9 Eylül 2020 Çarşamba

09 Eylül 2020 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı178..................................Bir gazete haberi

Bir gazete haberi

Aziz dost, Bir önceki mektubumu 5 Eylül 2027 etkinlikleri için geldiğim Susurluk’tan yazmıştım. Mektup dediysem eskisi gibi değil tabi ki. Bu mektupların ne zarfı var ne de pulu. Kâğıda kaleme de ihtiyaç yok. Dijital ortamda, sanal kâğıda yazılıp, yine internetin sihirli bulutlarına bir tıkla gönderiliyor. Öyle bekleme felan da yok, bir iki saniye sonra alıcısının posta kutusuna düşüveriyor. Sen de bilirsin bu işleri ya, ama yine de hayretimi gizleyemiyorum. “Nerede o eski mektuplar, ne oldu kalem kâğıda,  niçin göremez olduk pullu zarfları?” demeyeceğim kızma. Fakat postacıların yerini çokluk kargocular aldı farkında mısın? Onlar da ya sipariş getiriyorlar ya da poşete konmuş evrak. Olsun, her dönemin farklı güzellikleri var değil mi? Bizim neslimiz 50-60 yıl içinde çok fazla şey gördü, yaşadı. Dünya da ülkemiz de eskiye göre çok çok değişti. 

Bugün ah vah etmenin hiç bir manası yok. "Eskiye rağbet itibar olsa bitpazarına nur yağardı" demişler, çok doğru. Biz önümüze bakalım, şimdi sana bu mailimin ekinde bir gazete kupürü gönderiyorum. Haftalık REİS gazetesinde yayınlanan bir haber. Tabi o da elektronik ortamda. Susurluk 5 Eylül kutlamaları sırasında Belediye Başkanının konuşması. Okursan anlayacaksın Susurluğun yedi yılda nasıl değişip geliştiğini. Buraya geldiğimiz akşam eski dostlar biraz anlatmıştı. Gelirken yolda gördüklerim de bana yetmişti zaten. Başkan konuşmasında öyle şeyler anlattı, öyle şeyler söyledi ki, inan sen bile bu kadarını hayal edememiştin. Ama dur, sana önce 5 Eylül etkinliğinde gördüklerimi aktarmaya çalışayım. Bilirsin eskiden 5 Eylüller parkın karşısında Kaymakamlığın önünde yapılırdı. Şimdi de orada ama kaymakamlık çok güzel bir bina olmuş. Önündeki yol da geniş bir bulvara dönüştürülmüş. Çınar ağaçlarını korumuşlar. Parkın girişiyle birlikte şimdi orası küçük şirin bir meydan. Kaymakamla da tanıştım. Genç, güleç yüzlü, idealist ve çalışkan biri. Belediye Başkanıyla da iyi bir ikili olmuşlar. 

5 Eylül etkinlikleri Susurluk parkının her köşesini renklendirip hareketlendirmiş. Sergiler, hediyelik eşya stantları, konserler, imza günleri, spor yarışmaları ve daha pek çok şey. Park bana sanki eski günlerine dönmüş gibi geldi. Ulu ağaçlar var, her taraf çiçek ve çim. Çay bahçeleri çoluk çocuk dolu. Bilirsin Susurluk halkı parkı sever, orada zaman geçirmeyi de. Kurtuluş korteji çok renkliydi. Süslenmiş açık kasalı kamyon, kamyonet ve traktörlerle yapıldı. Kortejden geçmeyen ağır araçlar için parkın yan tarafındaki cadde boydan boya fuar alanı gibi düzenlenmiş. Kortej epey uzundu, müzik eşliğinde ağır ağır geçerken üstündeki esnaf ve gençler halka yine eskisi gibi hediyeler attılar. Arada eski boyalı at arabaları da geçti. En çok alkış alan kortej ise Susurluk’ta yetişen rahvan atlar ve müzisyenler bandosu oldu. Bando ayrıca törende mini bir konser verdi. Doğrusu onları seyrederken hem güldüm hem ağladım. Ne bileyim yaşadığım duygu yoğunluğundan olsa gerek gözyaşlarımı tutamadım işte. Yapılan törende kürsüye önce Belediye başkanı çıktı. İlişikte gönderdiğim konuşmasını dikkatlice oku. Sıkı dur, çünkü çok şaşıracaksın söylediklerine. Akıcı ve dolu dolu bir konuşma. Ama aynı zamanda şunu da söyleyebilirim ki bu sözleri söyleyen kişi senin pek önem verdiğin inanmış, kararlı ve samimi biriydi. Sanki seneler sonra tam da duymak istediklerini anlatıyordu:

   “Sayın Kaymakamım, değerli misafirler, sevgili Susurluklular. Bugün Susurluğun kurtuluşunun 105.nci yılı. Hatırlıyorum, 2022’de yine böyle bir araya geldiğimizde moralimiz pek iyi değildi. Geleceğe dair umudumuzu yitirmiş gibiydik. Şevksiz ve isteksiz başladığımız Stratejik Plan yolculuğunun bize yeni ufuklar açabileceğinden açıkçası şüpheliydik. Yarınımızın ne olacağını, nereye gittiğimizi bilmez durumdaydık. Buna rağmen yüzümüzü geleceğe çevirip harekete geçtik. “Ayağa kalk Susurluk! Gelecek ellerinde” diyerek çağrımızı Susurluğa duyurduk. “Bismillah” diyerek başladığımız o yürüyüş işte bizi bu günlere eriştirdi. Allaha hamd olsun. Önce elimizde ne olup olmadığını gözden geçirdik. Sonra da ne yapabileceğimizi. Kâğıt üzerinde aldığımız her mesafe cesaretimizi arttırdı. Bir avuç insan davranıp yürümeye devam ettik. Çok zorluk çektik, özellikle de birlik beraberliği sağlama noktasında. Ama şurası bir gerçek ki lokomotif nereye giderse vagonlar da oraya gidiyor. Sonunda başardık; Kaymakamımızın liderliğinde, Ticaret odası, Borsa, Siyasi partiler, Sivil toplum kuruluşları ve bir avuç gönüllü Kent Konseyinde bir araya geldik. Sonunda, geç te olsa bir plan yapabildik. Çok iyi hatırlıyorum Cumhuriyetimizin 100. Yılında yine böyle bir 5 Eylül günü Stratejik Planımız elektronik ortamda yayınlanmıştı. Bugün planımızın 4.üncü uygulama yılı. Ülkemiz 2023 hedeflerini geride bıraktı, 2053 vizyonuna odaklanmış durumda. Biz de çok çalıştık, Rabbim de önümüzü açtı.
            Önce Üniversite kampüsümüze kavuştuk. Şimdi iki fakülte 2 yüksekokulumuz var. Yakında bir de Türk müziği konservatuvarımız olacak inşallah. Deremiz Susurluk boyunca ıslah edilip yüksek taş duvarlarla kontrol altına alındı. Susurluğu boydan boya kat eden atık su kolektörümüz artık deremizin kirlenmesini engelliyor. Çocuklarımız, gençlerimiz eskiden olduğu gibi bu derede yüzebiliyor, balık tutabiliyorlar. Geçtiğimiz yıl eski panayır yerinden fabrika altına kadar dere boyu tümüyle kamulaştırılarak bölgenin en güzel millet parklarından birine sahip olduk. Çok yakında koca derede sandallarla gezinti yapabileceğiz. Yörsan ve Şeker fabrikası halkımızın elini taşın altına koyması ve yeni yatırımcılar sayesinde adeta küllerinden yeniden doğuyorlar. Bu arada İstanbul sanayisinden bir gurup yatırımcı Ömerköy’deki OSB’mizi hayata geçirmek üzereler. Sağ olsun Büyükşehir’imiz alt yapısını yaptı, şimdi sıra 3 fabrika 4 tesis olmak üzere 2000 kişilik yeni istihdam kapısının açılmasına geldi. Plana göre 2029 yılında OSB’miz tam kapasite çalışmaya başlayacak inşallah. Şimdiden Endüstri Meslek Lisemiz ve Meslek Yüksek Okulumuz iş garantisi ile onlara eleman yetiştirmeye çalışıyor. Susurluk inançla istedi, çalıştı, Cenab ı Allah da veriyor çok şükür. Bakınız Bandırma’dan bu yöne doğru yatırımcı akışı yaşadık son üç yıl içinde. Okçugöl-Yahyaköy arasında kurulan lojistik bölge de bu süreçte ortaya çıktı. Şu anda orada en az 1500 kişi istihdam edilmiş durumda. Tepelerimiz, boş yamaçlarımız daha fazla rüzgârgülü ve güneş paneliyle donandı. Üç yıldan beri kendi elektriğimizi kendimiz üretip kullanır olduk. Sadece bu sektörün Susurluğa yıllık katkısı 200 milyar lira. Kepekler ve Yıldız’daki jeotermal su kaynağının konutların ısınmasında kullanılması için proje çalışmaları son aşamada. 5 pilot köyümüzde uygulanan biyoenerji üretim tesisleri, artan hayvancılık faaliyetleri sayesinde o köylerin gaz ihtiyacını karşılayabilir duruma geldi. Demirkapı civarındaki bor rezervi, önce vatana kadar devam eden Sultançayır taşı ve Çatal dağdan çıkarılan granit kaynağımız için şu ana kadar 5 tesis ve işletme ruhsat almış durumda. İki yıl içinde üretim başlamış olacak. Size bir müjde daha vereyim; sağ olsun Sayın Cumhurbaşkanımız Susurluğa bir yüksek teknoloji tesisi söz verdi. Onun da yer seçimi ve planları yapılıyor şu anda.

Bütün bu yoğun süreç içinde bizim yaptığımız ise “Stratejik Plan çerçevesinde Susurluğun değişim ve dönüşümüne çalışmak” oldu.  Değerlerimize bağlı kalarak ve ilkeli davranarak “Planlı kalkınmayı başaran, gelişmiş bir Susurluk” vizyonumuza ulaşmaya gayret ettik. Bu yolculuk sırasında Susurluk nüfusu ilk üç yıl içinde 50 bini aştı. Köylerimiz her geçen gün büyük şehirlerden dönüş yapan insanlarla şenleniyor. Dışarda yaşayan Susurluklu yetişmiş insan gücümüz de yavaş yavaş geri dönüp kalkınmamıza destek verir hale geldi. Girişimci gençlerimizin tarım ve hayvancılık sektöründeki çabaları nihayet ürün vermeye başladı. Sera ürünlerimiz, yaş meyve ve sebzemiz kurulan soğuk hava ve paketleme tesisleri vasıtasıyla anında pazar bulup değeriyle işlem görebiliyor. Dondurulmuş ve kuru gıda ürünlerimiz artık dış pazarlarda. Gençlerimiz ve kadınlarımız internet üzerinden satış yapmanın bilincine vardı. Bu alanda oluşan yeni Pazar payı ve katma değer Susurluk ekonomisine adeta bir sıçrama yaptırmış durumda. Susurluğumuz, içerdiği doğal güzellikler, termal ve butik tarzı konaklama tesisleriyle her geçen gün daha fazla turist ağırlıyor. İki yıl önce başlattığımız “Kendin topla, kendin pişir, kendin ye” sloganlı kampanyamız için değişik illerden tur teklifleri alıyoruz. Şu sıralarda Belediye olarak bu misafirleri taleplerine göre köylerimizde gezdirecek, ağırlayacak ve eğlendirecek kombin çalışmalarla meşgulüz. Burası Susurluk. Burası iyi ve güzel insanların yaşadığı yer. İnsana değer verilen, şehrinin özenle korunup geliştirildiği, ama illa ki “önce vatan!” denilen yer. Misafirperverliğimiz herkese, her yolcuya yetecek cömertlikte. Buraya gelen misafir tabi ki meşhur köpüklü ayranımızı içecek, tabi ki özel peynirli tostumuzu yiyecek. Mümkünse kuzu kokorecimizden tadacak. Yeter mi, hayır. Buradan geçen her yolcu bizim için aziz birer misafirdir. Elbette dinlenecek, gezecek, yiyecek, içecek. Ama giderken de bagajı; etimiz sucuğumuzla, lorumuz peynirimizle, domatesimiz biberimizle, fasulyemiz nohutumuzla dolacak. Kadınlarımızın göz nuru el işlerini de Susurluk hatırası olarak yanlarında götürecekler. Buradan ayrıldıklarında kalpleri bizde kalacak. “Bir gün yine mutlaka” diyerek gidecekler.

Planımız çerçevesinde son üç yıl içinde kentsel dönüşüm hazırlıklarımızı tamamladık. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki plan dönemi sonunda nüfusumuz 70 bin dolayında olacak. Bu sebeple, sadece artan nüfusa yeni konut alanları açmak değil, şehrimizin alt ve üst yapısını da muhtemel bir deprem afeti karşısında sağlam bir yapıya kavuşturmayı amaçlıyoruz. İşimiz çok, yolumuz uzun. Nefesimizi ve enerjimizi iyi ayarlamamız gerekiyor. Şehrin yol, su, kanalizasyon, doğalgaz ve diğer temel hizmetlerini en az 100 bin nüfusa göre planlayıp yenilemeliyiz. Susurluk kendi nüfusunun da üstünde bir kentsel hizmet kapasitesine sahip olmalı. Yolcu misafirlerimiz hariç şu anda sadece üniversite öğrencisi olarak aramızda 2500 genç yaşıyor. Bunların da barınma, sosyal ve manevi yönden ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışıyoruz. Bu güne kadar iki yurt yapıldı, millet parkında gezinti yerleri ve cafelerde vakit geçirebiliyorlar. Allah nasip ederse en az 10 bin eserlik güzel bir şehir kütüphanesi planlanıyor. Muhtemelen 2029 yılında Millet parkında hizmete açılabilecek. Aynı binada bölgenin en büyük kongre ve konferans salonu da olacak. 17 Eylül üniversitemizin ve Hukuk fakültemizin de katkısıyla 2030’dan itibaren ulusal ve uluslararası Hukuk kongrelerinin burada, yani “Hukuk ve adaletin kalbi Susurluk”ta yapılmasını istiyoruz.

 Sayın Kaymakamım, değerli misafirler. Sizlere çaylak mesire yeri, Gürece göleti ve Çataldağ’ı içeren Doğal Milli Park projesinden bahsetmek isterdim. Nostaljik tahta masa sandalye ve at arabası imalatından, sevgili süpürge imalatçısı kardeşlerimiz için açılacak olan atölye-satış yerinden de. Ancak heyecanımı mazur görün burada noktayı koymam gerekiyor. Yalnız size son bir müjdeyi de vermeden edemeyeceğim. Biliyorsunuz eski 5 Eylül ilkokulunun yerine çok güzel, sağlam bir okul yapıldı. Eski inebey binası da korumaya alınmıştı. Uzun süren çabalar sonucu bu binanın da Susurluğun tek ve özel etnografya müzesi olarak değerlendirilmesi onaylandı. Şimdi kendini bu işe vakfetmiş çok değerli bir hocamızın da desteğiyle obje toplanmasına başlandı. İnşallah önümüzdeki yıl onu da Susurluk kültürüne kazandırmış olacağız. Bugün 5 Eylül, kurtuluşumuz kutlu olsun. Kurtuluş savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve aziz şehitlerimizi şükran ve minnetle anıyoruz. Onlar kurtuluşumuzu canlarını ortaya koyarak sağladılar. Ancak her neslin kurtuluş mücadelesi farklı. Bizim de Susurluğumuzu geri kalmaktan kurtarma ve kalkınma mücadelemiz sürüyor. Çok şeyler başardık, hamd olsun. Ancak yürüyüşümüz devam ediyor. Şairin dediği gibi“ Sen bir devsin/Yükü ağırdır devin/ Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!”diyor hepinize saygılar sunuyorum.”

yyalcin3@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder