8 Aralık 2017 Cuma

285 08 Aralık 2017 Cuma 22:10 UMRE GÜNLÜĞÜ..............................Kabe'de son Cuma

 Kabe'de son Cuma 

8 Aralık 2017 Cuma: Umre yolculuğumuzda 21. gün

Dün gece Nesibe teyzenin son macerası sebebiyle ikiye kadar uyuyamadık. O yüzden sabah tavafına da kalkamadık tabi.

Neyse ki yaka kartını birilerine göstermiş de telefon etmişler. Böylece gidilip alındı. Acaip kadın.

Uyandığımda saat 6.30'du. Güneş doğmakta. Bu yüzden tekrar yattım. 9'da kalkıp namazı kıldık ve kahvaltıya indik.

Bugün Cuma. Mekke'de son cumamız. Aslında iyi değerlendirmek istiyordum. Ama hanım bu, hiçbir plana uymaz. 

Tam mescidi harama yaklaşmıştık ki suudi polisler  kalabalığın önünü kesip zemzem kulenin altına inen bir tünele yönlendirdiler.

Tabi eşim zınk diye  durdu. "Ben girmem, geri dönüyorum" dedi.  Baktım kaldım. Israr etsem olmaz. Çaresiz "peki" dedim. O geri döndü. (Meğerse o civarda bir yerlerde diğer kılanlarla birlikte seccadesini serip kılmış cumayı)

Ben akan insan seliyle birlikte tünele girdim. Biraz da merak etmiştim. Bakalım nereye çıkacak ? Öyle ya yönlendirdiklerine göre bizi bir yere götürecek elbette.

O hooo ! Aşağısı şehir meydanı gibi. İki tane kocaman bulvar kabenin altından birbirlerine çaprazlama geçiyor. Bayağı trafik var yani.

Otellerin otopark girişleri buradan yapılıyormuş. Şaşırtıcı genişlikte bir alan var aşağıda.  Bizi yönlendirdikleri bulvar araç trafiğine kapatılmış.

Yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra büyük merdivenler bizi Kral Abdullah kapısı karşısına, Ebubekir camii önüne çıkardı. 

Meydanın buradaki bölümü daha tenha. Yani bizi bu tarafa göndermeleri boşuna değil.

Cuma namazını bulduğum gölge bir yerde kıldım. Namaz sonrası meydan gerçekten bir mahşer yeri gibiydi. Hanım iyi ki gelmemiş dedim içimden.

Ben doğru A.Aziz kapısından kabenin bulunduğu kata indim. Sevdiğim yerde oturdum. Bir müddet kabeyi seyrettim. Yasin okudum ve dua ettim.

Vakit burada daha çabuk geçiyor sanki. Yalnız biraz belim ağrıdı, biraz da karnım acıktı. Kendime bir tabure sandalye bulup bir süre de öyle oturdum.

Saat iki buçuğa doğru eşimi aradım. Yiyecek bir şeyler getir yanında diye. İkindiden sonra buluşmak üzere sözleştik.

İkindiyi kıldık. Sonra meydana çıkıp 3 numaralı tuvalet önüne geldim. Selçuk hoca beni bekliyormuş. "Hadi gidelim" dedi. "Hanımı alıp geleyim" dedim.

Üst kata çıktık. Niyet edip tavafa başladık. Bu tavaf inşallah kardeşlerim için olsun. Sevabından nasipdar olsunlar inşallah.

Selçuk hoca önde biz onun hemen sol yanındayız. Grup halinde duaları hep beraber tekrar ederek yürüyoruz. İki gündür baldırlarım yanıyor. Doktor bel fıtığından demişti. Ayakta fazla kalmak acıyı tetikliyor. Dayanmaya çalışıyorum.

Kabenin kapısına denk gelen hizada yüksek sesle şunu okuyoruz. "Allahumme inne’l-beyte beyteke ve’l- Harama Haram eke ve’l-emne emnek ve hâzâ makâma’l-âiz bike."

Allahım! Sana ibadet için yönelinen şu Kabe Senin Beytin’dir. Saygı gösterilmesini buyurduğun bu kutsal belde Harem’indir. Buradaki emniyet ve güven senin sağladığın emniyettir. Burası Cehennem ateşinden sana sığınanların makamıdır.

Manasını bilerek okumak ne güzel. Keşke okuduğumuz her şeyin manasını zihnimizde böyle canlandırabilsek.

Tavaftan sonra gurup gitti, biz kaldık. Akşam namazını ve yatsıyı kılıp öyle dönmeyi düşünüyoruz.

Yine yerimizi bulup oturduk. Eşimin getirdiği katmer ve çerezleri yedik. Zemzem içtik. Böylece açlığımı bastırmış oldum.

Kabeyi, tavaf edenleri seyrettik. Birkaç poz fotoğraf çektik. Hanım kur'an okudu, ben defterimi yazdım. Akşam ezanı okundu.

Akşam namazını üst katta kıldık. Açık havada, insan uzaydaki konumunu merak ediyor ister istemez. Kabenin üstünde hiç yıldız görmedik. Bazen belli belirsiz sabah yıldızı seçilebiliyor. Ama gece gökyüzünde hiç yıldız yok gibi.

Muhtemelen kabenin ve haramın güçlü ışıklarından olsa gerek. Gerçekten de çekilen hava fotoğraflarından mescidi haramın aydınlık hali açıkça görülebiliyor. Uzaydan görülebilen bir ışık yoğunluğu var burada.

Nitekim Rus kozmonot Nikolayevich Ryazansky, 17 Ağustos 2017'de Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Mekke'nin böyle iki fotoğrafını yayınlayıp şöyle demiş: "Mekke, gece de gündüz de muhteşem !"

Mekke, Milyarlarca Müslümanın secde yönü ve toplanma mekanı. Gücü yeten her Müslümana Kabe, Müzdelife ve Arafat Dağı'nı kapsayan bir yolculuğa çıkarak bu şehre gelmesi farz kılınmış. Bu anlamda da İslam'ın kutsal merkezi durumunda. 

Kabenin meşhur altın oranla ilgisi olduğuna dair ciddi iddialar ve bulgular var. Altın oran; yani fi sabiti denilen şey 1,618 oluyor. 

Bu rakamı, kalp atışlarımızda, DNA' sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde görüyoruz.

Hep aynı muhteşem sayı, yani matematikteki üstün tasarım sayısı yani 'Altın oran-1,618'

Bu konudaki özel çalışmalara göre tüm harita sistemlerindeki bir kaç km'lik ufak farklarla dünyanın Altın Oran noktası Mekke'de Kabe'yi de içine alan Kutsal Bölge dairesinde kalıyormuş.

Mekke şehrinin kuzey kutup noktasına olan uzaklığı ile güney kutup noktasına olan uzaklığının oranı da tam olarak 1,618 miş. Ayrıca Mekke şehrinin Güney kutup noktasına olan uzaklığı ile iki kutup arasındaki uzaklığın birbirine oranı da yine 1,618 olarak hesaplanmış.

Tüm insanlığın ortak yer belirleme dili haline gelmiş enlem boylam haritasına göre de Dünyanın Altın Oran noktası Mekke şehrindeymiş.

Çünkü Mekke'nin gün dönümü çizgisi olarak belirtilen sınıra olan doğu uzaklığı ile batı uzaklığının birbirine oranı 1,618 olarak ölçülmüş. Yine Mekke'nin gündönümü çizgisine batı yönlü uzaklığının, dünyanın o enlemdeki çevre uzunluğuna oranı da Altın oran yani 1,618 sayısını veriyormuş.

Namazdan sonra zemin kata indik. Silinen fotoğraflar için yenisini çektirmeyi düşünmüştüm. Çok şükür o da oldu.

Sonra da dışarıya çıktık. Ejyad caddesi yine kalabalıktı. Ayaklarımız bizi Zemzem kulesi tarafındaki çarşıya götürdü. 

Birkaç dükkan derken önce alt katı sonra da üst katı dolaştık. 

Hatta istanbul pazarındaki Kadir'e bile Allahaısmarladık, artık gidiyoruz dedik. Adamla alışveriş yapmadık ama o yine de kibar davrandı çay kahve teklif etti.

Hanım çarşıdan kendine bir başörtü aldı. Bir de çocuk çantası. 30 riyal tuttu. Ben hala çöl kumu hayalindeyim. Cebimdekini harcamadım.

Otele geldik. Doğru yemeğe çıktık. Kimse yoktu. Sadece biz kalmışız. Saat 21.30.

Çok şükür beklediğim gibi Özbek İshak çöl kumunu bir bardağa koymuş getirdi. Çok sevindim. Sarıldım, cebimdeki 10 riyali ona verdim. Helal olsun.

Böylece Cüneyt'in isteğini de yerine getirmiş olduk. Yarın burada son günümüz. Akşam Cidde'ye gideceğiz. Uçağımız gece oradan kalkacak.

Sabah son tavafımızı yapacağız. Uyumalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder