15 Nisan 2021 Perşembe

15 Nisan 2021 11:00 Salı CORONA GÜNLERİ........................................El-Muîd/Felak, Nas ve Sâd sûresi

El-Muîd/Felak, Nas ve Sâd sûresi

Bugün üç ayların 62, ramazanın 3.ncü günü. Corona günlerinin de 399.ncusundayız. Allah'ın izniyle Ramazan boyunca da her gün bir esmayı anarak ve namaz sonunda okunan dua ve zikirleri öğrenerek bu manevi süreci değerlendirmeye devam ediyorum.

Sırada Esma ül Hüsnanın altmışikincisi “El-Muîd" var. Ayrıca bu bölümde Kur'anda geçen dualardan "Felak, Nas ve Sâd sûresi"ile ilerliyoruz.

MUÎD: المعيد Mübdî'nin mukabili olarak kullanılan Allah’ın isimlerinden biri.[1] bk. MÜBDİ’[2]

'O' yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan, Öldürüp tekrar dirilten, yarattığı bütün canlı varlıkları ölümden sonra tekrar diriltecek olan, O’ndan başka yaratıcı olamayan" demek.

FELÂK SÛRESI Mushaftaki sıralamada yüz on üçüncü, iniş sırasına göre 20.nci sûre. 5 âyet, Fîl sûresinden sonra, Nâs sûresinden önce Mekke’de inmiş. [3]

Felak, sabah manasına geldiği gibi yarmak manasına da geliyor. Yani, sabah aydınlığı demek. Bundan sonra gelen Nâs sûresiyle birlikte ikisine iki koruyucu anlamında muavvizeteyn deniyormuş. Çünkü, sûrede bazı kötülüklerden dolayı Allah’a sığınılması öğütlenmekte. Bu sûrelerin şifa maksadıyla okunduğuna dair hadisler de var. Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye etmiş. (Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”

Bismillâhirrahmânirrahîm

“Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım…” (Felâk  Sûresi, 1-5 ayetler)

"Kul e’ûzu bi-Rabbi’l-felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased."

"De ki: "Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım."[4] 

"De ki: "Sabahın rabbine sığınırım; Yarattığı şeylerden gelebilecek kötülüklerden;Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden;Düğümlere üfürenlerin şerrinden;Bir de kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden!" [5]

"De ki: "Ben, yarattığı şeylerin şerrinden, çöktüğü zaman karanlığın şerrinden, düğümlere okuyup üfleyen (afsuncu ve büyücü)lerin şerrinden ve kıskançlıkları tuttuğu zaman çekemeyenlerin hasedinden karanlıkları yarıp aydınlığı çıkartan sabahın Rabb'ine sığınırım." [6]

NÂS SÛRESİ mushaftaki sıralamada yüz ondördüncü ve son, iniş sırasına göre 21.nci sûre. [7] Felak sûresinden sonra, İhlâs sûresinden önce Medine döneminde inmiş. 6 âyet. Nâs, insanlar demek. Felak sûresinin Medine’de indiğini söyleyenler Nâs sûresi için de aynı şeyi söylemişler. Sûrede sinsice kötülüğe sürükleyen cinlerin ve insanların şerrinden Allah’a sığınılması öğütlenmektedir.

Felak sûresiyle birlikte ikisine iki koruyucu anlamında muavvizeteyn deniyormuş. Çünkü, her iki sûrede de bazı kötülüklerden dolayı Allah’a sığınılması öğütleniyor. Bu sûrelerin şifa maksadıyla okunduğuna dair hadisler var.

Bismillâhirrahmânirrahîm

“İnsanlardan ve cinlerden insanların Rabbine, Meliki’ne ve İlâhı’na sığınırım.” (Nâs Sûresi, 1-6 ayetler)

"Kul e’ûżu birabbi-nnâs. Meliki-nnâs. İlâhi-nnâs. Min şerri-lvesvâsi-lḣannâs. Elleżî yuvesvisu fî sudûri-nnâs. Mine-lcinneti ve-nnâs."

"De ki: "Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım." [8]

“De ki: "Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!" [9]

“De ki: “Ben, insanlar ve cinlerden olup her fırsatta insanların yanlarına sinsice sokulan, onların gönüllerine kötülükler fısıldayan şeytanların şerrinden insanların sahibi, insanların yöneticisi ve insanların ilâh’ı olan Allah’a sığınıyorum!” [10] 

SÂD SÛRESİ Kamer sûresinden sonra 38.nci sırada Mekke'de inmiş. 88 âyet. İsmini birinci âyette yer alan Sâd harfinden alıyor. Sûrede başlıca, Allah’ın birliği, müşriklerin inkârları ve sapıklıkları sebebiyle azabı hak etmiş oldukları, Davûd, Süleyman, Eyyüp, İbrahim, İshak, İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl Peygamberlerin kıssaları, Davûd Peygamberin hakemliği ve Hz. Peygamberin temel görevi konu edilmekte.

34.ayetten 40. ayete kadar Süleyman (as) dan bahsediliyor. Süleyman (a.s.), şiddetli bir hastalığa yakalanıp, cansız ceset denecek hâle geliyor. Sonra tekrar sağlığına kavuştuğunda Allah'a dua ediyor. Bu konuyu anlatan ayetler şöyle:

"Andolsun ki biz Süleyman'ı imtihandan geçirdik ve onun tahtının üstüne bir ceset olarak atıverdik. Sonra o yine eski haline döndü."(34) Bir sonraki ayette Hz.Süleyman (as);

"Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ve hükümranlık ver! Şüphesiz ki sen Vehhab'sın, karşılıksız bağışta bulunansın" (Sâd sûresi 35. ayet) şeklinde dua ediyor.


Bismillâhirrahmânirrahîm, "Kâle; 

"Rabbiğfirlî ve heblî mülkellâ yembeğî li ehadimmin ba'dî inneke entel-vehhâb." (Sâd sûresi 35)

“Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.” [11]

 “Rabbim” dedi, “Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lutfu sınırsız olan yalnız sensin.” [12]

“Rabb’im, dedi, “Beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimsenin erişemeyeceği bir mülk/hükümranlık bahşet. Kuşkusuz sen çok lütufkârsın..”[13]

Surenin devamında Cenab ı Allah "Bunun üzerine biz rüzgârı onun emrine verdik, onun emri ile istediği yere eserek gidiyordu."(36) "Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı da." (37) "Ve zincirlerle, demir halkalarla birbirine bağlı olarak diğerlerini de (emre amade kıldık, ona baş eğdirdik)" (38)

"İşte bu bizim (ihsanımız, verdiklerimiz) bağışımızdır. Artık dilediğine hesapsız bol bol ver, veya verme (yanında tut)."(39) "Şüphesiz ki onun bizim katımızda mutlaka yüksek bir makamı, yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır."(40) diyor.


[6] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 159 

[10] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 163

[13] Beyânu’l-Hak, Prof.Dr.Zeki Duman, 1.cilt sayfa 296-297

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder