Corona torunları
Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 467.nci, dünyadaki 546.ncü günü. Bu corona günlerinin bizim için en tatlı ve renkli tarafı iki küçük torunuma bu dönemde dolu dolu vakit ayırmak oldu. Bir taraftan etrafta hastalık kol gezer kısıtlamalar nedeniyle evlerimizden çıkamazken, onlar bizim dünyamızı renklendirdiler.
Büyük olan Ece Mercan 16 Nisan 2018 doğumlu, şimdi 3,5 yaşında. Corona başladığında 2 yaşına girmek üzereydi. Küçük olan Tuna 21 Ekim 2019 doğumlu, o da şu anda 1,5 yaşını geçmiş durumda; 20 aylık. Ecelerin evleri Ankara Gölbaşı'nın İncek semtinde. Tuna'lar Çankaya G.O.P'da oturuyor. Her ikisi de tam kapanma durumları hariç her hafta 2-3 gün gibi bize geldiler.
Ece başta küçükleri alan bir kreşe verilmişti. Ancak corona başlayınca anne babası kreşten aldılar. Zaten kısa süre sonra kreşler de kapandı. Küçük çocuğu olan çalışanlar için çok zor günlerdi. Para ile bakıcı tutmak da pandemi ortamında kolay değildi. Bizim gibi yaşlı büyükleri olanlarsa talihliydiler. Çünkü torun sevgisi bu gibi zorlukların üstesinden gelebiliyordu.
Eceyi babası kreşe getirir gibi haftada birkaç gün sabah getirip akşam götürdü. Bereket pandemi sebebiyle uygulanan esnek çalışma biçimi haftanın geri kalan günlerinde evden çalışma imkanı sağlamıştı. Yine de anne bir süre sonra kızıyla ilgilenebilmek için işinden istifa etmek zorunda kaldı.
Tuna bu açıdan oldukça şanslıydı. Doğumundan 8-9 aylık olana kadar zaten annesiyle bizimleydiler. Doğum izni, ücretsiz izin derken pandemi annesine evden çalışma imkanı sağladı. Böylece Tuna bir yaşına kadar bizde büyüdü. Sonra da hiç aksamadan Cuma akşam gelip Pazartesi sabahı giderek bütün hafta sonlarını bizde geçirir oldular.
Şu anda hafta içinde 2 gün Eceyle birlikteyiz. Hafta sonu Cumartesi günleri hem Ece hem Tuna bizdeler. İki gün de bize kalıyor. Böyle olunca haftalarımız neredeyse tamamen onlarla dolu geçiyor. Bu aralarda Eceyi gece yatıya kalmaya alıştırmak için uğraşıyoruz. Çünkü inşallah bu günlerde ikiz kardeşleri olacak. O yüzden yeniden kreşe verilinceye kadar onunla daha fazla ilgilenmek zorundayız.
Şimdiki çocukların anne babaları daha bilgili ve ilgililer. Ece tam bir prenses; kibar, dengeli ve sevgi dolu. Konuşmaları çok zarif ve ölçülü. Tuna'ysa belki de oğlan çocuğu olduğu için olacak çok hareketli, bıcır bıcır ve sevimli. Neticede çocuklar; ikisi bir araya gelince yastık savaşı da yapıyorlar, evi de dağıtıyorlar tabi ki. Yalnız "dede"lerini ve "nenne"lerini çok seviyorlar onu biliyorum.
Biz de onları seviyoruz. Onların küçücük kalplerini hissedebiliyoruz. Gülen yüzleri ve kucağımıza sıcacık sokuluşları bizi mest ediyor. Bol bol dua ediyoruz onlar için. Bu mini minicik "kuzucuk"lara kaza, bela, üzüntü, keder değmesin istiyoruz. Sağlıklı olsunlar, mutlu ve başarılı olsunlar diliyoruz. Her şeyden önemlisi sıratı müstakim üzere "hayırlı evlat" olmalarını niyaz ediyoruz Rabb'imizden.
Onlar pandemi ortamında doğup büyüyen “corona çocukları”. Dedelerinin, nenelerinin küçümencik “torun”ları. Daha küçücükken maske takılan, elleri sık sık yıkanan ve “hastalık var” konuşmalarının içinde kalan kuzucuklar. İnşallah bir daha böyle bir musibet yaşamasınlar hayatları boyunca.
İkiz sevinç
Bugün 23 Haziran
Çarşamba. Coronavirüs salgınının ülkemizde 468.nci, dünyadaki 547.ncü günü. En
küçük torunlarım İnci Deniz ile Selim Erdem bugün 16.30'da doğdular. Çok şükür
anne de, torunlarım da iyi ve sağlıklılar. Şimdilik dokuz ay süren bekleyiş
mutlu sonla noktalandı.
Kuşkusuz bugün mutlu ve
sevinçliyiz. Ailemize iki yeni can daha katıldı. Toplam 15 kişi olduk. Bizden
öncesi yok, büyüklerimiz hakkın rahmetine kavuştu. Ancak evimizden doğan üç
küçük hale yuva olup etrafımızda kümelenmiş durumda. Giderek de büyüyorlar. Hiç
sağımıza solumuza bakmanın anlamı yok. Ailenin “Büyükleri” şimdi bizleriz.
Doğum haberini alanların
ilk sözü “Gözünüz aydın” diğeri ise “Allah kolaylık versin” oluyor. Elbette
önümüzde zor günler var. Fakat Allah yarattığı “evlat” sevgisi, merhameti ve
şefkatiyle kullarına yardım ediyor. Doğanlar kendi göz aydınlığı bereketi ve bereketi
ile birlikte geliyorlar. Anneye, babaya evlat güç gelmiyor. Hele de dedeye
neneye hiç “kâr”ın yükü olur mu?
Acizane bazen öylesine
bir şiir ilhamı düşüverir gönlüme. ”Yüreğimin
sesi” adını verdim ben o duyguyla yazabildiklerime. Bugün de sevincimi,
mutluluğumu dizelere dökmek geldi içimden. “Hoşgeldiniz
çocuklar“ diye şöyle bir şey çıktı ortaya:
Dua ile bekledik / Dileklerle süsledik / Yolunuzu gözledik /Geldiniz ya; Hamd olsun
İşte nihayet sizi / Gördük ya son ikizleri
/En sevimli bebişleri / İhsan edene Hamd olsun
Sefa ile geldiniz / İyi ki de geldiniz / Bizi
mutlu ettiniz / Hoşgeldiniz, Hamd olsun
Yeni doğan ikizlerimizle
birlikte altı torunumuz oldu Allah'a şükürler olsun. Üçü kız, üçü oğlan. Rabbim
herkesinkilere de bizimkilere de sağlıklı, başarılı ve hayırlı ömürler versin.
Göz aydınlığımız olsunlar. İnşallah bize de evlatlarımızın salih saliha hayırlı
evlatlar olarak yetiştiklerini ve mürüvvetlerini görmek nasip olur.
İlk torunum Nazlı 8
Temmuz 2003 doğumlu. Bu hafta sonu üniversite sınavına girecek. İkinci torunum
21 Şubat 2011'de doğdu, 9 yaşında, seneye inşallah ortaokula gidecek. Adı
Yağız. Üçüncüsü Ece Mercan 3,5 yaşında, o artık ikiz kardeşlerinin ablası. Bir
diğer torunum Tuna 1,5 yaşında. O da 21 Ekim 2019'da dünyaya geldi. Allah
bahtlarını açık etsin. Hayatları boyunca kazalardan, belalardan, şerden,
hastalık ve felaketlerden korusun.
Corona günleri devam ederken, elbette hayatın çarkı da dönmeyi sürdürüyor. Torunlarımız bu günlerde bize neşe kaynağı oldu. Pandeminin donuk sarı havasına adeta renk kattılar. Kısıtlı günlerimiz onlarla canlanıp hareketlendi. Varlıklarıyla hastalığın kasvetli havasını dağıttılar bizim için. Rabb'ime onları bize ihsan ettiği için hamd ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder