O da güzel bir adamdı
Elveda, elveda gençliğim/Elveda, ey hatıralar/Elveda mesut günlerim/Ümit dolu sayfalar..
Yine
mevsimler dönecek/Yine yapraklar düşecek/Giden gençliğimiz/Geri gelmeyecek.
Ellerim
semaya doğru/Yalvardım yıllarca/Dursun zaman/Dönmesin mevsimler
Tanrım,
tanrım/Bana ümit ver/Heyhat...
Yine
mevsimler dönecek/Yine yapraklar düşecek/Giden gençliğimiz/Geri gelmeyecek.
Elveda,
elveda, elveda/Ahh, elveda..
-------------
Makâm
: Muhayyer kürdî Usûl : Düyek Güftekâr - Bestekâr : Yıldırım Gürses
Yıldırım
Gürses bir akşam geç vakit evine dönerken sokakta yaşayan yaşlı bir adama
rastlar. Üstünde kendisini ısıtacak bir giysisi bile bulunmayan bu yaşlı adam,
çöplerden yaktığı ateşle ısınmaya çalışmaktadır. Yaşlı adamın yüzündeki
çizgileri, o an savrulan bir çınar yaprağındaki çizgilere benzeten sanatçı,
gençliğin insanın elinden nasıl da hızla kayıp gittiğini ve zamanın asla geri
gelmeyecek bir kıymet olduğunu fark eder. İşte bu duygularla bu dizeleri yazar
ve daha sonra da besteler. "Gençliğe veda" şarkısının doğuş hikayesi
budur.
Rahmetli
Yıldırım Gürses, (d. 21 Ocak 1938, Bursa – ö. 18 Kasım 2000, İstanbul)
"Gençliğe veda" gibi onlarca eserle gönüllerimizde yaşayan büyük bir
Türk Müziği ses sanatçısı, bestekar ve tenordur. 1960'larda opera menşeili,
iktisat da okumuş ama aklı fikri müzikte bir delikanlıyken, sözleri ve bestesi
kendine ait bu eser ona hürriyet'in altın mikrofon yarışmasında birincilik
kazandırmış ve onu geniş kitlelerle tanıtmıştı.
Bursa'lıydı,
Liseyi Bursa'da üniversiteyi Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi'nde
okudu. 1959 yılında daha yirmi yaşında iken Ankara Devlet Operası imtihanına
girip Türkiye birincisi olmuştu. Opera'da 7-8 ay çalıştıktan sonra TRT Ankara
Radyosu sınavını yine birincilikle kazanarak çalışmalarına burada devam etti. 1961
yılında üniversiteden mezun oldu. Bu yıllarda kendi bestelerini
"Kazablanka Gazinosu" sahnelerinde seslendiriyordu.
1962
yılında kendisi gibi TRT ses sanatçısı olan Ayla Gürses’le evlendi. Bu
evlilikten Beyazıt adını verdiği bir oğlu dünyaya geldi.
1965
yılında Hürriyet Gazetesi'nin Altın Mikrofon Yarışması'na sözü, müziği
kendisine ait "Gençliğe Veda" isimli plağı ile yirmi kişiye yakın
Türk ve batı müziğinden oluşan orkestrası eşliğinde katılarak birincilik kazandı.
Böylece Klasik Türk müziğinde çok sesliliğe geçiş dönemini başlatmış oldu.
Altın Mikrofon’daki bu başarının ardından Yıldırım Gürses, albüm, konser ve müzik çalışmalarına hız verdi. Popüler müziğin en önemli isimlerinden biri haline geldi. “Son Mektup (1968)”, “Mazideki Aşk (1978)”, “Bir Kırık Kalp (1999)”, “Bir Garip Yolcu (1999)”, “Sonbahar Rüzgârları (1968)” parçaları ile başarı yakaladı.
Sonbahar rüzgarları adlı şarkının gençlik anılarım arasında müstesna bir yeri vardır. Hala da dinlemeyi çok sevdiğim şarkılardandır.
Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin/Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim
Her
sonbahar gelişinde sarı sarı yapraklar/Kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma
Rüzgarla
düşen yapraklar daima senin hayalin/Yine bir sonbaharda döneceksin sen bana
Bu öyle bir başarıydı ki
müzik hayatında 30’a yakın albüm yaptı. Ayrıca Yıldırım Gürses film müziklerinde
de besteleri kullanılan en başarılı sanatçılardan biriydi.
Kendisiyle tanışmam 1975 yılında Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in 50.nci sanat yılı etkinliği dolayısıyla oldu. MTTB'nin düzenlediği bu etkinliğe o da katılıp aralarında "Fetih marşı" ve "Sakarya destanı" da olmak üzere dört şarkı seslendirmişti. Konser sonunda kısa bir sohpet imkanımız oldu. Onu karşılamak, parasını verip yolcu etmek benim görevimdi.
İkinci karşılaşmamız yine MTTB'de verdiği bir konferans vesilesiyle olmuştu. Hatırladığım kadarıyla milliyetçi ve türk müziği konusunda bilinçli bir insandı. Bize türk müziğinin özellikleri ve diğer türlere nazaran üstünlüklerini anlatmıştı. Boylu poslu, güzel gözlü, aydınlık yüzlü, hareketli, heybetli bir insandı. O zamana kadar şarkılarıyla bildiğim tanıdığım insan, fikirlerinin asaletiyle de gözümde büyümüştü.
Seksenli
yılların başında Ajda Pekkan ile birlikte "Affetmem Asla Seni (1983)" ile
yeni bir hamle yaptı. Aynı albümde yer alan "Dertliyim Arkadaş (1983)" ve
sonra çıkan "Eller Eller (1983)" ile "Gül Dudaklım (1999)" sanatçının ses
getiren şarkıları oldu. Sanatçının diğer önemli şarkılarından bazıları şunlar;
"Mevsimler Yas Tutup Çöller Ağlasın (1983)", "Liseli Kız (1984)",
"Çal Kanunum Çal (1999)", "Mazideki Aşk"ve “İçime hep hüzün
doluyor (1999)”. Aynı zamanda Arif Nihat Asya’ nın "Fetih Marşı" isimli
şiirinin sanatçı tarafından yapılan yorumu çok beğenilmiştir.
Yelkenler
biçilecek, yelkenler dikilecek/Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek
Elde
sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın/Fatih'in İstanbul'u fethettiği
yaştasın!
Bu
kitaplar Fatih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır/Şu mihrap Sinanüddin, şu minare
Sinan'dır/Haydi artık uyuyan destanını uyandır!
Elde
sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın/Fatih'in İstanbul'u fethettiği
yaştasın!
Delikanlım,
işaret aldığın gün atandan/Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana
selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın/Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!/Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Yine
80’li yıllarda Hoş Sada Albümü ile Türkiye’de en çok satan albümler arasında
yer aldı ve çok başarılı konserler verdi. Ayrıca sanatçı Emel Sayın ile
birlikte Neşe-i Muhabbet Müzikalini gerçekleştirdi. Müzikal Yıldırım Gürses’in
bestelerinden oluşmaktaydı, müzik direktörü de Yıldırım Gürses’ti. Bu müzikal
de yine Türkiye’de yıllarca rating rekorları kırdı.
1986
yılında kendisi kurucu ve başkan olmak üzere ekibi ile birlikte MESAM’ ı kurdu
ve böylece Türkiye’de ilk kez bestekar ve söz yazarlarının haklarını koruyan
Türkiye Musıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği adı altında bir meslek birliği
kurmuş oldu.
Onu son görüşüm Ankara Altınparkta verdiği bir konser vesilesiyle olmuştu. Çok kilo almıştı ve sağlığı iyi görünmüyordu. Yine de şarkılarını söyledi. Gerçekten büyük bir ses sanatçısı ve bestekardı. Kendini bu topraklara ait hissediyor ve milletini seviyordu.
Bestelerine
günümüzde de yoğun ilgi ve talep olan merhum sanatçıya ait 350 beste bulunuyor.
Yaşamında 30'a yakın albüm yapan ünlü sanatçının son olarak da 1999 yılında "Anılarla
Yıldırım" albümü çıkmıştı. Ölümünden sonra çıkan "Marşlar"
albümü ona nasip olmadı. Yıldırım Gürses’in göremediği bu albümde ‘Fetih
Marşı’, ‘Mehmedim’, ‘Sakarya Destanı’, ‘Türkler Geliyor’, sözleri Mehmet Akif
Ersoy’a ait ‘Ordunun Duası’, ‘Çırpınırdı Karadeniz’, ‘Akıncılar’, ‘Türküm Ne
Mutlu Bana’, ‘Genç Osman’ ve ‘Osmanlıyız Biz’ isimli eserler bulunuyordu.
Yıldırım
Gürses 18 Kasım 2000 tarihinde 62 yaşında geçirdiği kalp krizinin ardından aramızdan
ayrıldı. Tanıdığım, sevdiğim güzel adamlardan biriydi. Allah rahmet eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder