
Edabali ceddimiz Osman gaziye nasihat etmiş. O da Orhan’a vasiyet etmiş bu kutlu sözlerle. Dilden dile,
gönülden gönüle aktarılmış asırlar boyu. Söz karşılık bulursa değer kazanır,
vasiyet tutulursa yerini bulur.
Şimdi ey emaneti yüklenen bey kardeşim ! Artık
hızlandır bacaklarını, uzat ellerini ki yıldızlara erişebilesin. Uzan ki dünya
avuçlarına gelsin. Bütün dünya bile üstüne gelse inanıyorsan güçlüsün. Allahın
yardımı ve izniyle muvaffak olmak senin elinde. Bu inancını kaybedersen,
yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Bu ölmekten de kötüdür eğer bilirsen.
Elbet hayat bir mücadeledir.
Hasımların değil, rakiplerin olacak. Yenilgilerin de olacak, başarıların da.
Fakat, büyükler en büyük zaferin önce kendi nefsini tanımak olduğunu söylüyor.
Neden ? Çünkü genellikle düşman, insanın kendisi olabiliyor da ondan.
Eğer nefsini tanımış, bilmişsen, onu kontrol etmeyi de başarabilirsin. O zaman en iyi dostun da kendin olursun. Harama el uzatmazsın, çirkin şeylere yaklaşmazsın. Daima adalet ve iyilik üzere olur, haklıya hakkını teslim eder, mazlumu yetimi kollar, gözetirsin.
Eğer nefsini tanımış, bilmişsen, onu kontrol etmeyi de başarabilirsin. O zaman en iyi dostun da kendin olursun. Harama el uzatmazsın, çirkin şeylere yaklaşmazsın. Daima adalet ve iyilik üzere olur, haklıya hakkını teslim eder, mazlumu yetimi kollar, gözetirsin.
Şayet bir davan varsa -ki olmalıdır-
sevgi ve aşk üzere olursa yaşar. İnşallah böylece; kendini, aileni sevmek,
büyüklerini sevmek, memleketini bayrağını sevmek de şiarın olabilir. Ama şunu
bil ki sevmek sessizlikte değerlidir kardeşim. Bağırarak sevilmez. Kâlplerden
kalplere, gönüllerden gönüllere yollar vardır, unutulmamalı ve asla
çiğnenmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder