24 Kasım 2020 Salı

25 Kasım 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı189................................Ulaşım

Ulaşım

Bu hafta konumuz ‘GZFT.04-ULAŞIM’ alanındaki güçlü/zayıf yönlerimiz ile karşı karşıya olduğumuz Fırsat/Tehditler. Bildiğiniz gibi daha önceki durum analizi çalışmasında bu sektörde Susurluk için güçlü yönler;’GY.04.1-Bandırma limanına demiryolu ve karayolu ulaşımının  bulunması’ ve ’GY.04.2-Güçlü ulaşım ağlarına sahip olması’ şeklinde belirlenmişti. FRS.04.1-Ulaşım ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ de fırsat olarak görülmüştü. Diğer taraftan zayıf yanlarımız; ’ZY.04.1-İç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olması’ ve ZY.04.2-Havayolu imkânının uzaklığı’ olarak tespit edilmiş, tehdit olarak da ‘THD.04.1-İstanbul-İzmir otobanının ilçe merkezinin dışından geçmesi’  ile ‘THD.04.02-Otoyolun ilçede yol açacağı ekonomik, sosyal ve çevre sorunları’ değerlendirilmişti. Hiç kuşkusuz bu faktörler bugün olduğu gibi orta vadede de Susurluğun gelişmesini artı eksi etkileyebilecek konular. Bu sebeple güçlü yönlerden ve fırsatlardan yararlanarak daha ileri gidebiliriz. Zayıflıklarımızı onarıp güçlü hale getirmek de bu açıdan stratejik önem taşıyor. Ayrıca orta vadede gelişmemizi olumsuz etkileyebilecekleri için tehdit ve risklerden de sakınmamız gerekiyor. O halde önceden belirlemiş olduğumuz Amaç, Stratejik Amaç ve Stratejileri yeniden hatırlamalıyız. Çünkü bakış açımızı artık onlara göre ayarlıyor, hedeflerimizi onlar çerçevesinde belirliyoruz. Nitekim bu yazının nihayetinde de bazı HEDEFLER’ öngörmüş olacağız. Doğal olarak bu arada bir takım proje ve faaliyetler de su yüzüne çıkmış olacak.

Susurluk İlçemiz ulaşım ağı bakımından gerçekten de önemli bir konumda. Karayolu olarak Bandırma ya 55 km Balıkesir İl Merkezine 45 km mesafede yer alıyor ve mevcut ulaşım araçları her daim çalışmakta. Tarihi konumu itibariyle hep bir geçiş noktası olmuş. Zaten eski ismi ‘Fırt’ bu özelliğini çok güzel açıklıyor. Denizden Bandırma-Balıkesir yolu ile karadan İstanbul-Bursa yolu ve Bandırma-Manisa demiryolu üzerinden İzmir'e ulaşım hep Susurluk’tan geçerek sağlanmış. Özellikle ’GY.04.1-Bandırma limanına demiryolu ve karayolu ulaşımının bulunması’ Susurluğu çok avantajlı bir konuma oturtuyor. Bandırmaya yakınlık aynı zamanda İstanbul gibi büyük bir pazara da yakın olmak demek. Yeni yapılan İstanbul-İzmir otoban yolu da ilçemizden geçiyor. Bu bağlamda oldukça gelişmiş bir ulaşım ağı içindeyiz ve ticaret ağlarının yoğun olduğu iki büyük kente ulaşma alternatifimiz çok. Meselâ demir yolu konusunda orta vadede daha da güçlü hale geleceğimiz anlaşılıyor. Ülke çapında geliştirilen stratejiler ve belirlenen hedefler doğrultusunda şekillenecek demiryolu sektörü sayesinde demiryolları giderek daha çok tercih edilen bir ulaşım sistemi olacak. İşte ilçemizin İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük sanayi merkezleri arasındaki konumu, güçlü ulaşım ağları içinde bulunmamız, söz konusu alternatif alanlara ve Bandırma limanına yakınlığımız bize orta vadede de pek çok açıdan avantaj sağlayacak. 

         Bursa-Bandırma-Balıkesir-Manisa-İzmir kara yolu ilçemizin içinden geçtiği için tarihten beri bu bölgeye canlılık sebebi olmuş. Yeni yapılan İstanbul-İzmir otobanı da bu akışkanlığı güçlendirmiş oldu. Ayrıca Bandırma-İzmir tren yolu da İzmir’den Marmara denizine kadar yakın bölgenin liman bağlantısını sağlamakta. Böylesine ’GY.04.2-Güçlü ulaşım ağlarına sahip olması’  tabi ki ilçemize önemli bir avantaj kazandırıyor. Ulaşım imkânlarının bu çeşitliliği ve gücü ilçe merkezimizi çok elverişli ve stratejik bir konuma yükseltiyor. Bilhassa İstanbul-Bandırma-Bursa-Balıkesir-Manisa-İzmir ve Ankara/ İstanbul-Bursa-Balıkesir-Edremit/Manisa-İzmir karayolu üzerinde bulunması yüzünden tarihi boyunca ilçemiz gelen geçen yolculara lezzetli ayranını ikram etmekle ünlenmiş. Günümüze kadar da açılan birçok mola ve dinlenme tesisi ilçeye önemli bir istihdam kapısı olmuşlar. Karayolu imkânı ilçemizin Balıkesir’e uzaklığını sadece 45 km, Bursa iline uzaklığını ise 108 km. yapıyor. Ayrıca Susurluk merkezinden çevre il, ilçe ve köylerin hepsine ulaşım mümkün. 9 mahallenin ulaşımı stabilize yol, 35 mahallenin ulaşımı ise asfalt yol ile sağlanmakta.  Öte yandan İzmir -Bandırma demiryolu da ilçeden geçmekte olup, en yakın sivil hava alanı ise Bursa’da. Deniz yolu ulaşımı konusunda Bandırma hiç kuşku yok ki çok önemli bir potansiyel. Gelişmiş ve donanımlı limanı ile sadece ilçemiz için değil Bölgenin de denize açılan kapısı. Kaldı ki 1998 yılında başlatılan İstanbul-Bandırma arasındaki hızlı feribot ve deniz otobüsü seferleri ulaşımda büyük kolaylık sağlamaya devam ediyor. Bandırma’dan her gün karşılıklı olarak düzenlenen Bandırma-İstanbul Hızlı Feribot seferleri bilhassa ilçemiz için de ayrı bir avantaj.  Zira Bandırma’dan Hızlı Feribotla İstanbul’a 2 saatte ulaşılabiliyor. Ayrıca Bandırma’dan her gün Tekirdağ ve İstanbul'a Ro-Ro seferleri de var.

ULAŞIM başlığı altında ilçenin gelişmesini hızlandıracak ve destekleyecek bir dış 'Fırsat’  olarak halen yürütülmekte olan ‘FRS.04.01-Ulaşım ağını güçlendirmeye yönelik altyapı projeleri’ söz konusu. Bunlardan tamamlanmış durumdaki Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi boylu boyunca Susurluk’tan geçtiği ve iki noktada giriş-çıkış imkânı verdiği için ilçemiz açısından oldukça önemli. Bilindiği üzere İstanbul ve İzmir arasındaki güzergâh geçmişten bu yana ticaret ve iç turizm açısından yoğun olarak kullanılıyor. Diğer yandan mevcut otoyol ile yapımı halen devam eden Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyoluna bağlanılması ve Çanakkale köprüsü üzerinden Tekirdağ’a ulaşılması da mümkün olacak. Otoyolun, aynı zamanda böyle bir başka proje olan 'Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü' ile de bütünleşmesi planlandı. Neticede kuzeye, batıya, doğuya ve güneye yani dört yöne de otoyol bağlantısı Susurluğa önemli bir avantaj sağlamış olacak. Böylece, işgücünden, harcanan yakıttan ve seyahat süresinden önemli ölçüde tasarruf edilecek. Daha da önemlisi ulaşımı daha ekonomik, hızlı ve güvenli hale getirecek. Deniz yolu ulaşımı konusunda Bandırma hiç kuşku yok ki önemli bir potansiyel. Gelişmiş ve donanımlı limanı ile sadece ilçemiz için değil Bölgenin de denize açılan kapısı. Kaldı ki 1998 yılında başlatılan İstanbul-Bandırma arasındaki hızlı feribot ve deniz otobüsü seferleri de ulaşımda büyük kolaylık sağlamaya devam ediyor. Karşılıklı hafta içi ve hafta sonu seferlerle bir buçuk iki saat gibi kısa bir sürede, İstanbul’a ulaşmak mümkün. Ayrıca Bandırma’dan her gün Tekirdağ ve İstanbul'a Ro-Ro seferleri de yapılıyor. Ayrıca Susurluk, Bandırma’yı İzmir’e bağlayan demiryolu üzerinde bulunuyor. Bu demiryolu hattı Bandırma limanı ile bütünleşmiş bir şekilde Susurluk üzerinden Balıkesir-Soma-Manisa-İzmir’e kadar uzanıyor. Balıkesir’den doğu istikametine devam eden demiryolu hattı ise bölgeyi Eskişehir-Ankara ve Afyon-Konya kentlerine bağlamakta. Bu arada 2023 yılına kadar yapımı planlanan yüksek hızlı demiryolu hatlarından biri de Bölgeyi ilgilendiren Bursa-Balıkesir-İzmir hattı. Bu Hızlı Tren Hattı ile Ankara, İzmir, İstanbul ve Bursa gibi metropollerin arasındaki ulaşımın kolaylaştırılması ve seyahat süresinin azaltılması hedefleniyor. Gerek yolcu taşımacılığı gerekse Bölge ekonomisinin girdileri ile üretilen mamullerin iç ve dış pazarlara ulaştırılması açısından söz konusu proje büyük önem arz ediyor. Zira çift yönlü toplam 245 km uzunluğundaki demiryolu hattının Bandırma-Susurluk-Balıkesir-Soma-Bergama hattı üzerinden Çandarlı Limanı ve Aliağa’ya ulaşması planlanıyor. İlaveten bu hatta Bandırma-Biga-Çanakkale bağlantısının sağlanması da düşünülmüş.

    Biliyorsunuz ilk amacımız; ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK’. Hemen altında ‘StrA.1.1-Sosyal ve ekonomik kalkınma’ Stratejik Amacımız var. Onu gerçekleştirmenin stratejisi de ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve fırsatları kullanmak’ olarak öngörüldü. Bu bağlamda hiç şüphe yok ki elimizdeki güçlü yanları ve dış çevreden yönelen fırsatları kullanmak değerli bir başlangıç olur. Ancak Bandırma limanına demiryolu ve karayolu ulaşımının bulunması şeklindeki güçlü yönümüzü daha da güçlendirecek ne olabilir? Orta vadede bölgemizde dört önemli gelişme bekleniyor. Biri Çanakkale 18 Mart köprüsü ve bağlantı yolları, diğeri Balıkesir havaalanı, üçüncüsü uluslararası Tekirdağ ihraç limanı, dördüncüsü de Bursa-Bandırma-İzmir yüksek hızlı tren projesi. Bu gelişmeler zaten mevcut olan güçlü ulaşım ağlarımızı, dolayısıyla da pozisyonumuzu çok daha güçlendirmiş olacak. O halde bizim bu noktada düşünmemiz gereken üç hedef olabilir. ‘HDF.1.1.1.09-İlçede dış pazarlara yönelik bir ekonomi oluşumuna katkıda bulunmak’(En az %20) , ‘HDF.1.1.1.10-Geçiş güzergâhı olmanın sosyal ve ekonomik avantajlarını değerlendirmek’(Bu kazancı öngörülecek somut göstergelerle izleyip yönlendirmek) ve daima fayda sağlayacak şekilde HDF.1.1.1.11-Bölgemizdeki ulaşım projelerinde ön almak’.

Kuşkusuz bu alanda güçlü yanlarımız ve fırsatlar kadar zayıf taraflarımız da var. Ayrıca orta vadede yönelebilecek bazı risklerle de karşı karşıyayız. Yapılan tarama çalışması ve katkılar sonucu ulaşım sektöründe tespit edilen ‘Zayıf yanlar’ımız; ’ZY.04.1-İç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olması’ ve ‘ZY.04.2-Havayolu imkânının uzaklığı’ olarak belirlenmişti. Bölgede karayolu ulaşımı bugün için yeterli görünmekle birlikte orta vadede bölgenin erişilebilirliğini artırmak üzere ilave düzenleme ve yatırımlara ihtiyaç duyulabilir. Zira özellikle üretim yapılan kırsal alanlardaki ’İç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olması’ gerek ulaşım gerekse lojistik açıdan gelecekte sorun potansiyeli taşıyor. Bu orta vadede Susurluğun topyekûn gelişmesini engelleyebilecek bir zafiyet olabilir. Bu arada yıldan yıla artan araç trafiği ve üretim faaliyetleri sırasındaki hareketlilik göz önünde bulundurularak mevcut iç yollardaki iyileştirme çalışmalarının da kesintisiz sürdürülmesi ve sorunun büyümesine meydan verilmemesi gerekiyor. Ayrıca geleceğe yönelik olarak da ilçemizde teknik altyapı eksiklikleri bulunan mevcut yolların kalite ve güvenlik açısından yeterli seviyeye çıkarılması için şimdiden gerekli planlamalarının yapılması gerekiyor.

Zaten stratejik plan yaklaşımı; sürekli olarak ‘Güçlü’ yönlerin daha da güçlendirilmesini, ‘Zayıf’ tarafların da en azından bu zafiyetinden kurtarılarak güçlü yöne doğru evrilmesini amaçlar. Kara, deniz ve demiryolu imkânları bakımından ilçemiz çok elverişli bir konumda olmasına rağmen en yakın Bursa sivil hava alanına 108 Km. uzaklıkta. Koca Seyit Havalimanı ise hem daha uzak, hem de daha ziyade turizm amaçlı. Bu nedenle ’Havayolu imkânının uzaklığı’ şu an itibariyle ilçemiz için bir dezavantaj gibi görünüyor. Bu arada yılda 1 milyon yolcuya hizmet vermesi planlanan Balıkesir Merkez Havalimanı inşaatı tamamlanmış olmasına rağmen Bursa havaalanı seviyesine ulaşması zaman alabilir. Yine de bize 45 km. uzaklıktaki yeni havalimanının 420 dönümlük bir arazi üzerinde, 6 bin 500 metrekarelik terminal binası ve 28 bin 800 metrekarelik 4 uçak kapasiteli bir aprona sahip olduğunu kaydedelim. Bu kapasite, havaalanının orta vadede bölgenin her türlü ihtiyacına cevap verebilecek şekilde donatıldığı anlamına geliyor.

Şayet bir noktada zayıflık varsa doğal olarak ilk düşünülecek şey bu zaafiyetin güçlendirilmesi, hiç değilse zarar vermemesi için tedbir alınmasıdır. Bu açıdan ‘StrA.1.3-Cazibe merkezi olma’ stratejik amacımızın ‘Str.1.3.2-Konum, doğal kaynak ve çevre imkânlarını değerlendirmek’ şeklindeki stratejisi bize yardımcı olabilir. Örneğin; Mevcut iç yollarla ilgili ‘HDF.1.3.2.09-Büyük şehir nezdinde gerekli ulaşım planlamalarına katkı vermek’. Aynı şekilde Bursa havaalanının uzaklığına karşılık ‘HDF.1.3.2.10-Balıkesir havaalanına yakınlık avantajımızı kullanmak’ (Turizm, Ticaret, Sosyal etkinlikler ve ekonomik açıdan kişi sayısı, düzenlenen etkinlik hacmi,  parasal gelir miktarı vb. somut göstergelerle kazanca dönüştürmek) orta vadede üzerinde düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken bir konu. Diğer yandan iç yolların kalite ve güvenliğinin düşük olmaması  ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olma’ stratejik amacımız için ve ‘Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ stratejisi için son derece önemli. Bu yüzden gerek ana ulaşım ağlarında gerekse iç yollarda ‘HDF.2.4.2.04-Ulaşım iyileştirme faaliyetlerinin kesintisiz sürmesi için takipçi olmak’(Her yıl km. bazında belli bir hedefi yakalayacak şekilde), olmazsa olmaz bir hedef. Böylece konumumuzla çevre imkânlarımızı değerlendirmek gelecekte bir cazibe merkezi olmamıza katkı sunabileceği gibi her alanda ilerleme sağlamak da; özgün, ileri ve güçlü olmamıza yardımcı olacaktır. Ayrıca bu hedeflerin gerçekleşmesi bugün için zayıflık ve tehdit gibi görünen birçok hususu da avantaja dönüştürebilir. Aynen ‘THD.04.01‘İstanbul-İzmir otobanının ilçe merkezinin dışından geçmesi’ meselesinde olduğu gibi. Neticede bu otoyol da akıllıca değerlendirebilirsek elimizi güçlendiren bir fırsat neden olmasın? Karacabey ayrımı kavşağından başlayarak Susurluk ilçe merkezinin kuzeyinden geçen ve Ömerköy’den sonra Yeniköy üzerinden Balıkesir’e ulaşan bu yolun transit ulaşım için giderek daha fazla önem kazanacağı açık. Beri yandan otoyolun görünen ilk faydası, mevcut karayolu üzerinde günden güne artan araç trafiği yoğunluğunu hafifletmesi ve ulaşım süresini önemli oranda kısaltması olacak. Ayrıca bölge ürünlerinin daha kısa sürede İzmir, İstanbul ve Bursa’ya ulaşmasını sağlayacağı da ortada. Yol üstü konumumuzun neredeyse 5 asır boyu bazı nimetlerinden yararlanmış olan ilçemiz için başlangıçta otobanın ilçe merkezinin dışından geçmesi çok tabi olarak bir tehdit olarak da algılanmış olabilir. Aynı şekilde ‘THD.04.02-Otoyolun ilçede yol açacağı ekonomik, sosyal ve çevre sorunları’ olabileceğini de pekâlâ düşünebiliriz. Otoyol sebebiyle ilçemizde elbette bazı ekonomik kayıplar söz konusu olacak. Geleneksel mola yeri konumumuz, yaz aylarında güneye ve batıya gidip gelen tatilci yoğunluğuna dayanan işletmelerimiz bundan olumsuz etkilenebilir. İlçemizin sosyal açıdan daha geri planda kalabileceğinden endişe edilebilir. Oradan geçip gidenleri biz görmediğimiz, tanımadığımız için, onlar da Susurluğu görmedikleri, tanımadıkları için sosyal hayat da olumsuz etkilenebilecek. Hatta otoyolların geçtiği yerlerdeki doğal güzellikleri yok ettiğini, ulaşımı engellediğini hatta su ve havayı zehirlediğini bile düşünebiliriz. Belki de tüm otoyol güzergâhlarında yaşanan bazı çevre sorunlarına biz de şahit olmuş olacağız. Ancak telaş etmeye de mahal yok. Bunlar ne kadar doğru, ne kadar zarar göreceğiz bunlar net bilinmeli. Ayrıca bu sürecin orta vadede geçerliliğinin ne olacağı da öngörülebilmeli. Mesela Plaka Tanıma Sistemi kayıtları itibarıyla, 2018 yılında Susurluk karayolundan 13 milyon 200 bine yakın araç geçmiş. 2019 yılında geçen araç sayısı ise 13 milyon 900 bine yakın. Bu açıdan bakarsak yeni otoyol şehrimizden geçen araç sayısını azaltmamış. Ülkede trafiğe giren araç sayısına paralel olarak artmış.  Belki açılışını takip eden ilk birkaç ay bir azalma olmuş olabilir, ancak rakamlar yıl geneli itibariyle 700 bin artış olduğunu gösteriyor. Ben bu yolu Gökçe yazı girişinden Gebze çıkışına kadar özel aracımla geçtim. Köprü dahil 220 lira tuttu. Bu tercih bir fayda maliyet karşılaştırmasına bağlı. Zaman, yoğun trafik yükü ve harcanacak yakıt maliyetini hesaplayan herkes dilediği alternatifi kullanabilir. Her hâlükârda karayolumuzdan geçme tercihinde bulunanlar hiç de az olmayacak. En azından uygulandığı iddia edilen yüksek geçiş ücretinin bizim için yakın gelecekte de bir fırsat olduğunu düşünebiliriz. Ancak unutmayalım ki fırsat ya da avantaj olarak gördüğümüz şeyler de değerlendirilmediğinde kaçar gider. Tehdit ya da dezavantaj olduğunu düşündüğümüz şeyler de tedbir almazsak korktuğumuzu başımıza getirir. Fırsat veya tehdit, dışardan bize hangisi yönelmişse yönelsin onu fırsat ya da tehdit haline getirecek olan bizim onlara karşı tutum ve davranışımızdır. Bir misal verecek olursak genç ve atak girişimcilerimizden Nuri Yasa ön alarak şimdiden otoyolun ilçe merkezine en yakın olduğu bir noktaya tesis kurdu. Hem de çift taraflı olarak. Bu yatırım geleceği öngörebilen, tehdidi fırsata, riski avantaja çevirebilen örnek bir hareket. Şimdi biz de şikâyet etmek yerine bu tehditlerden sakınmak hatta mümkünse fırsata çevirmek için ne gibi hedefler öngörebiliriz, bunları düşünmeliyiz.

    Öncelikle ‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için ‘StrA.2.4-Özgün, ileri ve Güçlü olmak’ şeklinde bir Stratejik Amacımız var. Bu amaç için üç tane strateji uygulayacağımızı düşünmüşüz: ‘Str.2.4.1-Özgün bir model ortaya koyma’,’Str.2.4.2-Her alanda ilerleme sağlama’ ve ‘Str.2.4.3-Güçlenme’. İstanbul-İzmir otobanının ilçe merkezinin dışından geçmesi bizi bildiğimiz alıştığımız mola tesisleri geleneğimizi yenilemeye zorluyor. Bunun için de özgün bir model ortaya koymak gerek. Mesela otoban yolcularının kısa süreli de olsa ‘yoldan çıkmalarını’ sağlayacak ilgi çekici ‘HDF.2.4.1.01-Özgün dinlenme, alışveriş etme, eğlenme ve konaklama konseptleri tasarlamak ve hayata geçirmek’ yararlı olabilir. Ayrıca ‘HDF.2.4.1.02-Cezbedici Susurluk markaları oluşturmak’ şeklinde başka bir hedef de aynı stratejimize hizmet edecektir. Otoyolun ilçede yol açabileceği muhtemel ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarına karşı da ‘AMAÇ.3-İYİ İNSANLARIN YAŞANABİLİR ŞEHRİ YEŞİL SUSURLUK’ çerçevesinde ‘StrA.3.1-Sürdürülebilir kalkınmayı başarmak’şeklinde bir stratejik amacımız ve ‘Str.3.1.1-Amaç ve güç birliği yapma’ stratejimiz bulunuyor. Bu nedenle otoyolda ilk tesisi açan ‘Yasa’yı aynen Susurluğun kadim ‘ömür ayranı’ markası gibi sahiplenmemiz ve yükseltmemiz gerekiyor. O halde amaç ve güç birliği yapma noktasında ‘HDF.3.1.1.02-Tesis, yatırımcı ve markalarımıza sahip çıkmak’hedefinden daha tabi ne olabilir.

yyalcin3@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder