
Kuşkusuz bütün ülkelerin kaderinde kültür, edebiyat ve
sanat insanlarının önemi yadsınamaz. Elbette bütün insanlık için olduğu gibi bu
hakikat; bizim ülkemiz için de geçerli. Onlar kimliğimizi oluşturan geçmiş
motif, renk ve özelliklerini bugüne taşırlar. Bugünün kültürünü gergef gergef
eserlerine işlerler. Ressam çizer, müzisyen besteler, şair kelimelerle
duygularımızı en güzel şekilde kâğıda döker. Yazarlar sözcüklerle kafamızdaki
düşünceleri kalıcı hale getirir. Genç kızlar söyleyemediklerini halıya, kilime,
oyaya, el işi nakışlarına yansıtırlar. Ozanlar halkın gönlü olup acıları,
sevinçleri, sevdaları sazın tellerine söyletirler.
Üstad Necip Fazıl'ı hayattayken tanımış, dinlemiş, okumuş
talihli insanlardan biriyim. O bizim gençliğimizin kalemi kılıçtan keskin
üstadı, şiir dünyamızın ‘Sultan üş Şuara’sıydı, ama aynı adam, davasının bir
‘garib’iydi. Büyük usta Neşet Ertaş ta elime saz aldığımda öğrendiğim ilk
türkünün sahibi ve muhteşem bir saz üstadıydı, ama türkülerinde ‘garip’
mahlasını kullanırdı. O da zamanımızın büyük bir gönül adamı, Yaşayan İnsan
Hazinesi, Türkiye Cumhuriyeti Üstün Hizmet Madalyası sahibi, bozkırın tezenesi
‘abdal geleneğinin’ son temsilcisi, ama mütevazı bir ‘garip’ halk ozanıydı. Bozkırın
Tezenesi Neşet Ertaş sazının teline değil de sanki benim gönül tellerime
vurmaktadır.
Neşet Ertaş; vefat edip aramızdan ayrılalı 7 yıl oldu.
Kendine özgü çalış biçimi ve avazıyla geleneğinin son temsilcilerinden biriydi.
Doğrusu hayattayken çok da kadri bilinmemiş bir ‘garip’ Anadolu ozanıydı o. Her
bir türküsü ‘gonülden gonüle’ yol oldu, ekildikleri gönüllerde büyüyüp
devleştiler. Bana göre çok az adamın kendisi bu kadar ‘garip’, çileli ve
toprağı kadar alçakgönüllü iken, eserleri bir o kadar muhteşem, derin ve
büyüktür.
O gün bu gündür ustanın sesi Kırşehir’den böyle
yankılanıyor. Hem sazının hem sözünün hakkını vererek. İşte garip denilince, gönül denilince, yol
denilince Neşet ustayı hatırlamamak elde mi? Gönül dağını, "Kalpten kalbe
bir yol vardır görülmez/Gönülden gönüle yol gizli gizli" diyen sesi, gönülden gönüle giden gizli yolları
unutabilir miyiz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder