5 Mart 2024 Salı

06 Mart 2024 Çarşamba TORUNLARIMA MEKTUPLAR.......................ANILAR; 06 Mart

 

Yilmaz Yalcın
Divan şiiri I albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

6 Mart 2017


Işkun odı düşdi câna eritdi yürek yagını
Kesdi hevâsetün kökin oda yandurdı bâgını

Kazdı kahır kazmasıla cânda cefâ ocagını
Çaldı nefsümün boynına himmet eri bıçagını

Rahmet suyıyıla yudı gönlüm evin ap-arıca
Hıdmet kapusundan ana sundı şükür ayagını
Her kim bizi yererise Hak dilegin virsün ana
Urmaklıga kasd idenün düşem öpem ayagını
Kim bize taş atarısa güller nisâr olsun ana
Çırâguma kasd idenün Hak yandursun çırâgını
Miskîn gönlün ‘ışk elinden iki büküldi vücûdı
Tevbe kapusından sundum ana îmân tayagını
Gel imdi iy miskîn Yûnus hevâseti elden bırak
Çalab'um rûzı eyle bize kanâ‘at bıçagını
Yunus Emre Divanı/ Abdülbâki Gölpınarlı, Risâlat al-Nushiyya ve DİVAN / Sayfa 144
--------------------------
Işk: Aşk
Od: Ateş
Hevâset: nefse uymak, kötülük
Ap-arıca: tertemiz
Hıkmet:Sebep
Urmaklıga: Vuruşmaya
Nisâr:Bolluk
Çırâg;Işık, mum, kandil
Tayag: Dayanılacak şey
Çalab: Yaradan
Rûzı:Rızık

Üç aylar

Bu yıl 08 Mart Cuma günü üç ayların ilki olan Receb-i şerîfin ilk günü. Perşembeyi Cumaya bağlayan gece de mübarek Regâib kandili. Kamerî ayların yedincisi olan Receb ayı ile başlayan, Şaban ayı ile devam eden ve onbir ayın Sultanı Ramazan ile tamamlanan bu mübarek iklim sadece biz müslümanlara değil tüm insanlığa şimdiden hayırlı olsun. Bu güzel mevsimin affımıza, insanlığın barış, huzur ve saadetine vesile olmasını niyaz ediyorum.

Bu yıl baharı müjdeleyen cemrelerle birlikte bizi onbir ayın sultanı Ramazana ulaştıracak ışıklı bir zaman dilimine de girmiş olduk. Bu ayların içinde, bir çok mübârek gün ve gece var. Örneğin kandil gecelerinden dördü bu aylarda. Receb ayının ilk Cuma gecesi (07 Mart Perşembe günü) Regâib, 27. gecesi (02 Nisan Salı günü) Miraç, Şabân ayının 15. gecesi (19 Nisan Cuma günü) Berat, Ramazan ayının 27. gecesi ise (31 Mayıs Cuma günü) Kadir gecesi. Bunların başına eklediğimiz ‘Mübarek’ sıfatı zaten bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli anlamına geliyor. Kültürümüzde ‘kandil’ sıfatıyla anılan, kıymet ve hürmet gösterilen geceler bunlar. Üç aylar içinde adeta havaya, toprağa ve suya düşen cemreler gibi peş peşe manevi gönül dünyamıza düşüp, ruhumuzu aydınlatıyorlar.

İnsanımızın "Üç Aylar" diye andığı "Recebü'l-ferd", "Şa'bânü'l-muazzam" ve "Ramazânü'l-mübârek" aylarının, islâm inancında çok özel bir yeri var. Çünkü, bunlardan birincisi olan Receb Alahü teâlânın ayı; ikincisi olan Şa'ban Peygamber Efendimizin (s.a.v) ayı; Ramazân-ı şerîf de ümmet-i Muhammed'in ayı olarak biliniyor. Şaban ayı 06 Nisan Cumartesi günü girecek, Ramazan ayı da 06 Mayıs Pazartesi günü başlıyor. 03 Haziran Pazartesi günü arefe, inşallah 1 Şevval’de yani 04 Haziran Salı günü ise Ramazan Bayramına erişmiş olacağız.  Yani sevabı bol, fırsatı çok, sevinci bereket dolu üç aylar geldi. Hepimize müjdeler olsun ! Bugünden itibâren, manevi yoğunluğu olan bir iklime girmiş durumdayız. Üç aylar bu anlamda, arınma, bağışlanma ve ibâdette yoğunlaşma ayları olarak değerlendiriliyor.

Receb ayı aynı zamanda haram aylar denilen dört kamerî ayın da sonuncusu. Zi'l-Ka'de, Zi'l-Hicce, Muharrem ve Receb ayları Hz. İbrahim’den beri muhterem kabul edilmiş ve savaşmak haram sayılmış. Zira, bunların ilk üçü hac ayı, dördüncüsü umre ayı. Bu aylar, haram ay ilan edilerek insanlar, barış içerisinde yaşamaya alıştırılmış, hac ve umre için Mekke`ye gelen insanların güvenle gelip dönmeleri sağlanmış. Bu güven ortamı insanların hac ibadetini rahatça yapabilmelerini sağladığı gibi aynı zamanda Mekke ve çevresinde oturanların geçimlerinin de sigortasıymış. Araplar haram aylar girdiği zaman bir saygı işareti olarak savaştan ve her türlü saldırıdan kaçınırlarmış.

Şaban ayı üç ayların ikincisi oluyor. Eski adı ‘Azil’ imiş. Araplar, Şaban ayına “şehrullâhi’l-muazzam”, “şehru’l-kerâme” ve “şehru’l-kasîr” de derlermiş. Peygamberimiz (s.a.v), Ramazan ayının dışında en çok bu ayda oruç tutmuş. Ramazan ayı zaten başlı başına manevi bir atmosfer. Ay takvimine göre 9. ay oluyor. Nasıl ki Cuma günü günlerin efendisi ise, dört gözle beklenen Ramazan ayı da onbir ayın sultanı sayılmış.

Peygamberimiz (s.a.v) Allah’ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik etmiş. Bu yüzden müslümanlar, ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler. Evlerde veya camilerde bir araya gelerek, mukabele adı verilen bir gelenekle her gün Kur’an’dan yirmi sayfa okunur. Ramazan ayının sonuna gelindiğinde ise Kur’an’ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim deniyor. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmiş, bugün de aynı şekilde sürdürüyorlar.

Ramazan ayı oruç, ibadet ve sabır ayı. Allah’ın rahmet ve bağış kapılarının açıldığı bir ay. Sevgili Peygamberimiz(s.a.v), ramazan ayında içtenlikle yapılan dua, ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli olacağını bildirmiş. Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, cehennemden kurtuluş olarak tanımlanıyor. Ramazan ayının mübarek olmasında; elbette Ramazan orucunun tutuluyor olması, o ayda indirilen Kur’an, rahmet kapılarının açılması ve içinde bin aydan daha kıymetli bir gecenin varlığının etkisi var. Ki o gecenin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılıyor.  Bu yüzden "Ey hayır ehli, hayra koş!" şeklinde bir hitap var inananlara.

Bu mübarek zaman durakları vesilesiyle birbirimizi tebrîk ediyor, aile büyüklerimizi, eşimizi dostumuzu, akraba ve komşularımızı arayıp soruyor, dualarını alıyoruz. Şimdilerde herkesin elinde envaî çeşit cep telefonu ve mesaj imkânı var. Kaldı ki e-posta, facebook, twitter ve benzeri sanal alemde bile en fazla iletişim yoğunluğu yine böyle gün ve gecelerde yaşanıyor. Kandil olduğunu ilkin o mesajlardan öğreniyoruz. Hepimiz bu gecelerde hiç değilse bir kandil simidi alıp arkadaşlarımıza dağıtmış, evimize götürmüşüzdür. Evlerde de pişiler, kurabiyeler, hayırlar yapılır o gün. Çocuklar tabak tabak taşır konu komşuya bunları. Hem de hiçbir ayrım yapmadan. Kandiller vesiledir; yetîmler, fakîrler, garîpler hatırlanır, çocuklar sevindirilir akşam karanlığında. Minarelerin, şerefelerindeki lambalar hiç sönmez sabaha kadar. Güzel sesli salâlar okunur, bu çağrıyla hep birlikte camilere gidilir. Çoluk çocuk, genç, yaşlı o gece camilerde kılınan namazların, getirilen selat-ü selâmların, duâların huşûsu gerçekten bir başkadır. Özetle bir başkadır kandiller, arefe ve bayram geceleri.

Meselâ Regâib, aslı arapça bir kelime. “Reğa-be” kökünden geliyormuş. “Reğa-be”, kelimesi de, anlam olarak herhangi bir şeyi istemek, özlemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demekmiş. İşte Regâib, bu çok bağış ve bol ihsân anlamına gelen "rağîbe" kelimesinin de çoğulu oluyor. O yüzden inanılır ki, bu gecede Allah müminlere rahmet ve mağfiretini bolca verir. Beklenir ki bu gece mü’minlere, ragibetlerde (ihsanlar, ikramlarda) bulunulur, bu geceye hürmet edenler affedilir. İnşallah bu gece yapılan dualar kabul olunur.

Aslı Hz. İbrahim(a.s)`e dayanan, temel amacından uzaklaştırılmış olsa haram aylarda savaşmamak gibi güzel uygulamaları Müslümanlar da sürdürmüş. Bu aylarda kendilerine savaş açılmadığı sürece müşriklerle savaşa girmemişler. Böylece İslam dini de tevhidî gelenekte var olan bu iyi ve güzel uygulamaya dokunmamışken, Kur`ân ancak, düşman tarafından taarruz edilmesi halinde, savaşa müsaade etmişken bugün İslam dünyasının haline bir bakınız. Ne içler acısı, ne yürek yakan, ne gönül burkan manzaralar değil mi ? Bu noktada ümid ve dua ederiz ki müslümanlar hiç değilse eski araplar kadar bu ayların kadim manasına saygı göstersinler. Öncelikle akan müslim kanı dursun, gözyaşlarımız dinsin. Sonra da inşallah giderek islâm milleti şuur ve dirayet kazansın, yurtları da esenliğe kavuşmuş olsun. Dilerim 21 yüzyıl bu coğrafyanın yeniden dirilişine şahit olur.  Gelin bu üç aylarda sadece kendimiz ve ailemiz için değil, milletimizle birlikte tüm dünyanın selameti için de dua edip yalvaralım.

Bazı mekânlar diğerlerinden nasıl daha kutsalsa, bazı insanlar emsâlinden nasıl daha değerliyse, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha mübârek görülmüş. İşte üç aylar da böylesine ışıklı bir zaman dilimi. İşte Regâib kandili de, mübarek üç ayların başlangıcını işaretleyen kutlu bir zaman durağı. Bu vesile ile yaşadığımız günleri düşünelim yeri geldikçe. Geleneğin ötesinde anlamlarını yeniden hatırlayıp “idrak” edelim. Böylece inşallah onlardaki gizli manevi fırsatları da kaçırıp ıskalamamış oluruz. Rabbim üç aylarımızı hayırlı, Regaib kandilimizi mübarek kılsın. Yazımızı Peygamber efendimizin duası ile taçlandıralım: "Allahım! Bize Receb ve Şaban'ı mübârek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur".  

Yilmaz Yalcın
HAYATIN İKİ YÜZÜ albümüne yeni bir fotoğraf ekledi.

oSnresotd3agu160l7030126rM384 g94th6 1279ag3a8t2f2ua12ggg80 

Ne kadar garip insanlarız. Cuma mübareklemeyi severiz bu günün manasını düşünmeyiz. Kandil kutlarız o geceleri değerlendirmeyiz.
Teravih kılarız da esas farz oruçlarını, namazlarına özen göstermeyiz. Dışarıda başımız açıktır, mevlid Kuran dinlerken örteriz. Başımızı sıkma baş örteriz alt tarafımıza dikkat etmeyiz. Altı kaval üstü şişhanedir hal ve hareketlerimiz.
Sözde dindarız, dinimizi bilmeyiz. O ne demiş bu ne söylemişle yaşarız. Dinimize de kuranımıza da peygamberimize de uzak kalırız.



Solcuyuz solu bilmeyiz, sağcıyız sağı bilmeyiz. Konuşuruz okumayı bilmeyiz. Barış deriz yoksa bile düşman üretiriz. Sevgi deriz de her nedense hiddet, nefret ve kinle doluyuz. Çağdaşız deriz medeni olmayı bilmeyiz, ecdat deriz onların izinden gitmeyiz.
Ev yaparız depremi düşünmeyiz. Tesis yaparız işletmesini beceremeyiz. Büyük büyük binalar yaparız bakım, onarım ve temizliğini ihmal ederiz. Şehirlerimiz büyür köylerimiz ölür yarın ne yiyeceğiz diye problem yapmayız.
Okullar yaparız bu gençler mezun olunca ne yapacaklar diye dert etmeyiz. Çocuklarımız okusun isteriz, adam olsun diye uğraşmayız. Herkes masa başı, rahat, yüksek maaşlı iş ister, ben ne işe yararım diye hiç kendine sormaz.
Borçlanırız nasıl öderiz diye düşünmeyiz. Takar takıştırırız, nasıl geçineceğimize özen göstermeyiz. Kazandığımız paranın helal mı haram mı olduğuna dikkat etmeyiz. Kul hakkından çekinmeyiz.
Neden böyleyiz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder