Dünyada tarım alanları giderek verimsizleşiyor ve azalıyor. Gıda
fiyatları son yıllarda yüzde 50’nin üzerinde bir artış gösterdi. Artan dünya
nüfusu, küresel ısınma ve gıda fiyatlarındaki anormal artış gelecekte de büyük
sıkıntılara gebe. Bu yüzden yaşanmakta olan değişim son dönemde tarım sektörüne
odaklanmayı kaçınılmaz kıldı. Yapılan hesaplamalara göre 2050 yılına kadar dünya
nüfusunun 9,2 Milyara ulaşacağı öngörülmüş. O zaman bu nüfusun %70’inin
kentlerde yaşıyor olması bekleniyor. Bu bağlamda küresel gıda talebindeki artışın da yaklaşık % 70’lere varacağı
tahmin ediliyor. Daha fazla kalori tüketimi ve beslenme değişiklikleri; Kaliteli
ve çok daha fazla protein, 2 kat daha fazla süt, 1,5 kat daha fazla tahıl ve 2
kat daha fazla et ürünü anlamına geliyor.
Böylesi bir ortamda Türkiye sahip olduğu imkânlar ile TARIM VE HAYVANCILIK sektör yatırımcıları
için çok önemli FIRSATLAR sunmakta. 2012
yılında başlatılan ve Ekonomi Bakanlığı’nca uygulanan yeni teşvik sistemi ile gıda, tarım ve hayvancılık
sektörlerindeki hem yerli hem de yabancı yatırımlara ivme kazandırılması
öngörülmüş. Örneğin dünyada %25- %35 olan kurumlar vergisi ülkemizde %20 olarak
uygulanıyor. Bu yatırım yapacak kurumsal markalar için teşvik edici önemli bir
avantaj. Ülkemiz zaten gelişmiş bir tarım ve gıda sektörüne sahip. 2015 yılında
ilk 500’de 106 şirket, ikinci 500’de 97 şirket ve ilk 1000 şirket içinde de 203
şirket tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösteriyordu. Yine 2015 verilerine
göre 29,6 milyonu aşkın gencimiz var. Yani nüfusumuzun
yaklaşık %35-36’sı genç. Bunlar şayet gerekli eğitim, destek ve motivasyon
sağlanırsa nitelikli ve rekabetçi bir işgücü potansiyeli demek. Ayrıca Tarım
sektöründe işgücü maliyetleri
karşılaştırıldığında orta doğu ülkeleri hariç Avrupa ve dünya ortalamasından nisbi
olarak %70-%80 daha düşük. Ülkemizde son yıllarda bu sektörde avantajlı ve
karlı bir teşvik sistemi uygulanıyor. Buğday ve yem bitkileri tüm havzalarda destekleniyor. Desteklemelerde Bürokrasi azaltıldı;
Tek Başvuru, yılda iki kez ödeme sistemi getirildi. Girdilerde Mazotta %50,
Gübrede %40 destek var. Gübrede kdv sıfırlandı %18 kdv kalktı, Tarım kredi
gübre fiyatlarını %23 düşürdü. Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeline geçildi. Bu model ile
ihtiyaçların yerli üretimle karşılanması ve ihracat potansiyelinin artırılması
hedefleniyor. Türkiye’nin değişik illerinde Mera hayvancılığı yetiştirici bölgeleri ve Damızlık koç-teke üretim merkezleri planlandı. Ayrıca Tarım
Bakanlığınca Milli tarım kapsamında
daha birçok çalışma yürütülmekte. Son yıllarda giderek artan elektronik satış ve pazarlama uygulamaları
da ilçemizin mutlaka değerlendirmesi gereken diğer fırsatlar arasında.
Ülkemiz dünyada, en büyük 10 meyve-sebze üreticisi arasında. Ekolojik ortam,
sözleşmeli üretim, gıda işleme sektörüne kolay pazarlama ve ihracat imkânları
ile Türkiye meyve sebze sektöründe 49 Milyon ton üretim ve 2 Milyar $ ihracat
ile dünyada; Sebze üretiminde 4.ncü, Meyve üretiminde ise 6.ncı Sırada. Bu bağlamda
Türkiye 64 Milyar $’lık yaş; 7,2 Milyar $’lık Kurutulmuş, Dondurulmuş ve
İşlenmiş meyve-sebze pazarının tam ortasında yer alıyor. Gelişen bölgesel
ticaret nedeniyle Meyve Ve Sebze Sektörü
çok hızlı büyümekte. Artan iç talep
ve Avrupa, Orta Doğu ve Afrika gibi büyük pazarlara yakınlık gibi avantajlara
sahibiz. Ayrıca gelişmiş bir meyve sebze işleme endüstrimiz var. Bu da yatırımcılar
için önemli fırsatlar sunuyor.
Türkiye’de son yıllarda hayvancılık sektörü de artan talepler
doğrultusunda yatırım yapmak için oldukça cazip hale geldi. Zira sektörde ciddi
yatırım teşvikleri var. Kaldı ki hali hazırda büyük ve giderek de büyümekte olan bir et ve süt ürünleri pazarımız
var. Bu bağlamda birçok önemli dış pazara da yakınız. Öte yandan hammaddesini
hayvancılıktan sağlayan şekerleme, dondurma, dondurulmuş gıda gibi sektörlerin
de hayvancılık ürünlerindeki talebi artırması bekleniyor. Ayrıca Türkiye; Kümes hayvancılığı sektöründe artan yerel
ve bölgesel talep artışından faydalanıyor. Bu alanda İhracatta güçlü bir büyüme potansiyeli mevcut. Meselâ ‘Helal gıda’
trendi yatırımcılarımız için büyük bir fırsat. Öte yandan birleşmeler ve satın
almalar yoluyla da sektörde cazip yatırım fırsatları söz konusu.
Ülkede modern seracılığın giderek daha da büyümesi bekleniyor. Bu alanda
teknoloji kullanımı arttıkça verimlilik de yükselecek. Seracılık ülkemizin tarım sektöründeki iddialı hedefleri arasında.
Bu kapsamda seracılık için de cazip teşvikler var. Öte yandan Dünya Organik
Gıda Pazarı değeri 2014 Yılında 80 Milyar $ iken her yıl ortalama % 10,5 artışla
büyümekte. Organik tarımda gerçekleşen
hızlı büyüme ve geleceğe yönelik büyüme beklentileri Türkiye için önemli
bir başka fırsat alanı. Bu bağlamda da özellikle gıda ve içecek sektörleri ile
öne çıkmış durumdayız.
|
|
2015 verilerine göre Türkiye’de; 515 Bin ha alanda organik tarım yapılıyor. 197çeşit ürünle 1,82 Milyon ton organik üretim kapasitesine sahibiz. Organik tarıma uygun yeterli toprak, teknik alt yapı, AB mevzuatına uyumlu mevzuat, AB pazarlarına yakınlık ve bu alana sağlanan destekler bu alanda son derece teşvik edici fırsatlar.
İlçemiz ulaşım ağı bakımından çok önemli bir konumda. İstanbul-İzmir otobanı, tren ve karayolu varlığı ile ticaret ağının yoğun olduğu bu illere eş değer uzaklıkta. Ayrıca karayolu olarak Bandırma ya 55 km Balıkesir İl Merkezine 45 km mesafede yer alıyor. Bu bağlamda konumu itibariyle İstanbul İzmir Bursa gibi büyük Pazar ve tüketim merkezlerine yakınlığımız ve ulaşım imkânlarımız tarım ve hayvancılık sektörü için önemli bir avantaj. Gelişmiş bir ulaşım ağı içindeyiz ve alternatifimiz çok. Tarımsal Pazarlama Sistemi ve örgütlenmede sorunlar olmakla birlikte talebi karşılayacak düzeyde yer mevcut. Kaldı ki arazi toplulaştırmaları da hızlandırılmış durumda. Halen uygulanan birçok tarımsal destekleme var ve il genelinde sözleşmeli üretim modeli başarıyla uygulanıyor. Dünyada ve Türkiye’de Organik gıda pazarının büyümesi ilçemiz için de değerlendirilmesi gereken bir fırsat. Organik tarım için uygun arazilerimiz var ve bu alanda yüksek bir potansiyel bulunuyor. Bu durum tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği için de söz konusu.
İlçemiz ulaşım ağı bakımından çok önemli bir konumda. İstanbul-İzmir otobanı, tren ve karayolu varlığı ile ticaret ağının yoğun olduğu bu illere eş değer uzaklıkta. Ayrıca karayolu olarak Bandırma ya 55 km Balıkesir İl Merkezine 45 km mesafede yer alıyor. Bu bağlamda konumu itibariyle İstanbul İzmir Bursa gibi büyük Pazar ve tüketim merkezlerine yakınlığımız ve ulaşım imkânlarımız tarım ve hayvancılık sektörü için önemli bir avantaj. Gelişmiş bir ulaşım ağı içindeyiz ve alternatifimiz çok. Tarımsal Pazarlama Sistemi ve örgütlenmede sorunlar olmakla birlikte talebi karşılayacak düzeyde yer mevcut. Kaldı ki arazi toplulaştırmaları da hızlandırılmış durumda. Halen uygulanan birçok tarımsal destekleme var ve il genelinde sözleşmeli üretim modeli başarıyla uygulanıyor. Dünyada ve Türkiye’de Organik gıda pazarının büyümesi ilçemiz için de değerlendirilmesi gereken bir fırsat. Organik tarım için uygun arazilerimiz var ve bu alanda yüksek bir potansiyel bulunuyor. Bu durum tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği için de söz konusu.
Ülkedeki Ziraat fakültelerinin sayıları her geçen gün artmakta. Bu
manada ülke genelinde 40 üniversitenin ziraat fakültesi var. Bunlardan 4 tanesi
daha henüz öğrenci alımına başlamamış durumda. Bandırma Onyedi Eylül
Üniversitesi de onlardan biri. Susurluk’ta bir ziraat fakültesi olması hem
ilçemiz hem de bölgemiz için büyük bir ihtiyaç. Bu konuda başta Ticaret odası
ve Borsası olmak üzere şehrimizin her türlü desteği vereceğini ümit ediyorum.
Şayet amaç tarım ve hayvancılığı geliştirerek üreticilerimize destek olmak ise
herkes elini taşın altına koyacaktır. Verilere bakılırsa tarımda üreten nüfus
giderek azalıyor. Bu nedenle stratejik değeri olan tarım ve hayvancılık
sektörünün iyileştirilmeye, geliştirilmeye ve desteklenmeye ihtiyacı var.
Bölgemiz Ziraat Fakültesi ile Üniversite
sektör işbirliği imkânı bağlamında, tarım ve hayvancılığın gelişimine katkı
sağlayacak bir pilot bölge olmaya çok uygun. Çünkü Ziraat Fakülteleri için gerekli olan;
araştırma uygulama çiftlikleri, araştırma istasyonları için gerekli araziler ve
yöre halkının geçim kaynağı durumundaki aktif bir tarım ve hayvancılık
faaliyetimiz var. Bunlar öğrenim görecek öğrenci ve akademik kadro için de uygun
ortamlar. Bu tarihi bir fırsat. Umuyoruz ki mevcut Meslek Yüksek Okulu ve Ziraat fakültesiyle ilçemizdeki tarım ve
hayvancılık üretimi daha da geliştirilebilecek.
TARIM VE HAYVANCILIK alanında önümüzdeki dönemde ilçemiz için
tehdit oluşturabilecek bazı riskler de var tabi ki. Bunların en başında Sanayi,
enerji ve lojistik yatırımlarının plansız gerçekleşmesiyle tarım arazilerinin amaç dışı kullanılma riski geliyor. Özellikle meralarda kaçak yapılaşma ve mera dışı amaçlarla kullanım mera
hayvancılığını sona erdirmek üzere. Zaman zaman artan Sığır ithalatı da yerli hayvancılığımız için bir başka tehdit.
Oldukça verimli ve sulanabilir topraklara sahibiz. Ancak Yanlış sulama ve gübre kullanımı tekniklerinden dolayı toprakta
tuzlanma riski de büyüyor. Hava, toprak ve sularda meydana gelen kirlenmeler
tarım ve hayvancılıkta da ciddi sorun. Kuraklık,
Maliyetlerin yüksek olması, Bitki ve hayvan hastalıkları, İnsanları etkileyen
salgın hastalıklar ve Satış yapılan
piyasalardaki taleplerin düşmesi de diğer riskler. En nihayet çalışacak
insan gücünün azalması, özellikle de köylerde
azalan üretici nüfus ve yaşlanma faktörü geleneksel tarım ve hayvancılığımızı
yok etmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder