11 Ocak 2025 Cumartesi

11 Ocak 2025 Cumartesi 23:00 NE DÜŞÜNÜYORUM...........................Ankara’nın sisi pusu

Ankara’nın sisi pusu

Ankara’nın sisi pusu / Çöker her sabah / Gri bir tül gibi / İner, kalkmaz korkusu

Derler ki / Yağmurlu günün kuytusu / Puslu sabah uykusu / Ağırlaşır gözlerim / Beynimde döner burgu / Gün doğmaz mı sorusu

Kurtlar pusu severmiş / Ben değilim bilemem / Görmeliyim önümü / Sıkar göğsümü hepten / Sokağın kirli örtüsü

Öğle gibi açılacak / Dağılacak bilirim / Amma insanız işte / Kalkmayacak sanırım

Ankara her gün değişir / Halden hale dönüşür / Sisin pusun içinden / Binbir hile dökülür

Yine de hayır vardır / Her günün sabahında / Buzlu camlar kazınır / Umutla yola çıkılır

Ankara’nın pusu işte / Soğuk olur kışı böyle / Havası gibi serttir / Gündemleri bile öyle

Bu şiiri bugün yazdım. Sise pusa şiir mi yazılırmış demeyin. Etkilenmişim demek ki. Özellikle de yılın bu zamanında sürekli tekrarlanırsa. Demek ki sonbaharda üstüme çöken hüzün hala dağılmamış. Bir kar yağsa havamız değişecek, kış gibi kışlara hasretiz. Sis pus insan ruhunun böyle zamanlarda yaşadığı melankoliyi daha da arttırıyor. Ama kıştan bahara geçtiğimiz gibi içinde umutlar da saklı. Tıpkı Ankara’da yaşayanların haber bültenlerinde “kötü haberler” kadar “iyi haberlere” de alışkın oldukları gibi.   

Sis genelde bilinen bir hava olayı. Ama pus diye de bir şey var. Ankara'da yaşayanlar orta Anadolu'nun karasal ikliminde sık sık pus uyarısıyla karşılaşırlar. Pus, görüş mesafesini çok azaltmayan bir tür hafif sis demekmiş. Atmosferdeki çok küçük su damlacıklarından oluşuyormuş. Havada asılı duran çok küçük ama kirli, sıvı su damlacıkları. Sis ile pus arasındaki tek fark görüş mesafesi. Görüş mesafesi 1 km'den az ise sis, eşit veya fazla ise pus kabul ediliyormuş. Damlacık sayısı çoksa, ileriyi görmemiz o kadar zor oluyor işte. 

Sisin oluşması için rüzgârsız, bulutsuz ve uzun geceler ideal. Bu nedenle yüksek basınç merkezlerinin hakim olduğu kasımdan mart ayına kadar sisli hava çokça görülüyor. Özellikle de Ankara’da. Bu günlerde yer yüzeyi geceleri ışınım kaybıyla soğuduğundan yüzeye temas eden havada yoğuşan su buharı havadaki kirleticilerle birlikte smog denilen kirli ama çok küçük damlacıklara dönüşüyor. Güneş ortaya çıkınca sis de yok olmaya başlıyor. Ancak kirleticiler sisi oluşturan damlaların buharlaşmasını zorlaştırdığı için pus şehrin üzerinde kalabiliyor.

Çok eskiden başrolünü Hz. Musa'yı canlandıran Charlton Heston'ın oynadığı 1959 yapımı "The Ten Commandments" (On emir) filmini seyretmiştim. O filmde Hz. Musa ile Mısır Firavunu arasında geçen olaylar anlatılırken bir sahne hala hatırımda. Hz. Musa'yı dinlemeyen Firavun ülkesine mucize şeklinde bazı musibetler arız olur. Bunlardan bir tanesi de Mısır başkentinde havada dolaşan, kapıdan pencereden en ufak aralıktan girip evlerde ölümlere yol açan duman benzeri bir sis-pus'tur. Neden bilmem geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız corona virüsü de aynen o sahnedeki musibete benzetmiştim.

Dünyada sislerin en ölümcülü Aralık 1952’de Londra’da meydana gelmiş. 5 Aralık’ta rüzgârın dinmesiyle sis oluşmaya başlamış ve bundan sonraki üç gün boyunca da yoğunlaşmış. Görüş mesafesi birkaç metreye inmiş ve trafik tamamen durmuş. Halk, soğukla mücadele etmek için gerekenden, daha çok evlerini ısıtınca daha çok kömür tozu ve sülfür dioksit havayı zehirlemiş. Bu durumda Londra'lılar ağızlarında maskelerle, kaldırım boyunca binaların duvarlarına dayanarak yollarını bulup işlerine gidebilmişler. Bu sis ve hava kirliliği yüzünden yalnız Londra bölgesinde 12 bin kişi ölmüş. Ben duymamıştım.

Bilmediğim başka şeyler de varmış. Çoğumuz farkında olmasak da ülkemizde sis ve dumanın oluşturduğu “smog” denilen zehirli karışım KOAH, astım, alerjik rinit gibi solumun yolu hastalıklarında patlamalara neden oluyor. Sonuç olarak insanlar sağlığını kaybedip tedavi olmak için de çok daha fazla para harcıyor. Bu nedenle, böyle günlerde birçok ülkede “Hava Kalitesi Endeksi” belli bir değere ulaşınca halka “smog uyarısı” yapılıyormuş. Demek ki sis, pus deyip geçmemek lazım. Özellikle Ankara’nın siyasi gelgitlerini, durduk yere kararan bozaran havalarını, anaforlarını, sonra güneş açar gibi durulup ısınmasını manâlandırmam hiç de boşa değil düşünürseniz.

10 Ocak 2025 Cuma

10 Ocak 2025 Cuma 23:30 ORJAN POSTASI III...................................O GÜN GELSİN BAKARIZ DEMEYECEĞİZ!

O GÜN GELSİN BAKARIZ DEMEYECEĞİZ!

39.Olağan Genel Kurul 29 Haziran 2017 tarihinde yapıldı. Gündemin 11.sırasında Kooperatifin süresinin 60 yıla çıkarılması vardı. Gerekçe oldukça ilginç ve düşündürücü. “Kooperatifimiz üyelerinin kura ile almış olduğu yerlerinin tapularının ve yapı kullanım izin belgelerinin tamamının alınamamış olması sebebi ile İşletme Kooperatifine geçilemediğinden kooperatifimiz faaliyet süresinin 06.02.2018 tarihinde sona erecek olması nedeni ile Ana sözleşmenin 5.maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesinin görüşülerek karara bağlanmasına…”

Bu ifadeler karar tutanağında da aynen var. Böylece ana sözleşme değişikliği ile Orjan Kooperatifinin 40 yıl olan süresi 20 yıl daha uzatılarak 60 yıla çıkarılmış oldu. Yani 2038’e.  Bu değişikliğin üzerinden 7 yıl 6,5 ay geçmiş durumda. Geriye kalan süre ise 12 yıl 5,5 ay. Sürenin uzatılmasına neden gösterilen gerekçe ne diyordu: “tapuların ve yapı kullanım izin belgelerinin tamamının alınamamış olması sebebi ile İşletme Kooperatifine geçilemediğinden..” Yani 1)verilmesi gereken tapular verilememiş, 2) Yapı kullanım izin belgelerinin tamamı alınamamış ve bu nedenle de 3) İşletme Kooperatifine geçilememiş.

8.Çalıştay sorusunun içinde “Üçüncü dönem olan 60. Yıl 2038 de dolacak. O GÜNE KADAR YAPILACAK ŞEYLER YOK MU?” diye soruluyor. Aslında 2017 Haziranında sürenin uzatılmasına gerekçe gösterilen üç sorun süre sonu gelmeden yapılacak şeyleri özetlemiş zaten. Öncelikle 1163 sayılı yasanın 81.maddesinde bahsedilen tapular Kat İrtifakından (Mavi renkli) KAT MÜLKİYETİNE (Kırmızı renkli) dönüşmüş tapular. Kanun buna FERDİ MÜLKİYETE GEÇME (FERDİLEŞME) diyor ve “konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle” sonlandırıyor.

Dolayısıyla da bu sürecin tamamlanmasıyla Yapı Kooperatifinin amacına ulaşmış sayılacağı“ ve “dağılacağına” hükmediyor. Yine maddede bu süreçle ilgili bir de süre konulmuş. Buna göre; “…Konut kooperatiflerinde YAPI KULLANMA İZNİNİN ALINMASINI MÜTEAKİP EN GEÇ BİR YIL İÇİNDE ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre ferdi münasebet işleri sonuçlandırılır.Aynı madde; “anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi suretiyle İŞLETME KOOPERATİFİ kurulabilmesini” de mümkün kılmış.   

Buradan çıkan sonuç şu: Orjan Kooperatifi 1998’den 2018‘e kadar kendisine tanınan 20 yıl içinde “FERDİ MÜLKİYETE GEÇİLİP KONUTLARIN ORTAKLAR ADINA TESCİL EDİLMESİNİ” başaramamış. Bunun içinde Yapı Kullanma İzin belgeleri (İskân Raporu) konusu da var. Çünkü sürenin 60 yıla uzatılma gerekçesinde “tapuların ve yapı kullanım izin belgelerinin tamamının alınamamış olmasını” Kooperatif yönetimi bizzat kendisi itiraf ediyor. Dolayısıyla yönetim 2013 ten itibaren Şehircilik Bakanlığı ile yazışarak talep ettiği İŞLETME KOOPERATİFİ kurulabilmesi iznini de alamamış. Bu durumda süreyi 20 yıl daha uzatmaktan başka seçenekleri kalmadığı için mecburen Genel Kuruldan bu kararı çıkarmışlar.

Çalıştay olarak BAKANLIĞA bu konuyla ilgili şu soruyu sorduk: “Kooperatifin süresi 2018 yılında 20 yıl daha uzatıldı. Üçüncü dönem olan 60. yıl da 2038 de dolacak. FERDİLEŞME ve KOOPBİS sistemine uyum dahil o güne kadar yapılacak şeyler yok mu?” Bakanlığın yazılı başvurumuza verdiği resmi cevaba göre; Ferdileşme kooperatifin asli amacını oluşturur” ve “Kooperatif faaliyette olduğu müddetçe anasözleşmesinin amaç ve faaliyet konuları başlığı altındaki 6'ncı maddesinde belirtilen faaliyetler çerçevesinde hareket ederek amaca ulaşmayı hedeflemesi gerekmektedir.”

 

Ana sözleşme gayet açık. Kooperatif 20 yıl süreyle kurulmuş. Sonrasında iki defa uzatılarak bu süre 60 yıla çıkarılmış.Kooperatifin amacı ortaklarının konut ihtiyaçlarını karşılamaktırve YAPTIRILAN KONUTLARIN MÜLKİYETİNİ BU ANA SÖZLEŞMEDE YAZILI ESASLARA GÖRE ORTAKLARINA AKTARIR.” Bu çok açık bir amaç ve hedef. Kaldı ki 46 yıllık bir kooperatifte hala bitmeyen subasmanlar olmasının ya da alınmamış iskân raporları sorununun izah edilebilir hiç bir yanı yok.

Demek ki özetle; Kooperatifin amacı öncelikle “ortaklarına konut yaptırmak” ve “Yaptırılan konutların mülkiyetini ortaklarına aktarmaktır.” Dolayısıyla 2038’e kadar YAPILACAK ŞEYLER de bunlar. Bakanlığın dediği gibi “Orjan yönetimlerinin kooperatif faaliyette olduğu müddetçe anasözleşmenin "amaç ve faaliyet konuları" başlığı altındaki 6'ncı maddesinde belirtilen faaliyetler çerçevesinde hareket ederek amaca ulaşmayı hedeflemeleri” gerekiyor. Ki sonrasında da ana sözleşme değişikliği suretiyle İŞLETME KOOPERATİFİNE DÖNÜŞÜM aşamasına geçilebilsin.

Bu arada 21/10/2021 tarihinde 1163 sayılı Kanunda değişiklik yapan 7339 sayılı kanun gerekleri de yerine getirilmelidir. 81. Maddede yapılan değişiklik ile KOOPBİS sistemi de bu kapsamda değişiklikler. Bakanlık cevabında Orjan kooperatifinin de “KOOPBİS Yönetmeliği çerçevesindeki görevlerini yerine getirerek kooperatife ve ortaklarına dair bilgilerini güncel tutmaları gerekmektedir deniliyor.

Öte yandan geçen her geçen yıl yeni sorunlar, yeni talepler ve farklı projeler de gündeme gelebiliyor. Örneğin 2019’dan sonra gündeme gelen ve 2025’e kadar süren Kanalizasyon, Yağmur suyu kanalları ve doğalgaz alt yapıları ile bozulan alt yapı nedeniyle komple yenilemek zorunda kaldığımız üst yapı ve peyzaj işleri böyle ortaya çıktı. Önümüzdeki süreçte su konusunda artan sıkıntılara çözüm bulunması amacıyla gündeme gelebilecek projeler de söz konusu olabilecek.

Bu arada ana sözleşmenin AMAÇ VE FAALİYET KONULARI başlıklı 6.Maddesi bağlamında ve “Ortaklarının sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tesisleri kurar, bu tesisleri işletir veya kiraya verir hükmü bağlamında farklı projeler de mümkün. Meselâ eski gazinonun bir proje kapsamında tadil veya yeniden inşası suretiyle ORJAN KÜLTÜR MERKEZİ yapılması hiç de uzak ihtimal değil.

Bunlar Orjanın bir Yapı Kooperatifi olarak önümüzdeki 7 yıla yayılabilecek iş ve meşguliyetleri. Öte yandan Orjanın en az bunlar kadar önemli ve öncelikli başka yapılacak işleri de var. Bunlar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklı zorunluluk ve sorumluluklar. Hemen önümüzdeki genel kuruldan başlayarak SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ SÜRECİNİN BAŞLATILMASI en önemli ve öncelikli iş. Kapsamında BLOK YÖNETIMLERININ BELIRLENMESI, TOPLU YAPI TEMSİLCİLER KURULUNUN OLUŞMASI ve YÖNETİM PLANININ GÜNCELLENMESİ var. Sonrasında çift başlılığı önlemek üzere kurulacak İŞLETME KOOPERATIFI tüzel kişiliğinin “Yönetici” olarak seçilmesi söz konusu olacak. BÜTÜN BUNLAR DA 2031’E KADAR ORJANDA BIRBIRIYLE EŞGÜDÜM IÇINDE YAPILMASI GEREKEN ÇOK CIDDI VE ÖNEMLI IŞLER.

  

10 Ocak 2025 Salı 21;00 NE DÜŞÜNÜYORUM ?...................................YOLA ÇIKTIK AMA…

 

YOLA ÇIKTIK AMA…

Bugün 10 Ocak 2025 Cuma. Artık 2025 yılı içinde yol alıyoruz. Geçen yıl 7 Ekimde İsrail’in Gazze’ye saldırmasıyla başlayan soykırım gibi katliam 20 bini çocuk bir o kadarı kadın ve yaşlı olmak üzere 50 bine vardı. 100 binin üzerinde yaralı var. Gazze halkı bir yandan acımasız bombardıman, bir yandan da açlık, susuzluk ve tıbbi araç gereç yokluğu ile sınanıyor. Gazze en şiddetli depremden daha ağır bir tahribata uğradı. Adeta taş üstüne taş kalmadı. Buna rağmen o kahraman insanlar bir yıldan fazla bir süredir sabırla, metanetle ve cesaretle işgalci İsrail’e direnmeyi, hayatta kalıp ayakta durmayı bırakmadılar.

Bizler, hatta bütün dünya oradan gelecek bir ateşkes haberini beklerken müjde bambaşka bir yerden geldi. 8 Aralıkta Suriye’de aniden gelişen bir özgürlük hareketi önce Halep’i, sonra Hama ve Humus’u alarak Dera’dan çıkan meşale nihayet Şam’ı da aydınlattı. Günlerce Suriyelilerin katil ve zalim Esed’in defolup gitmesinden duydukları sevince şahit olduk. Onun kaybetmesi bir bakıma İran’ın, Rusya’nın, ABD’nin katta İsrail’in de yüzünde şamar gibi patladı. Ama özgür Suriye o kadar haklıydı ve o kadar mağdurdu ki kimsenin hayır diyecek hali yoktu. Aksine bu bölgenin geleceği için kısa zamanda sadece kendi halkını değil dünyayı da umutlandırdılar. Özellikle en uzun sınırı olan Türkiye için nihayet terörsüz, savaşsız günler beklenebilirdi. Nitekim ülkemiz şu anda en yakın komşusuyla, en yakın dostu ve kardeşi olarak, en yakından ilgilenmekle meşgul.

Bizler bir yandan Suriye’nin özgürleşmesine sevinmek isterken öbür yandan zalim İsrail’in hala Gazze’de, Filistin’de, Lübnan’da ara vermeyen yıkımlarına bakıp kahroluyoruz. Aman nazar değmesin ama dünyanın bu tarafının yükselen yıldızı Türkiye derken bir taraftan da şeytanın bin bir türlü oyunu vardır, rabbim fırsat vermesin diye dualar ediyoruz. Tablo korkunç. O güzelim şehirler harap olmuş, yüzbinlerce insan katledilmiş, milyonlarca insan yerinden yurdundan göçmek zorunda kalmış. İnşallah 2025 bölgede savaş, yıkım ve katliamların sona erdiği, zalimlerin belasını bulduğu ve bütün bu tahribatın onarılmaya başlandığını gördüğümüz bir yıl olur.  

Dünyanın öbür ucunda Trump 20 Ocakta Başkanlık koltuğuna oturacak. Daha gelmeden ardı ardına salvolar çekip duruyor. Söyledikleri yenilir yutulur şeyler değil ama. Bir taraftan Grönland’ı hatta Kanada’yı ilhak etmekten bahsediyor, öbür taratan Ukrayna-Rusya savaşını bitirmekten. Bir yandan Ortadoğu’yu cehenneme çeviririm diyebiliyor, öbür yandan “Erdoğan akıllı adam, iyi anlaşacağız” mesajları gönderiyor. Anlaşılan önümüzdeki süreç ezberleri bozan, dengeleri sarsan, dünya siyasetini sil baştan dizayn eden oluşumlara gebe.     

Avrupa Birliğine bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi 2024'ün şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu bildirmiş. Kurumun çalışmasına göre geçen yıl sıcaklıklar, sanayi öncesi (1850-1900 yılları) döneme kıyasla 1,6 derece daha yüksek ölçüldü. Kaydedilen bir önceki en sıcak yıl 2023 olmuştu. Bunun anlamı belki de 2025 te 2024’ten daha sıcak olacak. Kuraklık artacak ve yaygınlaşacak. Daha fazla sel, daha çok toprak kayması ve çok daha fazla orman yangını olacak. Kavrulacağız.

Eden bulurmuş derler. Kimsenin felaketine sevinecek değiliz ama dünyanın gözü önünde Suriye’de, Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’da hukuk mukuk dinlemeden taş üstünde taş, can üstünde baş bırakmayanlar cezasız mı kalacak? Mazlumların, masumların ahı gökleri tutuşturmuşken “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” demeyecek miyiz? Yaptıkları şeyler sadece bu güne değil nesiller boyu genlere işleyecek kadar derinlere iz bıraktı. Bunun bir bedeli olmayacak mı sanıyorlar?

Bekliyoruz. Elbette ahirette ilahi adalet şaşmayacak, ama bu dünyada da bir karşılığı olacak, inanıyoruz. Zalimlerin yerin dibini boylamalarını, Kur’an tabiriyle “maymunlardan aşağı” olmalarını, ateşlerde kavrulmalarını, dünyada da rezil ve rüsva olmalarını umuyoruz. Şu Avrupa’nın düştüğü hale bir bakın. Afrika’da istenmiyorlar, Ortadoğu’da ve dünyanın pek çok yerinde birbirlerinin suç ortağı durumundalar, kendi içlerinde sonu gelmez ekonomik ve siyasi çöküşler yaşamaya başladılar, enerji krizleri içinde bocalamaktalar. 

Son günlerde Amerika'da büyük bir yangın felaketi başladı. Önü bir türlü alınamıyor. Üstelik en zengin muhitin yaşadığı Los Angeles şehrinde, Hollywood’da oluyor bu. Şu anda 10000 ev tamamen kül olmuş durumda. 10 ölü bir sürü de yaralı var. Bölgeden 200 bine yakın insan tahliye edilmiş. Ne zaman önü alınacak belli değil. Uzaydan çekilen görüntüler hakikaten korkunç. Dünyanın o kısmına büyük bir alev topu düşmüş gibi. Adeta büyük bir bombardıman sonrası olanlara benziyor. İster istemez “dünyanın başka yerlerinde şehirleri yakan yıkan, ellerini yüzlerini masum kanlarıyla boyayanlar kimdi?” sorusu akla geliyor.

Yeni yıl da bütün iyi dileklere rağmen işte böyle başladı. Herkes teslim eder ki 2024 gerçekten zor bir yıldı. Her şeye rağmen umudumuzu yitirmedik. 2025 yılı bütün bu musibetlerin sona erdiği bir yıl olsun dileğindeyiz. Önce sağlık, barış, esenlik sonra da güzelliklerle dolu bir yıl olsun inşallah.

Geçtiğimiz üç ay boyunca dünyada ve Türkiye'de neler olduğunu gazetelerde ya da internette yayınlanmış bilgilerden derledim. Bakalım son üç ayda neler olmuş?

Ekim:

1 Ekim - İsrail Savunma Kuvvetleri, Lübnan'ın güneyini işgal etti. İran, İsrail'in Lübnan saldırılarına yanıt olarak İsrail'e hava saldırısı düzenledi.

14 Ekim - NASA, yeni geliştirdiği uzay aracı Europa Clipper ile Jüpiter'in yörüngesindeki Europa uydusunda yaşam belirtisi olup olmadığını araştırmak üzere yola çıktı.

16 Ekim - Hamas Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar, Refah'da İsrail tarafından şehit edildi.

21 Ekim - HÜRJET ilk süpersonik uçuşunu yaptı.

23 Ekim - TUSAŞ'ın Ankara Kahramankazan'daki tesislerine PKK tarafından terör saldırısı oldu.

29 Ekim - TUSAŞ T625 Gökbey helikopterinin üretilen ilk modeli Jandarma Genel Komutanlığı'na teslim edildi.

30 Ekim - İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, terör soruşturması kapsamında gözaltına alındı.

30 Ekim - İspanya, Valencia’da sel felaketi oldu.

31 Ekim - Esenyurt Belediyesi'ne kayyum atandı.

Kasım

4 Kasım - DEM Parti yönetimindeki Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atandı.

5 Kasım - Amerika Birleşik Devletleri seçimleri gerçekleştirildi.

11 Kasım - Yasa dışı bahis soruşturması kapsamında Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'in de aralarında olduğu 16 kişi gözaltına altındı. Ortaç ve Erbil için ev hapsi kararı verilirken 12 şüpheli tutuklandı.

15 Kasım - Malatya'da 4,9, Rize'de 4,7 şiddetinde deprem meydana geldi.

18 Kasım - Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt ve İzmir Milletvekili Salih Uzun partilerinden istifa etti.

20 Kasım - Nasuh Mahruki, sosyal medya paylaşımlarından dolayı tutuklandı.5 Aralık'ta tahliye edildi.

22 Kasım - DEM Parti yönetimindeki Tunceli ve CHP yönetimindeki Ovacık belediyelerine kayyum atandı.

29 Kasım - DEM Parti yönetimindeki Van Bahçesaray belediyesine kayyum atandı.

Aralık

8 Aralık - Suriye Muhalifleri, 11 gün süren taarruzun sonunda Şam'ı ele geçirdi ve Beşşar Esad'ı devirerek 53 yıllık Esad rejimine son verdi.

21 Aralık - Hürriyet Partisi kuruldu.

22 Aralık - Muğla'da Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans helikopterin Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne çarparak düşmesi sonucunda 2 pilot, 1 hekim ve 1 sağlık çalışanı öldü.

23 Aralık - Habertürk, Show TV, Bloomberg ve HT Spor'un dahil olduğu medya grubu Ciner Grubu'ndan Can Grubu'na devredildi.

24 Aralık - Balıkesir'de bir mühimmat fabrikasında meydana gelen patlamada 13 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. 2025 yılı için net asgari ücret 22.104 TL olarak belirlendi.

25 Aralık - Azerbaycan Hava Yollarına ait 8243 sefer sayılı Bakü - Grozni seferini yapan uçak Aktau Havalimanı yakınlarında düştü. Uçakta bulunan 67 ve 5 mürettebattan 38 kişi öldü, 29 kişi sağ olarak kurtuldu. Daha sonradan uçağın Rusya hava savunma sistemleri tarafından vurulması sebebi ile düştüğü anlaşıldı.

27 Aralık - Almanya cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier federal meclisi feshetti. Almanya'da yeni meclisin belirlenmesi için 23 Şubat 2025'te erken seçime gidilecek.

28 Aralık - Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı. Anne, ağabey ve amcaya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi.

29 Aralık - Jeju Hava Yollarına ait 2216 sefer sayılı Bangkok - Muan seferini yapan uçak Muan Havalimanına inişinin ardından pist sonundaki duvara çarparak patladı. Uçakta bulunan 181 kişiden 179'u öldü. 2 mürettebat sağ olarak kurtuldu.

7 Ocak 2025 Salı

07 Ocak 2025 Salı 21;00 NE DÜŞÜNÜYORUM ?...................................MASLAHAT

MASLAHAT 

Doğrusu bu kelimeyi ben “idare-i maslahat” yani “durumu idare etmek” biçiminde biliyordum. Çünkü dilimizdeki bu tabir genellikle bir tür eleştirel sitem yada hafiften “iğneleme” yapmak için kullanılıyordu. Bazen de alay etme anlamında kullanıldığına şahit olmuştum. Özellikle biz yöneticiler için “yöneticilik” asla idare-i maslahat etmek değildi. Bunu asla kabul etmez, üzerimize almazdık.

Çok sonraları eski Bayındırlık Bakanı rahmetli Cevat AYHAN’dan bu kelimenin çok daha olumlu yönleri olduğunu, hatta oldukça derinlikli bir kavram olduğunu öğrendim. Kendisi çok çalışkan, dürüst ve bilgili bir devlet adamıydı. Ayrıca sağlam bir inanca, güzel bir ahlaka sahip “kâmil mümin” diyebileceğim vasıfta bir insandı. Ahlakı ve çalışkanlığı hep bana örnek olmuş, nasihatları yoluma ışık olmuştur. Bundan dolayı kendimi yöneticilik konusunda onun öğrencisi sayarım. Pek çok şeyi ondan duydum, gördüm ve öğrendim.

1996 yılında Bayındırlık Bakanlığında Daire Başkanıyım. 600 personelim 2 başkan yardımcım, 6 şube müdürüm var. O dönemde rahmetlinin bir adeti vardı. El ayak çekildikten sonra, gece saat 11 gibi yakın ekibini odasında toplar yapılanların muhasebesini, yapılacakların istişaresini yapardı. Böyle bir akşam dağılmadan evvel bana bakarak: “Yılmaz, sıkı ve ciddi çalıştığını görüyorum. Fakat maslahat da önemlidir, unutma!” dedi. Bu kelimenin bendeki karşılığı hiç de olumlu olmadığı için aramızdaki samimiyete dayanarak sormuştum: “Sayın Bakanım Maslahat nedir?” Bana gülümseyerek bakmış ve şunu söylemişti: “İşini yapma biçimidir, nasıl yaptığındır”.  

Sonra da alaka kuramadığımı gördüğü için devam etmişti: “Meselâ aşağıda Bakanlık girişinde bir danışma birimin var. Oraya çeki düzen vermişsin. Görevliler de çakı gibi maşallah. Her şey tamam, ama bir şey eksik. Güleryüz tatlıdil. Gelen insanlar beni bulamayabilir, görüşemeyebilir. Ancak onları gördüklerinde sanki beni görmüş gibi Bakanlıktan ayrılmalılar. Hoş geldiniz lafta kalmamalı, gönüller de hoş edilmeli. Güleryüzle karşılanmalı, yardımcı olunmalı ve tatlı dille uğurlanmalılar.”

Bu nasihatı hiç unutmam. Aslında idari ve mali konular yöneticisi olarak hep ciddi olmuş, rakamlarla uğraşmış, çevremde disiplinli çalışmayı öncelemiş biri olarak sonraki zamanlarda bu öğüdü kulağımdan hiç eksik etmedim. Maslahat kelimesinin bu olumlu tarafını işte böylece tanımış oldum. Daha önce önyargılı olduğum bu kavramın taşıdığı mana derinliğini öğrendim. Bursa’da yurt müdürü olarak görev yaparken keşfettiğim “insanın önemi” bu defa maslahat olarak karşıma çıkmıştı. Emekli olana kadar da disiplin ve çalışma ciddiyetim yanında daima “insana değer veren, moral değerleri” ihmal etmeyen bu tarzı benimsedim. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah.

Önceden düzgün ve salih olan bir şeyin bu vasıflarını kaybederek değişmesi ve bozulması “fesat” olarak tanımlanıyor. Fesat “sulh, salah ve ıslahın” zıddı bir kavram. Sözlükler sulh, barış ve salahı İYİ OLMA HALİ olarak belirtiliyor. İşte bu iyi olma halinin çoğulu ise MASLAHAT imiş. Araştırdığımda maslahat kelimesinin insan ve toplum için faydalı ve iyi olan şeylerin tamamına verilen bir isim olduğunu öğrendim. Yani insanların yararına, düzgün, doğru ve uygun olan her şey.

Bazılarına göre en iyisi ...mış gibi yapmak. Eskileri tüketen formülü yeniden keşfetmişler; "Evraka, buldum !" Gerçekte buldukları şey "idare-i maslahat" kavramını ters yüz ederek "öğren-me, anla-ma, yap-ma, idare ediver gitsin" di.

Bu tip insanlar zaman geldi bir sürü para verdiler, bir sürü insan çalıştırdılar. Sonunda "Statejik Plan" adlı cicili biçili bir kitap bastılar. İçinde anlamadıkları vizyon, misyon, ilkeler, amaç, hedef, performans filan bazı şeyler vardı ama mühim değildi. Önemli olan yasaya uygun bir plan yapmış olmaktı. 

Statejik Planı kütüphanelerinin en görünür yerine, boy sırası kitapların arasına koydular, ama okumadılar bile. Onun yerine toplantılarda hazırlanıp ellerine verilen tumturaklı konuşma metinlerini okudular. Konu "Stratejik yönetim" di. Ama içlerinden şöyle geçiyordu; "Şimdi sırası mı, yapılacak daha önemli işlerimiz var, ilgili birimler bakar nasıl olsa." Diğer bazıları da kalite politikaları astılar duvarlarına. Ama yaptıklarının kaliteyle hiç ilgisi yoktu. Durumları neydi, daha ne yapmaları gerekiyordu ? Bunları merak etmediler. 

Evet, etrafınıza, altınıza üstünüze yeniden bakın. Ha bire yazılar, raporlar yazan, sunumlar yapan, toplantılara katılan, böylece günün gerisinde kalmayan ama bunların bir tekini bile hayatına geçirememiş o kadar çok insan göreceksiniz ki. Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir çok şeyi "...mış gibi yapmak" da epey bir maharet işi. Herkes beceremez, her mış gibi yapan da izleyenlerde, gerçekten yapıyormuş izlenimi uyandıramaz. Bazen düşünürüm, yapmak zorunda oldukları işleri gerçekten inanarak, maslahatla en iyisini yapmak için gayret gösterselerdi daha mı fazla enerji harcarlardı. En azından böyle yapmak için çaba gösterselerdi daha mı az saygın olurlardı ?

Kuşkusuz mış gibi davranmanın ülke kesesinden geçinmek gibi yanlış bir tarafı var. Etraflarına, kurumlarına, en kötüsü de gençlere zararlı oluyorlar. Ancak, hayatlarını "mış gibi yaparak" geçirenler aslında en fazla kendilerine kötülük etmiyorlar mı? Bir ömür, böyle kuyruklu yalanlar üzerine bina edilebilir mi ? Mesela gerçek dostları olur mu böylelerinin ? Yoksa, yaşamları hakikatli olmadığı gibi dostları da mı hakikatli olmaz ? Belki dostları da "...mış gibi" yapıyorlardı kim bilir. Kel başa şimşir tarak yani.

 

6 Ocak 2025 Pazartesi

06 Ocak 2025 ORJAN ÇALIŞTAYI; .....................SORU 7 CEVABI, HEDEFLER, STRATEJİLER VE 7 YILLIK YOL HARİTASI

 

07 NUMARALI ÇALIŞTAY SORUSUNUN CEVABI

SORU 7:

2017 YILI GENEL KURULUNDA (6.NCI MADDE (b) FIKRA) ALINAN KARAR NEYDİ? NİÇİN ALINDI? UYGULANDI MI? UYGULANMADIYSA SEBEBİ NEDİR? İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ HALE GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

CEVAP:

MEVCUT DURUM ANALİZİ, DEĞERLENDİRME, TESPİT VE SORUNLAR:

Orjanın 40.ncı 2017 yılı Olağan genel kurulu 30 Haziran 2018 tarihinde yapıldı. Gündeme geçilmeden Divan Başkanlığına zamanın Kooperatif Yönetimi tarafından verilen bir önerge ile gündeme bir madde ilave edilmesi ve görüşülmesi oy birliği ile kabul edildi. Dolayısıyla önceden öngörülmeyen bir konu son anda gündeme alınmış oldu. Anlaşıldığına göre konu özetle “Yönetimin 634 sayılı kanun ve Yönetim Planından doğan yetkileri kullanabilmesini amaçlıyordu”.

Genel kurulun 6.ncı maddesinin (b) fıkrası olarak görüşülen ve Genel Kurulda hazır bulunanlarca oy çokluğu ile kabul edilip tutanağa giren karar metni şöyleydi: Kooperatifimizin daha iyi yönetilebilmesi için 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na dayalı olarak, kooperatif yönetim planından doğan yetkileri kullanmak üzere, kooperatif Yönetim Kuruluna yetki verilmesi, Genel kurulda müzakereye açıldı. Yapılan oylama neticesi,  Genel Kurulda hazır bulunanlarca oy çokluğu ile kabul edildi.”

Bu karar esas itibariyle “süre” belirtilmemiş olması sebebiyle usulsüzdü. Eski başkanın ifadesiyle de zaten UYGULANMADI. Ancak bizler kooperatifin 17.nci madde gereği 2/3 çoğunluğun sağlandığını düşündüğümüz 2014 yılından bu yana amacını zorlayarak SİTE YÖNETİMİ İMİŞ GİBİ hareket ettiğini, buna karşılık YÖNETİM PLANINI DA UYGULAMAKTAN özellikle kaçındığını gözlemliyoruz. Zaten uygulamada bir tür YETKİ GASPI var. Bu karar ana yaklaşım değişmezse söz konusu hale kılıf olacaktı.

Aslında bu karar pek çok bakımdan enteresan. Ayrıca bazı eksik ve yanlışlıkları da olduğu gerçek. Neden enteresan? Çünkü, ilk olarak önceden gündemde olmadığı halde son anda verilen bir önerge ile gündeme alınıyor. İkincisi kooperatif genel kurullarında ilk kez 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ve Yönetim Planı gündeme gelip müzakere edilmiş. Üçüncüsü burada 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na dayalı olarak, kooperatif yönetim planından doğan yetkilerden bahsediliyor. Son olarak da yönetim bu yetkileri “KOOPERATİFİMİZİN DAHA İYİ YÖNETİLEBİLMESİ İÇİN” diye talep etmiş.

Önceden gündemde olmadığı halde sonradan dahil edilmesinin nedenini bilmiyoruz. Ancak, gerekli görülmüş ki yönetim olarak bu önergeyi verip kabul edilmesini sağlamışlar. Ancak zamanın başkanına son genel kurul öncesi yapılan tanıtım toplantısında “2017 YILI GENEL KURULUNDA (6.NCI MADDE (b) FIKRA) ALINAN KARAR NEYDİ? NİÇİN ALINDI? UYGULANDI MI? UYGULANMADIYSA SEBEBİ NEDİR?” diye sorulduğunda verdiği cevap konuyu daha da ilginç hale getirdi. Sayın Başkan aynen şöyle dedi: “Doğrudur biz bu kararı lazım olur diye aldık. Fakat ihtiyaç olmadı, uygulamadık”.

Demek ki 30 Haziran 2018’den sonra “LAZIM OLACAĞINI” düşünmüşler. Sebebi 30 Haziran 2017 tarihinde yapılan bir önceki Genel kurulda kooperatifin süresinin 60 yıla çıkarılması kararı ile Çevre ve şehircilik bakanlığının Aralık 2017’de Kooperatife yazdığı yazıyla ilgili olabilir. 2018 de kooperatifin 40 yıllık süresi bitiyordu ve elbette bu sorun yönetimi düşündürüyordu.  2013 ten 2017 sonuna kadar tam dört yıl süren bakanlık yazışması Kooperatif yönetiminin İşletme kooperatifine dönüşerek Orjanı yönetmeye devam etme planı olduğunu gösteriyor. Ama oradan umut azalınca daralan zaman nedeniyle 29 Haziran 2017 deki 39. Genel Kurulunda sürenin 60 yıla uzatılmasını sağladılar.

Peki o zaman 30 Haziran 2018 tarihinde yapılan 40.ncı Olağan genel kurulunda gündemde olmadığı halde verilen bir önerge ile “Yönetimin 634 sayılı kanun ve Yönetim Planından doğan yetkileri kullanabilmesi” amaçlı karar ne için alındı? Eski başkanın ifadesiyle “lazım olur” diye almışlar. Neye lazım olacaktı? “Kooperatifin daha iyi yönetilebilmesine.” Burası önemli. Gerekçenin “kooperatifin daha iyi yönetilebilmesi için” şeklinde kaleme alınmış olması, Orjan için en iyi yönetim biçiminin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ve ona dayalı Yönetim Planından doğan yetkilerden geçtiğinin itirafı aslında.

“Doğrudur. Biz bu kararı lazım olur diye aldık. Fakat ihtiyaç olmadı, uygulamadık” itirafı ise büyük ihtimalle Bakanlık yazışmasının İşletme kooperatifine geçiş talebine red cevabıyla sonuçlanması ve sürenin 60 yıla çıkarılmasıyla ilgili. Neticede sürenin uzaması ve işletme kooperatifine geçiş için kooperatifin FERDİLEŞME işlemini bitirmesinin istenmesi “eski tas eski hamam” yönetim biçimine geri dönmeyle sonuçlanmış belli ki.

Uygulansaydı ne olurdu? Kuşkusuz SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ için önemli bir adım olacaktı. Böylece dikkatler hem 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu, hem de Orjan Yönetim Planı üzerine toplanacak, uygulama konusunda da önemli bazı deneyimler elde edilecekti. Orjan ise belki alıştığından farklı bir “DAHA İYİ YÖNETİM BİÇİMİYLE” tanışacak, site yönetimine ilişkin bilgi ve bilinç düzeyi de artmış olacaktı. Ama maalesef bir anlık ele geçen bu fırsat değerlendirilmedi/değerlendirilemedi ve hiç olmamışa geri dönmüş olduk.

Öte yandan karar metni önemli bir soruna da yol açabilirdi. Çünkü bu tür kararlarda “belli bir süre için yetki alınması” gerekir. Yani “geçici” ara bir karar olarak değerlendirilir. Aksine böyle süresiz alınmış yetki kararları hukuki olarak sorunlu doğarlar. Dava açılması halinde iptal edilebilirler.

Bu sebeple anılan karar hakkında; “Kooperatif Yönetim Kuruluna gerektiğinde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununu ve bu kanuna göre hazırlanmış 1985 tarihli ORAN SİTESİ YÖNETİM PLANINI uygulama yetkisi verilmesi yasalara aykırıdır. Çünkü bir kooperatif yönetim kuruluna 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yazılı olmayan görev ve yetkiler verilemez ve bu nedenle bu karar asla yeniden genel kurul gündemine alınamaz!” (GT) şeklinde görüşler de var.

Doğru olan bu kararın “süreli” ve belli “bir amaç için geçici” nitelikte olmasıydı. Özellikle kooperatif yönetimine tartışmalı düz bir yetki vermek yerine, onu SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ için görevlendirmek hem yasal açıdan, hem de Orjanın ihtiyacı açısından daha anlamlı kılabilirdi. O zaman karar şu anlama gelecektir: “Kooperatif yönetimi verilen yetkileri 1 yıl süre ile ve SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞİ BAŞLATMAK amacıyla kullanacaktır.” Daha içi dolu olur, süre bakımından eksiği olmaz, hizmetler daha iyi yapılabilir ve en önemlisi site yönetimi konusunda sürekli ötelenen yasal adımın nihayet atılmış olmasını sağlar.

Yani bu tür bir yetki kararını, süreli olarak ve site yönetimi kurulana kadar, yönetim planını uygulamak kaydıyla içinde bulunduğumuz hale GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM olarak kullanabiliriz. En azından başlangıç fitilini ateşler. Kaybedilen yıllara, Orjan kamuoyunun bugüne kadar site yönetimiyle ilgili bilgi dağarcığının boş kalmasına rağmen bu karar gelecek için umut teşkil edebilir. Nasıl mı?

Şöyle; söz gelimi ilk genel kurul 6 ay sonra muhtemelen 29 Haziran 2025 tarihinde ve seçimli olacak. Bugünkü yönetim fırtınalı denizde limana az kala yolda kalan bir gemi gibi görevi devraldı. Zamanı az, yükü ağırdı. Bereket genel kurul onu coşku ile destekledi, istediği kaynağı kabul etti ve gereken yetkileri de verdi. Şu ana kadar da canla başla çalıştıklarını görüyoruz. Ama zaman dar, kışı geçirdik mi Mayıs Haziran geldi demektir. Orjanın her şeyi düzelmiş dört dörtlük görmek istediği yaz sezonu gelip çatar.

Önerimiz şu: 29 Haziran 2025 tarihinde yapılacak seçimli genel kurul gündemine Kooperatifimizin daha iyi yönetilebilmesi, SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ SÜRECİNİN BAŞLATILMASI, YÖNETİM PLANININ UYGULANMASI ve GÜNCELLENMESİ için BİR YILLIĞINA OLMAK kaydıyla şöyle bir madde konulmalı:

“Yönetim Kuruluna halen yürürlükte olan ancak uygulanmayan 1985 tarihli Orjan Sitesi Yönetim Planının uygulanmaya başlanması ile 634 sayılı kat mülkiyeti kanununun 9. Bölüm 69 ve 71. Maddeleri gereği 95 Blokun geçici Blok Yöneticilerinin belirlenmesi, atanan blok yöneticilerinin yasa gereği blok yönetimlerini kurmasının sağlanması ve mevcut yönetim planını güncelleme çalışmalarının Çalıştay Grubu tarafından yapılması için bir yıl süre ile görev ve yetki verilmesi ile sonuçların 2026 yılında yapılacak Genel Kurula gündem yapılarak sunulması”

Bu teklif gündeme konulur ve genel kurulda onaylanırsa, nihayet Orjan için “küçük ama büyük bir adım” atılmış olacaktır. Zira artık niyet açıkça belli olmuş, istikamet netleşmiş olur. Bu hem yönetimin YENİ BİR VİZYONLA seçilmesini hem de Orjanın BELİRSİZLİKTEN KURTULUP geleceğine ısınmasını kolaylaştırır. Kaldı ki bu rota değişikliği Kooperatifimizin 1163 sayılı kanunun 81.maddesi uyarınca zorunlu olan “FERDİLEŞME SÜRECİNİ TAMAMLAMASINI” engellemeyeceği gibi daha da hızlandıracaktır.

BU DURUMDA HANGİ “SORUNLARLA” KARŞI KARŞIYAYIZ:

Srn 07.01:  Yönetimin 634 sayılı kanun ve Yönetim Planından doğan yetkileri istemesi,

Srn 07.02: Genel kuruldan talep edilen YETKİ KARARLARININ “süre” belirtilmeden alınması,

Srn 07.03:  Kooperatif yönetiminin Yönetim Planını uygulamadan amacını zorlayarak SİTE YÖNETİMİ İMİŞ GİBİ hareket etmesi,

Srn 07.04:  634 sayılı kanun ve Yönetim Planına dayanılarak DAHA İYİ YÖNETİM olacaksa site yönetimine geçişin sürekli ötelenmesi,

 

KISA, ORTA VE UZUN VADELİ HEDEFLER:  

Bir önceki aşamada yapılan durum analizi, değerlendirme, tespitlerden yola çıkılarak karşı karşıya olduğumuz sorunlara çözüm olmak üzere; Yakın (2025), orta (2026-2029) ve uzun vadede (2030-2037) “HEDEFLERIMIZ” neler olmalı?

Hdf 07.01:  Srn 07.01 numaralı soruna çözüm olmak üzere; Yönetimin yetki istemek yerine Yönetim Planıyla ilgili sorumluluğunu hatırlaması,

Hdf 07.02: Srn 07.02 numaralı soruna çözüm olmak üzere; Genel kuruldan talep edilen YETKİ KARARLARININ “süre” belirtilerek alınması,

Hdf 07.03:  Srn 07.03 numaralı soruna çözüm olmak üzere; Kooperatif yönetiminin artık SİTE YÖNETİMİ İMİŞ GİBİ hareket etmeyi bırakması,

Hdf 07.04:  Srn 07.04 numaralı soruna çözüm olmak üzere; Orjan yönetimlerinin DAHA İYİ YÖNETİM için bilinçli hareket etmesi,

 

HEDEFLERE ULAŞTIRACAK STRATEJİLER:

Çalıştay sonunda düzenlenecek SONUÇ RAPORUNDA yeralmak üzere belirlenen hedeflere ulaştıracak STRATEJİLER neler olabilir? Nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz?

Haziran 2025 SEÇİMLİ genel kuruluna kadar;

Str.07.2025.01:Srn 07.01 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 07.01 hedefini gerçekleştirmek üzere; Yönetimin genel kuruldan usulsüz yetkiler istemek yerine önce 634 sayılı yasa ve Yönetim Planıyla ilgili sorumluluğunu görüp ikrar ederek; Genel kuruldan SİTE YÖNETİMİNE GEÇİŞ SÜRECİNİ, YÖNETİM PLANININ UYGULANMASINI VE GÜNCELLEME ÇALIŞMALARINI BAŞLATACAK bir karar çıkarması gerekiyor.

BUNUN İÇİN ÖNERDİĞİMİZ GÜNDEM MADDESİ ŞÖYLEDİR:

“Yönetim Kuruluna halen yürürlükte olan ancak uygulanmayan 1985 tarihli Orjan Sitesi Yönetim Planının uygulanmaya başlanması ile 634 sayılı kat mülkiyeti kanununun 9. Bölüm 69 ve 71. Maddeleri gereği 95 Blokun geçici Blok Yöneticilerinin belirlenmesi, atanan blok yöneticilerinin yasa gereği blok yönetimlerini kurmasının sağlanması ve mevcut yönetim planını güncelleme çalışmalarının Çalıştay Grubu tarafından yapılması için bir yıl süre ile görev ve yetki verilmesi ile sonuçların 2026 yılında yapılacak Genel Kurula gündem yapılarak sunulması”

Str.07.2025.02: Srn 07.04 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 07.04 hedefini gerçekleştirmek üzere; 2025 Genel Kurulunda seçilecek yeni Orjan Yönetiminin 81.madde bağlamında Konut Yapı Kooperatifi olarak faaliyeti sonlanana kadar DAHA İYİ YÖNETİM İÇİN kendini reforme etmesi, bu yönde daha etkin ve verimli uygulamalara yönelmesi gerekiyor.

Haziran 2026 genel kuruluna kadar;

Str.07.2026.01:Srn 07.02 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 07.02 hedefini gerçekleştirmek üzere; Genel kuruldan talep edilecek herhangi bir YETKİ KARARININ mutlak surette dayanak, amaç ve süre belirtilerek alınması zorunludur.

Str.07.2026.02:Srn 07.03 numaralı soruna çözüm olmak ve Hdf 07.03 hedefini gerçekleştirmek üzere; Kooperatif yönetiminin geçmişte yaptığı gibi Kat Mülkiyeti hukukunu göz ardı edip Yönetim Planını da uygulamaktan kaçınarak SİTE YÖNETİMİ İMİŞ GİBİ hareket etmeyi bırakması gerekiyor. Doğru olan; faaliyetlerini 1163 sayılı yasanın 3.maddesiyle ana sözleşmeye bırakılan ve bu bağlamda anasözleşmenin 5.maddesiyle düzenlenen AMAÇ VE FAALİYET KONULARI ile yasanın KOOPERATİFLERİN DAĞILMASI başlıklı 81.maddesine odaklanarak yürütmektir.