutma çalışmalarına ağırlık verilmiş. Çalışmalar yüksek noktalarda karadan devam ediyormuş.

İlçede bir süre yağmur yağan ve daha sonra tekrar güneşin açtığı Katrancı, Belbaşı ve Gölcük mevkilerindeki ormanlık alanda da itfaiye ve Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı orman işçileri, soğutma çalışmalarını sürdürüyormuş. Böylece yangının, yılkı atların yoğun olarak bulunduğu Eynif Ovası'na inmesi engellenmiş. Bunlar ne güzel haberler. Tekrar tekrar Rabbimize hamd olsun, şükürler olsun.

Evet bugün Antalya Manavgat'ta başlayıp 50'ye yakın kente yayılan orman yangınlarıyla mücadelede 12'nci gün. Azerbaycan ve Kuveyt'ten de yangın söndürme desteği geldi. Çünkü hala 5 yangının söndürülme çalışmaları devam ediyor. Bunlar Muğla'nın Köyceğiz, Kavaklıdere, Milas, Yatağan ve Karaköy bölgelerindeki yangınlar

Bilindiği üzere Muğla bölgesinde 10 gün önce başlayan orman yangınlarından Marmaris ve Bodrum yangınları daha önce kontrol altına alınmıştı. Bu arada Hatay’ın Belen ilçesinde akşam saatlerinde 3 noktada aynı anda çıkan orman yangını da kontrol atına alınırken, Antalya'nın Kaş ilçesinde 5 ayrı yerde çıkan orman yangını ile Manisa'da çıkan 2 yangın da söndürülmüş.

Son bilgilere göre, yangınların 12.nci gününde 240 orman yangınının 235 tanesi söndürülürken 5'i devam ediyor. Söndürme çalışmaları sürüyor. Şimdi artık hasar tespiti, yaraları sarma ve kül rengi ormanlarımızı yeniden yeşillendirerek onarma zamanı. Bunun için açılacak kampanyalara destek olma günü. Yaralı bölgeleri kaşımama, karıştırmama ve yeni dertler açmama vakti.

"Duaya inanmayanlar, onunla eylenmeye cüret edenler kendi nasipsizliklerine yansınlar. Onlara laf yetiştirecek vaktimiz ne de nefesimiz var. Biz kulluğumuzun bilincindeyiz. Onlara söylenecek tek söz ancak "Selam!" olabilir. "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!" demişler. An; hamdetme, duanın gücünü unutmama, şükrederek dua etme ve samimiyetle dileme zamanı o kadar!"

6 Ağustos 2021 Cuma

06 Ağustos 2021 17:30 Cuma CORONA GÜNLERİ................................Durumumuz ne? Ne yapmalı?

Çok mu kötüyüz?

Coronavirüs salgını ülkemizde 511.nci gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 590 gün geçti. Dünyada Vaka sayısı 200 milyonu geçti (200.988.471) 201 milyona çok yakın. Bu, dünya nüfusuna oranla %2,5 demek. Yani ortalama olarak 1 milyon kişide 25.848 kişi covid virüsü kapmış. 

Toplam can kaybı ise 4 milyonu geçmiş (4.268.853) bulunuyor. Demek ki virüs kapan her bin kişiden 21'i ölmüş. Dünya nüfusunun 7.886.209.000 olduğunu dikkate alırsak her 1 milyon kişiden 541'inin virüs nedeniyle öldüğünü görüyoruz.

Bizde vaka sayıları 2 Ağustosta 22.898 iken bir gün sonra 3 Ağustosta 24.832 olmuştu. Ardından önceki gün 4 Ağustosta sayı 26.822'ya çıktı. Bugünse yeniden 24.297'e düşmüş. Bu durum daha önceki günlerde de gözlenmişti. Vefat sayıları da vaka sayılarının etkisiyle çıkıyor ya da iniyor. 2 Ağustosta 91 iken bir gün sonra 3 Ağustosta 126'ya çıkmıştı. Ardından önceki gün 4 Ağustosta 122'ye inmiş, bugünse 108'e düşmüş durumda.

Toplam vaka sayısı 6 milyona doğru (5.846.784) gidiyor. Bu rakam bizim nüfusumuza göre ortalama 1 milyon kişide 70.312 kişinin pozitif çıktığını gösteriyor. Yani nüfusumuza (83.614.362) oranlandığında %6,9 gibi yüksek bir rakam ortaya çıkıyor. Şükür ki vefatlarda böyle bir durumumuz yok. Bu güne kadar toplam  51.875 can kaybımız var. Nüfusumuza göre ortalama olarak 1 milyon kişide 620 kişi demek oluyor. Vefat/Vaka oranı ise binde 8,9 civarında. Yani her bin kişiden 9'u covid nedeniyle vefat etmiş. 

Salgında Dünya bu, biz de öyle. Peki çok mu kötüyüz?

Karşılaştırmak için her zamanki gibi bir batıdan bir de doğudan hemen hemen aynı nüfusa sahip iki ülkeden misal verelim. Almanya 83.190.556 nüfusa sahip. İran'ın nüfusu ise 84.395.062. Almanya'da bugüne kadar 3.789.460 vaka tespit edilmiş, günlük vakalar 3.457 seviyesinde. Bu Almanya'da 1 milyon kişiye 45.574 vaka düşmüş demek.  Yani nüfusa oranlandığında %4,6 gibi bir rakam. Toplam ölüm ise 91.761 olarak gözüküyor. Nüfusuna göre ortalama olarak 1 milyon kişide 1.103 kişi ölmüş. Vefat/Vaka oranı ise binde 24 civarında.

İran'ın nüfusu ise 84.395.062. Bugüne kadar 4.057.758 vaka tespit edilmiş, günlük vakalar 38.674 seviyesinde. Bu İran'da 1 milyon kişiye 48.694 vaka düşmüş anlamına geliyor.  Nüfusuna oranlandığında %4,8 gibi bir rakam ediyor. Toplam ölüm ise 92.628 olarak gözüküyor. Bu da nüfusuna göre ortalama olarak 1 milyon kişide 1.098 kişi ölmüş demek. Vefat/Vaka oranı ise binde 23 civarında.

Bu rakamlar bize neyi gösteriyor: Vaka sayısı, 1 milyon kişiye düşen vaka sayısı biz diğer iki ülkeden fazlayız. Buna karşılık gerek toplam vefat, gerekse 1 milyon kişiye düşen vefat sayısı ve gerekse Vefat/Vaka oranı açısından bizim durumumuz onlara göre daha iyi.

İnsanın bittiği yer

Coronavirüs salgını ülkemizde 512.nci gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 591 gün geçti. Salgın ülkemizde yeniden 25 binlerin üstüne çıkma eğiliminde. 52 bine yakın insanımızı kaybettik. Bu yetmezmiş gibi Kuzeyde Karadeniz'de ve Van'da sel baskınları yaşanırken güzelim Toroslar orman yangınlarıyla kavruluyor. Bir tarafta "Allah'ım afat verme!" diye yağmurun kesilmesi için dua edilirken diğer tarafta "Allah'ım rahmet et, yağmur gönder!" diye dua ediliyor.

 

Görüyoruz, duyuyoruz ve biliyoruz ki devletimiz güçlüdür. Milletimiz böyle günlerde birbirine cansiperane yardım eder. Devletiyle birlikte ne lazımsa yapılır, yaralar sarılır. Yapılıyor da. Ama, salgın da devam ediyor, orman yangınları da. Yarın sabah nereden bir sel ya da deprem haberi alıp almayacağımızı bilmiyoruz. Her yere koşturmaya, her derdi onarmaya, her cana yardım etmeye çalışıyoruz ama yeterli olmuyor.

 

Elden gelenin fazlası yapılıyor, ona şahidim. Ancak insanoğlunun da bittiği bir yer var. Çaresizliğimizin acısıyla kıvrandığımız anlar var. İşte orada çaresizin çaresi, kimsesizin kimsesi var.  Allah'ın dua kapısı her kuluna sonuna kadar açık. Sebeplere tevessül etmiş olmak, acziyetimizi görerek samimiyetle ellerimizi açmak ondan dilemek için yeterli.

 

Bugün cumaydı. Camilerde okunan sela, ezan Kur'an seslerine dua yakarışları da katıldı. Ülkemizde devam eden Orman yangınları, Afetler ve Salgın sebebiyle yapılan dualar, amin nidalarıyla semaya yükseldi.  Bu insanların aklı, yüreği oralardaydı. Oralardaki her insanın, her günahsız hayvan ve börtü böceğin acısını hissediyor fakat bir şey yapamıyorlardı. Bu yüzden içten gözyaşlarıyla dua ettiler. Duaya inanmayanlar, kendilerince eleştirip alay edenler olabilir. Onlar nasipsiz insanlar. Allah hidayet etsin. Ne yaptıklarından haberleri yok! Bilselerdi yaparlar mıydı?

 

Evet, bu Cuma dua saatinde bizler Rabbimize hulus i kalp ile yönelerek dua ettik.  Bütün samimiyetimizle ondan rahmetini, yardımını istedik. Bu bizim inancımız, duamız. Hiç "…İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder mi?.." (Araf suresi, 155 ayet) Allah'ım. Etmez! O ki "..dua edin, icabet edeyim…" (Mü'min suresi, 60. ayet) buyurmamış mı?

 

Şu anda bile 10 gündür orman yangınlarıyla cansiperane mücadele sürüyor. Büyük çoğunluğu söndürüldü. Bir kısmı yeniden alevlenmesin diye soğutuluyor. Kalan kısmı için de devlet millet dayanışması içinde ne gerekiyorsa yapılıyor. işte bizde yüreklerimiz orada, ellerimizi kaldırıp "Ya Rabbi! Bize rahmet eyle, yardım et. Yağmur gönder!" diye dua ettik. Belki de artık gücümüzün tükendiği yerde ondan yardım diledik, yağmur istedik. Dua bizden, icabet Allah'tan.

 

"Allah'ım! İslam'a ve Müslümanlara yardım eyle! Devletimizi, milletimizi, alem-i islam'ı her türlü tehlikeden muhafaza eyle. Bizi salgından, yangından, selden, kıtlık ve kuraklıktan, her türlü afetten koru Ya Rabbi!


Bizler, senin aciz ve günahkâr kullarınız. Mübarek Cuma vaktinde, icabet saatinde, acizâne fakat halisâne yaptığımız dualarımızı boş çevirme Allahım! Gönüllerimizi sana açtık yürekten yalvarıyoruz. Dualarımızı kabul eyle Allahım!


Hata ve günahlarımızı itiraf ediyor, tevbe ve istiğfarımızı Zâtına arz ediyoruz. Bizi affeyle Allahım! Ya Rabbi! Gazabından rahmetine, senden yine sana sığınıyoruz. Bizi korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail eyle Allahım!


Ya  Rabbi! Salgınla, yangınla, sel ve heyelanla ağır bir imtihandayız. Merhamet ve şefkatinle acılarımızı dindir Ya Rabbi! Rahmet yüklü bulutlarınla yangınlarımızı söndür Ya Rabbi! Bu çetin günlerde rahmet ve inayetine her zamankinden daha muhtaç kullarına, bütün mahlukatına yardımını gönder Ya Rabbi! Ormanlarda yaşamasını takdir ettiğin milyonlarca dilsiz canlılar hürmetine, diri diri yanmaktan onları kurtarmak için bol yağmurlarını gönder Allahım!


Sen her şeye kâdirsin; gücümüzü artır, sabrımızı artır, cesaretimizi artır, imkanlarımızı artır, rüzgarını durdur Allahım! Yangınları söndürme mücadelesinde devletimizi, milletimizi, görevleri başında amansızca mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak eyle Allahım!


Ya Rabbi! Zorluklarla mücadelede birlik ve beraberlik, sabır ve metanet, basiret ve dirayet lütfeyle. Emanet ve mesuliyet bilincimizi artır, hidayet ve istikametimizi daim eyle Ya Rabbi! İlahî Ya Rabbi! Bizlere, şanına yaraşır bir kulluk nasip eyle. Bizleri senin rızana ulaştıracak amellere muvaffak eyle! Gönüllerimizi sevginle mamur eyle.


Ya Rabbi! Bize dünya ve ahirette iyilikler ve güzellikler ihsan eyle. Bizi, ana-babamızı ve bütün müminleri bağışla. Şüphesiz sen, dualarımızı işiten ve kabul edensin.”

4 Ağustos 2021 Çarşamba

04 Ağustos 2021 23:30 Çarşamba CORONA GÜNLERİ.........................Ağustos sıcağında

Sıcak, çok sıcak!

Coronavirüs salgını ülkemizde 509.ncu gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 588 gün geçti. Bugün de vaka sayısı yükselmeye (24.832) devam etmiş. Neredeyse 25 bine ulaşmak üzereyiz. Vefatlarda da artış (126) sürüyor. Ağustos ayındayız, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklar var. Ülkemizin güzelim ormanlarını yakıp kül eden alevlerin harareti de üzerimizde. Bir de corona kazanı artan sayılarla kaynamaya başladı gibi. Sıcak günler yaşıyoruz, çok sıcak!

Belki güzel bir haber alır, serinleriz diye günlük aşı tablosuna bakayım dedim. Ama maalesef orada da tatmin edici bir veri yok. Saat 22:35 itibariyle son 24 saatte toplam 258.034 doz aşı yapılmış. Halbuki dün bu rakam 438.249 idi. Bir önceki gün de 233.138 idi. Geçen ayın bazı günler 1,5 milyona ulaşan rakamlarını hatırlayınca bu veriler oldukça düşük görünüyor. Hatta temmuz ayı ortalaması olan günlük 755.664 dozun bile çok çok altında.

Öyle görünüyor ki aşı uygulamasında biraz değil epey bir duraklama var. Bu duraklamaya sadece verilerde değil, bizzat kendim de şahit oldum. Yarın için 3.doz bioNtech aşı randevumuz vardı. Aile hekimliğinden önce bakanlıktan iptal edildi dediler. İkna olmadım birkaç yere telefon ettim. Biraz eveleme geveleme, sonra da itiraf geldi. "BioNtech" aşı dağıtımı yapılamamış. Sistemde hala aktif görünen randevumuz Perşembe gününden itibaren yeni bir tarihe güncellenecekmiş. Bakalım göreceğiz.

Sağlık Bakanlığının 3 Ağustos saat 19:00 verilerine göre: 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %66,42 olmuş. İkinci doz aşı uygulananların oranı ise %44,67 olarak görünüyor. Yine aynı aşı tablosu uygulamada bugüne kadar 1. doz aşı sayısını 41.225.091, 2.dozu 27.725.135 ve 3.dozu da 5.117.285 olarak gösteriyor. Toplam aşı sayısı ise  74 milyonu geçmiş (74.067.511) durumda.

Bu günlerde bir başka sıcak gündem devam eden Orman yangınları. Maalesef ülkemiz Temmuzun son günlerinden bu yana aynı anda pek çok yerde çıkan, çok sayıda orman yangınları ile mücadele ediyor. Bu yangınlardan bazıları 7 gündür hala söndürülemedi. Bakan Pakdemirli bugün yaptığı açıklamada, yangınlardaki son durumu paylaşarak,  "Muğla'da 5 yangın devam ediyor. 38 ilde 163 yangın çıktı. 152 tanesi söndürüldü" dedi.

Bakanın verdiği bilgiye göre: Marmaris'te belli bir noktada parlama var. Köyceğiz'de yangın devam ediyor. Kavaklıdere'de sabah saatlerinde söndürülen yangın öğleden sonraki saatlerde tekrar başladı. Milas'taki yangın hala devam ediyor ve ciddi. Denizli'de dün çıkan yangın kontrol altına alındı. Isparta'da öğle saatlerde iyiye giden yangın şu aralar yeniden alevlenmiş durumda.

Pakdemirli açıklamasında ayrıca: “Bugün Marmaris'te 45,5 dereceyle sıcaklık rekoru kırıldı. Önceki rekor 7 Temmuz 1988'de 45,2 olarak ölçülmüştü. Rüzgar dolayısıyla alevler sürekli yön değiştiriyor. 16 suatar uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız hava helikopteri, 805 arazöz, yaklaşık 5 bin 200 personel mücadele ediyor. Bu çok ciddi bir savaş. Bu savaşta moral ve motivasyonu yüksek tutmamız lazım. Herkesi sabırlı ve sağduyulu olmaya davet ediyorum” diye konuştu.

Tarım Orman Bakanının açıklamasında yer alan bir başka konu ise kamuoyunda süren “Hava araçlarıyla ilgili tartışma”. Pakdemirli şöyle konuşuyor bu konuda: “Portekiz'de 43 hava aracı var. Yunanistan'ın 18 hava aracı var. Fransa'nın 40. Bizim envanterde sürekli olarak çalıştığımız uçak ve helikopter sayımız yönetim helikopterimizi saymazsak 48, bunları da sayarsak 53-55'e ulaşıyor. Bazı yardım talepleri oldu çeşitli ülkelerden. Taleplerin çoğunu olumlu karşıladık. Toplamda 3 amfibik uçağımıza 3 amfibik uçak daha eklendi. 9 tane tanker uçağımız var. Helikopterimiz 57'ye vardı ve toplamda 72 hava aracına çıkmış olduk. Bu akut dönem geçtikten sonra bile Türkiye'nin bilançosunda her zaman 50 ve üzeri hava aracı oluyor olacak.”

Bakan yangınlar etrafında dönen tartışmaların doğru olamadığını ifade ederek: “Şu an milli birlik ve beraberlik zamanı, herkesle el ele yürüme vaktidir. İnşallah ilk yağmurlarla birlikte fidanlarımızı dikiyor olacağız” diyor.

İçişleri Bakanı Soylu ise yaptığı açıklamada, yangınlarla ilgili provokasyon yapıldığını belirterek, "Burada hiç kimse siyasi ve ideolojik bir ayrım ortaya koymadan mücadelesini sürdürüyor. Provokasyon var mı, var. Bunların hepsine göğüs gereceğiz" ifadelerini kullanıyor.

Soylu, ayrıca yaptığı konuşmada şunları dile getirmiş: “İlk 4,5 günü Antalya'da geçirmiştik. 2 günü aşkın süredir buradayız. Biraz önce Köyceğiz'den geldim. Bir milletin niçin millet olduğunu, bu devletin büyük devlet olduğunu bir kere daha hepimiz şahit olduk. Bugün konuştuğumuzda durumun biraz daha stabil olduğunu değerlendirmiştik. Öyle bir rüzgarla ve hava durumuyla karşı karşıyayız ki yarım saat, bir saat önce tamamen söndürdüğünüzü düşündüğünüz yangın yarım saat sonra çok daha şiddetli şekilde alevleniyor. Hava sıcak, nem az ve yönü sürekli değişen şiddetli rüzgar, bunlar hep dezavantajımız. Türkiye'deki tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, destek aldığımız tüm belediyelerimize, hatta şantiyelere ve özel sektöre teşekkür etmek istiyorum. Burada hiç kimse siyasi ve ideolojik bir ayrım ortaya koymadan mücadelesini sürdürüyor. Provokasyon var mı, var. Ormancının yanına gidip 'Siz işinizi yapmıyorsunuz' diyenler beni son derece rencide ediyor. Onlar Köyceğiz'de ateşin içindeydiler. Ormanın içinde arazözlerle yangını söndürmeye çalışmak bambaşka bir kahramanlık hikayesidir. Hal böyleyken “Menteşe'deki bütün evler yandı” diye kamuoyuna yanlış bilgi vermek insafsızlık ve vicdansızlıktır. Buradaki insanların hayatlarıyla ve duygularıyla oynamanıza kimse müsaade edemez.”

Soylu'dan 'toma' tartışmalarına da sert tepki var: “Şu tartışma o kadar ayıp bir tartışma ki, 'Polisin TOMA'sı vatandaş gösteri yaparken su sıkıyor, şimdi sıkacak mı?' Böyle bir laf olabilir mi? Böyle mi yangına yardımcı olacağız? TOMA dediğin araç ormanın içine giremez ki. Yerleşim yerlerinde oraya bir şekilde sıçramaması için itfaiye ve diğer araçlara yardımcı olurlar. Oluyorlar da. Onlarca TOMA var şu anda görevde. Jandarmanın helikopterlerinin teknik cihazları yoktu. Yangının boyutu büyüyünce bir gayret gösterdik. Türkiye'de bambi yok. Birçok ülkeden bulmaya çalıştık. Şu ana kadar da 4 tane bulduk. Yine bir ülkeden daha 3 tane bulduk. Elimizdeki bütün imkanları sevk etmeye çalışıyoruz. Tamamen yalan üzerinden bir provokasyonla karşı karşıyayız.”

“Çadır, konteyner, bu tür ihtiyaçların tamamı giderilmektedir. Herkes kolunu sıvamış, işin içine girmiştir. Hasar tespit çalışmalarımız Çevre Şehircilik Bakanlığımız tarafından yapılmaktadır. Tüm tarım zararları, arıcılıktan zeytinciliğe kadar, tespit edilmektedir. Aynı zamanda araç hasarları tespit edilmektedir. Bu saat itibarıyla toplam 543 bina, 784 konut, 64 işyeri, 5 tane kamu binası, bunlar da ağır, orta ve az hasar tespitleri gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra şu ana kadar yaklaşık 20 milyon liralık bir nakdi yardım geldi, taleplere ve ihtiyaçlara göre artmaktadır bu da. Tahliye konusunda da, dün verdiğim rakam yaklaşık 8 tam mahalle tahliye edilmişti, 5 de kısmi tahliye söz konusuydu. Şimdi ise bu sayı biraz daha arttı. Dünden beri, özellikle öğleden sonra rüzgarın yön değiştirmesiyle vatandaşlarımız tahliye etmek durumunda kaldık. Muğla'da 28 kırsal mahallede tahliye oldu. Kara artı denizden yaptığımız tahliye edilen kişi sayısı 16 bin 603.”

Maalesef devam ediyor

Coronavirüs salgını ülkemizde 510.ncu gününde. Dünyada Virüsün ortaya çıkmasının üzerinden de 589 gün geçti. Vaka sayıları hala yükselmeye (26.822) devam ediyor. 25 bini geçtik bari 30 bini bulmasa. Yeniden aynı kabusu yaşamak istemiyorum. Vefatlarda bir ileri bir geri (122) durumu var. Ama artık biliyoruz ki her vaka artışı neticede bir miktar vefat daha ekliyor bilançomuza. İşte şu anda 52 bine doğru (51.767) gitmekteyiz.

Ağustos ayının sıcakları da bastırdı üzerimize. Ankara bugün 38 dereceydi, yarın ve Cuma günü 37 olacakmış. Hafta sonu 31-32 dereceye düşüyor. Ama hafta başı tekrar 35-36 derecelerde olacakmışız. Belki Ağustosun ikinci yarısı yine 31-32 derecelere inebilirmiş. Sıcaklar sadece bizi yakmıyor, ülkemizin pek çok yerinde ormanları da yakıp kül ediyor. Bugün 8.nci gün hala ciğerlerimiz alev alev yanmakta.

Aşı tablosu ne diyor bir de ona bakalım. Saat 19:00 itibariyle son 24 saatte toplam 261.863 doz aşı yapılmış. Dün de bu rakam 258.034 idi. Bu veriler aşı uygulamasının da gevşediğini ve yavaşladığını açıklıyor.

Ancak bir düzeltme yapmalıyım. Bugün saat 11.30'da 3.doz bioNtech aşı randevumuz vardı. Önceki gün aile hekimliğinden bakanlıktan iptal edildi demişlerdi. İkna olmayıp birkaç yere telefon etmiştim. Bu sabah sistemden randevumuzun teyidi yinelenince aile hekimimizi yeniden aradım. Gelmiş, bu sabah itibariyle bioNtech aşısı eksiklerinin olmadığını ve saatinde gelip aşı olabileceğimizi söyledi. Gerçekten de gittik aşımızı yaptırdık. Neredeyse Bakanlığı bu problemden dolayı kabahatli görecektim. Bu zannımı memnuniyetle düzeltiyorum.

Bakanlığın 4 Ağustos saat 19:00 verilerine göre: 18 yaş üstü nüfusta birinci doz aşı uygulananların oranı %66,54 olmuş. İkinci doz aşı uygulananların oranı ise %44,84 olarak görünüyor. Yine aynı aşı tablosu uygulamada bugüne kadar 1. doz aşı sayısını 41.303.572, 2.dozu 27.831.610 ve 3.dozu da 5.194.192 olarak gösteriyor. Toplam aşı sayısı ise 74.329.374 olmuş.

Ama maalesef ülkemizin güneyinde devam eden orman yangınları 8. gününde. Orman yangınları ile ilgili son dakika haberleri de hala gelmeye devam ediyor. Soruşturmalar sonucu şu anda kasten orman yakmaktan iki kişi tutuklanmış. Terör şüphesi hala geçerli. Öte yandan yangınların söndürülemediği 7 şehrimizin 14 ilçesindeki çalışmalar da havadan ve karadan sürüyor. Bunlar: Antalya'nın; Manavgat ve Gündoğmuş, Muğla'nın; Marmaris, Köyceğiz, Milas, Kavaklıdere, Yılanlı ve Seydikemer, Aydın'ın; Karacasu, Isparta'nın; Sütçüler, Denizli'nin; Tavas ve Güney, Hatay'ın; Dörtyol ve Adana'nın Feke ilçelerindeki yangınlar.

Bakan Bekir Pakdemirli son yaptığı açıklamada:"33 ilde 167 yangın kontrol altına alındı. Orman kahramanlarının 7 ilde, 16 farklı yangınla olan mücadelesi durmadan devam ediyor" ifadelerini kullanmış. Tarım ve Orman Bakanının paylaştığı son duruma göre: Antalya ve Muğla'da devam eden yangınların ardından bazı mahalleler tahliye edilmiş. Yangın, Kemerköy Termik Santrali'ne yaklaşınca tesis boşaltılmış. Tam bu sırada Hatay'ın Dörtyol ilçesinden de bir yangın haberi daha gelmiş.

CNN Türk'te yer alan son dakika haberine göre Kemerköy Termik Santrali yakınındaki yangına müdahale devam ederken alevlerin yeniden ortaya çıkmaması için çalışmalar son hızıyla sürüyor. Yangına gece görüşüne de sahip olan hava araçları ile müdahale ediliyor. Emniyete ait TOMA'lar da soğutma çalışmalarına destek veriyor.

Son dakika haberlerine göre Bakan Çavuşoğlu da memleketi Antalya'dan gelişmeleri aktarmış: Bakan Çavuşoğlu: “6 uçak, 2 insansız hava aracı, 2'si yönetim 17 helikopter, 1878 araç ve 6 bin 500'den fazla personelle çalışmayı sürdürdük. Ukrayna'dan yola çıkan 4 uçak Isparta'ya indi. Bu akşam ve yarından itibaren yangın söndürme çalışmalarına katkı sağlayacaklar. Azerbaycan'dan yarın sabah 1 uçak ve içerisindeki 10 personel ve 40 itfaiye aracıyla da 150 personel karadan ülkemize gelecekler. Yarın İsrail'den bir şirketten kiraladığımız 2 uçak da gelecek” demiş.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum açıklamasında: “Yangının ilk saatleri itibarıyla devletimiz tüm kurumları ile Antalya Manavgat'ın yardımına koştu. Tüm ekiplerimiz insanüstü bir gayret ile çalışıyorlar. Ben bu mücadeleye katılan tüm çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullanmış.

İçişleri Bakanı Soylu da yaptığı paylaşımda: "Jandarma Teşkilatımız bünyesindeki, Sikorsky helikoptere su sepeti (bambi) takılarak Milas’ta yangın söndürme filosuna katıldı. Bu olay Jandarmanın tarihimizde bir ilk" demiş.

Bu arada Milli Savunma Bakanlığı'ndan: "Hatay Valiliğinin talebi üzerine Dörtyol ilçesinde başlayan yangına müdahale için 39’uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanlığımızdan 160 personel görevlendirilmiştir" şeklinde bir açıklama yapılmış.

Yangın büyük, çok yerde, nem az, sıcak hava şartları ve sürekli yön değiştiren rüzgar sebebiyle mücadele neredeyse göğüs göğüse yapılıyor. Herkesin elinden gelenin fazlasını yaptığı açık. Bugün bazı sanatçılarımızın da kendi çaplarında harekete geçtiğini gördüm, duydum. Ancak, böyle olağanüstü bir felaket anında bile çenesini tutamayan, parmaklarına hakim olamayan pek çok kişi var.

Etiketi ne olursa olsun. İster yazar, ister sanatçı, ister profesör ya da siyasi böyle büyük bir felaket üzerine yeni yeni fitne ateşleri yakmak da ne oluyor? “Senin, benim hepimizin ortak zenginliği, memleketimizin ormanları yanıyor be adam! Neron gibi eline cep telefonunu, tabletini, bilgisayarını her neyse alıp sağa sola tutuşturulmuş twet okları atmanın alemi ne? Aklından zorun mu var, yoksa yüreğin vicdanın mı kurumuş?

Farzet ki bir ev yanıyor. Senin ya da benim fark etmez. İlk yapacağımız şey nedir? Sönmesi için çabalamak mı, yoksa karşısına geçip ona buna yalan yanlış hezeyanlarla sövüp saymak mı? Bundan siyasi bir rüzgar yakalamak istiyorsan emin ol o ateş, o alevler gerçek! Yanan orman varlığı da hepimizin. Böyle bir halde hangi hesabın varsa, ancak bir hain kimliği elde edebilirsin. 

İçin kin ve nefretle dolu, onu da anlıyorum. Her fırsatta kalbini kusuyorsun. Kiminle hesabın varsa çık zamanı geldiğinde gör beni ilgilendirmez. Her şeyin bir usulü, yeri zamanı var. Benim sevdiğimi de ille sevmek zorunda değilsin. Ama bari ateşin içinde canla başla mücadele eden o kahramanlara saygın olsun. Birşey yapamıyorsan hiç olmazsa sus! Oturduğun yerden laf atmakla hiçbir peynir gemisi yürümemiştir.”

3 Ağustos 2021 Salı

04 Ağustos 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı225..........................Str.2.4.1 Hedefleri (III)

Str.2.4.1 Hedefleri (III)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel ayaklarından ikincisi olan ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Geçen haftalarda ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacı yolunda ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ stratejisine ait 11 hedef ile ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörüyle ilgili 19 hedefin ilk 10’unun  ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ önerilerimizi okumuştunuz. Şimdi sırada söz konusu stratejinin ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörüyle ilgili geriye kalan 9 hedefi var. Yine belirtelim ki; şayet temel amaçlarımızdan biri ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ ise onun olmazsa olmaz Stratejik Amaçlarından biri ‘‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ ve onun da araçlarından önde geleni ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? elbette ki bu stratejimizin uygulanmasıyla gerçekleşecek. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede diğerleriyle birlikte; ‘Özgün bir model ortaya koyma’ stratejisi uygularsa; var olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmayı, zayıf taraflarını da gidermeyi başarabilecek. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede ‘Kalkınmayı başarmış üretken bir Susurluk’ vizyonuna ulaşabilir.

                Daha önce ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektöründe dikkate alınması gereken; ‘THD.09.6-Bitki ve hayvan hastalıkları’ ve ‘THD.09.7-İnsanları etkileyen salgın hastalıklar’ gibi bazı tehditlerle karşı karşıya olunacağı varsayılmıştı. Ayrıca; ‘ZY.09.5-Seçilen büyükbaş hayvan ırkı konusundaki sorunlar’ ve ‘ZY.09.6-Meraların değerini bilmemek ve bu meralardan yeteri kadar yararlanamamak’ gibi bazı önemli zayıflıklarımız olduğu da değerlendirilmişti. Neticede bu tehdit ve zafiyetlere karşı ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ stratejimizle mücadele edilebileceği ve ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olma’ stratejik amacımıza ulaşılabileceği varsayımından hareketle; ‘HDF.2.4.1.17-Bitki ve hayvan hastalıklarıyla mücadelede üniversite destekli doğal yöntemlerden yararlanmak’,’HDF.2.4.1.18-Yönetmelik gereği Hayvan Sağlığı Zabıtası Komisyonunun Bulaşıcı ve Salgın Hastalıklar konusunda aldığı kararlara uyulmasını sağlamak’,’HDF.2.4.1.19-Tescili yapılmayan hayvanların tescil ve kayıt altına alınmasını sağlayarak hayvan sigortasının yapılmasını özendirmek’,’HDF.2.4.1.20-Gerekli aşıların aksatılmadan ve belli bir program dahilinde yapılmasını sağlamak’,’HDF.2.4.1.21-Bulaşıcı ve Salgın Hastalıkla mücadelede hayvanların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmelerine azami özen gösterilmesini sağlamak’,’HDF.2.4.1.22-Hayvan ölülerinin usulüne uygun yok edilmesi, gömüldükleri alanın yer altı su kaynaklarına ve meralara yakın olmamasını sağlamak’,’HDF.2.4.1.23-Bakanlığın hayvan yetiştiriciliği, sağlığı ve nakilleri konusundaki düzenlemeleri hakkında bilgilendirici ve eğitici etkinlikler düzenlemek’,’HDF.2.4.1.24-Yöremizde yetiştirilecek büyükbaş hayvan ırkı konusunda daha isabetli seçimler yapmak‘ ve ‘HDF.2.4.1.25-Mevcut meralarımızı koruma ve daha verimli yararlanmak üzere ıslah, bakım ve sulanmalarını başarmak’ şeklinde 9 hedef öngörülmüştü.


Hiç kuşkusuz üretilen bitki ve hayvanlarda görülen ‘Hastalıklar’ dikkate alınması gereken olumsuzluklar. ÜRETİMİN TEMEL PRENSİBİ, ELDEKİ POTANSİYELDEN MÜMKÜN OLAN EN YÜKSEK VERİMİ ALMAK. Ancak üreticilerin ve yetkililerin bütün önlem ve çabalarına rağmen, hastalık ve zararlıların tarımsal üretimde neden olduğu kaybın önüne de geçilemiyor. ZİRAİ HASTALIKLARIN HER YIL DÜNYA GENELİNDE VERDİĞİ ZARAR, TOPLAM ÜRETİMİN NEREDEYSE %15’İNE DENK. HASTALIKLARDAN KURTULMAYI BAŞARAN ÜRÜNLERİ İSE BİR BAŞKA TEHLİKE BEKLİYOR: ZARARLILAR. Tüm dünyada zararlıların yol açtığı üretim kaybınınsa her yıl %9 ila %21 arasında değiştiği tahmin ediliyor. TÜRKİYE’DE YETİŞTİRİLEN KÜLTÜR BİTKİLERİNİ TEHDİT EDEN 500’DEN FAZLA HASTALIK, BAKTERİ, FUNGUS, VİRÜS VE PARAZİT ZARARLI BULUNUYOR. BUNLARDAN 35-50-TÜR EKONOMİK ÖNEM TAŞIMAKTA. BUNLARIN TOPLAM TARIM ÜRETİMİNE ZARARI, YILLIK ÜRETİMİN NEREDEYSE %40’INA ULAŞIYOR. Bulaşma riskini azaltmak için ekilebilir arazilerin bir kısmının her yıl nadasa bırakıldığı da hesaba katılınca, mevcut üretim potansiyelinin önemli bir kısmından verimli bir şekilde yararlanılamadığı açık. ZİRAİ HASTALIKLARLA MÜCADELEDE İLK ADIM, BAZI ZARARLI ÜRETİM ALIŞKANLIKLARININ TERK EDİLMESİYLE ATILABİLİR. Çünkü sorgulanmaksızın yüzyıllardır uygulanan bazı yöntemler, aslında büyük kayıplara ve risklere yol açabiliyor. ÖRNEĞİN DALLARA VURARAK MEYVE TOPLAMA, DALLARDA YARALAR AÇARAK HASTALIK BULAŞMA RİSKİNİ ARTIRIYOR. DOLAYISIYLA BAZEN BASİT BİR ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİ, MESELA MÜNAVEBE YÖNTEMİ YA DA DEĞİŞİK ÜRÜNLER YETİŞTİRME YOLUNU TERCİH ETMEK ETKİN BİR ÇÖZÜM OLABİLİR. Geleneksel olarak zararlılarla mücadelede ilk akla gelen kimyasal ilaçlama yöntemi ise dikkatli kullanılmadığında yarardan çok zarar getiren bir uygulama. ZİRAİ MÜCADELE ANCAK GEREKTİĞİNDE YAPILMALI. Tarımsal savaş nihayetinde hastalık ve zararlıların etkisi ile meydana gelecek olan kayıpların önlenmesi demek. HASTALIKLAR, BİR BİTKİNİN HERHANGİ BİR ORGANINDA VE HERHANGİ BİR GELİŞME DÖNEMİNDE ETKİLİ OLABİLİR. VERİMİ DÜŞÜRÜR VE BAZI BİTKİLERİN NİTELİĞİNİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLER. HATTA BAZI HASTALIKLAR, BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNİN BELİRLİ YERLERDE YETİŞMESİNE TAMAMEN ENGEL OLABİLİR. Öte yandan hayvansal ürünlerin insan beslenmesindeki tartışılmaz yeri hayvan sağlığının önemini de arttırıyor. HAYVANCILIK ZATEN HER YÖNÜYLE STRATEJİK BİR SEKTÖR. ZİRA HAYVAN SAĞLIĞI TESİS EDİLEMEDİĞİNDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE CİDDİ VERİM KAYIPLARI OLUŞTUĞU GİBİ İNSAN SAĞLIĞI DA BUNDAN OLUMSUZ ETKİLENİYOR. Bu yüzden TARIM BAKANLIĞINCA, HAYVAN HASTALIKLARININ KONTROL ALTINA ALINABİLMESİ, ERADİKASYONUNUN SAĞLANMASI AMACIYLA BİRÇOK PROJE YÜRÜTÜLMEKTE. Bunların arasında hayvan hastalıkları ile mücadele yanında, hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması, HAYVAN HAREKETLERİNİN KONTROLÜ, HALK SAĞLIĞI VE HAYVAN REFAHININ SAĞLANMASI, HASTALIKLARIN TEŞHİS VE TEDAVİ HİZMETLERİ İLE SAĞLIKLI HAYVANSAL ÜRÜN ELDE EDİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR da var. Bu çerçevede şayet ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ stratejik amacımız varsa ve ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’ stratejisi izleyeceksek önümüze koyacağımız hedeflerin de bu istikamette olması doğal. Elbette bitki ve hayvanlarda görülen hastalıklar konusunda esas itibariyle Bakanlığın uygulama ve tedbirlerine riayet edilmesini sağlamak gerekiyor. İlaveten BİTKİ VE HAYVAN HASTALIKLARIYLA MÜCADELEDE ÜNİVERSİTE DESTEKLİ DOĞAL YÖNTEMLERDEN YARARLANMAK özgün çözümler geliştirmek açısından yararlı olabilir. 

Bulaşıcı hastalık nedeni mikro canlılar yerkürede bilinen en eski canlılar. Birçok yaşam zincirinde yer alıyorlar ve yalnızca binde birinin diğer canlılar için patojen olduğu kabul ediliyor. Böyle mikro canlılar ile insan veya hayvan arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusu. İNSANLARI ETKİLEYEN BÖYLE SALGIN HASTALIKLAR İÇİN ÖRNEK OLARAK SIĞIR VEBASI, ŞAP, TÜBERKÜLOZ, KUŞ GRİBİ VE KORONA TÜRÜ VİRÜSLERİ GÖSTEREBİLİRİZ. Bu tür salgınlar neticesinde geçmişte yaşanan ölümler nedeniyle toprağı süremeyen çiftçilerin tarımdan elde ettikleri gelirleri azalmış, hayvanlardan sağlanan et, süt, yoğurt, peynir gibi gıda maddeleri azaldığından büyük fiyat artışları yaşanmıştı. Başta et ve süt olmak üzere ciddi verim düşüklüğü yaşanırken, çok sayıda genç hayvan ölümü gerçekleşmişti. NETİCEDE HASTALIĞIN YAYILMASI SEKTÖRÜ OLUMSUZ ETKİLERKEN TARIM SEKTÖRÜNDE YAŞANAN BU OLUMSUZLUKLARI EKONOMİLERİ DE DERİNDEN ETKİLEDİĞİ GÖRÜLMÜŞTÜ. Bilim insanları, ormanların ve biyo çeşitliliğin azalması sonucu covid-19 gibi yeni ölümcül pandemilerin ortaya çıkabileceği uyarısı yapıyorlar. Buna göre ORMANLARIN HIZLA YOK EDİLMESİ, TARIM ALANLARININ KONTROLSÜZ ŞEKİLDE GENİŞLETİLMESİ, UZAK BÖLGELERE MADENLER İNŞA EDİLMESİ, VAHŞİ HAYVANLARIN GIDA, GELENEKSEL TIP VEYA EGZOTİK EV HAYVANLARI OLARAK İSTİSMAR EDİLMELERİ, HASTALIKLARIN VAHŞİ YAŞAMDAN İNSANLARA DOĞRUDAN GEÇİŞİNE YOL AÇIYOR. Bunun sonucunda da her yıl dünya nüfusunu etkileyecek beş ya da altı yeni pandeminin ortaya çıkabileceği belirtiliyor. KUŞKUSUZ BULAŞICI VE SALGIN HASTALIK ÇIKMADAN ÖNCE VE ÇIKTIKTAN SONRA YAPILACAK BİRÇOK FARKLI MÜCADELE VAR. Bunun için her şeyden evvel Tarım Bakanlığının Bulaşıcı ve Salgın Hastalıkların önlenmesine ilişkin yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesine odaklanılmalı. Bu çerçevede: YÖNETMELİK GEREĞİ HAYVAN SAĞLIĞI ZABITASI KOMİSYONUNUN BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLAR KONUSUNDA ALDIĞI KARARLARA UYULMASINI SAĞLAMAK öncelikli hedef konumunda. Dolayısıyla Bulaşıcı ve Salgın Hastalık ‘Kriz Yönetim Merkezleri’ ve ‘Komisyon’ tarafından yapılan duyurular, açıklamalar TV, radyo vs. iletişim araçlarından takip edilerek herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Bölgedeki hastalıkların daima takip edilmesi, sürünün sağlık durumunun yapılacak kontrollerle tespit, kayıt ve izlenmesi son derece önemli. TESCİLİ YAPILMAYAN HAYVANLARIN TESCİL VE KAYIT ALTINA ALINMASINI SAĞLAYARAK HAYVAN SİGORTASININ YAPILMASINI ÖZENDİRMEK hedefi bu nedenle stratejik bir mesele. BU BAĞLAMDA HASTALIKLARIN DURUMUNA GÖRE SÜRÜNÜN MÜMKÜN OLDUĞU KADAR KAPALI TUTULMASI YA DA KAPALI BAKIM VE BESLEMEDE YETERLİ HAVA VENTİLASYONU İÇİN DÜZENLEMELER YAPILMASI GEREKEBİLİR. YİNE HAYVAN ALTLIKLARININ ÖZELLİKLE KAPALI SİSTEMLERDE UZUN SÜRE BEKLETİLMEMESİ, HAYVANLARIN MERAYA KADEMELİ OLARAK ÇIKARILMASI ÖNERİLİYOR. Bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar için yapılan kontrol programı çerçevesinde GEREKLİ AŞILARIN AKSATILMADAN VE BELLİ BİR PROGRAM DAHİLİNDE YAPILMASINI SAĞLAMAK da aksatılmamalı. Buzağı dünyaya gelir gelmez, yapılacak aşılar belli ama yine de işletmelerden ya da aşı probleminden kaynaklanan bazı sorunlar olabiliyor. AYRICA YETERSİZ BESLENEN HAYVANLAR HER TÜRLÜ ENFEKSİYONA AÇIK HALE GELDİKLERİ İÇİN ‘BULAŞICI VE SALGIN HASTALIK’ İLE MÜCADELEDE HAYVANLARIN HASTALIKLARA KARŞI DİRENÇLİ OLMALARI ÇOK ÖNEMLİ. Bunun için BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLA MÜCADELEDE HAYVANLARIN YETERLİ, DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENMELERİNE AZAMİ ÖZEN GÖSTERİLMESİNİ SAĞLAMAK gerekiyor. Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların sağlıklı hayvanlardan ayrılması için Yönetmelik gereği tecrit uygulanması söz konusu. BU KAPSAMDA HASTALIK ÇIKAN VEYA ŞÜPHELİ OLAN ÇİFTLİK, AYNI YÖNETMELİK GEREĞİ KORDON VE KARANTİNAYA ALINIYOR VE HAYVAN YETİŞTİRİCİLERİNİN UYMALARI GEREKEN HUSUSLARA HARFİYEN UYMALARI SAĞLANIYOR. Mesela HAYVAN ÖLÜLERİNİN USULÜNE UYGUN YOK EDİLMESİ, GÖMÜLDÜKLERİ ALANIN YER ALTI SU KAYNAKLARINA VE MERALARA YAKIN OLMAMASINI SAĞLAMAK dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu. Bu itibarla çiftlikte çalışan personelin,  yetiştiricilerin, kooperatiflerin ve Birlik üyelerinin; hastalıkta ve hastalık çıkmadan önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hayvan yetiştiriciliği, sağlığı ve nakilleri konusunda yayınlanan kanun, yönetmelik, tebliğ ve uyulması gereken kurallar hakkında bilgilendirilmeleri zorunlu. Bunun için HER YIL UYGULAMAYA KONULAN ‘HAYVAN HASTALIKLARIYLA MÜCADELE PROGRAMI’ HAKKINDA BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI DÜZENLENMELİ, KAMUOYU VE HAYVAN YETİŞTİRİCİLERİ ORTAYA ÇIKAN BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLAR VE ALINAN TEDBİRLER HAKKINDA AYDINLATILMALI. Bu meyanda halka ve yetiştiricilere yönelik bilgilendirici ve eğitici seminer, kurs ve konferansların düzenlenmesi faydalı olur. İşte bu stratejik mesele de BAKANLIĞIN HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ, SAĞLIĞI VE NAKİLLERİ KONUSUNDAKİ DÜZENLEMELERİ HAKKINDA BİLGİLENDİRİCİ VE EĞİTİCİ ETKİNLİKLER DÜZENLEMEK  hedefi ile ilgili.

Hayvancılık konusundaki deneyimler seçilen büyükbaş hayvan ırkı konusunda da bir sorun olduğuna işaret ediyor. BÖLGEMİZDE YETİŞTİRİLEN HOLSTEİN CİNSİ HAYVAN NİHAYETİNDE BİR SÜT IRKI. DOĞRUDUR, ÇOK SÜT VERİYOR ANCAK YAVRU SAYISI AZ VE HASTALIKLARA DAYANIKLI DEĞİL. Bir holstein ırkı yavru ne kadar yem verilirse verilsin 300 kilogram civarında oluyor. Fakat SEMENTAL GİBİ BAŞKA BAZI IRKLAR DAHA UZUN ÖMÜRLÜ VE DAYANIKLILAR. AYRICA 20-25 KİLO CİVARINDA SÜT VERİRKEN, 8-10 BUZAĞI, 400 KİLOGRAM CİVARINDA ET ALINABİLİYOR.  Bu yüzden; durumun gözden geçirilerek; YÖREMİZDE YETİŞTİRİLECEK BÜYÜKBAŞ HAYVAN IRKI KONUSUNDA DAHA İSABETLİ SEÇİMLER YAPMAK durumundayız.

HAYVANCILIKTA BİR DİĞER ÖNEMLİ KONU BÖLGEMİZDE BULUNAN MERALARIN DEĞERİNİ BİLEMEMEK VE BU MERALARDAN YETERİ KADAR YARARLANAMAMAK. Sadece Göbel bölgesinde 4000 dönüme yakın mera var ama verim ömrü çok kısa. Bu bağlamda MEVCUT MERALARIMIZI KORUMA VE DAHA VERİMLİ YARARLANMAK ÜZERE ISLAH, BAKIM VE SULANMALARINI BAŞARMAK hedefi istikametinde daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Böylece mevcut meralarımızı koruyabilir, ıslah edip sulayarak yıl içerisinde hayvancıya olan katkısını arttırabiliriz.

2023 yılından itibaren orta vadede ilçemizin geleceği için ‘Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ la ilgili yapılacak çok şey var. Ancak bunu yaparken geçmişten gelen değerlerimizi unutmamak gerektiğini de biliyoruz. Meselâ bir ‘Önce Vatan’ şehri olarak ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’imiz böyle bir değer. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlarımız var. ‘Özgün bir model ortaya koyma’ konusunda onlardan niçin yararlanmayalım ki? Ayrıca sahiplenilmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’ de bu alanda çok özel bir yere sahipler. Yine orta vadede KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK için ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’  da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi gereken avantajlar. Öte yandan ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’mizi her şeye rağmen korumak ve bu emaneti gelecek nesillere taşımak mecburiyetindeyiz.  Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor. Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Bazen İlçe Tarım Müdürlüğü (İTM), Ziraat Odası (ZO) ve Kaymakamlık (K) liderliğinde hareket edilmesi gerekebilir. Onlara da yerine İlçe Sağlık Müdürlüğü(İSM)ve Ticaret ve Sanayi Odası Borsa (TSOB) destek verip Susurluk için etkin bir şekilde Tarım Orman Bakanlığı  (TOB) ve Balıkesir İl Tarım Müdürlüğünden (BİTM)  yardım almayı sağlayabilmeliler. Uygulamalar Stratejik Plan Ekibinin (SPE) sekretaryasında yürütülürken, ihtiyaç duyulduğunda; Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMA) ve bir Üniversiteye (ÜN) de başvurulmalı. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda. 

yyalcin3@gmail.com