Str.2.3.1 Hedefleri (II)
‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında ‘Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ikincisi olan ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN
BİR SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Geçen hafta ‘StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ stratejik amacı yolunda ‘‘Str.2.3.1-Üretken olma’ stratejisine ait 8 hedefin ‘NASIL
GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ önerilerimizi okumuştunuz. Şimdi sırada aynı temel amacın bu defa; ‘‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörüyle alakalı 9 hedefi var. Konuya geçmeden evvel
yine belirtelim ki; şayet temel amaçlarımızdan biri ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI
BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ ise onun olmazsa olmaz Stratejik
Amaçlarından biri ‘‘StrA.2.3-Üretkenlik ve
Rekabetçilik’ ve onun da aracı ‘Str.2.3.1-Üretken
olma’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin
gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? elbette ki bu stratejimizin uygulanmasıyla
gerçekleşecektir. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf
taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak
olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede; ‘Üretkenlik
ve Rekabetçilik’ yaklaşımı ve ‘Üretken olma’’ stratejisi sayesinde var
olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmış, zayıf taraflarını da gidermiş olacak.
Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede ‘Kalkınmayı
başarmış üretken bir Susurluk’ temel amacına ulaşabilir.
Bu hafta yazımızın
da başlığı olan ’Str.2.3.1’stratejisi çerçevesinde Susurluk için belirlenmiş ‘09-TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörü hedefleri ile devam ediyoruz. Daha önce bu sektörde “GY.09.8-Sektöre dayalı sanayi oluşumları ve yüksek
rekabet gücü konusunda güçlü potansiyel” bir güçlü yön olarak
değerlendirilmişti. Ayrıca; ‘ZY.09.1-Tarım arazilerinin ve işletmelerin küçüklüğü, verim düşüklüğü” ve “ZY.09.2-Hayvancılık
işletme ölçeklerinin küçük olması’ gibi
zafiyetler ile “ZY.09.3-Ekonomik olmayan faaliyetler,
verimsizlik ve kötü yönetim” , “ZY.09.4-Boşalan köyler ve yaşlı nüfus” ve “ZY.09.5-Tarım ve hayvancılıkta çalışacak
insan gücünün azalması’ gibi sorunlar olduğu da görülmüştü. Sonuçta
bu konuya yönelik olarak;“HDF.2.3.1.09-Sektöre
dayalı sanayi oluşumları konusundaki güçlü yönümüzü yüksek bir rekabet gücüyle
sürdürmek”, “HDF.2.3.1.10-Tarım arazileri ve işletmelerinin ekonomik
büyüklükten aşağıya düşmemesi için çiftçilerimizi bilinçlendirmek”,
“HDF.2.3.1.11-Verimliliği arttırmak üzere toprak özelliklerinin belirlenmesi ve
arazi kullanım planlaması konularında işletmelere yardımcı olmak”,
“HDF.2.3.1.12-Hayvancılıkta rasyonel işletme ölçeklerinin bilinmesini sağlamak
ve bu yönde çaba göstermek”, “HDF.2.3.1.13-Tarım ve hayvancılıkta
üretim-ürün-lojistik-pazarlama zincirini kuracak entegre tesislere yönelmek”,
“HDF.2.3.1.14-Uygun olan alanlarda tarımsal üretim, muhafaza ve pazarlama
kooperatifleri kurmak ve güçlendirmek”, “HDF.2.3.1.15-Milli Tarım projesi
kapsamında planlı havza yönetimine uyum göstermek”, “HDF.2.3.1.16-Kırsal alanda
nitelikli genç üreticiler yetiştirilmesine ve verimli işletmeler kurmalarına
yardımcı olmak” ve “HDF.2.3.1.17-Örnek Tarım ve hayvancılık
projeleri yapılmasını ve uygulanmasını sağlamak” şeklinde 9 hedef ‘StrA.2.3-Üretkenlik
ve Rekabetçilik’’ stratejik amacımıza ulaşmak
üzere ve ‘Str.2.3.1-Üretken olma’’’ stratejisi çerçevesinde tespit edilmişti.
Elbette
bu sektörde bazı zafiyetler ve gerçeklikler de söz konusu. Bu
yüzden ÖNGÖRDÜĞÜMÜZ HEDEFLERİN
BÜTÜN BU
MESELELERDE DAHA ÜRETKEN VE
REKABETÇİ BİR
YAPI İÇİN BİZE
YARDIMCI OLABİLMESİ LAZIM. Türkiye’de nüfusun artışına paralel, işlenebilir arazilerin artmaması neticesinde,
toprak üzerindeki nüfus baskısı giderek artıyor ve tarımsal işletme arazileri sürekli parçalanmaya devam ediyor. Türkiye’de TARIM İŞLETMELERİNİN ÇOĞUNLUĞU
YETER BÜYÜKLÜKTE
OLMADIĞI GİBİ, TARIM TOPRAKLARI DA ÇOK PARÇALANMIŞ
VE VERİMLİ BİÇİMDE
İŞLENEMEYECEK DURUMA GELMİŞ DURUMDA. Tarım arazileri bir tarımsal işletmenin
verimli olamayacağı kadar küçülmüş ve birbirinden uzak,
dağınık vaziyette. YAPILAN ARAŞTIRMALAR ARAZİ
PARÇALANMASI
İLE İŞLETMELERİN KÜÇÜLMESİNİN
BİRLİKTE GELİŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR. Bu açıdan Tarım arazilerinin ve
işletmelerin küçüklüğü ve verim düşüklüğü en önemli zafiyetlerimizden
biri. Günümüzde, toprağın vazgeçilemezliği ve sınırlı üretim faktörlerinden biri olduğu çok açık. Oysa parçalılık ve dağınıklılık
tarımsal yapıda bozukluklara ve verimsizliğe yol açtığı gibi verim artırıcı önlemlerin alınmasını da
zorlaştırmakta. Sonuç, doğal olarak maliyetlerin de yükselmesi oluyor. Bu nedenle
ülkemizde gittikçe daralan tarım arazilerinde üretimde verimlilik için; ÖNCELİKLE
TARIM ARAZİLERİNİN EKONOMİK BÜYÜKLÜKTEN DAHA
KÜÇÜK PARÇALARA
AYRILMAKTAN KORUNARAK AMACA UYGUN KULLANILMASI GEREKİYOR. Bu sebeple sınırlı
toprağımızın yetenek ve niteliklerinin belirlenmesi ile arazi kullanım
planlaması yapılması bir zorunluluk. ARAZİ
TOPLULAŞTIRMALARININ BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ NOKTASINDA BÜYÜK FAYDASI
OLACAĞI BEKLENİYOR. Ancak bir taraftan da; TARIM
ARAZİLERİ VE İŞLETMELERİNİN EKONOMİK BÜYÜKLÜKTEN
AŞAĞIYA DÜŞMEMESİ İÇİN ÇİFTÇİLERİMİZİN
BİLİNÇLENDİRİLMESİ
ihmal edilmemeli. İkincisi: VERİMLİLİĞİ
ARTTIRMAK ÜZERE
TOPRAK ÖZELLİKLERİNİN
BELİRLENMESİ VE ARAZİ KULLANIM PLANLAMASI KONULARINDA İŞLETMELERE YARDIMCI
OLMAK gerekiyor. Arazi toplulaştırması, çiftçilerimizin
bilinçlendirilmesi ve arazi kullanım planlaması gibi konular NIHAYETINDE ILGILI DEVLET KURUMLARININ GÜÇLÜ
DESTEĞINE IHTIYAÇ GÖSTERIYOR.
Ancak öncelikle SUSURLUĞUN IDARECILERI, SEKTÖR KURULUŞLARI VE
ÇIFTÇILERIMIZIN BU YOLA NIYETLENMELERI LAZIM. AMAÇ VE GÜÇ BIRLIĞI YAPILIRSA
SIYASI DESTEĞIN ALINMAMASI IÇIN HIÇBIR SEBEP YOK.
Genel olarak Türkiye tarım ve hayvancılık sektörünün en önemli sorunu İŞLETME SAYISININ FAZLALIĞI, ANCAK BU İŞLETMELERE DÜŞEN
ARAZİNİN ÇOK AZ BÜYÜKLÜKTE
OLMASI. Bu araziler ise miras,
alım-satım, ortakçılık, yollar ve kanal inşalarından dolayı sürekli parçalanmakta. Oysa hayvan ve
hayvansal ürünler elde etmek amacıyla üretim faktörlerini bilinçli ve sistemli şekilde bir
araya getiren, azami kâr elde etmek amacıyla üretimde bulunan, bu üretim sonucu katma değer
sağlayan iktisadi ünitelere hayvancılık işletmesi deniyor. BİR
EKONOMİNİN BÜYÜMESİ GELİŞMESİ,
O EKONOMİDE FAALİYET GÖSTEREN
İŞLETMELERİN ÖLÇEKLERİNİN
BÜYÜMESİ VE
SAYILARININ ARTMASIYLA MÜMKÜN. İşletme yapılarının rasyonel hale gelmesi,
devamlı ve tam kapasitede çalışabilmesi de buna bağlı.
Oysa sadece ilçemizde değil genel olarak ülkemizde Hayvancılık işletme ölçeklerinin küçük olması üstesinden gelinmesi gereken
önemli bir zafiyet. HAYVANCILIK İŞLETMELERİNİN
BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ AİLE İŞLETMELERİ VE KÜÇÜK ÖLÇEKLİLER.
HEM BÜYÜKBAŞ HEM
DE KÜÇÜKBAŞ
HAYVANCILIK İŞLETMELERİNİN ÇOĞUNLUĞUNDA
ÜRETİMDE GELENEKSEL YAPI HAKİM. Hayvancılık işletmeleri
genellikle işletme tanımında ifade edilen ekonomik bilinçten yoksun. Şayet bir
işletmede ekonomik bilinç yoksa üretimde kazançlı bir maliyet fiyat
ilişkisi kurmak da kolay olmaz. OYSA EKONOMİNİN BÜYÜMESİ VE
GELİŞMESİ, TÜM SEKTÖRLERDE
OLDUĞU GİBİ HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE DE BÜYÜK
ÖLÇEKTE ÜRETİM
YAPAN, DEVAMLI VE TAM KAPASİTEDE ÇALIŞAN,
İHRACAT YAPAN, YATIRIM YAPARAK GELİŞEN İŞLETMELERE SAHİP OLMAKLA MÜMKÜN. Öte yandan İŞLETMELERDEKİ RASYONELLEŞME GİRİŞİMLERİ VE BU YÖNDE
ALINACAK TEDBİRLER KIRSAL EKONOMİK KALKINMA VE İSTİHDAM İÇİN DE
HAYATİ ÖNEM
TAŞIYOR. Bu yüzden mevcut zafiyetimizin telafisi ancak; HAYVANCILIKTA
RASYONEL İŞLETME ÖLÇEKLERİNİN
BİLİNMESİNİ SAĞLAMAK VE BU YÖNDE ÇABA GÖSTERMEKLE
sağlanabilir. Rasyonel işletme ölçeklerinin bilinmesi kolay, ilgili kurum ve
kuruluşlar yardımcı olabilir. Fakat asıl yapılması gereken bunları hayata
geçirmek. İŞLETMELERDE RASYONELLEŞME
GİRİŞİMLERİ BAŞLATABİLMEK VE ONU SÜRDÜREBİLMEK. Bunun için de bilgiye, amaca inanmaya, desteğe
ve güçbirliğine ihtiyaç var. Parayla ve maddi unsurlarla ilgili sorunlar sonra
gelir.
Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminine göre dünyada kırsal nüfustaki azalma gibi
tarımsal istihdamın toplam istihdam içerisindeki payı da azalma
eğiliminde. Günümüzde dünya nüfusu içerisinde kırsal nüfus oranı yüzde 45’e kadar düşmüş durumda. Nitekim ÜLKEMİZDE
DE ZAMAN İÇERİSİNDE
KIRSAL NÜFUS
AZALMASI GİBİ, TARIMSAL FAALİYETLERDE BULUNANLARIN PAYI DA AZALIŞ GÖSTERMİŞ. Cumhuriyet döneminin başında toplam
istihdam içerisinde tarımsal istihdamın payı yüzde 80’ler düzeyinde iken günümüzde ancak yüzde 18,4 seviyesinde. Yani YAKLAŞIK ÇALIŞAN
HER BEŞ KİŞİDEN SADECE BİRİ TARIM SEKTÖRÜNDE VE RAKAMLAR
GİTTİKÇE DAHA DA
AZALMA EĞİLİMİNDE. Kırsal alanda giderek boşalan köyler ve yaşlı nüfus gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu
sorun sanayileşme ile ortaya çıkan genel bir tehdit olsa
da bu olgunun ilçemize yansıması Tarım ve hayvancılıkta çalışacak insan gücünün azalması olarak ortaya çıkıyor. Çevremizdeki büyük kentlerde kümelenen ekonomik
faaliyetler ve refah gençlerimiz için çekim merkezi olmuş durumda. TARIMIN
GENÇLER
TARAFINDAN CAZİP BİR İSTİHDAM ALANI OLARAK GÖRÜLMEMESİ
VE KIRSAL KESİMDE TARIM DIŞI SEKTÖRLERDEKİ
İSTİHDAM POTANSİYELİNİN DÜŞÜK OLMASI,
GENÇLERİN
KIRSAL ALAN DIŞINDA İŞ ARAMASINA NEDEN OLUYOR. Buna neden olan şey
kırsaldaki insanların ekonomik ve sosyal beklentilerinin karşılanamaması. Böyle olduğunda kente göç kaçınılmaz hale geliyor.
Kentlerde hizmet ve sanayi sektörlerinin düşük vasıflı işgücü talebi de, kırsal alandaki genç nüfusun kente göç etme eğilimini artırmakta. Bu durum aslında
kentlerin de dengesini bozmakta. Ancak GENÇ NÜFUSUN
KENTE GÖÇ ETMESİ, DİNAMİK BİR KIRSAL EKONOMİ İÇİN İHTİYAÇ DUYULAN ÜRETKEN
İŞGÜCÜNÜN DE
KAYBI ANLAMINA GELİYOR. Çalışacak insan gücünün azalması, özellikle de KÖYLERDE
AZALAN ÜRETİCİ NÜFUS VE
YAŞLANMA FAKTÖRÜ GELENEKSEL TARIM VE HAYVANCILIĞIMIZI YOK ETMEK
ÜZERE. Oysa tarım, yoğun iş gücü gerektiren bir sektör ve çalışacak insan gücüne ihtiyaç duyuyor. TARIMSAL
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
İÇİN ÖNCELİKLE
KIRSAL NÜFUSA
GEREK VAR. ÜSTELİK
TARIM VE HAYVANCILIKTA BİLİNÇLİ VE
GİRİŞİMCİ BİR GENÇ KİTLEYE İHTİYAÇ GİTTİKÇE
ARTIYOR. Bu nedenle SORUNUN ÜZERİNE GİDİLMESİ
VE ORTA VADEDE GÜÇLÜ HALE DÖNÜŞEBİLMEK
GEREKİYOR. Kırsalın kırsalda kalkındırılması ve buna göre tedbirlerin alınması her
şeyden evvel stratejik önemde bir devlet politikası. Öte yandan KIRSAL KESİMDE AÇILACAK
MESLEK KURSLARIYLA GENÇLERİN
GELECEKLERİNİ TARIMDA GÖRMELERİ
VE BİLİNÇLİ
İŞLETMELER KURMALARI İLÇE BAZINDA
YAPILACAK ÇABALARLA
DA SAĞLANABİLİR. BÖYLECE HİÇ OLMAZSA BUNDAN SONRA İŞLETMELERİN KÜÇÜLMELERİ ÖNLENMİŞ,
TARIM NÜFUSU
AZALSA DA İŞGÜCÜ NİTELİĞİ ARTMIŞ OLUR. İlaveten kamusal alanda bilgiye yapılan
yatırım, destekleme ve fonlarla yapıyı düzeltici özellikte kalıcı çabalar da kuşkusuz etkili
olacaktır. Bu itibarla çalışacak insan gücünün azalmasını önleyecek şekilde KIRSAL
ALANDA NİTELİKLİ GENÇ ÜRETİCİLER
YETİŞTİRİLMESİNE VE VERİMLİ İŞLETMELER KURMALARINA YARDIMCI OLMAK öncelikli hedeflerden
olmalı. Diğer bir hedef de boşalma riski taşıyan köyler için alternatif turizm
faaliyetleriyle eşgüdüm sağlayacak şekilde ÖRNEK
TARIM VE HAYVANCILIK PROJELERİ YAPILMASINI VE UYGULANMASINI SAĞLAMAK olacaktır. Bu
şekilde gittikçe zayıflayan bir yönümüzün güçlendirilmesi de mümkün
olabilir.
Kuşkusuz orta vadede ilçemizin geleceği için ‘Üretkenlik ve Rekabetçilik’ konusunda yapılacak çok şey var. İşte
bütün bu hedeflerin inşallah zaten güçlü olduğumuz Tarım ve hayvancılık
sektöründe daha da güçlü olmamıza katkısı olacaktır. Ancak geçmişten gelen değerlerimizi
esas almadıkça ve onlara dayanmadıkça sağlıklı yol alınamayacağını da
biliyoruz. Meselâ bir ‘Önce
Vatan’ şehri olarak mevcut ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’ da böyle bir değer. Madeni de, ürünleri
de, arazisi ve işletmeleri de böyle. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında
deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ımız var
elbette. Üretkenlik ve Rekabetçilik konusunda niçin onlardan yararlanmayalım
ki? Ayrıca sahiplenmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel
ürünlerimiz’ ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de bu alanda özel bir yere sahipler. Yine orta
vadede KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK için ‘DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi
gereken birer avantaj. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin
bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor.
Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Bazen Ticaret Sanayi Odası Borsa (TSOB) bazen de Kaymakamlık
(K) liderliğinde; yerine göre Ziraat Odası (ZO), İlçe Tarım Müdürlüğü (İTM), Belediye (B), Kent
Konseyi (KK) ve Şeker
Fab.Müd. (ŞFM) katılımı ve Stratejik
Plan Ekibinin (SPE) sekretaryasında Köy Muhtarları (KM), Tarım Kredi
Kooperatifi (TKK) ile Sendika
ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK) desteğine
ihtiyaç olacak. Yine yerine göre Sanayi Ve Teknoloji
Bakanlığı (STB), Tarım Orman Bakanlığı (TOB) ve Güney Marmara Kalkınma Ajansının (GMKA) yardımı gerekecek. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu
gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan,
İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim
dönüşüm ve İLK.5-Birlikte
başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder