4 Haziran 2018 Pazartesi

04 Haziran 2018 Pazartesi 23:30 SİNEMA YAZILARI..............................Ofsayt Osman

Ofsayt Osman

1965 yılı yapımı Şaka ile Karışık filminin baş karakteri Ofsayt Osman yenik, ezik ve beceriksiz bir gençtir. Bütün ömrü boyunca gollük hiç bir başarı sağlayamadığından ona Ofsayt Osman demişler. 

O kazandığı birkaç kuruşla gününü geçiren, hayatı hep iyi tarafından görmeye çalışan, can düşmanını, kendisiyle alay eden ipsizi bile yürekten seven sevimli bir serseridir.

Sadri Alışık’ın büyük oyunculuğu ile, yarı masal yarı gerçek bir hikaye anlatılır bu filmde. Her ne kadar daha çok mahkeme sahnesiyle hatırlansa da geniş kitlelerce sevilmiştir. 

O ünlü mahkeme sahnesinde “Bu da mı gol değil Hâkim Bey !” diye haykırır Ofsayt Osman. Sadri Alışığın mükemmel bir performansla verdiği o insanlık dersi, şüphesiz sinemamızın da en önemli olaylarından biridir. Sadece adaletin tecelli ettiği final sahnesi ile bile hala adından söz ettirmektedir. 

Hikaye her ne kadar bir ütopya olsa da film Sadri Alışığın büyük oyunculuğu ve romantizmi ile gönüllerde taht kurmuştur. Bu bakımdan Şaka ile Karışık aslında her sahnesiyle değerli, Ofsayt Osman’ın her kelimesiyle kıymetli, önemli bir yeşilçam filmidir.
1965 yapımı komedi, melodram tarzı filmin yapımcısı İrfan Ünal, Recai Akçaoğlu. Yönetmen ve Senarist Osman Fahir Seden.

Oyuncular: Sadri Alışık (Ofsayt Osman/Osman Ezik),  Ajda Pekkan (Ayla), Filiz Akın (Şarkıcı Filiz), Efgan Efekan (Yazar Kemal),  Vahi Öz (Cellat Nuri), Hüseyin Baradan (Hulusi), Kadir Savun (Hüsrev Ağa), Çolpan İlhan        (Zühre), Aziz Basmacı (Ferhat Ağa), Hasan Ceylan (Serseri Ali), Nubar Terziyan (Emniyet Müdürü).

Filim, Hulusi Kentmen’in ilahı bir anlatıcı olarak dile getirdiği bir replikle başlıyor. Bu açılıştan sonra seyirci, Ofsayt Osman’ın berduşluktan, milyonerliğe uzanan hayat hikâyesini izliyor.

“Bu da mı gol değil Hâkim Bey” repliğini hemen herkesin bildiği film, destansı finalinden önce izleyenleri büyük bir masalın ortasına çekiyor. Sadri Alışık’ın harika oyunculuğunda aşk, para ve emanet üçgeninde bir insanlık hikâyesi anlatılıyor filmde.

Filmin konusuna gelince;

Filmde yaşanan olaylar adeta masal tadında bir hikâye. Ofsayt Osman ya da gerçek adıyla Osman Ezik sokaklarda yaşayan bir berduş. Kalbi oldukça temiz ama işleri bir türlü rast gitmediğinden ona “Ofsayt” lakabı takılmış. Ancak Osman, günün birinde her şeyin yoluna gireceğine ve kör talihinin düzeleceğine, yani “gol” olacağına inanıyor.

Nitekim gün geliyor, iki düşman ve zengin ailenin, namuslu bir serserinin var olma ihtimali üzerine giriştiği 1 milyonluk bahisle, Osman’ın hikayesi de farklı bir yön almaya başlıyor. Çocukluğundan itibaren hep ofsayta düşmüş, gol atamamış kadersiz Osman artık hayatında ilk defa gol olma şansı yakalamıştır.

Adanalı Ferhat ve Hurşit ağa kendi aralarında çok garip bir iddiaya tutuşuyor. İddiaya göre, rastgele seçilmiş bir berduşa dönemin parasıyla 1 milyon lira verilecek ve bu parayı harcayıp harcamayacağına bakılacaktır.

Eğer Hurşit Ağa serseriler arasından mert ve iyi yürekli birisini bulabilirse iddiayı kazanacaktır. Aksi takdirde kızını Ferhat Ağa’nın oğluyla evlendirecektir. İkili bu iddiayı gerçekleştirmek için tesadüf eseri karakolda karşılaştıkları Osman’ı seçerler.

Paranız yokken elinizi sıkmaya tenezzül dahi etmeyenler, paranız varken yanı başınızdan ayrılmazlar. Hatta ağzınızdan çıkacak her bir kelimeye altın gözüyle bakarlar. İnsanların birbirine tamamen çıkarları doğrultusunda yaklaştığı; iyiliğin, saflığın pul kadar değeri olmadığı böylesine enteresan bir dünyada yaşamaktadır Ofsayt Osman. O iyi kalbiyle hayatta kalmaya çalışan; bahtsız bir gençtir.

Ancak ne zaman ki cebine bir milyonluk bir çek konur, o zaman onun da hayatı değişir. Bu röportajı gazetelerine herkesten önce basmak için rekabet eden iki gazetecinin de dahil olduğu hikayede Osman bir milyonun kredisi ile krallar gibi yaşamaya başlıyor.

Artık onu hor gören insanlar, kendisine saygıyla yaklaşmakta; üstüne üstüne gelen dünya, yanında olmak için can atmaktadır. İşte Osman’ın paranın gücünü keşfetmesi de böyle başlıyor. Ancak onu farklı kılan, belki de sinemamızın en unutulmaz karakterleri arasına yerleştiren, gözünde paranın pul kadar değeri olmaması aslında.

Yeşilçam filmlerine baktığımız vakit, genellikle bir zengin olma hayali görüyoruz. Çünkü paranın mutluluk getireceğine inanılmaktadır. Ama hayatında para nedir bilmeyen, paranın kullanımı ile ilgili pek fazla bilgisi olmayan bir adamdır Osman. Bu da haliyle de para-insan arasındaki ilişkiye farklı yaklaşmamıza imkan sağlar. Osman için ise bu noktada öncelik, paranın yapabileceklerini anlamak olacaktır.

Ancak paranın gücünü erkenden fark etmesi ve getirdiği sahte mutluluğun çabuk farkına varması, onu bir adım öne taşıyor. Bu durum hem hikâyenin daha güçlü bir şekilde ayakta durmasını sağlıyor hem de Osman’ın absürtlüklerle dolu bu ortamda ayaklarını yere sağlam basması konusunda yardımcı oluyor.

O cebindeki bir milyonu kendisinden çalmak için çabalayan birçok insanı bu şekilde ekarte ediyo ve paranın büyüsüne kapılmıyor. Böylelikle filmin başından sonuna devam ettirdiği masalsı atmosfer her bir dakikada perçinlenerek devam ediyor. Ve bu durum alttan alta izleyenleri paranın mutluluk getirdiği inancından bir parça da olsa uzaklaştırıyor. Aksine paranın, insana ne büyük tehlikeler getirebileceğini, tuzaklarla dolu bir hayat yaşatabileceğini açıkça resmediyor.

Osman’ın parası yokken ve tüm dünya üstüne üstüne geldiği zamanlarda dahi neşesinden asla ödün vermeyen tavrı, onun paranın gücüyle değişmesine engel olan başlıca unsur. Çünkü onun mutlu olmak için paraya ihtiyacı yoktur. İnsanlara iyi niyetiyle ve kendi gibi safça yaklaşması onu bu dünyada mutlu etmektedir zaten. Böylelikle hikâye; para ve mutluluk kardeşliğini kendi bildiği yoldan yerle yeksan ediyor.

Bir gün Sarayburnunda ölümden kurtardığı şarkıcı Filiz ise onun hayatını temelli değiştirecektir. ık olan Osman hayatının en büyük atağına başlıyor bir bakıma. Ya bu sefer gol olacaktır ya da yine ofsaytta kalacaktır.

Filiz’in hayattaki tek varlığı; ölüm döşeğindeki kardeşidir ve ona yardımcı olamadığı için oldukça mutsuzdur. Filiz’in ölümü seçmesinin nedeni kardeşinin ölümcül bir hastalığa mahkum olması ve tedavi için 200 bin lira gerekmesidir.

Onun, intihara teşebbüs ettiği an Osman ile tanışması ikisinin hayatını da kökten değiştirecektir. Paranın gücüyle sınanan Osman, artık aşkın büyüsüyle de uğraşmak durumunda kalır. Osman, yavrucağın hayatı, serseriliğin onuru ve Filiz’in aşkı arasında sıkışıp kalmıştır. Bir yandan da Filiz’in derdini kendi derdi bilir ve bunun için elinden geleni yapmak için çabalıyor.

Böylece aşkın ve hasta kardeşin bu noktada hikâyeye dâhil oluşu filmin melodram tarafının daha da güçlenmesine vesile oluyor. Sinema izleyicimizi oldukça iyi tanıyan yönetmen, hasta kardeş ile filmin dramatik yönünü desteklemekle kalmıyor işin içine kattığı aşk ile de filmin duygu yoğunluğunu pekiştiriyor. Film artık birbirinin içine başarıyla geçmiş birkaç konu etrafında bütünlüğü sağlıyor ve finaline doğru izleyenleri emin adımlarla götürmek için yere daha sağlam basıyor.

Şaka ile karışık, hikâyenin başından beri ismiyle vaat edilen mesajı eğlenceli bir dil ile aktarıyor. Bunu yaparken tercih ettiği masalsı anlatım ise hikâyenin bu denli güçlü olmasını sağlayan en büyük etken. Ofsayt Osman’ın masaldan fırlamışçasına temiz olan kalbi ise en başta herkesin onu sevmesine ve izleyen herkesin onun tarafını tutmasına neden oluyor.

Böylelikle tek adam hikâyesi herkesin hikâyesi oluveriyor. Bu noktadan sonra da adımlarını yavaş yavaş atan, sonuca doğru izleyenleri seyir zevki yüksek bir şekilde götüren film, finalinde ise vuruculuğunu zirveye çıkarmayı başarıyor.

Film, artık tüm zırhını kuşanmış bir şekilde, vermek istediği insanlık mesajını arka yollar aramadan dümdüz bir şekilde veriyor. Finalin vuruculuğu gibi, tüm film boyunca devam eden romantik atmosfer de finalde zirve noktasını görüyor.

Keza bu noktada Sadri Alışık ta tüm film boyunca afacan bir çocuk edasıyla ortaya koyduğu rolünü finalde en üst seviyeye taşıyarak, adeta okullarda ders olarak okutulacak bir performansın altına imza atıyor.

Osman F. Seden’in para ve insan ilişkisi üzerine kurguladığı film, Sadri Alışık’ın performansıyla Yeşilçam’ı geleceğe taşıyan en canlı eserlerden biri olarak ölümsüzlüğü haketmiş durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder