27 Aralık 2023 Çarşamba Sevgili Torunlarım, ![]() ![]() 10 ekimde bu defa biz onlardaydık. Salı günü karnı ağrıyınca acile gitmek zorunda kalmışlar. Okula da gidemeyince biz devreye girdik tabi. Öğleden sonra Eceyi alıp yakın parka gittik. Sanki hasta olan o değildi. Sibel bu fotoğrafları görünce gayriihtiyari: "fotoğrafa bakınca kim der bugün acillik oldu diye..." yazmış. Akşam saatlerinde Oğuzhan: "Ne oldu ateşlendi mi?" Elif: "Hayırdır. Geçmiş olsun?" demiş. Bilgiyi ben verdim: "Sabah çok ağlamış. İyiydi ama Lösantede tahlilleri oldu. Biz sabah erken geldik. İkizler de grip aşısı oldular. Şimdi banyolarını yaptılar. Hepsi iyi" diye yazdım. Çarşamba günü Cüneyt'le Sibel sinemaya gittiler. Arada böyle nefes almaya cidden ihtiyaçları var. Biz de seve seve destek oluyoruz. Zaten merve de gelmişti, ikizlerin de damla günüydü. Merve gittikten biraz sonra uyudular. Ece de pek zorluk çıkarmadı. 12 ekim perşembe günü akşam Cüneyt'ten: "Anne Cmts merve gelemiyor, seni sabah 11’de alacağım akşam 17.30 da geri bırakacağım. Ece ve annesi pazar bi gezme programı yaptı. Ece bu hafta sonu gelmeyecek" haberi geldi. Selma: "Tamam oğlum" cevabı verdi. Evet, tabi ki bize ihtiyaç oldukça yanlarında olacağız. Ertesi gün cumaydı: "YaRabbi, hastalıklarımıza şifa ver, Günahlarımızı affet, Dualarımızı kabul ve her türlü zorluğu kolaylığa tebdil eyle, Ey Allahım! bize eşyanın hakikatini göster. Senin rahmetin merhametin bereketin eksik olmasın üzerimizden. Hayırlı cumalar" mesajı paylaştım. Aydın dan: "Hayırlı cumalar", Elif'ten: "Amin" karşılığı geldi.
Elif "Şu ev bi satılsa, yoksa topu dikeceğiz 🥴" diye dertlenince üç kardeş arasında bir dayanışma görüşmesi cereyan etmiş. Elif: "Çankaya'daki eve 3 milyon 200 verdiler ama Kardeşler beğenmedi 😩" Cüneyt: "Çok fark yoksa satın bence. Yarın ne olcağı belli değil". Oğuzhan: "4 mü istiyorlar?" Elif: "3,5 istiyorlar Cüneyt: "Hayırlısı" Bu konuşma Elif'in: "Evet hayırlısı ile bir müşteri 😁" Bu bir "Help!" çağrısı gibi. Hem de daha henüz aybaşı günündeyken. O zaman biz de onlar için dua edip "Amin" diyelim. Cüneyt her zamanki mizah üslubu ile havayı dağıtmak istemiş: "Bu arada biz geçen bursa bülbülü filmine gittik, güzel tatlı komedi, gerginliği alır". Elif'i kesmemiş bu makas: "İzledik biz onu😉" Cüneyt bu, vazgeçer mi: "Bu hafta da nuri bilge düşünüyoruz bakalım, skalamız meşrebimiz geniş". Elif biraz gevşemiş gibi: "İyi oluyor sinemada tabi". Oğuzhan: "Hangi filmi sinemada ki?" diye araya girmiş. Cüneyt: "Kuru ots" (kuru otlar) Oğuzhan de seyretmiş ki:" 3 saat biraz iddialı" demiş. Bunun üzerine Elif nihayet gülmüş:" 🤣 " Ama bu arada saat gece 22:29 olmuş işte. Rabbim evlatlarımı dertlendirmesin, hep güldürsün inşallah. Ertesi gün Sibel ikizlerin birer videosunu göndermiş. Kreşte öğretmenleri onların sevimli halleriyle eğleniyorlar. Meselâ Selime soruyor birisi: "Ben senin neyinim?" Selim bu soruya talimli cevap veriyor: "Şevgulüm". Bir kaç kere de tekrar ettiriyor bayan öğretmen. Görünüşe göre çok tatlı, çok sevimli, çok iyi niyetli bir video. Kuzuma ben de maşallah dedim ama içimden o öğretmene de biraz kızdım doğrusu. Çocukla böyle konuşulur mu? Hiç hoş değil. Zaten bazılarının kendi çocuklarına bile "aşkım" diye hitap etmelerini oldum olası sevmedim. Doğru da bulmuyorum. Ama sorsan "ne var bunda?" diye cevap vereceklerinden de adım gibi eminim. Başat kültür maalesef böyle. Sadece buğzedebiliyorum. Öbür video İncinin. Pembe tül elbisesini giydirmişler. Bizimki zaten bu tür giyinmeleri, gezinmeleri, özellikle pembe rengi pek sever. Ona da: "Ayy ayyy ne güzel elbise giymiş, ne güzel olmuş, Ayy!" dedikçe yavrucum eteklerini kaldıra kaldıra gülümsüyor etrafına. Canlarım benim ikisinin de kendilerine göre tatlılıkları, sevimlilikleri, hoşlukları var. 16 Ekim gecesinin muhabbet konusu da işte bu iki video. Ama daha çok Selim üzerine. Elif: "Erkenci kuş 😎" Selma: "Maşallah kuzuma benim" Oğuzhan: "Oğlan dayıya derler ama bu amcasına çekmiş 🚀" Elif: "😂" Nazlı: ":)))" Sibel ertesi sabah diğer ciğerparesini dikkate getirmiş: "bugün illa elbise istedik çıkarayak..." Böyle hallerine epey tanık olduğumuz için o sevimli inat hali şu an bile gözümün önünde.
Bunlar saati oldukça pahalı işletmeler. Ancak anne babalarının sıkıştıkça bidibi, lolipop yada tablet vermeleri gibi bu da arada bir nefes alabilmeleri için katlanmak zorunda oldukları bir maliyet. Bu para harcama/yada harcatma dürtüsü her çocuk için farklı olabiliyor. Meselâ parayı çok önceden keşfetmiş, harcayabilmenin dayanılmaz iştahının peşindeki Yağız için durum tam da ona özgü. Ertesi gün Elif'ten "Yağız'ın sınıf etkinliği" ne dair bir fotoğraf aldık. Elif oğlunun en büyük keyiflerinden birinin "Çorbacıya gitmek😜" olduğunu yazmış. Bunun üzerine konusu Yağız olan yeni bir muhabbet gelişmiş Ailemiz grubunda. Sibel: "Yağız çorbayla doymaz ki.." Elif: "Yanındaki ekmek sayısına göre değişir 😅" Benim bakışımla olay sadece Yağızın midesi ile ilgili değil, o parayı harcamak kadar, cömertçe dağıtmayı da seviyor. Bu onun bir tür sosyalleşme yolu. 20 ekim cumaydı, bizim eve döndüğümüz "cuma" diye hiçbir programa dahil olmadığım gün. Bana göre Kur'an çağrısıyla toplanma, haberleşme, namaz-dua ve dayanışma günü. Önemi mukaddes kitabımızda başlı başına "cuma" suresi adını alan ayetlerle açıkça vahyedilmiş olmasından. Üç önemli emri var: "çağrıldığınızda her neyle meşgulseniz bırakın ve toplanın, aranızda selamlaşın", "oturup hutbeyi sessizce dinleyin, vakti namaz-dua ve hayır işleme ile değerlendirin" ve "bitince herkes işine gücüne dönsün". Cuma aynı zamanda "devlet olma" ve "hür olma" ile bağlantılı. Ben de mutad olduğu üzere aileme ve dostlarıma "Günümüz hayr, şerler def olsun. Gönlümüz huzurla dolsun inşallah" diye yazdım. Aslında cuma ve kandil mesajlaşmalarıyla başım pek hoş değildir. Ancak bir gelenek olarak böyle ritüeller modern zamanların yaygın bir iletişim kültürü haline geldi. Tıpkı eskiden mevlüt okumalarını dinî zanneden bizden öncekiler gibi. Bir iki birbirinden kopya edilmiş mesajlaşmayla büyüklerimizle ya da dostlarımızla hukukumuzu devam ettirdiğimizi sanıyoruz. Bu tür iletişim, içinde olduğumuz sosyal medyalı sanal dünyanın doğal bir parçası. Oysa hiç bir şey yüzyüze selamlaşmanın, ziyaretin, kucaklaşmanın, helalleşme ve dualaşmanın yerini tutamaz. Ama öyle koşuşturmacalı bir dünyada yaşıyoruz ki değil Rabbimize layıkıyla ibadete, dua etmeye bile vaktimiz yok. O yüzden hiç olmazsa bu vesileyle kendi aileme, evlatlarıma dua ederek, bazı şeyleri hatırlatmaya çalışıyorum. Ne kadar üzgünüm ki onlara el ele diz dize oturup bunları anlatamıyorum. Zamanımız da frekanslarımız da bir türlü tutmuyor. Onları çok seviyorum, güveniyorum da ama göz göre göre inançlarına, dinlerine yabancılaşmalarından da korkmuyor değilim. Elimde değil. Meselâ pek çok şey okuyorlar, yazıyorlar, biliyorlar ama Kur'an okumuyorlar. Okusalar eminim inançları güçlenecek, çok daha bilinçli birer müslüman olacaklar. Arastada kalmaktan, vehim ve güvensizliklerden kurtulacaklar. İşte herşeye rağmen onlar için umut ediyor ve dualarımla yanlarında durmaya çalışıyorum. O hafta sonu için İstanbul'dan Oğuzhan'ın gelmesini bekliyorduk. Ancak işlerinin yoğunluğundan gelemeyeceklerini haber verdiler. Böyle olunca Cüneyt'e: "bu hafta sonu gelenimiz olmayacak. Anneni yarın alabilirsin" diye yazdım. Cuma namazından sonra uzun bir yolculukla konut kentteki fizik tedavi ve bakım merkezinde Safiye'mizi ziyaret ettik. İstanbul'daki beyin ameliyatından sonra Ankara'ya döndüğünde sol tarafı tutmaz hale gelmişti. Bu yüzden çocukları onu sözde bu fizik tedavi merkezine yatırmışlar. Ben orayı görünce asıl işlevinin böyle hastalar için bir tür bakımevi olduğunu hemen anladım. Fizik tedavi konusu tamamen para tuzağıydı. "İyiydi, iyi gördük" diye yazdım ama bundan sonra eski günlerine dönemeyeceği belliydi. Aynı gün akşam 20:11'de Sibel ikizlere ait iki fotoğraf göndermiş:"😂" Kreşte "turşu kurma" etkinliği düzenlenmiş. Kuzucuklar da o afişlerin önünde turşu malzemeleriyle fotoğraflanmış. Elif:"❤️" kalp göndermiş Ben de: "Güzellerim, bize de gelin kuralım 🤗" dedim. Kuzucuklar o kadar sevimliler ki gülümsememek elde değil. Ertesi gün 21 ekim Cumartesiydi, yani Tuna'nın doğum günü. Sabah erken saatte "Kutlu olsun delikanlıma. Dedesinin anneannesinin kuzusu artık 4 yaşında. 🤗" diye yazdım. O doğduğunda henüz pandemi patlamamıştı. Hilal lohusalığını bizde geçirdi. Sonra da üstüne salgın geldi zaten. Tuna böylece bebekliğinin ilk 10 ayını annesiyle birlikte bizimle oldu. Sonra da hafta sonları gelip pazartesi giderek üç yaşına kadar bizimle yaşadı. Pandemi gibi ağır bir dönem onunla renklendi ve şenlendi. Onunla eğlendik. Bu evin her yerinde onun sesi, neşesi ve hatırası var. Saat 10'dan sonra kutlamalar sökün etti. Elif: "Doğum günü kutlu olsun Tunacıkın😘" Sibel: "Nice mutlu, sağlıklı, sevgi dolu yılların olsun😊💐🎂" Oğuzhan: "Doğum günün kutlu olsun tunacığımm ❤️" Esra: "Doğum günün kutlu olsun Tunaaaa 🌸🎈 " Nazlı: "Doğum günüsü kutlu olsuun❤️" 12:48'de Hilal'den: "Teşekkürler🥰❤️" cevabı geldi. Saat 19'da da bir doğum günü fotoğrafı göndermiş. Altında da "Tuna uyuyor. Sesli mesajlarınızı yarın dinleticem😁 " notunu düşmüş. Kuzucuk doğum gününü yalnız kutlamış. Türkiye'den 5 ekim 2022'de gitmişlerdi. Oradaki ilk günlerinde 3.ncü yaşını gördüler. Yine yalnızdı. Kuzumun yanında olamamak zor. Ama Tayland'a gitmek Ankara'dan İstanbul'a gitmek gibi değil ki. Ne onlar gelebiliyor, ne biz gidebiliyoruz. Ece saat 20:12 gibi yarınki ödevini de yaptı. Maşallah büyüdü de dedesinin evinde bile ödevlerini yapıyor. Ben de küçükken daha okuldan eve gelmeden okul bahçesinde ödevimi yapardım. Küçük tahta bir okul çantam vardı. Güzel havalarda okulun bizim eve bakan yüksek duvarının üstüne uzanır yazı ödevlerimi yapıverirdim. Ödülüm de evimizin bahçesine girdiğimde fırından yeni çıkmış ve üstüne terayağ sürülmüş sıcak pide yemekti. O zaman elektrik yoktu, tahta yemek soframızın üstüne gaz lambası ışığında yazar, yazar, yazardım. Babam sürekli tükenen defterlerden ve yonttuğu kalem uçlarından şikayet ederdi. Kuzucuğum şimdi her imkana sahip. Bu yaşta okuluna çabucak uyum göstermesi ve ödevlerini zamanında yapması hoşuma gidiyor elbette. 24 ekimde "Sevgili torunlarım (I)" yazımı, okuyabilsinler diye link vererek çocuklarımla paylaştım. Şöyle bir pasaj yazmışım o mektupta: "Nasıl bir dünya bırakıyoruz size? İnsanlığımız azalırken, dünyanın bize olan gazabı da gittikçe artıyor galiba. Bir tarafta yaşanan felaket ve olumsuzluklar, diğer tarafta hayatın umut dolu, mutluluk dolu yanları. Birini birine feda edemiyorum. Sizin bu günlerinizi, yıllarınızı yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Bunlar size armağan edilmiş anılarınız, geleceğe yazılmış mektuplarınız olacak. ... Bizim ömrümüz son demlerinde. Sizler ise henüz taze tomurcuklarsınız. Sizin için dua ediyorum. Rabbim iki cihan saadet ve selameti versin. Umarım mutlu ve sağlıklı bir ömrünüz olur." Nazlı: "Müsait olduğum bir vakit okuyacağım" demiş. Ertesi gün salıydı ve biz yine torunlarla beraberdik. 19:06'da kucağımızda ikizlerle bir öz çekim yaptık. Kucağında ikizler nenne de mutlu görünüyordu. Çocuklar da birlikte olduğumuz için kendilerince çeşitli maskaralıklar yapıyorlardı. Salonda onların "bî" dedikleri belki 10-12 tane emzik bulunuyor. İnciye bir tanesi yetiyor ama selim biri ağzında diğerleri elinde aynı anda üç dört emzikle olmadan yapamıyor. Bazen İnci'nin ağzından ya da elinden emziği çekip alabiliyor. Tabi o zaman inci basıyor çığlığı ama teslim de olmuyor. Ya gidip o da Selim'in elinden kurtarıyor ya da Selim kardeşine kıyamıyor aldığı emziği getirip veriyor. Bir de özür dileyerek sarılıp öpüyor kardeşini kuzum benim. Çarşamba günü banyo günümüz. Sırayla banyo yapıyorlar, saçları kurutuluyor, taranıyor ve temiz geceliklerini giyiyorlar. Öğleyin bir fotoğraf gündem oldu. Elif'e göre 3 yıl öncesiymiş. Sanırım bizim Tokinin doğusunda bulunan Yaylabağ İmrahor yolu tarafında bir bahçe-cafeye kahvaltı için gitmiştik. O zaman yıl 2020, Tuna da 1,5 yaşında filan. Pandeminin ilk yılıydı. Evde sıkılmıştık, hava da güzel olunca yakındaki bir kır bahçesine kahvaltıya gidelim dedik. Geniş meyve fidanlığı içinde yeşillik bir alandı. Bir cafesi, çocuk oyun yeri, hayvanları ve küçük bir satış yeri vardı. Masalar ağaçlar arasına dağıtılmıştı. Biraz pahalı olmasına rağmen yılda bir gidilebilecek güzel bir yerdi. Oğuzhan 25 yaş haline bakıp: "Morallerim bozuldu" demiş. Hilal: "Oğuzhan sen de her fotoda başka birisin 🤣" diye üstüne üstüne gitmiş. Oğuzhan olgunluğa vurmuş: "Artık ben de herkes gibiyim". Ne yapsın, yaş olmuş 28, o uzun saçlar kalmamış, biraz da genişlemiş mi ne. Herkesin başına gelen şeyler bunlar. Kimse 25'inde kalmıyor tabi. Şimdi evli barklı bir adam. O fotoğraftaki Tuna bile şimdi 4 yaşında küçük bir delikanlı. Ece 5,5 yaşında, okula gidiyor artık. Bir Cuma günü daha geldi. Allah nasip ederse hafta sonu misafirlerimiz olacak. Oğuzhan'la Esra gelecekler. Evlatlarıma, aileme ve dostlarıma şu mesajı paylaştım: "Rabbim şu mübarek saatlerde dertlerimize deva, sağlığımıza şifa, gözümüze gönlümüze nur, işlerimize kolaylık ailemize, ülkemize ve dünyamıza huzur nasip eyle. Zalimlere fırsat, bize de kaza bela verme, mutluluklarımızı daim kıl Allahım. Hayırlı Cumalar.." Bu duama Oğuzhan da: "Amin" demiş. 27 ekim cumartesi günü sabah 09:35'te Oğuzhan: "Akşam inşallah yola çıkıyoruz" diye haber vermiş. Bolu tüneli Ankara yönünde kapalı olduğu için dağdan geçeceklermiş. "Hayırlı yolculuklar evlatlarım👋" diye yazdım. Nihayet geliyorlar. Epeydir bekliyorduk. Akşam üstü 18:48'de Esra: "Biz yola çıktık" demiş. El sallayıp "Selametle inşallah 🤲" dedim evlatlarıma. Elif de bir süre sonra: "İyi yolculuklar" dilemiş kardeşlerine. 21:18'de "Düzcedeyiz. Şimdilik normal yoğunluk" haberi gelmiş. Bir buçuk saat sonra hala dağdaymışlar, dur kalk ilerliyorlarmış. 23:25'te Esra: "Otobana tekrar dahil olduk" diye yazmış. Yolcuları takip eden Elif: "Bundan sonra rahat gidersiniz" diye yorum yapmış. Gölbaşında eve girdiklerinde saat 02:49'du. Ben de Cüneyt'e gelip gelemiyeceğimizi merak etmesinler diye: "Cüneyt inşallah yarın sabah hep birlikte saat 11 gibi geleceğiz" yazdım.
Bu arada Nazlı'ya da laf atılmış. 23:48 Oğuzhan: "Çalış kızım". Elif 23.55'de kızına "Bitmedi mi mesai?" diye sormuş. Nazlı'nın cevabı ise ancak saat 00:46'da geldi: "Anca eve yatağa uzandım" Canım kızım. Böyle istedi ama şimdi geri dönüp başka tercih yapması da mümkün değil. Seçtiği bu yolda başarılı olmasını, mutlu olmasını diliyorum. Aslında onun serencamı yaşıtı gençler için de ders verir nitelikte. Kararlı olup bir üniversite bitirmeye çalışacağı yerde daldan dala uçmaya heves eden gençlerin çoğunun ancak yaşayarak anladığı bir süreç bu. Pişman olsalar da geri dönüşleri olmuyor. Keşke sabırlı ve metanetli olmayı başarabilseler. Pazar sabahı erken kalkıp kahvaltıyı hazırladım. Birlikte güzel bir kahvaltı yaptık. Esra ailemize 16.ncı kişi olarak katıldı, onun da sevip sevmediklerini bilmemiz lazım. Meğer o da domatesi soyulmadan yiyemezmiş. Eh bu da bir şey, hiç domates te sevmeyebilirdi. Hala bana "Yılmaz amca" Selma'ya da "Selma teyze" diyor. Alışamadı herhalde. Ama bu işler daha ilk başta olursa iyi olur. Sonradan değiştirmek bana göre daha zor. Öyle geliyor ki biz bu "amca-teyze" hitabına yavaş yavaş kendimizi alıştırsak daha iyi. Kahvaltıdan sonra Esra gelinimi emanetini vermek salona davet ettim. Onun için bekleyen IV.ncü kitabı teslim ettim. Daha nişanlanmamışken ona ithaf edilmişti. Böylece Allah nasip etti emanet sahibine ulaşmış oldu. Önceden el yazımla ona bir önsöz yazmıştım. 11:33'te bu anı fotoğrafladık. Ardından grubumuzda "Corona günleri-IV- de sahibini buldu. Esra kızıma sevgilerimle" notuyla paylaştım bu hatırayı. Aynı akşam Oğuzhan gelip bizi aldı. Ece de bizimle geldi. Birlikte A.Ayrancı'ya gittik. Amacımız evliliğimizin 44.ncü yılını kutlamaktı. Pazar olmasaydı meclis bahçe lokantasına gidebilirdik ama hafta sonu orası kapalı. Oğuzhan da nostalji olsun diye bizi yakındaki kebap44'e götürdü. Oralarda geçirdiği ilk gençlik yılları onun için önemliydi. Lokantada oturduk. Siparişlerimizi verdik. Saat 19:54'te toplu fotoğrafımız ailemizde "A. Ayrancı kebap44 te 44.ncü evlilik yıldönümü yemeği" notuyla paylaşılmıştı. Oğuzhan: "Malatya kayısısı" ilavesi yaparken Elif: "Erkene mi aldınız ?😂" sorusunu sormuş. Evet, düğünümüz 44 yıl önce 1-2 Kasımda yapılmıştı. Ama bu akşam birlikte olunca anı değerlendirmiştik. Bunun üzerine Elif de bizi böyle:"😉😘" kutladı. Ben fark etmedim ama yemekte Ece, Esra yokmuş gibi davranmış.:D Demek ilk görüşme biraz mesafeli geçmiş. Oldukça kızçe bir durum bu. Ben anladım, Cüneyt te gülerek karşılamış: "🤣" Daha önümüzde uzun bir birliktelik var. Çok yakında sarmaş dolaş olurlar. Bize dönersek, hamdolsun biz neredeyse yarım asrı geride bıraktık. Rabbim sağlıkla, huzurla daha nice hayırlı yıllar nasip etsin. Hep birlikte olabilelim. En son yayınladığım MEKTUPLAR dizisinden "Sevgili torunlarım (II)" yazımız saat 22:10'da aileme duyurdum. Aynı zamanda güne de uygun düşen bu yazımı merak edenin okumasını istiyordum. "Bugün 29 Ekim 2023. Cumhuriyetimizin 100.ncü yılını kutluyoruz. Bütün acılarımıza, zorluklarımıza rağmen başımız dik ve gururluyuz. İçimiz coşku dolu. Görebildiğimiz her yan albayraklarla donanmış vaziyette. Bugün için yurdun en uzak noktasına kadar birçok etkinlik düşünülmüş. Bütün kurumlarıyla, halkı, öğrencileri ve gençleriyle Cumhuriyet bayramımızı hep birlikte kutluyoruz. Ne muhteşem bir olay. Görüş ayrılıklarımızı bir tarafa bırakarak, farklılıklarımızı zenginlik sayarak cumhuriyet paydasında buluşmuşuz ne güzel. Genç Cumhuriyet bir asrı geride bıraktı. Yarından itibaren de "Cumhuriyetin ve Türkiye'nin 2.nci yüzyılı" başlıyor. Biz 3.ncü kuşak Cumhuriyet çocuklarıyız. Mutluyuz ama ne zorluklarla bu noktaya geldiğimizi de iyi biliyoruz…" Yazının tümünü Kaynak https://yzyorum.blogspot.com/2023/10/29-ekim-2023-2100-pazar-torunlarima.html Okuyabilirsiniz
Sevgili Torunlarım, 29 Ekim 2023 bizim ülkemiz için çok önemli ve anlamlı. Bu yüzden Cumhuriyeti'mizin 100. yılı kapsamında ülke genelinde oldukça yaygın kutlamalar gerçekleştirildi. 29 ekim bir başka açıdan ülkemiz için ikinci bir yüzyılın başlangıcı. Düşünüyorum da 29 Ekim 1923'ten bu yana bir asır geçmiş. Milletimizin adeta küllerinden yeniden doğduğu, aynı zamanda 20.nci yüzyıldan 21.nci yüzyıla geçtiğimiz bir süreci geride bırakmışız. Geçtiğimiz yüzyıl bir yandan çok önemli olayların, değişim, dönüşümlerim yaşandığı bir tarih dilimiydi. Dünyamız bir asır daha yaşlandı ama bizim gibi köklü bir millet için daha çok genç sayılırız. Kutlu olsun. Böyle önemli bir ay maalesef 1 Ekim günü Ankara Kızılay’da gerçekleşen bombalı bir terör saldırısıyla başladı. Meclisin tam karşısındaki Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü girişine düzenlenen canlı bomba eyleminde 2 Polis yaralandı. Saldırıyı terör örgütü PKK üstlendi. İki failinin de kimlikleri belli oldu. İçişleri Bakanlığı, PKK mensubu Kanivar Erdal kod adlı Hasan Oğuz’un ardından saldırının diğer failinin de kimliğinin belirlendiğini ve isminin Özkan Şahin olduğunu duyurdu. Saldırganlar Suriye’den gelmişler. Daha bir hafta geçmeden 7 Ekim günü bu defa Filistin Gazze tarafından bir kıyamet koptu. Gazze'nin silahlı gücü Hamas'ın işgalci İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonu sonrasında İsrail de Demir Kılıç Operasyonu'nu başlattı. O günden bu yana neredeyse 80 gündür Gazze havadan denizden ve karadan acımasızca vuruluyor. Şu ana kadar 21 bine yakın sivil Gazze'li şehit edildi. Bunların en az 14 bini yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşuyor. Gazze'nin kuzeyi deprem olmuş gibi dümdüz oldu. Güvende olsun diye güneye göçen insanlar orada da sürekli vuruluyorlar. Hiçbir yerden yardım yok, su yok, gıda yok, yakıt yok. Hastaneler, okullar, devlet binaları ve alt yapı tesisleri kural tanımadan acımasızca bombalanıyor. Dünya bu savaşla şimdiye kadar görülmemiş vahşi bir katliama, adeta bir soykırıma şahit oluyor. Buna rağmen siyonist güçlerin güdümündeki dünya medyası ve liderler "ateşkes" kelimesini dahi ağızlarına alamıyorlar. Ama neredeyse üç ay dolmasına rağmen hala işgalci İsrail ordusu Kassam tugaylarına karşı açık bir ilerleme sağlayamıyor. Kayıplarını da artık saklayamıyorlar. Kendi ülkeleri de dahil olmak üzere dünya kamuoyu giderek daha fazla sesini yükseltmekte. BM'de arkasında sadece ebedi ve ezeli hamisi ABD kaldı. Zalimin zulmü payidar olmaz, olmadı, olmayacak. Ellerinde kan, arkalarında böyle soysuz bir katliamın bıraktığı nefretle "insanlıktan yoksun, savaş suçlusu Gazze katilleri" olarak hatırlanacaklar. Filistin de Gazze ile birleşerek hür bir devlet olacak. Mescid i Aksa yeniden üç dinin ortak ve kutsal mekanı olarak esaretten kurtulacak. Allahın izniyle o gün gelecek ve sizler de bunu göreceksiniz. O zaman hem hamd edecek hem de her daim mazlumun yanında olan ülkenizle gurur duyacaksınız. |
EKİM 2923 [13:25, 01.10.2023] Oğuzhan: Bunu da salona alacağız [13:26, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: 👍 [13:27, 01.10.2023] Oğuzhan: Rakun pek hoşlanmadı halılardan [13:27, 01.10.2023] Oğuzhan: 😒 [13:36, 01.10.2023] Elif: Güzel olmuş [13:36, 01.10.2023] Elif: O da alışır zamanla😉 [14:11, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: Yola çıktık. İnşallah saat 4 gibi ankarada oluruz. [14:12, 01.10.2023] Selma: İyi ğünlerde kullanın kuzularım [14:24, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: Kızılcahamam yolundan gidiyoruz [14:35, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: Peynir mi [14:36, 01.10.2023] Hilal: Evet kaşar [14:57, 01.10.2023] Cüneyt: Dörtte aştide olacağım, iyi yolculuklar [15:13, 01.10.2023] Oğuzhan: Umarız [16:25, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: Geldik çok şükür. Cüneyt bizi aldı. [16:31, 01.10.2023] Oğuzhan: Hadi geçmiş olsun [16:37, 01.10.2023] Elif: Ankara özledi sizi😉 [16:37, 01.10.2023] Elif: Biz de yine bir çalışma [16:41, 01.10.2023] Oğuzhan: Adamın haftaiçi çalışytığı yetmiyor [16:41, 01.10.2023] Oğuzhan: Bir de haftasonu [16:44, 01.10.2023] Elif: Birlikte çalışıyoz😅 [16:47, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: 👍Maşallah [16:47, 01.10.2023] Oğuzhan: Ustaaaam [16:47, 01.10.2023] Oğuzhan: Eldivenleri bile var [18:09, 01.10.2023] Elif: Amele gibi çalışıyoruz işte 😂 [18:13, 01.10.2023] Oğuzhan: Kendi evine çalışıyorsun ne güzel [18:13, 01.10.2023] Oğuzhan: Yormaz [18:18, 01.10.2023] Yılmaz Yalçın: Torunlara kavuştuk [18:21, 01.10.2023] Elif: Boşalttık [18:39, 01.10.2023] Oğuzhan: Yüzler gülüyor [19:53, 02.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bahçe narımızı yiyorlar [10:09, 03.10.2023] Yılmaz Yalçın: Sabah uğurlama [10:43, 03.10.2023] Cüneyt: 🤣🤣🤣 [11:06, 03.10.2023] Elif: Ece niye küsmüş? [11:46, 03.10.2023] Cüneyt: Botunu giydirmedik diye [11:52, 03.10.2023] Elif: 😅 [22:35, 05.10.2023] Yılmaz Yalçın: Pazartesi akşamından tebessümlük bir poz [23:16, 05.10.2023] Elif: Onlar da tabletlenmiş [11:57, 06.10.2023] Hilal: Kargo geldi [13:44, 06.10.2023] Yılmaz Yalçın: İyi, sevindik. İnşallah diğerini de alırsınız [13:47, 06.10.2023] Hilal: Onlar kargoyu almislar, ama biletlerini erteletmisler ekim 20 den sonra [13:48, 06.10.2023] Yılmaz Yalçın: Hayırlı cumalar sevgili ailem. Allahın selamı rahmeti ve bereketi üzerimize olsun inşallah. İşlerimiz kolay, kazançlarımız bereketli olsun. Sağlık ve esenlik içinde güzel bir haftasonu geçirelim. [13:48, 06.10.2023] Hilal: Montunu cikartmiyor cok sevdi [18:25, 06.10.2023] Yılmaz Yalçın: İki gündür içerse dışarda çalıştık. Bahçe yıkanıp temizlendi. Saksılar elden geçti. Çiçeklerimizi içeri aldık. [18:38, 06.10.2023] Cüneyt: Baba Ece gelmek istiyor. Yarın akşam 6 gibi getirip döneceğim, olur mu? [18:53, 06.10.2023] Yılmaz Yalçın: Olur oğlum getir. İyi akşamlar [19:09, 06.10.2023] Sibel: TKreşteki Turuncu Partisi ve önceki haftaki Mavi Partisi'nden 😊 kreşte hergün bayram 😂 [19:21, 06.10.2023] Elif: Tertemiz olmuş baba😉 [19:21, 06.10.2023] Elif: Ellerine sağlık [16:27, 07.10.2023] Elif: Biz yine😅 [17:53, 07.10.2023] Yılmaz Yalçın: Kolay gelsin 🙂 [20:01, 07.10.2023] Aydın: Sağol baba😊 [20:07, 07.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bu gece misafirimiz var. [21:31, 07.10.2023] Yılmaz Yalçın: Dedesinin koltuğunda bilgisayarda çizgi film [21:37, 07.10.2023] Sibel: canım kuzummm❤❤❤ [11:33, 08.10.2023] Yılmaz Yalçın: Günaydın. Bebeklerimizle birlikte uyandık, kahvaltı ettik [11:48, 08.10.2023] Elif: 😊 [11:55, 08.10.2023] Cüneyt: ❤️ [12:02, 08.10.2023] Sibel: keyifler yerinde 😊❤ [14:11, 08.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bahçeye çıktık [16:11, 08.10.2023] Elif: Muhabbetiniz bol olsun😉 [17:08, 08.10.2023] Sibel: bayılıyor kumla toprakla oynamaya... [21:49, 09.10.2023] Aydın: 😊 [16:40, 10.10.2023] Yılmaz Yalçın: Eceyle yakın parka gittik [19:44, 10.10.2023] Sibel: fotoğrafa bakınca kim der bugün acillik oldu diye... [20:09, 10.10.2023] Oğuzhan: Nereden nereye [20:10, 10.10.2023] Oğuzhan: Ne oldu ateşlendi mi [20:39, 10.10.2023] Elif: Hayırdır? [21:04, 10.10.2023] Elif: Karnı ağrımış [21:04, 10.10.2023] Elif: Geçmiş olsun [21:24, 10.10.2023] Yılmaz Yalçın: Sabah çok ağlamış. İyiydi ama Lösantede tahlilleri oldu. Biz sabah erken geldik. İkizler de grip aşısı oldular. Şimdi banyolarını yaptılar. Hepsi iyi. [16:36, 11.10.2023] Elif: O yatış ne öyle?😅 [19:28, 12.10.2023] Cüneyt: Anne Cmts merve gelemiyor, seni sabah 11’de alacağım akşam 17.30 da geri bırakacağım [19:29, 12.10.2023] Cüneyt: Ece ve annesi pazar bi gezme programı yaptı. Ece bu haftasonu gelmeyecek. [20:41, 12.10.2023] Selma: Tamam oğlum [10:30, 13.10.2023] Yılmaz Yalçın: Ya Rabbi, hastalıklarımıza şifa ver, Günahlarımızı affet, Dualarımızı kabul ve her türlü zorluğu kolaylığıa tebdil eyle, Ey Allahım! bize eşyanın hakikatini göster. Senin rahmetin merhametin bereketin eksik olmasın üzerimizden. Hayırlı cumalar [11:33, 13.10.2023] Aydın: Hayırlı cumalar [11:59, 13.10.2023] Elif: Amin [16:33, 14.10.2023] Elif: Yine nasip olur inşallah 😍 [19:46, 14.10.2023] Cüneyt: Murad mıydı bu? [19:48, 14.10.2023] Elif: Evet Bursa da [12:14, 15.10.2023] Oğuzhan: Hayırlı pazarlar [18:58, 15.10.2023] Oğuzhan: İstinat duvarı mı bu [19:24, 15.10.2023] Elif: Evet [19:25, 15.10.2023] Elif: Öndekinin devamı [19:40, 15.10.2023] Selma: Allah bitirmeyi nasip etsin inşallah 🤲🤲❤️ [20:21, 15.10.2023] Elif: Amin inşallah [20:22, 15.10.2023] Cüneyt: 😉 [20:22, 15.10.2023] Cüneyt: Yanlış oldu, bu ablamaydı [20:22, 15.10.2023] Elif: Şu ev bi satılsa [20:22, 15.10.2023] Elif: Dua edin [20:22, 15.10.2023] Cüneyt: Hangi ev satılcak ki? [20:22, 15.10.2023] Elif: Yoksa topu dikeceğiz 🥴 [20:23, 15.10.2023] Elif: Çankaya daki [20:23, 15.10.2023] Cüneyt: Hee [20:23, 15.10.2023] Elif: 3 milyon 200 verdiler [20:23, 15.10.2023] Elif: Kardeşler beğenmedi 😩 [20:23, 15.10.2023] Cüneyt: Çk fark yoksa sarın bence [20:23, 15.10.2023] Cüneyt: Yarın ne olcağı belli değil [20:23, 15.10.2023] Oğuzhan: 4 mü istiuorlar [20:23, 15.10.2023] Elif: 3.5 istiyorlar [20:24, 15.10.2023] Elif: Diyoruz ama pek kar etmiyor [20:25, 15.10.2023] Cüneyt: Hayırlısı [20:25, 15.10.2023] Elif: Evet hayırlısı ile bir müşteri 😁 [20:28, 15.10.2023] Cüneyt: Bu arada biz geçen bursa bülbülü filmine gittik, güzel tatlı komedi, gerginliği alır [20:29, 15.10.2023] Elif: İzledik biz onu😉 [20:29, 15.10.2023] Cüneyt: Bu hafta da nuri bilge düşünüyoruz bakalım, skalamız meşrebimiz geniş [20:30, 15.10.2023] Elif: İyi oluyor sinemada tabi [21:09, 15.10.2023] Oğuzhan: Hangi filmi sinemada ki [21:31, 15.10.2023] Cüneyt: Kuru ots [22:29, 15.10.2023] Oğuzhan: 3 saat biraz iddialı [21:47, 16.10.2023] Elif: 🤣 [21:47, 16.10.2023] Elif: Erkenci kuş 😎 [21:50, 16.10.2023] Selma: Maşallah kuzuma benim [23:42, 16.10.2023] Oğuzhan: Oğlan dayıya derler ama bu amcasına çekmiş 🚀 [23:56, 16.10.2023] Elif: 😂 [01:32, 17.10.2023] Nazlı: :))) [10:10, 17.10.2023] Sibel: bugün illa elbise istedik çıkarayak... [15:56, 18.10.2023] Yılmaz Yalçın: Ece erken başladı. Ütü yapıyor [16:36, 18.10.2023] Elif: Okul? [16:40, 18.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bugün grip aşısı oldu. Hep birlikte cepa ya gittik. [11:14, 19.10.2023] Elif: Yağız ın sınıf etkinliği [11:14, 19.10.2023] Elif: Çorbacıya gitmek😜 [11:44, 19.10.2023] Sibel: Yaüız çorbayla doymaz ki.. [11:57, 19.10.2023] Elif: Yanındaki ekmek sayısına göre değişir 😅 [12:34, 20.10.2023] Yılmaz Yalçın: Günümüz hayr, şerler def olsun. Gönlümüz huzurla dolsun inşallah. [12:40, 20.10.2023] Yılmaz Yalçın: Cüneyt bu hafta sonu gelenimiz olmayacak. Anneni yarın alabilirsin [18:18, 20.10.2023] Yılmaz Yalçın: Safiyemizi ziyaret ettik. İyiydi, iyi gördük. [20:11, 20.10.2023] Sibel: 😂 [20:18, 20.10.2023] Elif: ❤️ [20:37, 20.10.2023] Yılmaz Yalçın: Güzellerim, bize de gelin kuralım 🤗 [09:56, 21.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bugün Tunanın doğum günü. Kutlu olsun delikanlıma. Dedesinin anneannesinin kuzusu artık 4 yaşında. 🤗 [10:16, 21.10.2023] Elif: Doğum günü kutlu olsun Tunacıkın😘 [10:46, 21.10.2023] Sibel: Nice mutlu, sağlıklı, sevgi dolu yılların olsun😊💐🎂 [11:22, 21.10.2023] Oğuzhan: Doğum günün kutlu olsun tunacığımm ❤️ [11:47, 21.10.2023] Esra Ergün: Doğum günün kutlu olsun Tunaaaa 🌸🎈 [12:48, 21.10.2023] Hilal: Tesekkurler🥰 [19:04, 21.10.2023] Hilal: ❤️ [19:05, 21.10.2023] Hilal: Tuna uyuyor şimdi yarin dinleticem😁 [20:14, 21.10.2023] Nazlı: Doğum günüsü kutlu olsuun❤️ [13:08, 22.10.2023] Yılmaz Yalçın: Ece ile bir hafta sonu [13:09, 22.10.2023] Yılmaz Yalçın: 👋 [13:35, 22.10.2023] Elif: 😘 [13:54, 22.10.2023] Yılmaz Yalçın: Uyuyan fasulye(!) barbunya ayıklamaya yardım ediyor. [14:46, 22.10.2023] Elif: Yan duvar tamamlandı. [14:51, 22.10.2023] Yılmaz Yalçın: Çok güzel olmuş [15:03, 22.10.2023] Elif: Dere boyunu da budamış Aydın [20:12, 22.10.2023] Yılmaz Yalçın: Ödevini de yaptı [14:57, 23.10.2023] Yılmaz Yalçın: Deney mi yapıyor [14:58, 23.10.2023] Hilal: Kamp [14:21, 24.10.2023] Yılmaz Yalçın: Sevgili torunlarım (I), Nasıl bir dünya bırakıyoruz size? İnsanlığımız azalırken, dünyanın bize olan gazabı da gittikçe artıyor galiba. Sizin için dua ediyorum. Rabbim iki cihan saadet ve selameti versin. Bizim ömrümüz son demlerinde. Sizler ise henüz taze tomurcuklarsınız. Umarım mutlu ve sağlıklı bir ömrünüz olur. Galiba bu dönemi bir mektupta tamamlayamayacağım. Cumhuriyetimizin 100.ncü yılı olan 29 Ekimi odağına alan birbirinin devamı üç mektupla yazabilirim. Çünkü bir tarafta yaşanan felaket ve olumsuzluklar, diğer tarafta hayatın umut dolu, mutluluk dolu yanları. Birini birine feda edemiyorum. Sizin bu günlerinizi, yıllarınızı yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Bunlar size armağan edilmiş anılarınız, geleceğe yazılmış mektuplarınız olacak. Umarım bu… [14:35, 24.10.2023] Nazlı: Müsait olduğum bir vakit okuyacağım [15:15, 24.10.2023] Yılmaz Yalçın: http://yzyorum.blogspot.com/2023/10/22-ekim-2023-2330-pazar-torunlarima.html [15:15, 24.10.2023] Yılmaz Yalçın: Şimdi oldu galiba [19:06, 24.10.2023] Yılmaz Yalçın: İkizlerle [08:30, 25.10.2023] Oğuzhan: Opet ilköğretim okulu [11:26, 25.10.2023] Elif: Bizim okulu kardeş okul yapsak😉 [11:27, 25.10.2023] Elif: Bize de birşeyler düşmez mi? [11:40, 25.10.2023] Oğuzhan: Bunu düşündüm aslında [11:41, 25.10.2023] Oğuzhan: Bütün okullarla işbirliği yapıyor sanıyordum ama daha çok köy okulları galiba [11:53, 25.10.2023] Elif: Bizim bir okul binamız bile yok henüz 😢 [11:53, 25.10.2023] Elif: Aklında olsun belki ilerde bur fırsat olur [11:53, 25.10.2023] Oğuzhan: Okulun adı neydi sizin [11:53, 25.10.2023] Oğuzhan: Nasıl yok [11:53, 25.10.2023] Oğuzhan: Hala başka okulda mısınız siz [11:53, 25.10.2023] Elif: Okul inşaatı bitmedi [11:53, 25.10.2023] Elif: Yan okuldayız [11:54, 25.10.2023] Elif: Halil Nom İlkokulu bizimkisi [11:54, 25.10.2023] Oğuzhan: Ben konuşmaya çalışacağım da bu durum sıkıntı [12:15, 25.10.2023] Elif: 3 yıl öncesi [12:25, 25.10.2023] Oğuzhan: Morallerim bozuldu [15:52, 25.10.2023] Hilal: Oguzhan sen de her fotoda baska birisin 🤣 [15:52, 25.10.2023] Oğuzhan: Artık ben de herkes gibiyim [15:21, 26.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bu haftayı da bitirdik. Hafta sonu misafirlerimiz olacak. [15:22, 26.10.2023] Yılmaz Yalçın: Armut dibine düşermiş. Görüyor musunuz? [05:39, 27.10.2023] Yılmaz Yalçın: Rabbim şu mübarek saatlerde dertlerimize deva, sağlığımıza şifa, gözümüze gönlümüze nur, işlerimize kolaylık ailemize, ülkemize ve dünyamıza huzur nasip eyle. Zalimlere fırsat, bize de kaza bela verme, mutluluklarımızı daim kıl Allahım. Hayırlı Cumalar.. [08:12, 27.10.2023] Oğuzhan: Amin [09:35, 27.10.2023] Oğuzhan: Akşam inşallah yola çıkıyoruz [09:35, 27.10.2023] Oğuzhan: Bolu tüneli Ankara yönlü kapalıymış, dağdan geçicez geçe kalırız [15:19, 27.10.2023] Sibel: Dün Ece kendine kağıttan diz üstü bilgisayar yapmış :) [15:32, 27.10.2023] Yılmaz Yalçın: Maşallah kızçeme [17:01, 27.10.2023] Yılmaz Yalçın: Hayırlı yolculuklar evlatlarım👋 [17:30, 27.10.2023] Sibel: ve bugün anne yazmış 🤗 [18:48, 27.10.2023] Esra Ergün: Biz yola çıktık [18:58, 27.10.2023] Yılmaz Yalçın: Selametle inşallah 🤲 [19:06, 27.10.2023] Elif: İyi yolculuklar [21:18, 27.10.2023] Oğuzhan: Düzcedeyiz [21:18, 27.10.2023] Oğuzhan: Şimdilik normal yoğunluk [22:48, 27.10.2023] Oğuzhan: Dağdayız dur kalk [23:25, 27.10.2023] Esra Ergün: Otobana tekrar dahil olduk [23:25, 27.10.2023] Elif: Bundan sonra rahat gidersiniz [02:49, 28.10.2023] Oğuzhan: Girdik eve [02:55, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: Cüneyt inşallah yarın sabah hep birlikte saat 11 gibi geleceğiz. [11:33, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: Corona günleri-IV- de sahibini buldu. Esra kızıma sevgilerimle. [12:04, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: Birlikteyiz [12:20, 28.10.2023] Elif: ❤️ [12:20, 28.10.2023] Elif: Keyfiniz bol olsun [13:32, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: Parka geldik [13:52, 28.10.2023] Sibel: Ece evde mi? [14:37, 28.10.2023] Cüneyt: ❤️ [19:54, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: A. Ayrancı kebap44 te 44.ncü evlilik yıldönümü yemeği [19:55, 28.10.2023] Oğuzhan: Malatya kayısısı [19:58, 28.10.2023] Elif: Erkene mi aldınız ?😂 [20:08, 28.10.2023] Yılmaz Yalçın: Birlikte olunca [20:39, 28.10.2023] Elif: 😉😘 [23:06, 28.10.2023] Elif: Cumartesi gecesi klasiği [23:48, 28.10.2023] Oğuzhan: Çalış kızım [23:55, 28.10.2023] Elif: Bitmedi mi mesai? [00:46, 29.10.2023] Nazlı: Anca eve yatağa uzandım [13:30, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: Bu hafta sonu evlatlarımızı ağırladık. Biraz önce de yola çıktılar. Allah hayırlı yolculuklar versin. 👋 [13:33, 29.10.2023] Elif: Hayırlı yolculuklar [14:52, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: Cüneyt bugün gelir misin. Birşeyler alıp koyduk. [20:40, 29.10.2023] Elif: Oğuzhan vardınız mı? [20:45, 29.10.2023] Oğuzhan: Ekremlere ve Anıtkabire uğradık biz [20:45, 29.10.2023] Oğuzhan: Şuan düzcedeyiz [22:05, 29.10.2023] Esra Ergün: Sapancadayız [22:09, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: 👋 [22:10, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: Sevgili torunlarım (II), Bugün 29 Ekim 2023. Cumhuriyetimizin 100.ncü yılını kutluyoruz. Bütün acılarımıza, zorluklarımıza rağmen başımız dik ve gururluyuz. İçimiz coşku dolu. Görebildiğimiz her yan albayraklarla donanmış vaziyette. Bugün için yurdun en uzak noktasına kadar birçok etkinlik düşünülmüş. Bütün kurumlarıyla, halkı, öğrencileri ve gençleriyle Cumhuriyet bayramımızı hep birlikte kutluyoruz. Ne muhteşem bir olay. Görüş ayrılıklarımızı bir tarafa bırakarak, farklılıklarımızı zenginlik sayarak cumhuriyet paydasında buluşmuşuz ne güzel. Genç Cumhuriyet bir asrı geride bıraktı. Yarından itibaren de "Cumhuriyetin ve Türkiye'nin 2.nci yüzyılı" başlıyor. Biz 3.ncü kuşak Cumhuriyet çocuklarıyız. Mutluyuz ama ne zorluklarla bu noktaya geldiğimizi de iyi … [22:10, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: ------ Yazının tümünü Kaynak https://yzyorum.blogspot.com/2023/10/29-ekim-2023-2100-pazar-torunlarima.html Okuyabilirsiniz [22:30, 29.10.2023] Sibel: son saniyede.. [22:32, 29.10.2023] Elif: Yani [22:33, 29.10.2023] Elif: Şaşırdık biz de [22:42, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: Ne olacak şimdi? Düşündünüz mü? [22:43, 29.10.2023] Sibel: valla babacım herkes uyuyor şu anda...🤷♀️ [22:44, 29.10.2023] Sibel: telefonu elime aldım pişman oldum.. [23:02, 29.10.2023] Sibel: Kreş açıkmış, sadece Ece tatil, onu idare ederiz yarın 👍 [23:03, 29.10.2023] Yılmaz Yalçın: Tamam. İyi geceler kızım. [23:06, 29.10.2023] Sibel: Sağ olun, iyi geceler herkese 🤗 [23:43, 29.10.2023] Oğuzhan: Eve girdik [23:45, 29.10.2023] Elif: Hadi geçmiş olsun [23:45, 29.10.2023] Elif: İyi geceler [23:47, 29.10.2023] Oğuzhan: Saolll hayırlı geceler [21:46, 30.10.2023] Oğuzhan: Cumartesi akşamı yemekte [21:47, 30.10.2023] Oğuzhan: Ece, Esra yokmuş gibi davrandı :D [22:47, 30.10.2023] Cüneyt: 🤣 [11:22, 31.10.2023] Cüneyt: Geçen pazar çektik, bayramda [11:48, 31.10.2023] Elif: Maşallah ❤️ [11:48, 31.10.2023] Elif: Nasıl da büyüdü Ece😘 [12:23, 31.10.2023] Sibel: ama hâlâ bebek 😊 [12:28, 31.10.2023] Yılmaz Yalçın: İçimizdeki o bebek hiç büyümeyecek. Kalıbımıza bakma. 🙂 1 eylül saat 12:41'de Eskisehir'e doğru yola çıkmışlardı. Büyük torunum Nazlı orada yaşıyor. Öğrencilikle aşçılık arası bir çizgide. Okullar açılmadan kızlarını görmek istemişler. Bir hafta sonra herkes için yeni bir dönem başlayacak. Nazlı kendi var olma mücadelesine, Yağız okuluna, Elif'le Aydın da yeniden öğrencileri ve velileriyle olan hayhuyuna dönecek. "Hızlı yaşıyorsunuz maşallah. Selametle. Hayırlı yolculuklar 👋" dedim evlatlarıma. Yol için, yeni bir yıl için, hayatları için. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder