Yeni dönem
Eylül ayı pek çok konuda yeni dönem anlamına gelir. Batı Anadolu'da pek çok şehir ve ilçe bu ayda kurtuluş günlerini kutlar. TV'ler yeni dizi ve programlarını Eylül ayında izleyicilerine sunarlar. Okullar bu ayda açılır. Üreticiler bu ayda taban fiyatları öğrenirler. Yazlık sebze meyve üretimi bu ayda zirveye varır.
Haziran-Ağustos dönemi bütçe hazırlık sürecidir. Eylülden itibaren kurum ve kuruluşların bütçeleri son rötuşlarla nihai şeklini alır. Açıklanan üçüncü çeyrek verileri ise ekonominin ne yöne gittiğini göstermesi bakımından önemlidir. Siyaset de yaz tatili etkisinden çıkıp bu ayda yeniden hareketlenir. Hatta uluslararası küresel pozisyonlar bile bu günlerde yeniden dizayn edilirler.
Yaz sonu sonbahar dönemi ülkemizde sünnet ve düğün mevsimidir. Neden? Çünkü mahsul kaldırılıp satılmış, cepler para görmüş, mürüvvet ve eğlence bekleyenler kışa girmeden muradına ermek istemiştir. Tatil dönemi bitip büyük şehirlere dönenler de yeni bir yıla girmiş gibi hissederler Eylülde. Tıpkı memleketlerinden kışlık hazırlıklarıyla geri dönen orta gelir sahibi vatandaşlarımız gibi. İlkbaharda yaylalara çıkan Anadolu insanımız da yükleriyle aşağıya inerken aynı duyguları yaşarlar yüzyıllardır.
Şimdi bütün bu dönencelere Corona verileri de katılmış oldu. Yeni normalde ortaya çıkan şehirlerarası hareketlilik, düğündü, taziyeydi, sohpet muhabbetti derken kaçınılmaz bir ikinci pike yol açmış görünüyor. Hoş dünya da farklı durumda değil, üstelik bizden çok daha kötü durumdalar. Bu konuda açıklanan her rakam, yayınlanan her haber yine sıkıntılı bir kışa girmekte olduğumuzu gösteriyor. Aksine yakın bir zamanda da aşı olabileceğimize dair açık bir belirti yok.
5 Eylül kurtuluşu
5 Eylül Susurluğun düşman işgalinden kurtuluş günü. 98 yıl önce kahraman ordumuz "Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, İleri!" emri uyarınca bir sel gibi İzmir'e doğru akmış, düşmanı süpürüp atmıştı yurdumuzdan. Böylece Susurluk da diğer batı Anadolu beldeleri gibi düşman çizmesi altında ezilmekten kurtarılmıştı.
30 Ağustos Dumlupınar Başkumandanlık meydan savaşının kazanılmasıyla Yunan ordusu perişan edilmiş, bir ay on gün içinde de ülkemizden tamamen kovulmuştu. Kurtuluş bu manada bizlere atalarımızdan kalan, daima minnet ve şükranla anılacak, gurur duyulacak kıymetli bir hatıra. Ebediyyen de böyle şerefle hatırlanacak.
Şimdi bir başka sinsi düşmanın tehdidi altındayız. Tam 6 ay oldu bu pandemi hayatımıza karışalı. Corona günlerinin 180.ncisindeyiz. İçinde bulunduğumuz şu anki süreç de bir hayli sıkıntılı, vaka sayılarında yeniden günlük 1500'leri hatta 1600'leri gördük. Uzmanlar birinci dalganın ikinci piki yaşanıyor diyorlar. Tıpkı İzmir'in, Kütahya'nın, Balıkesir'in işgali sonrasında Yunan ordusunun Bursa'dan Eskişehir'e kadar ilerlemesi gibi. Neredeyse Polatlı ve Ankara'ya girilecek. Artık top sesleri işitilebiliyor. Bu arada kimileri meclisin tedbiren Kayseri'ye naklini bile konuşmaya başlamış.
Böyle bir ortamda ne oluyor? Önce Sakarya Meydan savaşı kazanılıyor. Sonra da Meclis Mustafa Kemal Paşayı Müşir rütbesiyle Başkomutan yapıyor ve taarruz kararı alınıyor. Bir yıldan bu yana bütün bir milletin nesi var nesi yoksa katılarak gerçekleşen hazırlıklar Afyonda düşmana yöneliyor ve kararlı, dirayetli bir liderlikle kahraman mehmetçik kasırga olup Kütahya'ya doğru uçuyor. Ülkenin kalbine kadar sokulmuş düşman param parça edilip denize kadar kovalanıyor. Çoğu mehmetçiğin önünde imha edilirken, kurtulabilenler gemi, motor, kayık ne bulabildilerse arkalarına bakmadan kaçıyorlar.
Bütün imkansızlıklara rağmen düşmanı bozguna uğratıp ülkemizin kurtuluşunu sağlayan "Ya İstiklal, ya ölüm!" haykırışı bugün için de geçerli değil mi? Çevremize sarılan terör yılanı, Doğu Akdenizde karşımıza çıkarılan tezgahlar, Yunanistan'ın tıpkı 1919'da olduğu gibi sırtı sıvazlanıp Mavi vatanda üstümüze salınması, ardı arkası gelmeyen ekonomik ve siyasi saldırılar daha mı az tehlikeli? Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Coronavirüs pandemisinin sağlığımızı tehdidi daha mı az zararlı?
Yeniden bir "kurtuluşa" ihtiyacımız var. Ancak bu kurtuluşun silahı, mermisi yok. Silahımız birlik beraberlik, mermimiz ise tedbir olacak. Allahın izniyle öyle bir kurtulacağız ki, hem ne kadar düşman varsa bertaraf edilecek, hem de sağlığımızı kazanacağız. Varsayın ki şu an Sakarya meydan savaşı arefesindeyiz. Daha bunun Kocatepesi, Dumlupınarı da var. Mesela coronadan kurtulmak istiyorsak aşı ve ilaç yapılıncaya kadar "maske, mesafe ve hijyen" tedbirleri ile savaşmak zorundayız. Tıpkı 98 yıl önceki kurtuluş ruhuyla yaptığımız gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder