3 Ağustos 2020 Pazartesi

03 Ağustos 2020 Pazartesi 23:00 CORONA GÜNLERİ...........................Kurban Bayramı

Pandemide kurban

Bugün bayramın 2.nci günü. Kurban etimizi ancak akşam saatlerinde alabildik. Bunun sebebi bulunduğumuz ilçede pandemi sebebiyle kurban kesiminde farklı bir yöntem izlenmesi. Daha önceki yıllarda şehrin içinde muhtelif kesim yerleri bulunuyordu. Bu sene onlara izin vermemişler. Kesim yerine gitmemiz istenmediği için vekaletlerimizi de peşinen aldılar.

Kurbanlar Balıkesir'de entegre bir tesiste kesilmiş. Etler dağıtım yerine kasalar içinde soğutucu donanımı olan tırlarda geldi. Üstelik bir gece de dinlendirilmişti. Bizi daha önceden mesajla bilgilendirdikleri için o saatte belirtilen yerden gittik aldık. Ne izdiham oldu, ne de karışıklık.

Hava sıcak, sabah bile sahilde 32 dereceydi. İkindi üzeri 40 dereceyi gördük. Bu sıcakta etler bozulabileceği için hızlı bir şekilde verilecek yerlere dağıttık. Allah kabul etsin. Çocuklarımıza vereceklerimizi ayarladık ve kalanını da kendi ihtiyacımız için ayırıp buzdolabına yerleştirdik. Yarın bir kısmı taşınabilir bir buzluk içinde Ankara'ya gidecek.

Pandemide bayramlaşma

Bugün 2 Ağustos; Corona günlerinin 146, Kurban bayramının da 3.ncü günü. En yakın akrabalarımıza bile bayramlaşmak için gidemediğimiz bir bayram geçiriyoruz. Ama her şeyde olduğu gibi bazen pandemide de istisnalar oluyor. Tedbirimizi alıp, virüse "pardon" dediğimiz anlar. Tam 35 yıl öncesinde birlikte çalıştığımız bir arkadaşla görüşmeye gittik bugün. 1983-85 yıllarında Kırklareli Zirai Donatım fabrikasındaydık. Kendisi Çorumlu, Tekirdağ'da oturuyor. Ancak bu yıl Akçay'da yazlık almışlar. Face'ten bulmuş beni. Hastaymış, görüşmek istedi. Ben de eşimle istisna bir bayram ziyareti yaptık evlerine.

Eşi de altı yıl önce emekli olmuş. Çok memnun oldular ziyaretimize. Sosyal mesafeye riayet ederek, tokalaşmadan evlerinin balkonunda oturduk. 35 yıl dile kolay. Hatıralar da var ama geçen yılların hikayesi de bir o kadar farklı ve önemli. 18.30'da oturduk, kalktığımızda saat 20.30 idi. İki saat ne kadar da çabuk geçmiş. Oysa anlatacak daha neler kaldı neler. O genel müdürlükten askerlik dönüşü muğber olarak Kırklareli'ne gelmişti. İki yıl kadar birlikte çalışmıştık. Eşi Gümrükte çalışıyordu ve çocukları küçüktü. Doğal olarak sorunlu gelmiş, orada da devam etmişti. Sonunda o Edirneye, ben de Ankara'ya Genel Müdürlüğe geçmiş, o günden bu yana da görüşmemiştik.

Bayramlar ziyaret ve görüşme vesilesi aynı zamanda. 35 yıl öncesinin, birlikte çalışmış olmanın bir hatırı var. Farklı yer ve zamanlardan gelip bir noktada hayatlarımız kesişmiş. Sonra da yine yollar ayrılmış ve hayatlar devam etmiş farklı kulvarlarda. Köprülerin altından çok sular geçmiş tabi. Ama eski arkadaşlar, anılar, zorluklar, hoşluklar, sonrasında yaşananlar anlatılmak isteniyor. Anlatılsın ki unutulmasın, konuşulsun ki sohpet olsun, muhabbet olsun arada. Erisin geçen zaman karıştırılırken çaylar, temize çekilsin böylelikle bir yerlerde kalmış müsveddeler.

Bugün kızımız, eşi ve küçük torunumuz Ankara'ya döndüler. Sabah 9 gibi çıkmışlardı. Biz ziyaretteyken Ankara'ya vardıklarını haber verdiler. Büyük kızım, oğlum ve onlar bizim evde bir araya gelmişler. Çok memnun olduk tabi. Görüntülü görüştük. Yalnız iki yaşındaki torunumuzun "Ben sizi görmek istiyorum" demesi bizi duygulandırdı. Görüntülü konuşmak da önemli ama yavrucuk bizim kucağımıza gelmek, kendini sevdirmek ve dokunmak istiyor. Haklı ama yapacak bir şey yok. Babaanne/Anneanne çok yoruldu bu yıl. Biraz kendi halinde dinlensin ki sonbaharda, kışta yine birlikte olalım kuzucuklarımızla.


Bu bayram da geçti gitti

Bayram 4.ncü gününü tamam etti, teşrik tekbirleriyle birlikte geçti gitti. Nedense haftanın son günü pazar akşamları, bayramların son günleri, hatta günün kızıla dönen gün batımı anlarında bir hüzün çöker üzerime. Sanırım bu duygu bana yatılı okulda kaldığım günlerden hatıra. 

Tatil dönüşü akşam üstü nefes nefese lise yokuşunu çıkarken aynı "garip"liği yaşardım. Yıllık izin bitip de çanta bavul çocuk kalabalığıyla dönerken o hercümerç içinde bile kendimi yapayalnız, dokunsan ağlayacak durumda bulurdum nedense. Sonraları bu halin elindekini yitirmiş herkeste aşağı yukarı aynı olduğunu fark ettim. İnsanlar tıpkı vefat etmiş bir insanı toprağa verirken hissettiğim gibi, aynı duygularla yalnızlaşıyorlarmış anladım.

Geçen kurban bayramı annem sağdı, her bayram gelip elini öptüğümüz babamız da 2006 yılında elimizden kayıp gitmiş, yeni bayrama erememişti. Bu bayram da bir "corona" gulgulesi içinde yitip gitti elimizden. Bir sonraki bayrama kim ere kim kala? Allahın verdiği her can bir emanet gibi vakti saati gelince sahibine teslim ediliyor. 

Bakan Kocanın açıkladığı bilgiye göre; bugün itibariyle  son 24 saatte 19 kişi daha virüs nedeniyle vefat etmiş. 147 günlük can kaybımız maalesef 5 bin 747 olmuş durumda. Bu insanların önemli bir kısmı geçen bayram hayattaydılar ama bugün yoklar. Tıpkı bayramın son günü gibi elimizden kayıp gittiler. Allah bütün ölenlerimize rahmet etsin.

Biz kaldık, daha yaşayacak imtihanlarımız var. Onlar bu dünyanın ağırlıklarından kurtulup "Hakka kavuştular". Onları bilemeyiz ama üzülmek de, kendini garip ve yalnız hissetmek de bize göre duygular. İşte bayramın son günü, akşam kızıllığında elimizden şeker alınmış çocuk gibi bir hüzün hali yaşamamız da bundan.

Allah beterinden korusun. 5 aydır bir "Pandemi" imtihanı yaşıyoruz. Bakan Koca didinip duruyor:  "Bayram kutlamalarında, tatil yerlerinde, salgın faktörü ne yazık ki yeterince dikkate alınmadı. Daha önce, bazı illerle sınırlı olan vaka artışlarının önümüzdeki günlerde ülke geneline yayılmasından ENDİŞE duyuyoruz. TEDBİRDE GÜÇ BİRLİĞİNE ihtiyacımız var!" Adam daha ne desin, ne yapsın? Tablo meydanda bir aydır patinaj yapıp duruyoruz.

3 Ağustos Türkiye Günlük Korona Tablosu'na göre; son 24 saatte 995 kişiye daha Kovid-19 tanısı konulmuş. Bu sayı yapılan 41 bin 301 testten çıkıyor. Yani  her yüz kişiden 2,4'ü Covid-19 virüsü taşımakta. Bu oran neredeyse ulusal kimliğimiz gibi, bir türlü daha aşağıya inemedik. Bereket çok iyi iş çıkaran donanımlı bir sağlık sistemimiz var ve bunun sonucu olarak 217 bin 497 kişi iyileşmiş. Bunlar da toplam vaka sayısı olan 233 bin 851'in %93'ü ediyor. Demek ki pozitif olan her 100 kişiden 2 ya da 3'ü ölmüş, 93'ü taburcu olmuş, 4'ü ya da 5'i ise hastanelerde tedavi görmekte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder