17 Kasım 2013 Pazar

005 19 Aralık 2012 Çarşamba 22:30 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER….........Bu günlere nasıl geldik

Bu günlere nasıl geldik

Henüz çok gençtim daha üniversite bitmemişti. O yıl seçimler vardı ve propaganda çalışmalarının yapıldığı günlerdi. 

Ben de İstanbul'dan büyüklerimin yardımına gelmiştim. Çünkü yanında olduğum insanlar sayıca son derece az, fakir ve genellikle yaşlıydılar. Etrafımızda genç yok gibiydi. Okumuş kişi ise bundan 40 yıl öncesi zaten parmakla gösterilirdi. 

Bir gün yaşadığım ilçeye bir Genel Müdür geldi. Milletvekili adayıymış. Hem de yüksek makine mühendisiymiş.

İlçe heykel meydanında neredeyse 20-30 kişinin toplandığı bir kalabalığa (!) konuştu. 

Adam milli sanayileşmeden bahsediyor, makina motor diyor, Türkiye'nin bölgesinde liderliğinden söz ediyordu. Hayretler içinde kalmıştım. Nasıl yani, böyle insanlar da mı varmış. Hem dindar, hem yüksek tahsilli hem de bir Genel Müdür. O güne kadar dindar insanların sadece köylü, esnaf, memursa odacı, bilemedin en fazla imam ya da işçi olduklarını sanırdım. Üstelik ülke idare etmekten, ekonomiden dış politikadan konuşuyordu. 

Müthiş bir enerjisi vardı. Dur durak bilmiyor, siyasi rakiplerine dil uzatmıyor, sadece inanç ve düşüncelerini büyük bir aşkla anlatıyor, karşılaştığı bütün olumsuzluklara ise hiç şikayet etmiyordu. Şaşkınlığım büyük bir hayranlığa dönüşmüştü. Adamın gölgesi oldum adeta. Bir taraftan kafamda ona sorulacak bir çok soru birikiyor, diğer taraftan birlikte köy köy kahve kahve dolaşıyor gördüklerimi ve duyduklarımı sünger gibi emiyordum.

Geç vakit ilçe merkezine döndüğümüz bir gece aynı evde ve aynı odada misafir edildik. Bir insanı tanımak için birlikte yolculuk etmek, birlikte yiyip içmek ve aynı yerde yatmak gerekir derler ya benim için sanki hepsi de tamam olmuştu. Artık ona "abi" diye hitap ediyordum. Hiç unutmam sabah olduğunda ona saçma sapan bir soru sormuştum. "Abi, 50 bin kişiyi nasıl yönetiyorsun ?" Sözde ben de yönetici olmak istiyordum ya işte 50 bin kişinin başında bir Genel Müdür ayağıma gelmişti. Hap gibi bir formül verebileceğini düşündüm zahir ! Ama o benim sorumu temiz aydınlık bir gülümsemeyle " Ben 50 bin kişiyi yönetmiyorum ki, onları yöneten 50 kişiyi yönetiyorum" dedi. İşte benim zamanla-anladıkça 35 yıllık kamu hizmetimi, yöneticiliğimi ve yaklaşımlarımı temelden etkileyen kısacık cümle. Küçük ama Büyük bir sözcük. 
...
Seçimlerden sonra beni apar topar Ankara'ya çağıran, memur olmaya olan direncimi kıran, çalış seni yerime Genel Müdür yapayım diye beni yüreklendiren, iyi günde kötü günde bana dürüstlük, çalışma ahlakı, kendini geliştirme, inanç ve sabrı tavsiye eden o güzel insana en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sana rabbimden acil şifalar diliyorum Cevat abi !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder