10 Eylül 2021 Cuma

10 Eylül 2021 Cuma 17:30 ŞİİR VE TÜRKÜ.............................................Gürede iki keklik

Gürede iki keklik 

Corona günlerinde en son "Şiir ve Türkü" yazımı 17 Ocakta yayınlamışım. Şu anda memleketim Balıkesir'deyim. Bulunduğumuz bölge tam da Kazdağları'nın karşısında. Biz buralara kısaca körfez deriz. 


Edremit-Burhaniye körfezi bir yandan Kazdağları'nın koyu yeşil-lacivert heybetli görüntüsü, öbür yandan ege denizinin açık mavi denizi arasında bir girinti. Bol oksijenli havası, suyu, zeytini, meyve ve sebzesi ile bir dünya cenneti yurt köşemiz.


Tam karşımızda körfezin incilerinden biri; Güre var. Hemen herkesin Balıkesir türküsü olarak bildiği "İki Keklik Bir Kayada Ötüyor" Türküsü bu şirin beldeden çıkıp havalanmış. Oynak bir havası olmasına rağmen aslında şehit bir evlâdın ardından yakılmış acılı bir türkü iki keklik.

 

Pek çok türküde olduğu gibi hikayesi acıklı ve tarifi imkansız duyguların nağmelere dökülmesinden çıkmış. Biraz dikkat edilirse ‘İki Keklik’ türküsünün, o gönüllere tesir eden hüzünlü hikâyesini hissetmek mümkün.   

 

İki keklik bir kayada ötüyor/Ötmede keklik derdim bana yetiyor/Aman aman yetiyor/Annesine karada haber gidiyor

 

Yazması onaylı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar benim/Uzunda geceler yar boynuma Sar benim/aman aman sar benim

 

İki keklik bir dereden su içer/Dertlide keklik dertsizlere dert açar/Aman aman dert açar/Buna yanık sevda derler tez gecer

 

Yazması onaylı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar benim/Uzunda geceler yar boynuma/Yar benim aman aman yar benim

 

İki keklik bir kayada yaslanır/Teke de bıçak gümüş kında paslanır/Bir gün olur deli de gönül uslanır/Uslanır aman aman uslanır…

 

Yazması oyalı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar benim/Uzun da geceler yar boynuma sar benim/Aman aman sar benim


(Yöresi: Balıkesir,Kaynak kişi: Mustafa Sarı,Derleyen ve notaya alan : Muzaffer Sarısözen)

 

‘İki Keklik’ türküsü, Balıkesir’in Edremit ilçesi Güre beldesinde yaşayan Şöhret Hanım’ın yaşadığı bir dramın hatırası olarak kalmış bu güne kadar. Belki de bir ‘Sarıkamış’ sızısıdır aynı zamnda bu türkü. Bir şehit anasının evladına yaktığı ağıttır.

 

Şöhret hanım Güre köyünün halkından kahveci Mehmet şevket efendinin karısıdır.  Zaman ve yöre şartlarında zengindir. Giyimine kuşamına da oldukça düşkündür. Zeytin toplamaya bile o zamanda oldukça lüks kabul edilen cam topuklu rugan ‘kunduralar’ giyerek gider.

 

Mehmet Efendi ve Şöhret Hanım’ın bir de oğulları vardır, Zekeriya.

 

Zekeriya, eli silah tutacak çağa geldiğinde Enver Paşa komutasında vatani görevini yapmak üzere Sarıkamış’a gider.  O zamanlarda askerler, Sarıkamış’ın çetin kış şartlarında yol almak için, yağan karları çukurlara doldurup düzleyerek ilerlemektedirler; Arkadaşlarına yol açmak amacıyla karları tepelerken, daha önceden karla kapanmış bir kuyuya düşerek Şehit olur Zekeriya!..

 

Şöhret hanım bu kötü haberi ovada alır. Hasretle günlerini sayıp yolunu gözlediği ciğerpâresi oğlunun şehâdet haberi ciğerini pâre pâre eder. Bir taraftan da ovada keklikler ötmektedir. Acısını onlarla konuşarak nağmeye döker. Acılar da, böyle ciğerden dökülen nağmeler de unutulmaz. Dilden dile söylenir, türküye dönüşür nihayet. 


Bu türküyü dinlerseniz Zekeriya'yı ve onunla şehit olan binlerce mehmedimizi anın. Güre'ye yolunuz düşerse varsayın ki Şöhret hanımı ziyaret ettiniz. Onu unutmayın, hissedip anlayın. Yine gezip, eğlenin, iyi vakit geçirin körfezde. Ama hiç değilse bir fatiha okuyuverin arkalarından.

7 Eylül 2021 Salı

08 Eylül 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı230..................................Str.3.1.1 Hedefleri (I)

Str.3.1.1 Hedefleri (I)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel ayaklarından üçüncüsü ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamıza başlıyoruz. Geçen hafta itibariyle,  ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’ (135) ile ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’la (97) ilgili çalışmamızı bitirmiş ve toplam 232 hedef için önerilerimizi paylaşmıştık. Şimdi sırada vizyonumuzun üçüncü ayağı ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’la ilgili toplam 48 hedefin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’  öngörülerimiz var. Bildiğiniz gibi söz konusu ayağın 3 stratejik amacı ve 6 adet uygulama stratejisi bulunuyor. Bu nedenle öncelikle ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ şeklindeki stratejik amacımız ve onun ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisiyle başlıyoruz. Yine bildiğiniz üzere bu stratejiye ait daha önceden belirlenmiş toplam 14 hedef vardı. Şimdi o hedeflerden ilk 7’sinin;  ‘04-ULAŞIM’ için 1, ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ için 1 ve ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ için de 5’inin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’  çalışmayla karşınızdayız. Bu vesileyle yine belirtmiş olalım ki; şayet vizyonumuzun temel ayaklarından biri ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ ise onun ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ Stratejik Amacının olmazsa olmazı ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? elbetteki bu stratejimizin uygulanmasıyla gerçekleşecek. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede diğerleriyle birlikte; ‘Amaç ve güç birliği yapma’’ stratejisi uygularsa; var olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmayı, zayıf taraflarını da gidermeyi başarabilecek. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede İyi İnsanların Yaşanabilir Şehri Yeşil Susurluk’  vizyonuna ulaşabilir.

               

Daha önceki aşamalarda ‘04-ULAŞIM’ sektöründe;’THD.04.1-İstanbul-İzmir otobanının ilçe merkezinin dışından geçmesi’ ve ‘ THD.04.2-Otoyolun ilçede yol açabileceği muhtemel ekonomik, sosyal ve çevre sorunları’ gibi bazı tehditler söz konusu olmuş, bu gibi tehditlere karşı da ‘HDF.3.1.1.02-Tesis, yatırımcı ve markalarımıza sahip çıkmak’ şeklinde 1 hedef belirlenmişti. Yol üstü konumumuzun neredeyse 5 asır boyu bazı nimetlerinden yararlanmış bir geçiş noktası olarak başlangıçta otobanın ilçe merkezinin dışından geçmesi elbette bir tehdit olarak algılanmış olabilir. Öte yandan Otoyolun ilçede yol açacağı ekonomik, sosyal ve çevre sorunları da yörede elbette bazı kayıplara neden olabilecek. Geleneksel mola yeri konumumuz, yaz aylarında güneye ve batıya gidip gelen tatilci yoğunluğuna dayanan işletmelerimiz bundan olumsuz etkilendi bile. Bu nedenle ilçemizin sosyal açıdan daha geri planda kalabileceğinden endişe edilmesi normal. Zira oradan geçip gidenleri biz, onlar da Susurluğu görmedikleri, tanımadıkları için sosyal hayat da olumsuz etkilenebilecek. Hatta otoyolların geçtiği yerlerdeki doğal güzellikleri yok ettiğini, ulaşımı engellediğini, su ve havayı zehirlediğini bile düşünmek mümkün. Ancak telaş etmeye de mahal yok. BUNLAR NE KADAR DOĞRU, NE KADAR ZARAR GÖRECEĞİZ? BUNLAR NET BİLİNMELİ Kİ ÖNÜMÜZÜ GÖRELİM. AYRICA BU SÜRECİN ORTA VADEDE NE KADAR SÜRECEĞİ DE ÖNGÖRÜLEBİLMELİ. Meselâ, Plaka Tanıma Sistemi kayıtları itibarıyla, 2018 yılında Susurluk karayolundan 13 milyon 200 bine yakın araç geçmiş. 2019 yılında geçen araç sayısı ise 13 milyon 900 bine yakın. BU AÇIDAN BAKARSAK YENİ OTOYOL ŞEHRİMİZDEN GEÇEN ARAÇ SAYISINI AZALTMAMIŞ. ÜLKEDE TRAFİĞE GİREN ARAÇ SAYISINA PARALEL OLARAK ARTMIŞ.  Belki açılışını takip eden ilk birkaç ay bir azalma olmuş olabilir, ancak rakamlar yıl geneli itibariyle 700 bin artış olduğunu gösteriyor. Kaldı ki otoyol tercihi bir fayda maliyet karşılaştırmasına bağlı. Zaman, yoğun trafik yükü ve harcanacak yakıt maliyetini hesaplayan herkes dilediği alternatifi kullanabilir. HER HÂLÜKÂRDA KARAYOLUMUZDAN GEÇME TERCİHİNDE BULUNANLAR HİÇ DE AZ OLMAYACAK. En azından uygulandığı iddia edilen yüksek geçücretinin bizim için yakın gelecekte de bir fırsat olduğunu düşünebiliriz. HATTA BELKİ BU OTOYOL KONUSU AKILLICA DEĞERLENDİRİLEBİLİRSE ELİMİZİ GÜÇLENDİREN BİR AVANTAJA DA DÖNÜŞEBİLİR. Çünkü Karacabey ayrımı kavşağından başlayarak Susurluk ilçe merkezinin kuzeyinden geçen ve Ömerköyden sonra Yeniköy üzerinden Balıkesir’e ulaşan BU YOLUN GELECEKTE TRANSİT ULAŞIM İÇİN GİDEREK DAHA FAZLA ÖNEM KAZANACAĞI AÇIK. AYRICA OTOYOLUN GÖRÜNEN İLK FAYDASI, MEVCUT KARAYOLU ÜZERİNDE GÜNDEN GÜNE ARTAN ARAÇ TRAFİĞİ YOĞUNLUĞUNU HAFİFLETMESİ VE ULAŞIM SÜRESİNİ ÖNEMLİ ORANDA KISALTMASI. Böylece bölge ürünlerinin daha kısa sürede İzmir, İstanbul ve Bursa’ya ulaşması mümkün olacak. ANCAK UNUTMAYALIM Kİ FIRSAT YA DA AVANTAJ OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ ŞEYLER DE DEĞERLENDİRİLMEDİĞİNDE KAÇAR GİDER. Tehdit ya da dezavantaj olduğunu düşündüğümüz şeyler de tedbir almazsak korktuğumuzu başımıza getirir. FIRSAT VEYA TEHDİT, DIŞARDAN BİZE HANGİSİ YÖNELMİŞSE YÖNELSİN ONU FIRSAT YA DA TEHDİT HALİNE GETİRECEK OLAN BİZİM ONLARA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞIMIZDIR. Bir misâl verecek olursak genç ve atak girişimcilerimizden NURİ YASA ÖN ALARAK ŞİMDİDEN OTOYOLUN İLÇE MERKEZİNE EN YAKIN OLDUĞU BİR NOKTAYA TESİS KURDU BİLE. HEM DE ÇİFT TARAFLI OLARAK. BU YATIRIM GELECEĞİ ÖNGÖREBİLEN, TEHDİDİ FIRSATA, RİSKİ AVANTAJA ÇEVİREBİLEN ÖRNEK BİR HAREKET. Şimdi biz de şikâyet etmek yerine bu tehditlerden sakınmak, hatta mümkünse fırsata çevirmek için ne gibi şeyler yapabiliriz, bunları düşünmeliyiz. BİR KERE ŞU ÇOK AÇIK Kİ İSTANBUL-İZMİR OTOBANININ İLÇE MERKEZİNİN DIŞINDAN GEÇMESİ BİZİ BİLDİĞİMİZ ALIŞTIĞIMIZ MOLA TESİSLERİ GELENEĞİMİZİ YENİLEMEYE ZORLUYOR. Bunun için de özgün bir model ortaya koymak gerek. Meselâ, otoban yolcularının kısa süreli de olsa yoldan çıkmalarını’ sağlayacak ilgi çekici ÖZGÜN DİNLENME, ALIŞVERİŞ ETME, EĞLENME VE KONAKLAMA KONSEPTLERİ TASARLAMAK VE HAYATA GEÇİRMEK ve CEZBEDİCİ SUSURLUK MARKALARI OLUŞTURMAK gibi. Otoyolun ilçede yol açabileceği muhtemel ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarına karşı da AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ çerçevesinde StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’şeklinde bir stratejik amacımız ve Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejimiz olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle otoyolda ilk tesisi açan Yasa’ gibi bu konuda ön alan firmaları Susurluğun kadim ‘ömür ayranı’ markası gibi yükseltmemiz, amaç ve güç birliği yaparak böyle TESİS, YATIRIMCI VE MARKALARIMIZA SAHİP ÇIKMAMIZ  gerekiyor.


Bu haftanın ikinci konusu ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ için daha önce orta vadede Susurluk için;’THD.06.1-Maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin çevreyi kirletme riski’ gibi bazı tehditlerin söz konusu olabileceği değerlendirilmişti. Neticede, Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede böyle tehditlerden ‘Amaç ve güç birliği yapma’ stratejimiz sayesinde sakınabileceğimiz varsayımından hareketle; ‘HDF.3.1.1.03-Enerji, maden ve doğal kaynak yatırımlarında özenli ve seçici davranmak’ şeklinde 1 hedef tespit edilmiş oldu. Çünkü, güçlü yönlerimize yaslanmak, fırsatlardan yararlanmak ve zayıf yönlerimizi telafi etmek için harcadığımız gayret kadar  çevresel tehditlerle de mücadele etmemiz gerekiyor. Meselâ,  güçlü yönler ve fırsatlar kapsamında değerlendirdiğimiz ilçemiz Rüzgâr enerjisi kapasitesiyle ilgili türbinlerin çevreye ve yaban hayatına verebileceği bazı olumsuzluklar olabilir. Aynı şekilde jeotermal enerjinin gerek tarımda gerekse turizmde kullanılması sonucu açığa çıkan atık suların ve havaya karışan zehirli gazların neden olduğu bir çevre kirliliği de mümkün. KUŞKUSUZ BUNLAR İÇİN ÖNCELİKLE BENZER UYGULAMALAR ARAŞTIRILARAK RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPILMALI.  Rüzgâr türbinlerinin çevreye verdiği zararın doğal gaz, kömür gibi fosil kökenli yakıtların verdiği zararın yanında hiç mesabesinde olduğu biliniyor. Jeotermalde de çevreye su atımı sorununun çözümü basit. Alınan su tekrar re enjeksiyon yöntemi ile yer altına veriliyor. Hem çevre kirlenmiyor hem de kaynağın ömrü uzuyor. YİNE DE BU KONULARDA UYANIK OLUP MUHTEMEL OLUMSUZLUKLARIN ÖNEMLİ ÇEVRESEL ZARARLARA NEDEN OLUNMASINA DAHA İŞİN BAŞLANGICINDA İKEN MEYDAN VERİLMEMELİ. Tabii ki enerji konusunda devletin politikaları ve öncelikleri ihmal edilemez. 2023 TEN SONRA YAPILACAK ULUSAL PLANDA YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ÖNEMİNİ KORUMASI VE DOĞAL KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ YAKLAŞIMININ SÜRDÜRÜLMESİNİ BEKLİYORUZ. Hiç kuşkusuz bu konuda da siyasi partilerimize ve vekillerimize çok görev düşüyor. Bu bağlamda inanıyoruz ki; İLÇEMİZ İLE İLGİLİ ÖNCELİKLERİN BELİRLENİP BUNLAR ÜZERİNDE YOĞUNLAŞARAK STRATEJİK ÇIKIŞ NOKTALARI BULUNMASI MÜMKÜN. Stratejik Plan Önerimizin tamamlanması, 2023 sonrası dönem için önümüzün görülebilmesi ve maksimum kazanç istikametinde gerçekçi bir plan yapılabilmesi açısından çok önemli. BU ÇALIŞMA SAYESİNDE DAHA PLAN AŞAMASINA GEÇMEDEN OLDUĞUMUZ YERİ GÖRMEMİZ, ÖNCELİKLER VE HEDEFLER KONUSUNDA MESAFE ALMAMIZ KOLAYLAŞACAK. EN AZINDAN ORTAK BİR BİLİNÇ OLUŞTURULMASI VE PLAN YAPACAKLARA BELLİ BİR ZEMİN SAĞLAMA GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİŞ OLACAĞIZ. Artık biliyoruz ki; ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ arzu ediyorsak, ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ stratejik amacımız doğrultusunda öncelikle Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisi izlememiz gerekiyor. Peki, bu ne demek? KALKINMA VE GELİŞME ADINA DA OLSA EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ OLAN DOĞAMIZIN BOZULMASINA, ÇEVREMİZİN KİRLENMESİNE, HAVA VE SUYUMUZUN ZEHİRLENMESİNE RAZI OLAMAYIZ DEMEK. Kendimize olduğu kadar aynı doğayı paylaştığımız yaban hayatına da hassasiyet göstermemiz gerekir demek. Bu manada ENERJİ, MADEN VE DOĞAL KAYNAK YATIRIMLARINDA ÖZENLİ VE SEÇİCİ DAVRANMAK tabi ki öncelikli hedefimiz. ANCAK BU HEDEF SÖZDE KALMAMALI, AMAÇ VE GÜÇ BİRLİĞİ YAPARAK HAYATA GEÇİRİLMELİ. 

Bu haftanın üçüncü konusu ‘11-EĞİTİM ve SPOR’ için daha önce spor alanında;‘FRS.11.1-Bandırma 17Eylül üniversitesi kampüsü’ nün bir fırsat olduğu düşünülmüştü. Neticede Stratejik planın uygulanmasıyla orta vadede bu fırsattan Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma stratejimizle maksimum oranda yararlanmak üzere; ‘HDF.3.1.1.10- Yeni kampüste dört yıllık en az iki fakülte ve bir yüksekokul daha açılmasını sağlamak’, ‘HDF.3.1.1.11-Açılacak Fakülte ve MYO’larının teknolojik gelişmelere uygun olmasını temin etmek’, ‘HDF.3.1.1.12-Yeni Meslek yüksekokulu kontenjanının büyük bölümünün meslek lisesi mezunlarına ayrılması için çaba göstermek’,’HDF.3.1.1.13-Susurluğa mutlaka bir Hukuk fakültesi kurulması için amaç birliği yapmak’ ve ‘HDF.3.1.1.14-Üniversite kampüs inşası ile öğrencilerin barınma ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için güç birliği yapmak’ şeklinde 5 hedef belirlenmişti. Kurulması planlanan ve bu yönde bazı adımlar atılan Bandırma 17Eylül üniversitesi kampüsü konusu gelecekte Susurluğun gelişmesini kolaylaştıracak, hızlandıracak ve destekleyecek bir dış 'Fırsat’ olarak karşımızda duruyor. Şayet Susurluk için ne yapılabilir?’ sorusu üzerinde düşünüyor ve STRATEJİK PLAN YAKLAŞIMIYLA NEREYE ULAŞMAK İSTİYORUZ?’ SORUSUNA CEVAP BULMAYA ÇALIŞIYORSAK, ‘GÜÇLÜ’ YANLARIMIZ KADAR ŞU AN İÇİN YADA YAKIN GELECEKTE KARŞIMIZDA DURAN BÖYLE FIRSAT’LARI DA DEĞERLENDİREBİLMELİYİZ. Malum olduğu üzere Susurlukta bir üniversite olsun çabası epey bir süredir var. Susurluğun güney batısını kapatmış bulunan askeri birliğin çekilmesiyle birlikte Balıkesir yolu üzerinde önemli miktar alan boş kalmış, buradaki binaların onarılarak üniversite olarak kullanılması düşünülmüştü. BU NEDENLE ŞU AN ESKİ KIŞLA ARAZİSİNİN BİR 'YERLEŞKE' OLARAK TÜMÜYLE 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİNE TAHSİSİ ÜZERİNE ODAKLANILMIŞ DURUMDA. Sonuçta Susurluk öyle ya da böyle bir üniversiteye kavuşacak gibi görünüyor. BELKİ DE BU OLUŞUM; SAHİP ÇIKILARAK HEP BİRLİKTE DESTEK VERİLİR VE İYİ DEĞERLENDİRİLEBİLİRSE BİR KAÇ FAKÜLTEYİ VE YÜKSEKOKULU SUSURLUĞA GETİREBİLİR. Şayet bu yöreye faydalı olunacaksa; ona öncülük yapacak, geleceğine ışık tutacak çalışma ve kurumların takdir edilmesi gerekiyor. Zira bölgenin ihtiyaç duyduğu bilgi, yenilik ve teknolojileri hizmete sunacak, insanımıza öncülük yapabilecek bir akademik çalışmanın elbetteki ilçemiz için stratejik değeri olacaktır. BÖYLE BİR KURUMUN SUSURLUĞUN GELİŞMESİNE KATKISI OLACAĞINI BEKLEMEK YANLIŞ OLMAZ. Böylece yörede daha bilinçli bir sosyal ve ekonomik faaliyet gerçekleştirilebilir. Yapılan akademik çalışmalar üretime destek olacağı gibi pazarlama ve tarıma dayalı sanayi konusunda karşılaşılan problemlerin çözümüne de yardımcı olacaktır. İŞTE 17 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SUSURLUK İÇİN BÖYLE BİR FIRSAT’ OLARAK DOĞUYOR. ANCAK, HENÜZ YOLUN BAŞINDA OLUNDUĞUNU DA GÖRMEK GEREK. ŞİMDİ BİR TARAFTAN BÜYÜNÜN BOZULMASINDAN SAKINMAK, DİĞER TARAFTAN DA İNŞA ZORLUKLARINI GÖĞÜSLEMEK GEREKİYOR. Ayrıca BİR ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU TOPLUMSAL YAPIYA SOSYO-EKONOMİK FAYDALARI OLDUĞU KADAR RİSKLERİ DE OLABİLİR. BUNU ÖNGÖRMEMEK BÜYÜK HATA OLUR. Ki en büyük fayda beklentisi olan bölgeye sosyal ve ekonomik katkı’ da bugünden yarına olmayacaktır. ÜNİVERSİTE GELECEK DENMEKLE KURULMUŞ OLMAYACAĞI GİBİ. Hem fiziki hem kurumsal oluşumu en iyi şartlarda 2-3 sene sürebilir. Fakülte ve idare binaları, derslik ve laboratuvarlar bir yana, barınma sorununu çözmeden de öğrenci alınamaz. BİLHASSA GELEN GENÇ ÖĞRENCİ KİTLESİNİN SADECE ALIŞVERİŞ EDİP PARA HARCAYAN BİR KESİM OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK VAHİM BİR HATA OLUR. O öğrencilere kucak açmak, maddi manevi ihtiyaçlarına destek olmak, gerektiğinde evini kiraya vermekten kaçınmamak ve sebep olabilecekleri bazı asayiş sorunlarına da tahammül göstermek gerekecektir. Bu tür daha birçok olumlu olumsuz etki-tepki sayabilirim. GERÇEK ŞUDUR Kİ; ARTIK 2023-2028 DÖNEMİNDE İÇİNDE BİRÇOK FAKÜLTE VE MESLEK YÜKSEKOKULU OLAN BİR SUSURLUK HAYAL ETMEMİZ MÜMKÜN. Pek tabi Stratejilerimiz de ona göre şekillenir. SEÇİLEN BU YOL, BİR FIRSAT’ OLARAK SUSURLUĞU KENDİNE GÖRE DEĞİŞTİRİRKEN, SUSURLUK DA ONU KENDİ ÖLÇÜSÜNDE BİÇİMLENDİRECEKTİR. Nihayetinde bir kez daha görüldü ki ‘üniversite gelsin demekle üniversite gelmedi, gelmiyor. Olanlardan ders alıp kendimize rehber yapacağımız soru şu: Biz ne istiyoruz? Susurluğun geleceği için doğru, uygun ve stratejik önem taşıyan adım ne olabilir?’ Mademki AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ vizyonumuz var, mademki StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’ stratejik amacımız var. O halde pek çok konuda Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejisi uygulamamız gerekiyor. Önerimiz bunlardan ilki olarak Susurluk 17Eylül Bandırma üniversitesi kampüsünde bölgenin ekonomik faaliyet alanları ile direk ilgili bölümlere sahip YENİ KAMPÜSTE DÖRT YILLIK EN AZ İKİ FAKÜLTE VE BİR YÜKSEKOKUL DAHA AÇILMASINI SAĞLAMAK hedefine yönelmek. Mesela gıda ile ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili 4 yıllık bölümler açılması düşünülebilir. İkincisi AÇILACAK FAKÜLTE VE MYOLARININ TEKNOLOJİK GELİŞMELERE UYGUN OLMASINI TEMİN ETMEK hedefiyle hareket etmek. Üçüncü olarak da YENİ MESLEK YÜKSEKOKULU KONTENJANININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜN MESLEK LİSESİ MEZUNLARINA AYRILMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMEK gerekiyor. Susurluk bu konularda amaç ve güç birliği yapabilirse, hem bu hedefleri gerçekleştirmiş hem de sürdürülebilir kalkınmayı başarma noktasında güçlü bir mevzi daha elde etmiş olur. Kuşkusuz bir üniversite kampüsünde ikiden fazla fakülte söz konusu olabilir. Bu nedenle SUSURLUĞA MUTLAKA BİR HUKUK FAKÜLTESİ KURULMASI İÇİN AMAÇ BİRLİĞİ YAPMAK  kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Bu Susurluğun hakettiği gecikmiş bir misyondur aynı zamanda. Böylece Susurluk halkı İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK vizyonu doğrultusunda orta vadede 17 Eylül Bandırma üniversitesi kampüsünü etkin değerlendirmiş olur. Son olarak ÜNİVERSİTE KAMPÜS İNŞASI İLE ÖĞRENCİLERİN BARINMA VE SOSYAL İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ YAPMAK hedefini de ihmal etmemek gerekiyor.

Stratejik Plan yapılabilirse, 2023 yılından itibaren orta vadede ilçemizin geleceği için ‘Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’’ anlamında yapacak çok şey var. Ancak bunun için geçmişten gelen değerlerimizi unutmamak gerekiyor. Meselâ bir ‘Önce Vatan’ şehri olarak ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’imiz böyle bir değer. ‘DEĞ.4-Yardımseverlik’ meziyetlerimiz de öyle. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlarımız var. ‘Amaç ve güç birliği yapma’’ konusunda onlardan niçin yararlanmayalım ki? Sahiplenilmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’ ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de bu alanda çok özel bir yere sahipler. Yine orta vadede İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK için DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’ da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi gereken avantajlar. ‘DEĞ.11-Bozulmamış doğal çevre’miz ise bizden sonraki nesillere aktaracağımız bir emanet durumunda. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor. Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Hedeflerin gerektirdiği duruma göre bazen Ticaret ve Sanayi Odası Borsa(TSOB), Kaymakamlık (K) ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü(İMEM) liderliğinde hareket edilmesi gerekebilir. Onlara da yerine göre Siyasi Partiler (SP), Kent Konseyi (KK) ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları(STK) destek verip Susurluk için etkin bir şekilde Siyasi Güç(SG) sağlayarak; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB), Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Çevre ve Şehircilik Bakanlığından(ÇŞB) yardım almayı sağlayabilmeliler. Uygulamalar Stratejik Plan Ekibinin(SPE) sekretaryasında yürütülürken, ihtiyaç duyulduğunda; Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yüksek Öğretim Kurulu(YÖK) ve 17 Eylül Üniversitesi (ÜN) de yararlanılabilmeli. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda. 

yyalcin3@gmail.com