Müjdeler olsun !
Bizi
onbir ayın sultanı Ramazana ulaştıracak ışıklı bir iklime girdik. Sevabı bol,
fırsatı çok, bereket dolu üç aylar geldi. Hepimize müjdeler olsun !
Şu facebook her açtığımda “Ne düşünüyorsun ?” diye soruyor.
Davet edici, işvekar.
Ben de düşünüyorum işte. Tüketim çağının ürünü, yeni
“merkantl” [1] örnekleriyle karşı karşıya olduğumuzu mesela. Bu davetin
adeta bizdeki pazarcının “Gel vatandaş, gel !” çağrısına benzediğini. Harlı bir
fırın gibi “Beni besle, odun atmaya devam et. Varlığım buna bağlı” dediğini.
Yakıtının da genellikle fotoğraflar olduğunu.
Gerçek
şu ki, iletişimin bu tür dijital malzeme ile ve paylaşım şekline dönüştüğü bir
zaman dilimi yaşıyoruz. Bu nevi haberleşme eskinin mektuplaşmalarını,
muhabbetlerini hatta telefon görüşmelerini bitirdi. Şimdi insanlar
bilgisayarları başına geçip her gün kendi magazin sayfalarını
yayınlayabiliyorlar. Durum böyle olunca da bizim sevimli “Ne var ne yok ?”
sözcüklerimizin hiçbir anlamı kalmadı gibi.
Çok çok eskiden dumanla, davulla, güvercinle mesajlaşan insanoğlu zaman
tünelinde mors alfabesiyle ya da bayrak kullanarak Semaphore [2] sistemi gibi çok değişik haberleşme yöntemleri
kullandı. Telgraf, telsiz, teleks ve telefon araçlarıyla iletişim kurdu. Ama telefon telgrafı, Fax teleksi, e-mail de mektubu sonlandırdı.
Şimdi bilgi çağının doruğunda yaşıyoruz. Gelişen elektronikle
birlikte bilgisayar kullanımı yaygınlaştı. İnternet devrimi ve cep telefonu
dalgasıyla yeni bir dijital iletişim türü ortaya çıktı. Şimdi SMS’ler,
e-postalar, sohpet odaları, twitter, facebook ve instagram
var. Daha da neler göreceğiz kim bilir.
Her neyse. Biz zamanın getirdiği bu haberleşme imkanlarını
da kullanarak “Emr-i bi'l ma'rûf” [3] yapmaya
devam edelim. Zamanın getirdiği her türlü yozlaşmaya karşı dik duralım. İnsan
olmamızın gereği “Okumayı ve düşünmeyi” bırakmayalım diyorum. Mesela
yaşadığımız günleri düşünelim sırasında. Geleneğin ötesinde anlamlarını yeniden
hatırlayıp “idrak” edelim. Böylece inşallah onlarda gizli manevi fırsatları da
kaçırıp ıskalamamış oluruz.

Ümid ve dua ederiz ki Müslümanlar hiç değilse eski araplar
kadar bu ayların kadim manasına saygı göstersinler.
Çünkü, Recep ayı aynı
zamanda haram aylar denilen dört kamerî ayın da sonuncusu. Zi'l-Ka'de,
Zi'l-Hicce, Muharrem ve Recep ayları Hz. İbrahim’den beri muhterem kabul
edilmiş ve savaşmak haram [4] sayılmış. İslam dini de tevhidî
gelenekte var olan bu iyi ve güzel uygulamaya [5]
dokunmamışken, Kur`ân ancak, düşman tarafından taarruz edilmesi halinde, savaşa
müsaade [6] etmişken bugün İslam dünyasının haline bir bakınız. Ne
içler acısı, ne yürek yakan, ne gönül burkan manzaralar bunlar?
Dileriz
ki bu mübarek günler-aylar artık islam dünyasında akan kanın durmasına vesile
olur. Biz de bu kutlu barışa şahid oluruz.
Zira, bugünden itibâren, manevi yoğunluğu olan bir iklime
girmiş durumdayız. İnsanımızın "Üç Aylar" [7] diye
andığı bu ayların islam inancında çok özel bir yeri var. Bunlardan birincisi
olan Receb, Alahü teâlânın ayı; ikincisi olan Şa'ban, Peygamber Efendimizin
(S.A.V) ayı; Ramazân-ı şerîf de ümmet-i Muhammed'in ayı olarak biliniyor.
Üç aylar
bu anlamda, arınma, bağışlanma ve ibâdette yoğunlaşma ayları. Ramazan ayı zaten
başlı başına manevi bir atmosfer. İslâm'ın beş temel esasından biri olan
oruçlarımızı o ayda tutuyoruz. Bu yüzden, Ramazan ayına onbir ayın sultânı
deniliyor. Sonunda da mü’minlere bayram etme imkanı verilmiş.
Üç ayların içinde, çok sayıda mübârek gün ve gece var.
Örneğin kandil gecelerinden dördü [8] bu
aylarda. "Mübarek" sıfatı zaten bereketli, hayırlı, faydası bol,
feyizli anlamına geliyor. Kültürümüzde “kandil” sıfatıyla anılan, kıymet ve
hürmet gösterilen geceler bunlar.
Bu
mübarek zaman durakları vesilesiyle birbirimizi tebrîk ediyor, aile
büyüklerimizi, eşimizi dostumuzu, akraba ve komşularımızı arayıp soruyor,
dualarını alıyoruz. Şimdilerde herkesin elinde envaî çeşit cep telefonu ve
mesaj imkânı var. Kaldı ki e-posta, facebook, twitter ve benzeri sanal alemde
bile en fazla iletişim yoğunluğu yine böyle gün ve gecelerde yaşanıyor.
Kandil
olduğunu ilkin o mesajlardan öğreniyoruz. Hepimiz bu gecelerde hiç değilse bir
kandil simidi alıp arkadaşlarımıza dağıtmış, evimize götürmüşüzdür. Evlerde de
pişiler, kurabiyeler, hayırlar yapılır o gün. Çocuklar tabak tabak taşır konu
komşuya bunları. Hem de hiçbir ayrım yapmadan.
Yetîmler,
fakîrler, garîpler hatırlanır, çocuklar sevindirilir akşam karanlığında.
Minarelerin, şerefelerindeki lambalar hiç sönmez sabaha kadar. Güzel sesli
salâlar okunur, bu çağrıyla hep birlikte camilere gidilir. Çoluk çocuk, genç,
yaşlı o gece camilerde kılınan namazların, getirilen selat-ü selâmların,
duâların huşûsu gerçekten bir başkadır. Bir başkadır kandiller, arefe ve bayram
geceleri.
İşte bu
ışıklı zaman duraklarından biri de Recep ayının ilk cuma gecesi, yani 1 Mayıs
Perşembe gününü 2 Mayıs Cuma gününe bağlayan gece mübarek Regâip kandili.
Regâib,
arapça bir kelime. “Reğa-be” kökünden geliyormuş. “Reğa-be”, kelimesi de, anlam
olarak herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde
etmek için çaba sarf etmek demekmiş. İşte Regâib, çok bağış ve bol ihsân
anlamına gelen "rağîbe" kelimesinin de çoğulu oluyor.
O yüzden
inanılır ki, bu gecede Allah müminlere rahmet ve mağfiretini bolca verir.
Beklenir ki bu gece mü’minlere, ragibetlerde (ihsanlar, ikramlarda) bulunulur,
bu geceye hürmet edenler affedilir. İnşallah bu gece yapılan dualar kabul olur.
Namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere sayısız sevap verilir.
Bu
geceye özel bir ibadet türü yok. Ancak, diğerleri gibi bu mübarek gecenin de;
tevbe, dua, namaz Kur'ân okuma, zikir, salavat vb. ibadetlerle
değerlendirilmesi tavsiye ediliyor. Örneğin; Perşembe günü oruç tutup, gecesini
ibadetle geçirmek; hiç değilse bir günlük kaza namazı kılmak, Kur’ân-ı Kerîm
okumak, zikir ve tövbe istiğfar etmek gibi bilinen şeyler bunlar.
Bazı
mekânlar diğerlerinden nasıl daha kutsalsa, bazı insanlar emsâlinden nasıl daha
değerliyse, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha mübârek
görülmüş. İşte Regâip kandili de, mübarek üç ayların başlangıcını
işaretleyen kutlu bir zaman durağı.
Rabbim
üç aylarımızı hayırlı, Regaip kandilimizi mübarek kılsın.
----------------------------------------------
[1] Merkantilizm orta çağın sonları ile
sanayi devrimi arasında kalan Dönemdir (1500-1800).Avrupa’ya özgüdür, orada
doğmuş ve gelişmiştir. Döneme damgasını vuran iktisadi faaliyet türü
“ticaret”tir. Ticaretteki artış geçimlik tarımı yıktı ve piyasaya yönelik
üretim yapmasına yol açtı. Bu dönemim kapitalist sınıfını sanayiciler, büyük
tüccarlar ve bankacılar oluşturmaktadır.
[2] Semafor (Semaphore) gemiler
arasında görsel olarak haberleşmeye yarayan bir sistemdir. Telsizin icat
edilmesi ile birlikte kullanımında büyük ölçüde azalma görülmesine rağmen,
günümüzde sadece askeri alanda kullanılmaktadır. Amerika ve Japonya Deniz Kuvvetleri'nin
resmi haberleşme sistemidir. Dağcılıkta da, konuşarak haberleşmenin zor olduğu
yerlerde, semafor kullanılmaktadır.
[3] Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil
münker "İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek" anlamına gelen
Kur'an kökenli bir Arapça ifadedir. İnsanlara iyiliği göstermek ve kötülükten
sakındırmak manasında bir deyiş gibi günlük yaşamda da kullanılmaktadır.
[4] Zira, bunların ilk üçü hac ayı,
dördüncüsü umre ayı. Bu aylar, haram ay ilan edilerek insanlar, barış
içerisinde yaşamaya alıştırılmış, hac ve umre için Mekke`ye gelen insanların
güvenle gelip dönmeleri sağlanmıştı. Bu güven ortamı insanların hac ibadetini
rahatça yapabilmelerini sağladığı gibi aynı zamanda Mekke ve çevresinde
oturanların geçimlerinin de sigortasıydı. Araplar haram aylar girdiği zaman bir
saygı işareti olarak savaştan ve her türlü saldırıdan kaçınırlarmış.
[5] Aslı Hz. İbrahim(a. s. )`e dayanan
temel amacından uzaklaştırılmış olsa da bu aylarda savaşmamak gibi güzel
uygulamaları İslam dini sürdürmüş, bu aylarda kendilerine savaş açılmadığı
sürece Müslümanlar müşriklerle savaşa girmemişlerdir. Kur`an-ı Kerim`de “Haram
Aylara saygı gösterilmesi emredilmektedir. (Maide, 5: 2; 97)
[6] Kur'ân-ı Kerim'de haram ayları ile
ilgili âyette şöyle buyurulmaktadır: "Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı
günkü yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü
(hürmetli) haram aylardır. İşte bu dosdoğru nizamdır. Öyleyse o aylar içinde
(Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin; sizinle topyekun
savaşan müşriklerle siz de topyekün savaşın. Ve bilin ki Allâh, sakınanlarla
beraberdir." (Tevbe, 9/36)
[7] "Recebü'l-ferd",
"Şa'bânü'l-muazzam" ve "Ramazânü'l-mübârek"
[8]
Recep ayının ilk Cuma gecesi (1 Mayıs Perşembe) Regâib, 27. gecesi (25
Mayıs Pazar) Miraç, Şabân ayının 15. gecesi (12 Haziran Perşembe) Berat,
Ramazan ayının 27. gecesi (23 Temmuz Çarşamba) ise Kadir gecesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder