3 Temmuz 2021 Cumartesi

03 Temmuz 2021 15:00 Cumartesi CORONA GÜNLERİ.........................Yılın ikinci yarısına girerken (IV)

Dünyada aşılama

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 477.nci, dünyadaki 556.ncı günü. Kovid-19 verilerinin derlendiği internet kaynaklarına göre, 2 Temmuz saat 23 itibariyle dünya genelinde vaka sayısı 183 milyona (182.807.239) yaklaşmış durumda. Virüs nedeniyle de 4 milyona yakın (3.958.367)  kişi ölmüş bulunuyor.

Buna karşılık Dünyada Covid-19’u durdurmak için tarihin en büyük aşılama kampanyası da devam ediyor. Bu kapsamda uygulanan aşılar 3 milyar dozu aştı. Elde edilen verilere göre, 180 ülkede 3.01 milyar doz aşı uygulanmış durumda. Buna göre günlük aşı uygulanma miktarı dünya genelinde ortalama 43,2 milyon doz oldu.

Corona virüsü salgını ile mücadelede 180 ülkede sınırlı miktarlarda toplam 7 aşı kamu kullanımına açık. Virüse karşı koruma sağlamada etkili olduğu kanıtlanan bu aşılar: Pfizer/BioNTech, Moderna, AstraZeneca, Johnson&Johnson, Sinovac,Gamaleya ve Sinopharm.

Öte yandan, bilim insanları küresel nüfusun aşılamasında hız kazanmak adına farklı aşıların karıştırılarak kullanılmasına yönelik çalışmalar da yürütüyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmada, Covid-19 aşısının birinci ve ikinci dozlarında birbirinden farklı aşıların kullanılmasının virüse karşı daha etkili koruma sağladığı sonucuna ulaşıldı.

Kovid-19 aşı verilerinin derlendiği "Ourworldindata.org" sitesine göre 5 gün önce: Çin 1 milyar 100 milyon doz ile en fazla aşı yapılan ülke olurken, bu ülkeyi 319 milyon 870 bin ile ABD, 301 milyon 626 bin ile Hindistan, 91 milyon 590 bin ile Brezilya, 75 milyon 190 bin ile İngiltere, 69 milyon 520 bin ile Almanya, 48 milyon 990 bin ile Fransa, 47 milyon 720 bin ile İtalya, 45 milyon 88 bin doz ile Türkiye, 41 milyon 370 bin ile Meksika, 37 milyon 560 bin ile İspanya, 37 milyon ile Endonezya, 36 milyon 40 bin ile Rusya, 35 milyon 790 bin ile Japonya, 33 milyon 590 bin ile Kanada, 27 milyon 470 bin ile Polonya ve 21 milyon 730 bin ile Şili izledi.

Türkiye bu listede 45 milyon dozla 9. sırada yer almış bulunuyor. Ancak bugün saat 23:20 itibariyle toplam aşıda 52 milyona yaklaşılmış (51.921.983) durumda. 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısı 35.616.918, 2.Doz Uygulanan Kişi Sayısı ise 15.468.206 olmuş.

Verilere göre küresel nüfusun yüzde 35’ten fazlasının aşılanması lazım. Ancak dağıtım gelişmiş ülkeler dışındakiler için oldukça dengesiz. En gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerden 30 kat daha hızlı aşılandığı ve bu 32 ülkede nüfusun en az yüzde 40’ının aşılandığı belirtiliyor.

Hatta uygulanan doz sayısı nüfusunu aşan ülkeler bile var. Bunlar 12 ülke. Nüfusa oranla en fazla doz aşı yapılan ülke, her 100 kişiye düşen 148,99 doz sayısı ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Her 100 kişiye uygulanan doz sayısı Malta'da 144,05, Seyşeller’de 140, San Marino'da 130,76, İsrail'de 123,29, Bahreyn'de 116,29, Şili'de 113,68, Moğolistan'da 111,19, İngiltere'de 110,76, İzlanda'da 107,86, 105,38 ile Uruguay ve 101,56 ile Katar oldu.

Covid-19 ile mücadelede küresel aşılama kampanyalarının başlamasıyla, ülkelerin aşılara eşit erişim sağlanmadığı açıklanan DSÖ raporuna göre, en çok aşı dozu sağlayan ülkeler sırasıyla, Çin, Avrupa Birliği (AB), Hindistan, ABD, Brezilya, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, İtalya ve Türkiye oldu.


Dünya genelinde 3 milyar doz uygulanan Covid-19 aşısının 1 milyar 206 milyon 714 bin dozu Çin’de yapıldı. Dünyanın en yüksek nüfusuna sahip olan Çin aynı zamanda en fazla doz aşıyı uygulayan ülke oldu. Hindistan’da Covid-19 aşılamasında toplam 332 milyon 581 bin 423 doz aşının uygulanması ile nüfusun yüzde 19,8’i aşılandı. Dünya genelinde Çin ve AB’den sonra en yüksek doz aşıyı uygulayan Hindistan’da nüfusun yüzde 4,2’sine ise aşının her iki dozu yapıldı.

ABD’de aşılama kampanyasının başlamasıyla şu ana kadar toplamda 325 milyon 152 bin 847 doz aşı uygulandığı belirtildi. ABD’de nüfusun yaklaşık yüzde 54,2’sinin aşının ilk dozunu, yüzde 46.4’ünün ise aşının her iki dozunu aldığı belirtildi. Covid-19 nedeniyle İngiltere’de toplamda 77 milyon 303 bin 533 doz aşı uygulanmasıyla nüfusun yüzde 66,7’si aşılanmış oldu. Nüfusun yüzde 49’una iki doz aşı uygulanmasıyla ülkenin yaklaşık yarısı tamamen aşılanmış vaziyette.

Almanya’da nüfusunun yüzde 54’üne ilk doz aşının uygulanması ile nüfusun yarısından fazlası aşılanmış oldu. Nüfusun yüzde 35,9’una ise aşının her iki dozu uygulanmış durumda. Fransa’da ise nüfusunun yüzde 52’sine ilk doz aşının uygulanması ile nüfusun yarısından fazlası aşılanmış oldu. Nüfusun yüzde 34,3’üne ise aşının her iki dozu uygulandı. İtalya’da toplamda 50 milyon 661 bin 205 dozun uygulanmasıyla nüfusun 55,8’inin ilk doz, yüzde 30,2’sinin ise iki doz aşı olduğu belirtiliyor.

Corona virüsü salgını ile mücadele kapsamında dünya genelinde toplam 3 milyar doz aşı uygulanırken, Tanzanya, Batı Sahra, Eritre ve Burundi'ye aşı henüz sağlanmadı. En fazla aşı uygulayan Afrika ülkesinin toplamda 18 milyon 61 bin 106 doz aşı yapan Fas olurken, nüfusun yüzde 1,1'inin ilk doz aşıyı aldığı Kenya’da ikinci doz aşılama ise henüz başlamadı bile.

Afrika’daki 44 ülkede aşılamanın, eşit aşı dağılımını sağlamak için kurulan COVAX tarafından yapıldığı belirtildi. Afrika nüfusunun yüzde 2,66’sına aşının ilk dozu, yüzde 1,04’üne ise iki doz aşının uygulandığı aktarıldı. Afrika Birliği’nin verilerine göre, Tanzanya, Batı Sahra, Eritre ve Burundi’ye şu ana kadar hiç aşı sağlanamadığı belirtildi. En fazla aşı uygulayan Afrika ülkesinin toplamda 18 milyon 61 bin 106 doz aşı yapan Fas olduğu belirtildi.

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü, Afrika’da 2021 yılı sonuna kadar 600 milyon doza kadar aşı sağlayarak, nüfusun en yüzde 20’sini aşılamayı hedeflediğini ifade ediyor.

Türkiye’de aşılama

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 478.nci, dünyadaki 557.nci günü. Türkiye'de de Covid-19'la mücadele kapsamında hayli hızlı bir aşılama kampanyası sürdürülüyor. Bugün 3 Temmuz saat 13:50 itibariyle uygulanan toplam doz 52 milyonu aşmış (52.114.222) bulunuyor. Sağlık Bakanlığı aşı tablosuna göre, 1.Doz Uygulanan Kişi Sayısı 35.676.707, 2.Doz Uygulanan Kişi Sayısı da 15.525.367 olmuş.

1 Haziran öncesi toplam aşı 28.830.691, 1.Doz 16.515.018, 2.Doz ise 12.315.673 idi. Buna göre bir ay içinde; 1.dozda 19.161.689,2.dozda 3.209.694 ve toplamda da 23.283.531 aşı yapılmış. Bu günde ortalama 1 milyona yakın (776.118) aşı demek. Bir başka deyişle Haziran ayı içinde;  1.dozda %1,16, 2.dozda %26,1 ve toplamda da %80,8 aşı artışı gerçekleşmiş oluyor.

Türkiye, toplam aşı sayısı bakımından dünyada Almanya, Fransa ve İtalya'dan sonra 9. sırada yer alırken; her 100 kişiye düşen aşı sayısı da 53,3 olmuş. Tüm aşıları tamamlanmış nüfusun yüzdesi ise %18,4. Bu oran bir üst ülke İtalya'da %31,7 olurken, hemen arkamızdan gelen Japonya'da ise %12,7 görünüyor.

Hemen hemen aynı nüfuslara sahip olduğumuz iki ülkeden biri olan Almanya'da bizden 6 puan fazla %37,3 iken doğu komşumuz İran'da ise henüz %2 aşılama yapılabilmiş durumda.


Sağlık Bakanı bir açıklamasında, Türkiye'de günde 1,5-2 milyon doz aşı yapılacağını söylemişti. Gerçekten de 16-17-18 Haziran günlerinde bu sayılar hemen hemen gerçek oldu. Şayet Koca'nın bahsettiği düzeyde en azından günde 1 milyon aşılama yapılabilirse, Türkiye'nin Temmuz sonuna kadar neredeyse nüfusumuza yakın miktarda bir aşılama yapılmış olacak.

Muhtemelen nüfusumuzun 18 yaş üstü olanlarının tümünün ilk aşıları, 40 yaş üstünün de ikincisi tamamlanmış olabilir.

Bugüne dek kullanımına izin verilen Sinovac ve BioNTech aşıları iki doz halinde ve aralıklı uygulanıyor. Şimdi bu aralık 25 güne indi. Dolayısıyla tatbik edilen bir doz aşılanmanın tamamlandığı anlamına gelmiyor. Hatta önümüzdeki günlerde 50 yaş üzeri kişiler ve sağlık çalışanları için 3. doz aşılamanın konuşulduğu günler olacak. Zira Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptığı açıklamada "3. doz aşının faydalı olacağını kararlaştırdık" dedi.

TÜİK verilerine göre Türkiye'de 50 yaş üzeri nüfus, toplumun yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyor. Bu da yaklaşık 20 milyon kişi demek. Türkiye'deki sağlık çalışanlarının sayısı da yaklaşık 1 milyon.

Uzmanlar, en riskli grupta yer alan 65 yaş üzerindekiler ile sağlık çalışanlarının, koruyuculuğu daha düşük olan Sinovac ile aşılanmış olması nedeniyle üçüncü bir doza ihtiyaç duyabileceklerini söylüyorlar.

Manisa Celal Bayar Üniversitesi'nin 24 Haziran'da yayımlanan ve 1053 sağlık çalışanının takip edildiği "Sinovac Aşısının Bağışıklık Yanıtı 3. Ay İzlem Sonuçları" adlı araştırmasına göre, 2. aşıdan 28 gün sonra sağlık çalışanlarının yüzde 97'sinde antikor tespit edilmiş. Ancak bu oran, 3. ayın sonunda yüzde 77'ye gerilemiş.

Araştırmaya göre sağlık personelinin yüzde 95'inde antikorların azaldığı görülünce şu sonuca varılmış: "Ağustos ayında yapılacak 'Aşılama sonrası 6. ay antikor düzeyleri ve etkinliği' izlem sonuçları ile netleşecek olmakla birlikte, aşının etkinliğinin uzun süreli olabilmesi için sağlık çalışanlarında '3. doz hatırlatma aşısı' gerekebilecek." Türk Tabipleri Birliği de "Gelinen bu aşamada 3. doz aşı uygulaması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır" demiş.

Bu arada 3. doz aşılamaya bir neden olarak da, bazı ülkelerde hızla yayılan delta varyantına karşı koruyuculuğu görülmüş bir aşıyla bu dozu yaptırmanın varyanta karşı daha fazla koruma sağlaması gösteriliyor.

 

BioNTech'in kurucusu Uğur Şahin ise aşılarının delta varyantına karşı da etkili olduğunu ve aşıları yeni varyantlara karşı uyarlamaya henüz gerek olmadığını söylemiş. Şahin, "3. doz aşının bağışıklığı yenilemek için yüksek bir değere sahip olabileceğini varsayıyorum. Ancak takviye aşılamanın ne zaman ve ne sıklıkta gerekli olacağını henüz bilmiyoruz" diye konuşmuş.

1 Temmuz 2021 Perşembe

01 Temmuz 2021 23:30 Perşembe CORONA GÜNLERİ.........................Yılın ikinci yarısına girerken (III)

Ülkeler sıralaması

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 475.nci, dünyadaki 554.ncü günü. 2021 yılının ilk yarısını bitirdik. Yarın 1 Temmuz. Son normalleşme dönemi resmen başlıyor. İnşallah bir daha geriye dönecek gelişmeler yaşanmaz. Bu dönemle birlikte salgının bittiğini de görebiliriz.

Kuşkusuz bütün dünyada 1,5 yıldır hüküm süren pandemiyi bitirecek şey aşı. Görülüyor ki aşılanan insan sayısı arttıkça virüsün etki alanı daralıyor. O da kendini yeni yeni mutasyon ve varyantlarla ayakta tutmaya çalışıyor.

30 Haziran itibariyle hem dünyada hem de ülkemizde son durumu bir gözden geçirelim. Bu arada aşı ile ilgili gelişmeleri de görelim. Böylece 2021'in ikinci yarısına nasıl bir tablo ile girmekte olduğumuz zihnimizde netleşsin.

Önce vaka sayıları. 30 Haziran itibariyle dünyada son durum şöyle.  Toplam vaka 182 milyona (181.960.542) vefatlar da 4 milyona (3.940.368) dayanmış durumda. 1 milyon kişi başına vaka sayısı 23.401 olarak gözüküyor.            

Toplam Vaka sayısı 2 milyonun üstünde olan ilk 17 ülke şöyle sıralanıyor: 1.nci ABD 33618505, 2.nci Hindistan 30362848, 3.ncü Brezilya 18513305, 4.ncü Fransa 5705863, 5.nci Rusya 5428961, 6.ncı Türkiye 5420156, 7.nci İngiltere 4775301, 8.nci Arjantin 4447701, 9.ncu İtalya 4259133, 10.ncu Kolombiya 4213074, 11.nci İspanya 3799733, 12.nci Almanya 3735399, 13.ncü İran 3192809, 14.ncü Polonya 2879811, 15.nci Meksika 2513164, 16.ncı Ukrayna 2299059 ve 17.nci Endonezya 2156465.

Toplam vakaların %75,5'u yani üçte ikisi bu ülkelerde: 1.nci ABD (%18,5), 2.nci Hindistan (%16,7), 3.ncü Brezilya (%10,2), 4.ncü Fransa (%18,5), 5.nci Rusya (%3,0), 6.ncı Türkiye (%3,0), 7.nci İngiltere (%2,6), 8.nci Arjantin (%2,4), 9.ncu İtalya (%2,3), 10.ncu Kolombiya (%2,3), 11.nci İspanya (%2,1), 12.nci Almanya (%2,1), 13.ncü İran (%1,8), 14.ncü Polonya (%1,6), 15.nci Meksika (%1,4), 16.ncı Ukrayna (%1,3) ve 17.nci Endonezya(%1,2).

Aynı ülkelerin günlük vaka sıralaması ise şöyle: 3.ncü Brezilya 64903 ile 1.nci, 2Hindistan 45951 ile 2.nci, 10.ncu Kolombiya 25880 ile 3.ncü, 8.nci Arjantin 24065 ile 4.ncü, 17.nci Endonezya 20467 ile 5.nci, 7.nci İngiltere 20223 ile 6.ncı , 5.nci Rusya 20217 ile 7.nci ,19.ncu Güney Afrika 13347 ile 8.nci, 13.ncü İran 12717 ile 9.ncu, 1.nci ABD 10622 ile 10.ncu,30.ncu Bangladeş 7666 ile 11.nci, 11.nci İspanya 7091 ile 12.nci, 25.nci Irak 6558 ile 13.ncü, 6.ncı Türkiye 5846 ile 14.ncü, 15.nci Meksika 5711 ile 15.nci, 24.ncü Filipinler 4470 ile 16.ncı, 18 Peru 4000 ile 17.nci. 22 Şili 2637 ile 18.nci, 4.ncü Fransa 2083 ile 19.ncu, 31.nci Portekiz 1746 ile 20.nci, 27.nci Belçika 1072 ile 21.nci, 29.ncu Pakistan 979 ile 22.nci, 26.ncı İsveç 847 ile 23.ncü, 9.ncu İtalya 677 ile 24.ncü, 23.ncü Kanada 588 ile 25.nci, 16.ncı Ukrayna 581 ile 26.ncı, 12.nci Almanya 569 ile 27.nci, 20.nci Hollanda 538 ile 28.nci, 21.nci Çekya 168 ile 29.ncu, 14.ncü Polonya 122 ile 30.ncu, 28.nci Romanya 73 ile 31.nci olmuşlar.

Bu ülkeler farklı nüfuslara sahip. Bu açıdan nüfusa oranlandığında daha doğru bir sıralama çıkıyor. 1 milyon kişi başına vaka sayısı kriterine göre ilk 17 sıralaması:  21.nci Çekya 155893 ile 1.nci, 26 İsveç 105458 ile 2.nci, 1.nci ABD 102011 ile 3.nci, 8.nci Arjantin 98973 ile 4.nci, 20.nci Hollanda 96520 ile 5.nci, 27.nci Belçika 94109 ile 6.nci, 3.ncü Brezilya 87601 ile 7.nci, 31.nci Portekiz 85358 ile 8.nci, 10.ncu Kolombiya 85292 ile 9.nci, 4.ncü Fransa 85066 ile 10.nci, 22.nci Şili 81319 ile 11.nci, 11.nci İspanya 80673 ile 12.nci, 14.ncü Polonya 75036 ile 13.nci, 7.nci İngiltere 71879 ile 14.nci, 9.ncu İtalya 70699 ile 15.nci, 6.ncı Türkiye 65181 ile 16.nci, 18.nci Peru 61733 ile 17.nci şeklinde oluyor.

Geriye kalan ülkeler: 28.nci Romanya 55693 ile 18.nci, 16.ncı Ukrayna 54896 ile 19.ncu, 12.nci Almanya 44924 ile 20.nci, 13.ncü İran 38315 ile 21.nci, 23.ncü Kanada 37261 ile 22.nci, 5.nci Rusya 36996 ile 23.ncü, 25.nci Irak 34211 ile 24.ncü, 19.ncu Güney Afrika 33253 ile 25.nci, 2.nci Hindistan 22317 ile 26.ncı, 15.nci Meksika 19855 ile 27.nci, 24.ncü Filipinler 12979 ile 28.nci, 17.nci Endonezya 8079 ile 29.ncu, 30.ncu Bangladeş 5372 ile 30.ncu ve 29.ncu Pakistan da 4369 ile 31.nci olmuşlar.

Vefatlara baktığımızda: 1.nci ABD 604069 ile yine 1.nci, 3.nci Brezilya 515985 ile 2.nci, 2.nci Hindistan 398454 ile 3.nci olmuşlar. Ardından 15.nci Meksika 232803 ile 4.ncü, 18.nci Peru 186511 ile 5.nci, 5.nci Rusya 132314 ile 6.ncı, 7.nci İngiltere 128126 ile 7.nci, 9.ncu İtalya 127542 ile 8.nci, 4.ncü Fransa 110149 ile 9.ncu, 10.nci Kolombiya 105934 ile 10.ncu, 8.nci Arjantin 93668 ile 11.nci, 12.nci Almanya 90883 ile 12.nci, 13.ncü İran 84127 ile yine 13.ncü, 11.nci İspanya 80829 ile 14.ncü, 14.ncü Polonya 75005 ile 15.nci, 19.ncu Güney Afrika 60264 ile 16.ncı, 17.nci Endonezya 58024 ile 17.nci durumdalar.

Diğerleri de şöyle sıralanmışlar: 16.ncı Ukrayna 54531 ile 18.nci ve 6.ncı Türkiye 49687 ile 19.ncu olmuş. 28 Romanya 33605 ile 20.nci, 22.nci Şili 32489 ile 21.nci, 21.nci Çekya 30298 ile 22.nci, 23.ncü Kanada 26293 ile 23.ncü, 27.nci Belçika 25170 ile 24.ncü, 24.ncü Filipinler 24557 ile 25.nci, 29.ncu Pakistan 22281 ile 26.ncı, 20.nci Hollanda 17745 ile 27.nci, 25.nci Irak 17156 ile 28.nci, 31.nci Portekiz 17092 ile 29.ncu, 26.ncı İsveç 14626 ile 30.ncu ve 30.ncu Bangladeş14388 ile 31.nci.

Toplam vakaların %74,7'si yani yine üçte ikisi ilk 17 ülkede: 1.nci ABD %15,3 ile yine 1.nci, 3.ncü Brezilya %13,1 ile 2.nci, 2.nci Hindistan %10,1 ile 3.ncü, 15.nci Meksika %5,9 ile 4.ncü, 5.nci Rusya %3,4 ile yine5.nci, 7.nci İngiltere %3,3 ile 6.ncı, 9.ncu İtalya %3,2 ile 7.nci, 4.ncü Fransa %2,8 ile 8.nci, 10.ncu Kolombiya %2,7 ile 9.ncu, 8.nci Arjantin %2,4 ile 10.ncu, 12.nci Almanya %2,3 ile 11.nci, 13.ncü İran %2,1 ile 12.nci, 11.nci İspanya %2,1 ile 13.ncü, 14.ncü Polonya %1,9 ile 14.ncü, 17.nci Endonezya %1,5 ile 15.nci, 16.ncı Ukrayna %1,4 ile 16.ncı ve 6.ncı Türkiye %1,3 ile 17.nci durumdalar.

Türkiye tablosu

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 476.ncı günü. Aynı zamanda 1 Temmuz, yani resmi normalleşmenin başladığı tarih. Corona tablolarına göre içinde bulunduğumuz son dalga ve bir önceki dalga geçen yılın sonbaharından bu yana 9 aydır devam ediyor.

Verileri incelediğimizde bu kabarmaların öncekileri ezip geçtiğini ve gerçekten müthiş zirveler yaptığını görüyoruz. Ancak her şeyin başlangıcı olduğu gibi zevali de var. Şu anda o noktadayız.

Belki biraz Delta varyantı sebebiyle sert düşmüyor ama günlük vaka sayıları 5 binlere, ağır hasta sayısı 700'ler ve vefatlar da 50'ler civarına gerilemiş durumda. Geçen aylardaki 30 binli, 60 binli rakamları artık görmüyoruz çok şükür.  

Nitekim 26 Haziran tarihi itibariyle coronavirüsle ilgili bilgiler; günlük vakanın 5.266, Hastaların 470, Ağır hasta sayısının 733 ve vefat edenlerin 51 kişiye düştüğünü gösteriyor. Süreci geriye doğru incelediğimizde; bundan bir ay önceki 26 Mayıs corona verilerinin şöyle olduğunu görüyoruz: Günlük vaka 8.738, Hasta 681, Ağır hasta 1.561, vefat 166. Halbuki daha önceki ay 26 Nisanda bu rakamlar yine aynı sırayla; 37.312, 2.716, 3.563 ve  353 olarak gerçekleşmişti. 29 Mart verileri ise: Günlük vaka 32.404, Hasta 1.325, Ağır hasta 1.998 ve vefat 154 görünüyordu.

Buna göre öncelikle vaka sayıları; Aralık (15.118) ayından Ocak (7.103) ayına %53 düşerken, Ocaktan Şubata (9.205) %29,6 artmış. Şubattan Marta (29.081) yine %215,9'luk üç mislisinden fazla bir artış var. Martta Nisana (37.312) da %28,3'lük bir artış söz konusu. Nisan ayından Mayıs ayına (8.738) ise bu kez %76,6 lık bir azalış olmuş. Mayıs ayından Hazirana son bir aylık azalma ise %39,7 oranında gözüküyor.

Tabloyu biraz daha netleştirelim: 26 Eylül 26 Ekim arasında 16,3% artış (51.033 vaka) var. 26 Ekim 26 Kasım arasında ise 30,4% artış (110.607 vaka) olmuş. Ancak 26 Kasım ile 26 Aralık arasında 1.658.767 vaka ile 349,5%'luk bir artış görünüyor. Onun ardından 26 Aralık 26 Ocak arasında bu defa 14,5% artış (308.977 vaka) var. 26 Ocak 26Şubat arasında artış hızı düşmüş ve 9,9% artışla 241.621 vaka kayıtlara geçmiş. 

26 Şubat 26 Mart arasında bu kez bir önceki aya göre 17,3% artış (465.123 vaka) görülmüş. 26 Mart 26 Nisan arasında da 48,2% artış ve 1.518.187 vaka ile hızlanma sürmüş. Bu noktadan sonra artış hızı yeniden yavaşlıyor. 26 Nisan 26 Mayıs arasında 11,7% artış (544.842 vaka) kaydedilmiş. Geçtiğimiz son ay 26 Mayıs 26 Haziran arasında hız daha da azalarak 3,7% artışla 192.021 vakaya inmiş. 

Son bir aydaki düşüşe bakacak olursak; 26 Mayısta 8.738, 28 Nisanda 7.773, 30 Nisanda 6.933 iken 6 Mayısta 5.386 ile 6 binin altına indi. Hatta 13 Mayısta 5.012, 20 Haziranda 5.091 ile 5 bin sınırına indi. Hatta 27 Mayısta 4.883 bile oldu. Bugün her alanda normalleşmenin başladığı 01 Temmuz. Corona tablosu günlük vaka sayısını 5.288 olarak gösteriyor. Görünen o ki virüs 5 binin altına inmemek için direniyor, ancak gidiş o yönde inecek, hatta inmeli.

Günlük hasta sayıları bir ay içinde  681'den 470'e, ağır hasta sayıları 1.561'den 733'e, vefatlar da  166'dan 51'e düşmüş durumda. Bugünkü 01 Temmuz Corona tablosu ise hasta sayısını 462, ağır hasta sayısını 706, vefatları da 42 olarak gösteriyor. Bu veriler düşüşün istediğimiz yönde devam ettiğini açıklıyor.

Vaka/Test oranları 26 Mayısta %3,95 idi. 26 Haziranda %2,37'ye düşmüştü. 1 Temmuz itibariyle ise %2,34 gösteriyor. Ölüm oranı dediğimiz Toplam vefat/Toplam vaka kriteri 26 Mayısta %0,92 idi, 26 Haziranda %0,89 olmuş durumda. İyileşenlerin oranı ise bir ayda %97,0'den %97,5'a çıkmış bulunuyor. 1 Temmuz itibariyle de %97,6'da.

29 Haziran 2021 Salı

30 Haziran 2021 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı220...............................Str.2.3.1 Hedefleri (I)

Str.2.3.1 Hedefleri (I)

‘Susurluk için bir Stratejik Plan önerisi’ kapsamında Yeşilelma’ vizyonumuzun temel amaçlarından ikincisi olan ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ la ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Geçen haftalarda ‘StrA.2.1-Değerlere dayanmak’ stratejik amacı yolunda ‘Str.2.1.1-Daha fazla değer üretme, Daha adil paylaşma ve Değerleri koruyup geliştirme’ stratejimize ait 9 hedef ile ‘StrA.2.2-Nitelikli insana odaklanmak’ Stratejik amacı çerçevesinde ‘Str.2.2.1-Nitelikli insan yetiştirme’ stratejisine ait 4 hedefin ‘NASIL GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNE DAİR’ önerilerimizi okumuştunuz. Şimdi sırada aynı temel amacın bu defa ‘StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ Stratejik amacı ve onun ‘Str.2.3.1-Üretken olma’ stratejisi var. Bu bölümde;  1’iü ‘‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’, 6’sı ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’, 1’i de ‘08-SANAYİ sektörüyle alakalı toplam 8 hedefin ‘NASIL?’ gerçekleşebileceği üzerinde duracağız. Konuya geçmeden evvel yine belirtelim ki; şayet temel amaçlarımızdan biri ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’ ise onun olmazsa olmaz Stratejik Amaçlarından biri ‘‘StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ ve onun da aracı Str.2.3.1-Üretken olma’ stratejisidir. O nedenle bu istikamet üzerindeki hedeflerin gerçekleştirilmesinde genel ortak ‘NASIL? elbette ki bu stratejimizin uygulanmasıyla gerçekleşecektir. Burada da genel kuralımız; güçlü yönlerimize dayanmak, zayıf taraflarımızı onarmak, fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden sakınmak olacak. Bir başka deyişle Susurluk orta vadede; ‘Üretkenlik ve Rekabetçilik’ yaklaşımı ve ‘Üretken olma’’ stratejisi sayesinde var olan güçlü yönlerini daha güçlü yapmış, zayıf taraflarını da gidermiş olacak. Bu arada dış fırsatlardan yararlanıp, tehditlerden de sakınabilirse neticede ‘Kalkınmayı başarmış üretken bir Susurluk’ temel amacına ulaşabilir.

               

            Bu yazımıza öncelikle başlık içeriği ’Str.2.3.1’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘03-KALKINMA VE TEŞVİKLER’ sektörü hedefleri ile başlıyoruz. Birinci aşamada Susurluğun bu alanda orta vadede ‘THD.03.5-Üretimde gerilemeler’ gibi bir tehditle karşı karşıya olabileceği açıklanmıştı. Sonuçta bu tehditten sakınabilmek ve StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘Str.2.3.1-Üretken olma’’ stratejisi çerçevesinde ‘HDF.2.3.1.01-Üretimi izleme ve geliştirme birimi kurmak‘ şeklinde 1 hedef öngörülmüştü. Gerçekten de Üretimde gerilemeler sorunu şu anda var olan, geleceğimizi de tehdit eden kronik risklerden biri. Günümüz şartlarında rekabetçi olunması gereken bir ortamda yaşanan böylesi üretim sorunları meseleyi daha da vahim hale getiriyor. ÖZELLİKLE ŞEKER FABRİKASININ TEKLEMESİ VE YÖRSANIN İFLASI İLE ÜZERİNE GELEN PANDEMİ SÜRECİ DURUMU İYİDEN KÖTÜLEŞTİRDİ. BU TABLOYA SON GÜNLERDE SATIŞI YAPILAN ASSAN GIDA DA EKLENMİŞ OLDU. Doğal olarak bu olumsuz gelişmeler StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilikamacımızın ve Str.2.3.1-Üretken olma’ stratejimizin önünde şimdiden dikilmiş birer engel durumunda. BU RİSKİN DAİMİ OLMAMASI İÇİN EN AZINDAN ŞEKER FABRİKASI, YÖRSAN, ASSAN GIDA VE DİĞER ÜRETİM TESİSLERİMİZE İLÇE OLARAK SAHİP ÇIKMAMIZ ŞART. Geleceğe umutla bakabilmek için elimizdekilerin de kayıp gitmesine seyirci kalmamalıyız. Meselâ TİCARET SANAYİ ODASINDA MEVCUT TESİSLER VE TEŞVİKLER KAPSAMINDA DAVET EDİLECEK YENİ YATIRIMCILAR İÇİN BIR ÜRETİM İZLEME VE GELİŞTİRME BİRİMİ KURULABİLİR. Bu birimde Susurluğun üretim değerleri takip edilip; tesis ilgilileri, plan yönetimi ve Susurluk kamuoyu ile paylaşılabilir. HER SORUNUN NEDENLERİ, NEDENLERİN SONUÇLARI, SONUÇLAR İÇİN DE YENİ YENİ KAPILAR VARDIR. Nihayetinde üretimde gerileme ve rekabetçilikteki zaaflar şifası olmayan dertler değil. Her derdin devası olduğu gibi bunların da illaki çözümleri bulunur.  Meselâ; İZLEME DEĞERLENDİRME TEKNİKLERİ KULLANILARAK BAZI ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GELİŞTİRİLEBİLİR. ÖNE ÇIKAN ÖNERİLER DOĞRULTUSUNDA DA GÜÇ BİRLİĞİ YAPILABİLİR. Gerektiğinde temas, görüşme ve işbirliği komiteleri kurulup harekete geçilebilir. 

İkinci olarak Susurluğun yazımızın da başlığı olan ’Str.2.3.1’stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘06- ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLAR’ sektörü hedefleri ile devam ediyoruz. Daha önce Susurluğun bu alanda ‘ZY.06.1-İlçenin maden çıkarma bakımından geride kalması’ gibi bir sorunu olduğu görülmüştü. Sonuçta bu konuya yönelik olarak; StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere ve ‘Str.2.3.1-Üretken olma’’’ stratejisi çerçevesinde; ‘HDF.2.3.1.02-Alınmış maden ve doğal kaynak arama, çıkarma ve işletme ruhsatlarını gözden geçirmek’, ‘HDF.2.3.1.03-Ekonomik olmayan maden ve doğal kaynak rezerv sahaları ile ilgili ruhsatların iptal edilmesini sağlamak’, ‘HDF.2.3.1.04-Ekonomik maden ve doğal kaynak rezervlerinin neden işletilmediğini sorgulamak,’HDF.2.3.1.05-Maden çıkarma ve doğal kaynak işletme ruhsatı bulunan firmaları üretime ve istihdama zorlamak’, ‘HDF.2.3.1.06-Çıkarılacak Maden ve doğal kaynakların ilçemizde işlenmesiyle ilgili girişimleri teşvik etmek’ ve ‘HDF.2.3.1.07-İşletilebilecek maden ve doğal kaynak rezerv sahaları için yatırımcı bulup davet etmek’ şeklinde 6 hedef tespit edildi. Şimdi genel olarak maden rezervlerimiz ve doğal kaynaklarımız açısından ve özellikle de; İlçenin maden çıkarma bakımından geride kalması şeklindeki zayıf yönümüzün telafisi ve güçlendirilmesine yönelik neler yapılabilir, buna bakalım. Öncelikle bu konuların ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ ve ‘StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ stratejik amacımızla ilgili olduğunu ve tedavisinin de ‘Str.2.3.1-Üretken olma’ stratejisiyle mümkün olabileceğini belirtelim. Meselâ ilçemizin maden çıkarma bakımından geride kalması konusunda; ALINMIŞ MADEN VE DOĞAL KAYNAK ARAMA, ÇIKARMA VE İŞLETME RUHSATLARINI GÖZDEN GEÇİRMEK bu noktada yapılacak ilk şey olmalı. Yapılacak değerlendirmeler sonucunda; EKONOMİK OLMAYAN MADEN VE DOĞAL KAYNAK REZERV SAHALARI İLE İLGİLİ RUHSATLARIN İPTAL EDİLMESİ gerekebilir. Elbette bu süreçte EKONOMİK MADEN VE DOĞAL KAYNAK REZERVLERİNİN NEDEN İŞLETİLMEDİĞİNİ SORGULAMALIDIR. Sorgulamalıdır ki ilçemizin zarar verecek şekilde atıl vaziyette kalmasınlar. Bu sorgulama neticesinde bazı MADEN ÇIKARMA VE DOĞAL KAYNAK İŞLETME RUHSATI BULUNAN FİRMALARI ÜRETİME VE İSTİHDAMA ZORLAMAKTAN daha doğal bir şey olamaz. Diğer taraftan ÇIKARILACAK MADEN VE DOĞAL KAYNAKLARIN İLÇEMİZDE İŞLENMESİYLE İLGİLİ GİRİŞİMLERİ DE TEŞVİK ETMELİDİR. Kaldı ki İŞLETİLEBİLECEK MADEN VE DOĞAL KAYNAK REZERV SAHALARI İÇİN YATIRIMCI BULUP DAVET ETMEK  ’Kalkınmayı Başarmış Üretken Bir Susurluk’ için orta vadede her alanda olmazsa olmaz bir çaba olacak. Böylece ‘Üretken olma’ stratejisi uygulanarak gerek Bor vb. madenlerde, gerek granit, tüf taşı, dere kumu, jeotermal ve maden suyu gibi doğal kaynaklardaki zayıflıklarımızı telafi etme yönünde gerekli adımlar atılmış olur. 

              

            Bu hafta üçüncü ve son konumuz ’Str.2.3.1’ stratejisi çerçevesinde belirlenmiş ‘08-SANAYİ’’ sektörüyle ilgili hedefler. Daha önce Susurluğun orta vadede ‘ZY.08.7-Mevcut fabrika, tesis ve İşletmelerin üretim kapasitelerinin düşüklüğü’ gibi bir sorunu olabileceği değerlendirilmiş ve bu konuya yönelik olarak ve StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik’ stratejik amacımıza ulaşmak üzere; ‘Str.2.3.1-Üretken olma’’ stratejisi çerçevesinde; ’HDF.2.3.1.08-Tüm fabrika, tesis ve İşletmelerimizin üretim kapasitelerini arttırmak’ ‘şeklinde 1 hedef daha önerilmişti. Nitekim Str.2.3.1-Üretken olma stratejisini sanayi konusundaki zayıflıklarımıza uygularsak doğal olarak öncelikle TÜM FABRİKA, TESİS VE İŞLETMELERİMİZİN ÜRETİM KAPASİTELERİNİ ARTTIRMAK gereğiyle karşı karşıya olduğumuzu çok açık görebiliriz. MEVCUT TESİSLERDEKİ ÜRETİMİ ARTTIRMAK, EN AZINDAN DÜŞÜRMEMEK SIFIRDAN YENİ BİR TESİS KURMAKTAN ÇOK DAHA KOLAY. Neticede ‘üretim’ dediğimiz şey iki yönlü olarak bize yararlı: Birincisi, TARIM VE HAYVANCILIĞA DAYALI SANAYİ ÜRETİMİ Kİ AYNI ZAMANDA SEKTÖRÜN GELİŞMESİNİN DE GÜVENCESİDİR. Emme basma tulumba gibi her ikisi de birbirlerine katkıda bulunur ve güçlendirirler. İkincisi ÜRETİM ARTIŞI YATIRIMLA DOĞRUDAN İLGİLİDİR, YATIRIMLA GERÇEKLEŞİR VE DAHA FAZLA YATIRIM YAPMAYI GEREKTİRİR. Yatırım ise kapasite büyütmek, daha da güçlenmek demektir. Bu nedenle sektördeki zayıflığımızı gidermenin akla gelen en baskın yolu BİR SEFERBERLİK RUHU İÇİNDE ÜRETİM, YİNE ÜRETİM, DAHA FAZLA ÜRETİM olmak zorunda. 

Kuşkusuz orta vadede ilçemizin geleceği için yapılacak çok şey var. ‘Üretkenlik ve Rekabetçilik’ konusunda da öyle. Ancak geçmişten gelen değerlerimizi esas almadıkça ve onlara dayanmadıkça sağlıklı yol alınamayacağını da biliyoruz. Meselâ bir ‘Önce Vatan’ şehri olarak mevcut ‘DEĞ.2-Vatana sadakat’  da böyle bir değer. Madeni de böyle, ürünleri de böyle, tesisleri de. Ayrıca içerde ve dışarda; alanında deneyimli, yetenekli ve başarısını kanıtlamış ‘DEĞ.5-Yetiştirdiğimiz değerli insanlar’ımız var elbette. Niçin onlardan yararlanmayalım ki? Ayrıca sahiplenmesi gereken ‘DEĞ.6-Yöresel ürünlerimiz’, ‘DEĞ.7-El sanatlarımız’  ve ‘DEĞ.8-Fabrika, marka ve tesislerimiz’ de bu alanda çok çok özel bir yere sahipler. Yine orta vadede KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK için DEĞ.9-Ulaşım ağları üzerindeki konumumuz’ ve ‘DEĞ.10-Cazip yatırım imkânları’  da ilçemiz için mutlaka değerlendirilmesi gereken birer avantaj. Ancak bu yolculuk kesinlikle ortak amaçlara dayalı etkin bir yaklaşım birliği ve temel ilkelere sarsılmaz bağlılıkla yürümeyi gerektiriyor. Nitekim bu amaçla tabloda da görüldüğü gibi; Ticaret Sanayi Odası Borsa (TSOB) ve Kaymakamlık (K) liderliğinde; yerine göre Belediye (B) ve Şeker Fab.Müd. (ŞFM) katılımına ve Stratejik Plan Ekibinin (SPE) sekretaryasında Esnaf Sanatkârlar Odası (ESO) ile Siyasi Partilerin (SP) desteğine ihtiyaç olacak. Yine yerine göre Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünün (ŞFGM) yardımı gerekecek. Özellikle zafiyet ve tıkanma noktalarında Siyasi gücün (SG), Kalkınma Bakanlığı (KB) ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) himayesinden yararlanmak zorundayız. Ancak bütün bu çalışmalarda olduğu gibi Stratejik Plan Uygulamasının her alanında; ‘İLK.1-Önce insan, önce Susurluğun geleceği, Önce Vatan, İLK.2-İstikamet üzere olma, İLK.3-Amaç Birliğine riayet, İLK.4-Planlı değişim dönüşüm ve İLK.5-Birlikte başarmak’ yolculuğumuzun temel ilkeleri olmak durumunda. 

yyalcin3@gmail.com

29 Haziran 2021 23:30 Salı CORONA GÜNLERİ...................................Yılın ikinci yarısına girerken (II)

1,5 yılın görünümü

Bugün Coronavirüs salgınının ülkemizde 473.ncü, dünyadaki 552.nci günü. İnşallah 1 Temmuz itibariyle yasaklar kalkmış olacak.  Dilerim özlediğimiz 1 Mart 2020'den öncesi normallerimize geri döner ama yaşadığımız kısıtlamalara asla tekrar geri dönmeyiz. Hayırlı olsun.

Bundan önceki iki gün önce dünyaya kuşbakışı baktık, sonra da Türkiye'nin corona röntgenini okumaya çalıştık. Artık biliyoruz ki corovirüsten vefat edenler büyük ölçüde yoğun bakımda olanlar. Yani ağır hasta durumundakiler. Kuşkusuz ağır hasta artışı vefat rakamlarını, aktif hasta artışı da yoğun bakım sayısını etkiliyor. Doğal olarak da aktif vakaların azalması yoğun bakımı, onun da düşmesi vefat sayısını azaltıyor.

Bu açıdan bugün bir de vefatlar açısından ülkemizin geride kalan 1,5 yılı nasıl geçmiş buna bakalım. Şu anda hem vaka sayısı, hem hasta sayısı, hem ağır hasta, hem de vefatlarda düşüş var. Elbette buna sevinmeli, 1 Temmuz itibariyle normalleşeceğimiz İçin mutlu olmalıyız. Ancak, umarım bu defa ipin ucunu kaçırmaz, yaşadığımız 1,5 yıllık acı süreçten yeterli dersi almışızdır. 

Bu güne kadar geçen 473 günlük süreçte vefatlar açısından da 4 ana kabarmadan söz edebiliriz. Bunların ilk üçü; 18 Mart (1)-17 Haziran (19) arası 3 ay, 18 Haziran (21) – 9 Ekim (55) arası 3 ay, 10 Ekim (56) - 11 mart (63) arası 5 ay sürmüştü. 4.ncü ve son kabarma ise 12 Martta (66) başlayıp bugün yani 28 Haziran (58) itibariyle 3,5 aydır halen devam ediyor.  

 


Vefatlarda ilk zirve ge
çen yıl 17 Nisanda (126) görüldü. İkincisi 24 Eylülde (74) yaşandı. Üçüncü kabarmanın zirvesi 28 Aralıkta (257) olmuştu. İçinde bulunduğumuz kabarmanın sayıları hepsini gölgede bırakmış durumda. Çünkü 30 Nisanda görülen 394 vefat bu güne kadar görülen en yüksek zirveydi. Şu anda vefat grafiği bir düşüş terendi içinde. Öyle ki bugün açıklanan 58 vefat bizi tam olarak 8,5 ay öncesine 14 Ekim 2020’deki (57) duruma döndürmüş gibi görünüyor.

 

Vefatlar açısından duruma daha yakından baktığımızda; 18 Mart 2020'de ilk vefat ile başlayan toplam 3 aylık kabarma,  2 Nisanda 79, 12 Nisanda 97, 17 Nisanda 127  ve 20 Nisanda 123 gibi tepe noktalarından sonra 17 Haziranda 19 kadar düşmüştü. Tepe noktası 17 Nisanda 127 olan bu dönemin 85.nci corona günü yani 2 Haziranda; ilk normalleşmenin başladığı noktada vefatlar 22’yi gösteriyordu.

 

18 Hazirandan (21) 9 Ekime (55) kadar 3 aylık bir süre;  23 Haziranda 23, 22 Ağustosta 22, 11 Eylülde 56 ve 24 Eylülde 74 gibi bazı zirveler görülse de genel olarak 20-75 arasında vefatla diğerlerine göre daha mutedil bir dönem sayılabilir. Baktığımızda bu 2.nci kabarma 23 Temmuzdan (18) 26 Ağustosa kadar (20) aynı yatay seyirle gitmiş. Ancak bu tarihten sonra dik bir yükselme görülüyor. 28 Ağustosta 36, 3 Eylülde 49, 7 Eylülde 57, 15 Eylülde 67 ve 24 Eylülde 74 ile zirve yapmış. Ardından 9 Ekim başına kadar kısmî bir düşüş görülüyor: 30 Eylülde 65, 4 Ekimde 57, 6 Ekimde 55.  

 

Ardından gelen 3.ncü kabarma artık bir kabarmadan ziyade dalga görünümünde. 10 Ekim (56) - 11 Mart (63) arası 5 ay sürdü. Bu dönem vefatlar açısından o zamana kadar görülen en yüksek sayılardı.  Önce 13 Ekimde 62, 19 Ekimde 75, 30 Ekimde 78 ve 5 Kasımda 81, 16 Kasımda 94 olmuş. Ama sonra birdenbire hızlı bir yükseliş var. 20 Kasımda 141, 24 Kasımda 161, 2 Aralıkta 193, 11 Aralıkta 226, 18 Kasımda 246, 23 Aralıkta 259 zirveleri yaşanmış. Ama o noktadan itibaren yine dik bir düşüş geliyor. 30 Aralıkta 254, 2 Ovakta 202, 7 Ocakta 194, 19 Ocakta 167, 29 Ocakta 131, 8 Şubatta 103, 17 Şubatta 86, 26 Şubatta 74 ve nihayet 11 Martta 63’e kadar inmiş.

 

Ancak Corana günlerinin yıldönümünden itibaren yeniden artan vakalara paralel olarak Tüm zamanların en büyük dalgasını yaşadık. 12 Martta 66 ile yükselmeye başlayan sayılar; 21 Martta 102’ye, 30 Martta 155’e, 5 Nisanda 193’e, 27 Martta 151'e, 6 Nisanda 211'e, 7 Nisanda 276’ya, 15 Nisanda 297'ye, 21 Nisanda 362'ye ve nihayet 30 Nisanda 394 ile zirve noktaya yükseldi. Çok şükür ki 1 Mayıstan (373) itibaren başlayıp, 12 Mayıs (232) ve 21 Mayısla (214) la devam eden yeni bir düşüş süreci içindeyiz. Bu süreç kademeli normalleşmenin başladığı 1 Haziranda 129 idi. 15 Haziranda 84 oldu. Bugün de 58’I gösteriyor.  

Derin analiz

Bugün 11 Marttan bu yana ülkemizin içinde olduğu Coronavirüs salgınının  üzerinden 474 gün geçti. Tüm dünya 553 gündür coronavirüs ile mücadele ediyor. Şimdi elimizde aşı silahları da var. O da mutasyon geçire geçire varyantları ile habire insanoğluna sataşıyor.

Ülkemiz de bu mücadelede kendince yarışıyor. Örneğin 29 Haziran itibariyle 1 milyon kişi başına vaka sayısı dünyada 23.349, ölen kişi sayısı ise 498 görünürken bizde bu rakamlar 65.111 ve 594 seviyesinde. Bir yıl önce ülkemizde 1 milyon kişi başına vaka sayısı  30 Nisanda 1.448, 31 Mayısta 1.975, 30 Haziranda 2.409 idi. Buna göre bizdeki rakamlar dünya ortalamasına göre yüksek. Ancak bizimle hemen hemen aynı nüfustaki iki ülke Almanya ve İran'a göre karşılaştırırsak durum biraz farklı. 

Almanya'da 1 milyon kişi başına vaka sayısı  44.917, vefat sayısı ise 1092 görünüyor. İran'a bakarsak bu  kriterlerin 38.162 ve 995 olduğunu görüyoruz. Anlaşıldığı kadar bizde vaka sayıları yüksek ancak vefatlar onlara göre neredeyse yarı yarıya düşük. Nitekim ölüm/vaka sayısı oranı dünya genelinde %2,2 iken Türkiye’de bu oran uzun süredir birin altında (%0,09) seyrediyor.

Günlük vakalarda son kabarma /veya dalga 23 Şubat (9.107) ile başladı. 17 Martta 20 bin sınırına (18.912) gelmişti. Sonrasında inanılmaz bir hızla yükseldi.  Sayılar öncekileri ezip geçecek kadar büyük bir kabarmayı işaret ediyordu. Günlük vakalar 25 Martta 28.731'i, 3 Nisanda 44.756'yı, 9 Nisanda 55.791'i, 14 Nisanda 62.797'i, 16 Nisanda 63.082'yi gösterdi.

Bu aynı zamanda ülkemizde görülen tüm zamanların zirvesiydi. Bu başdöndürücü bir yükselmeydi. Nihayet sayılar 21 Nisanda kaydedilen 61.967 günlük vakadan sonra yeniden düşüşe geçti. 6 Hazirana (5.386) kadar da sürekli azaldı. Son 20 gündür ise ne 5 binin altına iniyor ne de 7 bine çıkıyor.

26 Haziran itibariyle Türkiye'de; 5 binin üstünde (5.266) kişiye yeni tip corona virüs (Covid-19) tanısı konulduğu, toplam vakanın 5,5 milyona yakın (5.404.144) ve can kaybının da 50'ye yaklaştığı (51) açıklanmış, toplam vefat sayısı da 49.524 olmuştu. 27 Haziranda bu sayılar 4.883 - 5.409.027 - 52 - 49.576 ve 28 Haziranda da 5.283 - 5.414.310 - 58 ve 49.634 olarak kayda geçti.

29 Haziran bugün Türkiye Günlük Korona virüs Tablosunun güncel verilerine göre; yapılan test sayısı 230 bine yakın (229.846), toplam test sayısı da 60,5 milyonun üstünde (60.558.812) gerçekleşmiş bulunuyor. Ülkemizde artık ortalama günlük 200 binin üzerinde test yapılıyor. Bu bağlamda "Vaka sayılarının toplam test sayısına oranı" geçen yıl 30 Martta %13,3 idi. Bir ay sonra 30 Nisanda %11,6'ya, 31 Mayısta da %8,0'a kadar gerilemiş, 30 Haziranda %5,9'a düşmüştü.

Şu anda toplam vakalar yapılan testlerin %8,9’u /5.420.156/60.558.812), ölüm oranı ise yüzde birin altında yani %0,09 (49.687/5.420.156) seviyesinde.  Toplam iyileşen hasta sayısının da 5.287.094 olduğu nazara alınırsa iyileşme oranının da %97,5 olarak (5.287.094/5.420.156) gerçekleştiği anlaşılıyor. Ki geçen yıl 30 Nisan itibariyle bu oran %40,7 idi, 31 Mayıs itibariyle  %78,1 olarak gerçekleşmişti. Bir yıl önce 30 Haziran 2020'de ise iyileşme oranı da %86,6 olmuştu.

Öte yandan bugün hastane tedavisi için başvuran hasta sayısı 510 olmuş. Günlük vaka 5.846 olduğuna göre demek ki vakaların yalnızca %8,7'si hastane tedavisine ihtiyaç duymuş. Bu arada 29 Haziran tarihli Korona virüs Tablosuna göre hastanelerde toplam 730 ağır hasta olduğu anlaşılıyor. Bu dalganın ağır hasta sayısı açısından zirve noktası 29 Nisanda 3.581 idi. Demek ki o günden bu yana 2 ay içinde %79,6 azalma olmuş.

Tabloda salgında vefat edenlere baktığımızda "Ölüm oranları" virüse yakalanan her yüz kişiden kaçının kurtarılamadığını gösteriyor. Bu ölçüt 29 Martta ta %0,096 iken, 29 Nisanda %0,0832e düşmüş, 29 Mayısta %0,090 ve son olarak 29 Haziranda %0,091 olarak gerçekleşmiş. Buna göre ülkemizde virüse yakalanan her her bin kişiden sadece 1 tanesinin maalesef vefat ettiği anlaşılıyor.

Bir süredir aktif hasta sayısındaki düşüşü izliyoruz. Bu açıdan bir de ağır hasta/yoğun bakım rakamlarına bakalım. Dalganın yükseldiği dönem tedaviye ihtiyaç duyan hasta sayıları ile ağır hasta sayılarını karşılaştıracak olursak bunların: 29 Martta 1.325 -1.998 iken, 29 Nisanda 2.715 - 3.581, 29 Mayısta 605 - 1.391 ve son olarak 29 Haziranda 510 - 730 olarak gerçekleştiğini görüyoruz.  Süreç içinde bu iki sayının (Aktif vaka - Ağır hasta) birbirine çok yakın olduğunu, ardından her ikisinin de arttığını, bir noktadan sonra ise ikisinde de düşüş başladığını gözlemledik.

Bu tablo aktif vakaların 22 Nisandaki 3.128 zirvesinden 2 ay içinde % 83,7 oranında (3.128-510), yoğun bakımlık ağır hastaların da 28 Nisandaki 3.581 zirvesinden % 79,6 oranında (3.581-730) azaldığını gösteriyor. 

"İyileşme oranları"na da bakacak olursak bu ölçüt de virüse yakalanan her yüz kişiden kaçının sağlığına kavuştuğunu gösteriyor. 29 Martta %91,8 (2.975.108/3.240.577) kişi iyileşmişken, 29 Nisanda %88,9 (4.255.714/4.788.700), 29 Mayısta %97,3 (5.094.279/5.235.978) ve 29 Haziranda %97,5 (5.287.094/5.420.156)  kişi iyileşti. Bu rakam aynı zamanda süreç içindeki en yüksek iyileşme düzeyine ulaşıldığını gösteriyor.