
28 şubat
Sabırlı, dirençli ve musibetlere
tahammül etmeye alışkın bir milletiz. Bu gün bile insanımız üzerinde o günlerin
hangi derin yaralara yol açtığını pek konuşmuyoruz. Başımıza gelen musibetleri
adeta zihnimizden siler gibi unutma eğilimindeyiz. Hele gençlerimiz geçmişi hiç
bilmiyorlar. Bugün öf püf ettikleri şeylerin rahat batması olduğunun farkında
değiller. Fakat bugünlerin kıymetini anlamak için; doksanlı yılları, siyasi
krizleri, her an boynumuza inmeye hazır vesayet kılıcını ve 28 şubat
karabasanını hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. 2000’lerin başında anayasa
kitabı havalarda uçmuş ve krizlerden krizlere sürüklenmemiş miydik ? Bir gecede
fakirleştiğimiz, gırtlağa kadar faiz batağına düştüğümüz o günleri ne kadar
çabuk unuttuk.
Genç arkadaşım, bu ülkede neden bu
kadar çok siyaset/politika konuşuluyor biliyor musun ? Hayat daha kötü
olduğundan, işler gittikçe kötülediğinden değil. Bu özgürlük fazlasıyla
yaşandığından, daha da iyisini güzelini isteyebiliyor oluşumuzdan. Çabuk unutan,
aştığımız büyük güçlükleri değil de şu an, şu günlerde başımızı ağrıtan
sorunları büyüten sığ dünyamızdan. Belli ki bu boşluk siyaset/politika
lagalugasıyla dolduruluyor. Gençlerin ifadesiyle bu da bir çeşit geyik.
İnsanlar kötüye giden bir şeyleri iyileştirmek
için siyaset konuşmuyorlar, keşke öyle olsa. Bu gürültüden ülkede her şeyin
kötüye gittiği sonucunu çıkarmak büyük haksızlık. Bu hal kahvedeki adamın
"Biz adam olmayız. Adamlar yapmış yani" sızlanmasına benziyor. Biz bu
kısır döngünün alasını 60'lı 70'li yıllarda görmüştük. Bugün 60'lı yaşlarında
olanlar koalisyonları, sağ sol çatışmalarını, Demirel-Ecevit kürekçi
kavgalarını çok iyi hatırlarlar. Yeni nesillerin o günleri bilmemeleri normal,
onlar gözlerini açtı bugünleri gördü.
Doğal olarak da "bu memleket adam olmaz" nakaratını günün ezgileriyle
söylüyorlar.
Evet, Türkiye tarihine post modern
darbe olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan
28 Şubat'ı geride bırakalı 22 yıl oldu. Hakkında davalar açıldı, birileri temsili
olarak mahkûm edildi. Askerlerin deyimiyle sık sık ‘demokrasiye balans ayarı’
yapılması alışkanlığı artık çok çok gerilerde kaldı. Hala "iyi oldu"
diyenler yok mu ? Var tabi. Demokrasinin hiçe sayıldığı böyle ortamlardan hayır
umanlar geçmişte de oldu. Ancak, bir takım özgürlüklere kavuştuklarını sananlar
bir süre sonra o özgürlüklerin tamamen yok olduğunu acı acı öğrendiler. Amaç ne
olursa olsun demokrasi bir kere askıya alındı mı işler rayından çıkıyor. Bu
yüzden sırf siyasi hasımlık ve artık geçmişte kalmış uygulamalara özlem
sebebiyle darbelerden medet umanlar bunu bir kez daha düşünülmeliler. Tabi eğer
müzmin ve iflah olmaz bir darbeci değillerse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder