İmtihan dünyası
Biz insanlar olayların sadece görünen
kısmını görür ve öyle zannederiz. Halbuki
o şeyin hakikatinde belki de bizim bilmediğimiz nice farklı hikmetler olabilir.
Kur’an bu göreceli hali bize şöyle açıklıyor: “..hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı, hoşlandığınız
bir şey ise sizin için şer olabilir. Allah hakkınızda hayırlı olanı bilir, ama
siz bilemeyebilirsiniz”(Bakara Suresi 216. Ayet)
Bize düşen her hoşlandığımız şeyi
abartmadan, şer durumlarda da umutsuzluğa ve üzüntüye kapılmadan; “Bunda da bir
hayır vardır İnşallah” diyerek istikametimizi bozmamaktır. Böyle yapmazsak hem
Allah’ın bu ayetini anlamamış, hem de kendimize zarar vermiş oluruz.
Neden? Çünkü başımıza bir musibet
geldiğinde. Mesela corona virüs gibi bir illetle uğraşırken isyan etmenin, tedbirlere
uymayıp ona buna sataşmanın, ortalığı karıştırmanın ne faydası var ki. O belayı
savamadığımız gibi hem çevremize zarar vermiş hem de kendimize ve imanımıza da keder
getirmiş oluruz. O yüzden böyle göreceli hallerde en iyisi “..Allah bilir, siz
bilmezsiniz” ayetini hatırda tutmak ve daima Rabbimizden hakkımızda hayırlı
olanı dilemeli sebat etmeliyiz.
Maden bir Kur’an ayetiyle başladık
yine kitabın ortasından devam edelim. Diyor ki Kur’an bir başka ayette: ‘’Onlar;
başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz her şeyimizle Allaha aidiz ve
şüphesiz O’na döneceğiz” derler.’’ (Bakara -156). Bizler Kur’anı ölülerimize
okumakta özenli ve ısrarcıyız. “İnna lillahi veinna ilyhi raciun)’’ yani “Allahtan
geldik ona döneceğiz’’ayetini de sadece
ölüm haberi aldığımızda söylüyoruz. Halbuki bu ayet her sıkıntı halinde söylenebilmeli.
Bu minvalde bir başka ayet de şöyle: “Her
nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de
deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.’’ (Enbiya
-35) Evet elbette herkes bir bahane ile ölecek; kimi kanserden, kimi kalp
krizinden, kimi de corona vs. hastalıklardan. Kimi de trafik kazası, deprem ya
da terör olaylarından. Bunların herbiri insanın başına gelebilecek musibetler.
Sonunda elbet ona dönmüş olacağız. Ama dikkat! Bir başka önemli şey da
söyleniyor bu ayette: “..Sizi bir
imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz..” Sabredip tedbir alarak direniyor muyuz, belalardan
korktuğumuz Allah’a sığındığımız kadar nimetleri dolayısıyla da ona hamd edip
şükredebiliyor muyuz?
Bu imtihan meselesi önemli yüce Allah
bir başka ayet i kerimesinde bakın ne diyor: “Andolsun, mallarınız ve
canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. … Eğer sabreder ve Allah’a karşı
gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar yapmaya değer azmi gerektiren
işlerdendir.’’ (Ali imran -186) Her insanoğlu ömrüne denk gelen
zamanda bazı sınama vesileleri yaşayabilir. Allah bildiği için önceden bizi
uyarmış: “..İşte orada mü’minler
denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar..’’(Ahzab -11)
Bu ayetlerde hastalık ve ölüm acısı
dahil çekeceğimiz tüm acılarda bir imtihan bilinci taşımamız gerektiği
açıklanıyor. Savaş, terör, yangın, sel, kasırga, deprem, salgın hastalık v.b tüm
felaketlerle veya başka nedenlerle malımızın, mülkümüzün kaybedilebileceği, hatta
sevdiklerimize ve bize dokunan pek çok acılarla sarsılabileceğimiz bildiriliyor.
İnsanoğlu bütün kibrine rağmen zayıf
da bir varlık. Bütün bu musibetler karşısında düştüğü acziyeti yaratıcımız
bizzat önceden haber vermiş: “İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır.
Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, ‘Bu, bana ancak bilgim sayesinde
verilmiştir’ der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler." (Zümer,49)
Rabbim bizi böyle nankörlerden
eylemesin. Nimet verilince Allahı hamd
eden, bela ve musibet karşısında da Allahı hatırlayıp, ona dayanıp dua ve
tedbir ile sebat eden kullarından eylesin.
Ayetlerdeki dersler
Corona salgınının 265.nci günündeyiz. Virüs maalesef tüm dünyada 65 milyona (63,2) yakın insana bulaşıp 1,5 milyon (1,47) insanın ölümüne yol açtı. Her ne kadar %65’ler civarında iyileşen (40,5) varsa da sağlık sistemlerini felç eden sayıda aktif hasta ve yoğun bakım yükü var.
Vaka sayıları her gün 500 bin, ölümler de 10 bin
dolayında artıyor. Özellikle başta Amerika kıtası ve Avrupa’da, Brezilya,
Hindistan ve Rusya’da tırmanış durdurulamıyor.
30 Kasım itibariyle ülkemizde de son
24 saatte 176 bin 656 Kovid-19 testi yapılmış. Bunlardan %17,6’sı yani 31 bin
219 kişinin testi pozitif. Maalesef 188 kişi de vefat etmiş. 31.219 vakanın 6.514’ü
yani %20,8’i aktif hasta. Tabloya göre, ağır hasta sayısı ise 5
bin 190 olmuş. Başından beri toplam hasta sayımız 500 bini aşmış (500.865) bulunuyor.
Her ne kadar bunların 404 bin 727’si (%80,8) iyileşip taburcu olmuş ise de vefat edenler de
13.746’yı (%2,7), hastanede tedavi gören aktif hastalarımız da 82.392’yi (%16,5)
bulmuş durumda. Bunlar son derece ciddi
rakamlar.
İşte böyle bir tabloda bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizde de yeni tedbirler devreye girdi. Sokağa çıkma kısıtlaması
gibi ve daha önce alınmış bazı tedbirlerin genişletildiğini gördük. Çok şükür
ki insanlarımız devletin aldığı tedbirlere genellikle uyuyor. Bazı aymazlar
hala varsa da neticede bu mücadele, inşallah da bir seferberlik ruhuyla hep
birlikte muvaffak olunacak. Bu arada aşı çalışmalarına dair haberler de
yoğunlaştı. Sanırım yeni yılın ilk ayları yoğun bir aşılama göreceğiz.
Başımıza gelen şey ne olursa olsun
ona karşı tedbir almayı, sebebe tevessül etmeyi, ye’se düşmeden sabredip
direnmeye devam etmemiz gerekiyor. Hoşumuza gitmese de, acıya da sebep olsa
olup bitenlerin sadece gördüğümüz değil göremediğimiz yüzleri de var. İnsanoğlu
için içinde bulunduğumuz, baktığımız her şey; varlıklar, olaylar aslında birer
ayet. Bizatihi insan bedeni ve ruhu da böyle. Aklımız gibi gönül gözümüzün de daim
açık olması, işin özünü, hakikatini görebilmemiz lazım.
Kehf suresi 60 ile 82.nci ayetler
arasındaki Hz. Musa ve (Allah u alem ) Hızır (as) arasında geçen olaylar da bu
konuda ders alınması gereken bir kıssa. Söz konusu ayetlerde son derece çarpıcı
bazı olaylar anlatıldıktan sonra “…Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin,
sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”(82.ayet)
denilerek Hz. Musa’ya bir ders verilir.
Şüphesiz Allah(cc) sonsuz akıl ve
hikmet sahibidir. En nihayetinde hakkımızda neyin şer, neyin hayırlı olduğunu
ancak Allah(cc) bilir. İşte “..Allah(cc) bilir siz bilmezsiniz“(Bakara-216) ayeti bu hakikati ifade ediyor. Dünya hayatında
meydana gelen her olay onun ilmi dahilinde hayır ve hikmetle yaratılmış. İnsan
ancak olayları görebildiği, anlayabildiği kadarıyla onlara muhatap. Her şey göreceli. İnsan ancak kendi kavrayışı ile bu olayları
değerlendirebiliyor.
Bu sınırlılık kimi zaman aslında iyilik ve güzellik olan bir şeyi olumsuz, şer; kötülük ile dolu olan bir olayı da olumlu ve hayırlı olarak nitelendirebiliyor. Sahip olduğu kısıtlı bilgi ve anlayış ile yanlış sonuçlara varabiliyor. Bu durumda hakkı ve doğruyu görebilmek; öncelikle iman etmiş olmayı gerektiriyor. O zaman Allah'ın sonsuz kudretine dayanmak ve başa gelen her olayın hayra çıkmasını dilemek kolaylaşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder