'İğneyi kendine,
çuvaldızı başkasına batır' sözü TDK'nun Güncel Türkçe Sözlüğüne göre başkasına
zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşün, kendi kendini eleştir
anlamında.
Davranışlarımızın da dili vardır. Sözümüz ya da davranışımız
başkaları üzerinde rahatsız edici hatta acı verici bir etki yapabilir.
Bunu
anlamak için o sözün ya da davranışın bir an için kendimize yapıldığını düşünmek yeter. Buna şimdilerde empati kurmak deniliyor. Atalarımız işte bu
durumu 'İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır' şeklinde anlatmaya
çalışmışlar. Yani başkasına çuvaldız batırmadan önce küçücük bir iğneyi azıcık
kendine batırmak her zaman işe yaramış olmalı.
Başkalarına olan davranışlarımızla kalp
kırabilir, istemeyerek de olsa onlara zarar verebiliriz. Söyleyeceğimiz sözler
can yakabilir. Bu sebeple düşünmeden söz söylememeli, davranışlarımızı gözden
geçirmeliyiz. İnsanların söz, hal ve hareketlerine çeki düzen vermesi hiç
şüphesiz sonradan acı pişmanlıkları ve dostlukların yok yere zarar görmesini de
engelleyecektir.
Kendimizin üzüldüğü ve zorumuza giden
şeyler karşımızdaki kişiye de aynı etkiyi yapar. Çünkü iyi niyetle, hatta şaka
bile olsa karşımızdakinin bizi nasıl anlayacağını asla bilemeyiz.
Yine hoşa gitmeyen durumlar sebebiyle
diğer insanlardan özveri istemeden önce, bu durumun getirdiği fedakarlığın bir
kısmını biz üstlenmeliyiz. Ya da bir iş yada bir konu hakkında başkasına öğüt
vermeden önce bunu kendimize yapabilmeliyiz. Böylece, başkalarından belki
özveri istemeye yüzümüz olur. Kendisi küçük bir kötülüğe katlanamayan kişi,
başkasına büyük kötülükleri yapmadan evvel iki kere düşünmelidir.
Bilmeliyiz ki, kendi kendisine söz
geçiremeyen insanın yapacağı hiç bir öğüt diğer insanları etkilemez.
"Söylediği iyi olsa, bunu kendisi yapardı" diye düşünülür. Kaş
yapayım derken saygınlığı korunması gereken 'iyiliği' de yere düşürmüş, göz çıkarmış
oluruz.
Çağımızın bireysellik belası bu aletlerle daha bir
yaşam alanı buldu kendine. Güya iletişim aracı; hayır ! O cihazlar adeta
insanları kendi dünyalarına kapattı. Muhabbet, selam sabah hak getire.
Herkesin elinde bir akıllı telefon. Cak cak cak...
Olur olmaz yerde türlü çeşit sesle
çalıyorlar. İnsanlar artık otobüste, metroda, kalabalıkta etrafa ayıp olur diye
bile düşünmüyor. Evinde konuştuğundan daha rahat yüksek sesle canlı yayın
yapıyorlar.
Sanal dünyada, hani daha fantastik
deyimiyle sosyal medyada; yaptığı yemeği, evini, ailesini saat başı canlı
yayınla kamuoyuyla paylaşmaya da kolaylık getirdi bu aletler.
Modern insan bu oyuncakla; müzik
dinleme, olup biteni takip etme, oyun oynama, şakalaşma, gülme, ağlama gibi tüm
ihtiyaçlarını karşılıyor. Arkadaş edinme, flört etme ve eş seçme saçmalıklarını
anmıyorum bile.
En rahatsız olduğum türü camide çalan
telefonlar. Bütün yazılı ve sözlü uyarılara rağmen namaz sırasında yine oradan
buradan habire zırlama sesleri geliyor ne yazık ki.
Geçenlerde tam cuma hutbesi sırasında
yanımızdaki birinin böyle bir münasebetsizliği oldu. Olabilir dedik belki
unutmuştur, şimdi kapatır. Tabi gayri ihtiyari etrafındakiler dönüp baktık
adama.
Cebine koyduktan biraz sonra yine çaldı.
'Lahavle' çektik bu defa. Adam bir güzel çıkarı telefonla konuştu iyi mi ?
Namazdayım dedi, sonra görüşürüz, öpüyorum...
Dikkatimi dağıtmamaya çalışıyorum. Hutbe
önemli bir konu, güzel ve etkili bir hitabetle sunuluyor. Ama bir taraftan da
bayağı gerilmişim. Hutbe bitti, dua yapılıyor. Bir kere daha çalmaz mı !
Ani bir refleksle 'Lütfen kapatır mısın
şu telefonu !' dedim elimde olmadan. Der demez de pişman oldum tabi. Derler ya
söz ağızdan çıkana kadar senin, çıktıktan sonra yakala yakalayabilirsen. Ben
böyle düşünürken adam telefonu elinde, kalabalığı yara yara kalkıp gitmez mi
camiden...
Pişmanlığım daha da koyulaştı. Kendi
kendime çok kızdım. Defalarca 'Neden, neden yaptın ? Neden söylendin adama.
Hutbede sus bile denilmez bilmiyor musun ? Bak adam çıktı gitti. Cumayı mı
terketti yoksa arkalara mı uzaklaştı bilmiyorsun. Ya namazı terkettiyse ?'
Eyvahlar olsun ! Yazık bana imtihanı kaybettin. Dilini tutamadın.'
O andan itibaren namazı nasıl kıldım
bilmiyorum. Pişman olduğumu, affetmesini rabbimden istedim namaz boyunca.
İğneyi değil de çuvaldızı batırdım kendime ama olan oldu bir kere. Bir daha
tövbeler olsun.
Ne olur camiye girerken bari kapatın şu
mereti. İbadet sırasında insanları rahatsız ettiğiniz gibi günaha da
sokuyorsunuz. Yapmayın Allah aşkına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder