Gürede iki keklik
Corona günlerinde en son "Şiir ve Türkü" yazımı 17 Ocakta yayınlamışım. Şu anda memleketim Balıkesir'deyim. Bulunduğumuz bölge tam da Kazdağları'nın karşısında. Biz buralara kısaca körfez deriz.
Edremit-Burhaniye körfezi bir yandan Kazdağları'nın koyu yeşil-lacivert heybetli görüntüsü, öbür yandan ege denizinin açık mavi denizi arasında bir girinti. Bol oksijenli havası, suyu, zeytini, meyve ve sebzesi ile bir dünya cenneti yurt köşemiz.
Tam karşımızda körfezin incilerinden biri; Güre var. Hemen herkesin Balıkesir türküsü olarak bildiği "İki Keklik Bir Kayada Ötüyor" Türküsü bu şirin beldeden çıkıp havalanmış. Oynak bir havası olmasına rağmen aslında şehit bir evlâdın ardından yakılmış acılı bir türkü iki keklik.
Pek
çok türküde olduğu gibi hikayesi
acıklı ve tarifi imkansız duyguların nağmelere dökülmesinden çıkmış. Biraz dikkat
edilirse ‘İki Keklik’
türküsünün, o gönüllere
tesir eden hüzünlü hikâyesini
hissetmek mümkün.
İki keklik bir kayada ötüyor/Ötmede keklik derdim bana yetiyor/Aman aman yetiyor/Annesine karada haber gidiyor
Yazması onaylı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar
benim/Uzunda geceler yar boynuma Sar benim/aman aman sar benim
İki keklik bir dereden su içer/Dertlide keklik dertsizlere dert açar/Aman aman dert açar/Buna yanık sevda derler tez gecer
Yazması onaylı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar
benim/Uzunda geceler yar boynuma/Yar benim aman aman yar benim
İki keklik bir kayada yaslanır/Teke de bıçak gümüş kında paslanır/Bir gün olur deli de gönül uslanır/Uslanır aman aman uslanır…
Yazması oyalı kundurası boyalı/Yar benim aman aman yar benim/Uzun
da geceler yar boynuma sar benim/Aman aman sar benim
(Yöresi: Balıkesir,Kaynak kişi: Mustafa
Sarı,Derleyen ve notaya alan : Muzaffer Sarısözen)
‘İki Keklik’ türküsü, Balıkesir’in Edremit
ilçesi Güre beldesinde yaşayan Şöhret
Hanım’ın yaşadığı bir dramın hatırası olarak kalmış bu güne kadar. Belki
de bir ‘Sarıkamış’ sızısıdır aynı zamnda bu
türkü. Bir
şehit anasının evladına yaktığı ağıttır.
Şöhret hanım Güre köyünün halkından
kahveci Mehmet şevket efendinin karısıdır.
Zaman ve yöre şartlarında zengindir. Giyimine kuşamına da oldukça düşkündür.
Zeytin toplamaya bile o zamanda oldukça
lüks kabul edilen cam topuklu rugan ‘kunduralar’ giyerek gider.
Mehmet Efendi ve Şöhret Hanım’ın bir de
oğulları vardır, Zekeriya.
Zekeriya,
eli silah tutacak çağa
geldiğinde Enver Paşa komutasında vatani görevini yapmak üzere Sarıkamış’a
gider. O zamanlarda askerler,
Sarıkamış’ın çetin kış şartlarında yol almak için, yağan karları çukurlara
doldurup düzleyerek ilerlemektedirler; Arkadaşlarına yol açmak amacıyla karları
tepelerken, daha önceden karla kapanmış bir kuyuya düşerek Şehit olur
Zekeriya!..
Şöhret hanım bu kötü haberi ovada alır. Hasretle günlerini sayıp yolunu gözlediği ciğerpâresi oğlunun şehâdet haberi ciğerini pâre pâre eder. Bir taraftan da ovada keklikler ötmektedir. Acısını onlarla konuşarak nağmeye döker. Acılar da, böyle ciğerden dökülen nağmeler de unutulmaz. Dilden dile söylenir, türküye dönüşür nihayet.
Bu türküyü dinlerseniz Zekeriya'yı ve onunla şehit olan binlerce mehmedimizi anın. Güre'ye yolunuz düşerse varsayın ki Şöhret hanımı ziyaret ettiniz. Onu unutmayın, hissedip anlayın. Yine gezip, eğlenin, iyi vakit geçirin körfezde. Ama hiç değilse bir fatiha okuyuverin arkalarından.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder