Üç aylar, Recep, Şabân, Ramazan
Üç aylar kamerî ayların yedincisi Recep Ayı ile
başlayan, Şaban Ayı ile devam eden ve Onbir Ayın Sultanı Ramazan ile tamamlanan
mübarek bir zaman diliminin adı. Araplar
bu döneme “şuhûr-ü selâse” diyorlarmış. Kültürümüzde «Üç Aylar» diye anılıyor.
Bu dönemin içinde, çok sayıda mübârek sayılan gün
ve gece var. Örneğin kandil gecelerinden dördü bu aylarda. Recep ayının ilk
Cuma gecesi Regâib, 27. gecesi Mirac gecesi oluyor. Şabân ayının 15. gecesine
Berat, Ramazan ayının 27. gecesine ise Kadir gecesi diyoruz. İslâm'ın beş temel
esasından biri olan oruç da Ramazan ayında tutuluyor.
Üç aylar bu anlamda, arınma, bağışlanma ve ibâdette
yoğunlaşma ayları olarak değerlendiriliyor. Bu sebeple, insanımızın "Üç
Aylar" diye andığı "Recebü'l-ferd",
"Şa'bânü'l-muazzam" ve "Ramazânü'l-mübârek" aylarının,
islam inancında çok özel bir yeri var. Çünkü, bunlardan birincisi olan Receb,
Alahü teâlânın ayı; ikincisi olan Şa'ban, Peygamber Efendimizin (s.a.v) ayı;
Ramazân-ı şerîf de ümmet-i Muhammed'in ayı olarak biliniyor. Yani Recep ayıyla
birlikte, manevi yoğunluğu olan bir iklime girmiş durumdayız. [1]
Üç ayların ilki olan Receb-i şerîf ayı, insanoğlunun atası ve ilk peygamber Âdem
aleyhisselam'dan beri kıymetli. Aynı zamanda haram aylar denilen dört kamerî
ayın da sonuncusu.Ramazan ayı zaten başlı başına manevi bir atmosfer. Şa'bân
ayı ise, Receb ile Ramazan ayları arasında bir köprü mesâbesinde.
Nasıl ki, bazı mekânlar emsâlinden çok daha
mukaddes, bazı insanlar akrânından çok daha muhteremse, bazı zamanlar da
benzerlerine nazaran çok daha kudsî, değerli ve mübârek görülmüş. İşte üç aylar
da böylesine ışıklı bir zaman dilimi..
[1] Peygamberimiz
(a.s.) Recep, Allah'ın ayı, Şa'bân benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır."
demiş, (Aclûnî, Keşfü'l-Hafa, I/423) ve "Allah'ım! Recep ve Şabânı bize
mübarek kıl ve bizi Ramazana yetiştir" diye dua etmiş. (Ahmed, I/259)
Receb-i şerîf ayı,
üç ayların başlangıcı olduğu gibi aynı zamanda hürmet edilmesi gereken
dört harâm ayın da sonuncusu.
Zi'l-Ka'de, Zi'l-Hicce, Muharrem ve Recep ayları [1]
Hz. İbrahim’den beri muhterem kabul edilmiş ve savaşmak haram sayılmış. [2]
Zira, bunların ilk üçü hac ayı, dördüncüsü Recep ayı da umre ayı olarak
biliniyor.
Bu aylar, haram ay ilan edilerek insanlar, barış
içerisinde yaşamaya alıştırılmış, hac ve umre için Mekke`ye gelen insanların
güvenle gelip dönmeleri sağlanmıştı. Bu güven ortamı insanların hac ibadetini
rahatça yapabilmelerini sağladığı gibi aynı zamanda Mekke ve çevresinde
oturanların geçimlerinin de sigortasıydı.
Araplar haram aylar girdiği zaman bir saygı işareti
olarak savaştan ve her türlü saldırıdan kaçınırlarmış. İslam dini de tevhidî
gelenekte var olan bu iyi ve güzel uygulamaya dokunmamış. Nitekim Kur`ân ancak,
düşman tarafından taarruz edilmesi halinde, savaşa müsaade [3]etmiş.
Resûlullah Efendimiz, Receb ayına çok değer verir
ve çok istiğfâr edermiş. [4]
Receb ayının ilk Cuma gecesine "Regâib Gecesi" deniyor. Özellikle bu
gece yapılan duaların geri çevrilmediği [5]
ve kabir azâbından korunduğu da haber veriliyor.
Yalnız, yedi kimsenin duâsı kabûl olmuyormuş.
Bunlar; günâhlara devâm ettikleri ve tevbe etmedikçe duâları kabûl edilmeyecek Fâizci, Müslümânları aşağı gören, ana-babasına
eziyet eden, Müslümân olan ve dînin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın,
çalgıcı, livâta ve zinâ eden, beş vakit namazı kılmayanlar olarak belirtiliyor.
[1] (Bir
âyet-i kerîme meâli şöyledir: "Allah'ın, gökleri ve yeri yarattığı günden
beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, harâm [hürmetli] olan
aylardır." [Tevbe, 36]
[2] Aslı Hz.
İbrahim(a. s. )`e dayanan temel amacından uzaklaştırılmış olsa da bu aylarda
savaşmamak gibi güzel uygulamaları İslam dini sürdürmüş, bu aylarda kendilerine
savaş açılmadığı sürece Müslümanlar müşriklerle savaşa girmemişlerdir. Kur`an-ı
Kerim`de “Haram Aylara saygı gösterilmesi emredilmektedir. (Maide, 5: 2; 97)
[3] Kur'ân-ı
Kerim'de haram ayları ile ilgili âyette şöyle buyurulmaktadır: "Allah'ın
gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on
ikidir. Bunlardan dördü (hürmetli) haram aylardır. İşte bu dosdoğru nizamdır.
Öyleyse o aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize
zulmetmeyin; sizinle topyekun savaşan müşriklerle siz de topyekün savaşın. Ve
bilin ki Allâh, sakınanlarla beraberdir." (Tevbe, 9/36) (İ.P.)
[4] "Receb
ayında Allah'a çok istiğfâr edin; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her
vaktinde Cehennemden âzâd ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennette öyle köşkler
vardır ki, oralara ancak Receb ayında oruç tutanlar girerler." [Deylemî]
[5] Hadîs-i
şerîflerde buyuruluyor ki: "Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez.
Regâib gecesi, Berât gecesi, Cuma gecesi, Ramazân ve Kurbân bayramı
geceleri." [İbn-i Asâkir]
Şaban ayı üç ayların ikincisi oluyor. Eski adı
‘Azil’ imiş. Araplar, Şaban ayına “şehrullâhi’l-muazzam”, “şehru’l-kerâme” ve
“şehru’l-kasîr” de derlermiş.
Şaban ayında oruç tutmak müstehap görülmüş.
Peygamberimiz (a.s.v), Ramazan ayının dışında en çok bu ayda oruç tutmuştur,
bazen bu ayın tamamını oruçla geçirdiği olmuştur.
Şaban ayında oruç tutmak müstehap görülüyor. Yani;
sevilen, beğenilen, yapılınca sevap verilen yapılmayınca günâh olmayan,
uyulması hoş karşılanan şeylerden.
Nitekim Peygamberimiz (a.s.v), Ramazan ayının dışında en çok bu ayda
oruç tutmuş.
Şaban ayının cehennem ateşine karşı bir kalkan
olduğu [1]
bildirilmiş. Şaban orucunun bedenleri temizleyip Ramazan'a hazırladığı da haber
verilmiş [2]
bulunuyor.
Şaban ayının en önemli özelliklerinden birisi,
Berat gecesinin bu ayın on beşinci gecesinde bulunuyor olması. Berat gecesi;
meleklerin indiği, duaların kabul olduğu daha birçok nimetleri olduğu için,
içerisinde bulunduğu Şaban ayını da değerli kılmıştır.
Şaban ayı ve özellikle Berat gecesi hakkında
rivayet edilen bazı hadislerde o geceyi namazla, gündüzünü oruçla geçirmek
tavsiye edilmiş durumda. [3]
Ayrıca, Allahu Teala’dan sakınıp taatıyla amel etmek suretiyle Şaban ayına değer
vermek, günahların bağışlanmasına ve o sene vuku bulacak tüm belalardan ve
hastalıklardan emin olmaya vesile sayılmış. [4]
[1] “Şaban
cehennemden bir kalkandır. Bana kavuşmak isteyen üç günde olsa onda oruç
tutsun.”
[2] “Ramazan
ayının orucu için Şaban orucu ile bedenlerinizi temizleyin. Hangi kul üç gün
oruç tutup ifardan önce bana defalarca salavat okursa mutlaka geçmiş günahları
bağışlanır. Allahu Teala bu ayda üçyüz rahmet kapısı açar.”
[3] “Şaban
ayının yarısı (Berat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla
geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya semasına iner ve
şöyle der: Kullarım af dileyen yok mu, onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu,
rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim!”
[4] “Her
kim Şaban ayına değer verir, onda Allahu Teala’dan sakınırsa, taatıyla amel
ederse, Allahu Teala onun günahlarını bağışlar ve o sene vuku bulacak tüm
belalardan ve hastalıklardan kendini emin kılar.”
Ramazan ayı hicri yani ay takvimine göre 9. ay
oluyor. Nasıl ki Cuma günü günlerin efendisi ise, dört gözle beklenen, Ramazan
ayı da onbir ayın sultanı [1]
sayılıyor. Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp [2]erittiği
içindir. Bu anlamda başlı başına manevi bir atmosfer.
Çünkü Kur’an-ı Kerim bu ayda Kadir Gecesi’nde
indirilmeye başlanmıştır. İslâm'ın beş temel esasından [3]biri
olan oruç Ramazan ayında tutuluyor. Ayrıca bin aydan daha hayırlı olan “kadir
gecesi” de bu ay içerisinde. Sonunda da mü’minlere bir bayram hediye edilmiş.
Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi,
Kutsal kitabımız olan Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olması. [4]
Kur’an’, Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için
gönderilmiş. Bu nedenle insan için hayati bir değer taşıyor ve onu okumak başlışına bir ibadet.
Peygamberimiz Allah’ın bildirdiği görev ve
sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik
etmiştir. Müslümanlar, ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok
özen gösterirler. Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün
Kur’an’dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna gelindiğin de ise
Kur’an’ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha sonra hatim
duası yapılır.
Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam
ettirmişler. Kur’anı kerimin indirilmeye başlandığı Kadir gecesi ramazan ayının
27. gecesi olarak biliniyor. Yüce Allah Kadir Gecesi’nin “Bin aydan daha
hayırlı” olduğunu haber vermiş. Peygamberimiz de kim Kadir Gecesi’ni
değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır [5]
buyurarak, bu gecenin önemini belirtmiş.
Ramazan ayını önemli kılan etkenlerden biri de,
dinimizin temel ibadetlerinden olan orucun bu ay içinde tutulması. Yüce Allah
Kur’an’da ramazan ayında oruç tutulmasını [6]
emrediyor. Bu nedenle Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutar.
Ramazan ayı oruç, ibadet ve sabır ayı. Allah’ın
rahmet ve bağış kapılarının açıldığı bir ay. Sevgili Peygamberimiz, ramazan
ayında içtenlikle yapılan dua, ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli
olacağını bildirmiş.
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur.
Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların
orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır. Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak
çok sevap, özürsüz oruç tutmamak ise büyük günah olarak görülmüş. [7]
Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise,
Cehennemden kurtuluş olarak tanımlanıyor. [8]
Ramazan ayının mübarek olmasında, Ramazan orucunun, o ayda rahmet kapılarının
açık olmasının, Cehennem kapılarının kapanmasının ve içinde bin aydan daha
kıymetli bir gecenin kadir gecesinin olmasının etkisi var.[9] Ki o gecenin hayrından mahrum kalan, her
hayırdan mahrum kalmış sayılıyor.
Ramazan ay bereket ayı olarak bilinir. [10]
Ramazan ayında Allah için oruç tutmak günahların affına vesile edilmiş. [11]
Bu şekilde ölen kimse cennetle müjdelenmiş. [12]
Bu yüzden "Ey hayır ehli, hayra koş!" şeklinde hitap edilmiş.[13]
Oruç tutmak tabi ki sadece yemeyi içmeyi terk etmek
değil.[14]
Çirkin ve kötü söz söylememek ve sabretmek de bir nevi oruç. [15]Nasıl
temizlik imanın yarısı ise oruç da sabrın yarısı olarak nitelendirilmiş. [16]
[1] “Farz
namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki
Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.” [Taberani]
[2] “Bu aya
Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.” [İ.Mansur]
[3] “İslam,
kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak
ve haccetmektir.” [Müslim]
[4] “Yüce
Allah Kur’an’da ” Ramazan ayı insanları kurtuluş yolan götüren, doğruyu
yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır. “(Bakara suresi, ayet 185)
[5] “Kim
inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni değerlendirirse geçmiş
günahları bağışlanır” (Buhari)
[6] “Yüce
Allah Kur’an’da “…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun” (Bakara suresi, 185.
ayet)
[7] Hadis-i
şerifte, “Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu
oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyurulmuş. [Tirmizi]
[8] “Ramazanın
başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.”[İ.Ebiddünya]
[9] “Ramazan
ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda
rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda
bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin]
hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” [Nesai]
[10] “Ramazan
bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder.
Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum
kalır.” [Taberani]
[11] “Ramazan
ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç
tutanın günahları affolur.” [Buhari]
[12] “Ramazan
orucunu tutup ölen kimse, Cennete girer.”[Deylemi]
[13] “Ramazan
ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek”
denir.”[Nesai]
[14] “Gerçek
oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan
oruçtur.” [Hakim]
[15] “Bilhassa
oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Birisi size sataşırsa, ona “Ben
oruçluyum” deyin!” [Buhari]
[16] “Temizlik
imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır.”[Müslim]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder