
Bu bölümün ilk yazısı yine Susurluk
için stratejik önemde olan 'TARIM VE
HAYVANCILIK’ üzerine. Daha sonraki yazılarda sırası geldikçe diğer 'GÜÇLÜ' ve 'ZAYIF' yönlerin karşılaştırılmalı olarak ele alındığını
okuyacaksınız. Daha önce Whatsapp grubumuzda yapmış olduğumuz istişare ve
tarama çalışması sonucu sektörün Tarım boyutunun güçlü yanları: “Güçlü
bir Tarım faaliyeti, Zengin su kaynakları ve sulu tarım imkânı, Organik tarım
potansiyeli, Sağlıklı ve taze sebze meyve kapasitesi, Zengin biyo çeşitlilik,
tıbbi ve aromatik bitkilerin varlığı, Önemli miktarda orman varlığına sahip
olma ve Yaygın ve güçlü tarımsal örgütlenme” şeklinde
belirlenmişti. Aynı şekilde; “Canlı Hayvancılık, Kırmızı et
ve süt üretimi, Süt ve süt ürünleri üretimi ile Kanatlı
hayvan üretimi” yine sektörün
Hayvancılık boyutunun güçlü yönleri olarak öne çıkmaktaydı. Diğer yandan
sektörün mevcut durumda zayıf yönleri de grubumuzda: “Tarım
arazilerinin ve işletmelerin küçüklüğü, verim düşüklüğü, Hayvancılık işletme
ölçeklerinin küçük olması, İşletmelerin kurumsal olarak gelişmemiş olması, Markalaşmadaki
yetersizlik ile İhracat ve markalaşma potansiyeli yüksek ürünlerin olmaması” şeklinde tespit edilmiş ve sıralanmıştı.
2016-2017 sektör raporlarından da
anlaşılacağı üzere Susurluk yöresi tarım ve hayvancılıkta Türkiye’nin öncü
bölgelerinden birisi. Balıkesir zaten Türkiye’yi doyuran il olarak biliniyor. Tarım
sektörünün Türkiye ortalaması %9,5 iken bölgemizde bu oran %20’ler seviyesinde
ölçülmüş. “İklim, sulanabilir arazi
varlığı tarım ve hayvancılığa uygun”. Ayrıca “sözleşmeli üretim kültürü de gelişmiş” durumda. Üretim alt yapısı ve “çalışacak insan sayısı yeterli”. Zengin
tarımsal üretim sahip olduğu dinamikler sayesinde gelecek için de bir artış
potansiyeli gösteriyor. Bu itibarla ilimiz Türkiye’deki tarım ve hayvancılığın odak
noktalarından birisi ve önemli miktarlarda üretim yapılarak ülke ekonomisine
katkıda bulunuyor. Nitekim hayvancılık konusunda devletin 2023 planında ve
GMKA’nın bölge planında önemli bir yere sahip olduğumuz açıkça belirtilmiş. Süt
işleme ve gıda işleme fabrikalarının bölgedeki faaliyetleri ise önemli bir diğer
avantaj. Özetle hem tarım ve hayvancılıkta, hem de “sektöre dayalı sanayi oluşumları konusunda güçlü bir
potansiyel ve yüksek bir rekabet gücü”ne sahibiz. Bu çok çok önemli.
Dolayısıyla ilçemizin yakın ve orta vadede sahip olduğu güçlü yanların geliştirilerek
çoğaltması bölge için de stratejik bir önem taşıyor.
Halen yörede mevcut geniş ve verimli
tarım arazileri ile uygun iklimsel şartlar zengin bir ürün çeşitliliği
oluşturuyor. İlçemiz de elverişli iklimi, bitki örtüsü, verimli ve sulanabilir
arazi varlığı ile bölgede öne çıkmakta. Meselâ “Buğday (yeşil ot) üretimi” sadece Susurluk bölgesinde yapılıyor.
Aynı şekilde ilçemiz sahip olduğu iklim şartları, sulama imkânları ve uzun hasat süresi ile “tohum yetiştiriciliği” için de en uygun bölge. Bu nedenle bölgemizde çok sayıda özel teşebbüs, resmi üretici ve ıslah kuruluşu var. İlçemizde de bu firmalar tarafından işletilen alanlarda tohumluk üretilmekte. Özellikle ilçemiz ova köyleri olarak adlandırılan kısımda “sulu tarımla meyve-sebze üretimi” gerçekleştiriliyor. Ayrıca mikro klima bölgelerinin varlığı sayesinde çok çeşitli meyve türleri de yetiştirilebiliyor. “Gelişen meyvecilik faaliyetleri” bir anlamda alternatif kazanç yolları da demek. Meselâ halen ilçemizde “mantar üretimi” konusunda faaliyet gösteren ve kompost üretimi yapan işletmeler de bulunuyor. Bunun gibi örtü altı üretim de birçok köyümüzde yapılmakta ve sera sayısı hızla artmakta. Çünkü ilçemiz “seracılık yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar”a sahip. Bölgenin bu kaynaklara sahip olması, taşıdığı sıcaklık ve debi seracılık için son derece uygun bir ortam sağlıyor. Arıcılık faaliyetleri için de elverişli ormanlık alanlara sahibiz. Ayrıca bölgemiz orman köylerinin cam fıstığı, yosun mantar ve defneyaprağı gibi değişik üretim alanlarında farklı kazanç imkânları var.
İlçemiz özellikle büyükbaş,
küçükbaş hayvancılık ve arıcılık için elverişli arazi, geniş meralar ve zengin
doğal ortamlara sahip. Bu nedenle geçmişinden bu yana “ülke büyükbaş hayvan varlığında ilk sıralarda” yer alıyor. “Küçükbaş hayvancılıkta da kendine özgü
ırklar” söz konusu. Bölgede büyükbaş ve küçükbaş hayvan beslenen, besi ve
süt üretimi odaklı, irili ufaklı pek çok işletme var. Bu yüzden Susurluk ilçesi
ve bu bölge Türkiye’deki ve özellikle İstanbul’daki “kesik kırmızı et sektörünün en önemli tedarikçilerinden”. Bu yüzden
bölgemizde “bir çok entegre et tesisi”
faaliyet gösteriyor. Et ve et ürünlerinin pazarlanması bu merkezlerde
gerçekleştiriliyor.
|
|
İlçemiz ayrıca süt ve süt ürünleri konusunda da öne çıkmış durumda. Özellikle “süt işleme fabrikalarının bölgedeki faaliyetlerinin fazla olması” güçlü bir yönümüz. Böylelikle üretilen sütler hem ilçedeki, hem de yakın çevredeki süt işleme merkezlerine pazarlanmakta. Bu bağlamda ilçemizden ülkenin dört bir yanına ve dünyaya süt ve süt ürünleri gidiyor. Diğer taraftan bölgemiz “Beyaz et üretimi”nde de ön sıralarda. İlçemiz çok sayıda tavukhaneye ve Türkiye’nin beyaz et ihracatında önde gelen bir markasının kesim ve işleme tesisine yer vermesi sebebiyle beyaz et sektöründe de söz sahibi.
Bunların
dışında “besi ve süt yemleri ile silaj ve küspe” türünden maddelere en çok ihtiyaç duyulan ve üretimi
yapılan bölgelerden birisi Susurluk. Besi sektörü için önemli bir maliyet
durumundaki “yem hammaddeleri” konusunda oldukça zenginiz. İlçemiz, çok çeşit
ve miktarda yem üretiminin gerçekleştirildiği bir bölgede. Bu bağlamda
özellikle hububat, ayçiçeği, silajlık ve dane mısır üretim alanları geniş yer
kaplıyor. Bitkisel ve hayvansal üretimin yoğunluğu nedeniyle aynı zamanda “tarıma
dayalı sanayinin gelişmekte olduğu bir bölge” burası. İlçemizde ve bölgemizde yoğun pancar üretimine
dayalı olarak “Susurluk şeker fabrikası” meselâ bunlardan en önemlisi. İşlenen pancar, şeker,
küspe ve melas gibi farklı pek çok ürün ortaya çıkarmakta ve tarım ve
hayvancılığa katkıda bulunmakta. Ayrıca bölgemizde yer alan bazı “Gıda işleme
fabrikaları”nın varlığı da güçlü bir diğer yönümüz.
Bu bağlamda bölgemizde birçok salça, donmuş gıda ve konserve fabrikaları bulunuyor.
İlçemiz ve bölgemiz bu fabrikaların temel ham madde üretim merkezi konumunda.
TARIM VE HAYVANCILIK alanında güçlü
yönlere sahip olduğumuz kadar “ZAYIF”
olduğumuz ya da günden güne zayıflamakta olan başka taraflarımız da var.
Meselâ; “Maliyetlerin yüksek olması” önemli
bir sıkıntı. Bu zafiyet bazı konularda ulusal çapta yaşanan enflasyon, kur
artışı ve girdilerin pahalanması nedeniyle bize yansıyor. İşin bu tarafı dış
çevreden yönelen tehditlerle ilgili. Ancak, “ekonomik olmayan faaliyetler,
verimsizlik ve kötü yönetim” gibi sorunlar ilçemiz için de geçerli zayıf
noktalar. Aynı şekilde ilçemizde üretilen bitki ve hayvanlarda görülen “Hastalıklar” da bizim için
dikkate alınması gereken olumsuzluklar. Güçlü bir yaş meyve sebze üretim
potansiyeline karşılık “pazarlamaya yönelik paketleme tesisleriyle entegre
soğuk hava depoları eksikliği” ilçemiz için önemli bir boşluk. Bir yandan da kırsal alanda giderek “boşalan
köyler ve yaşlı nüfus” gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu sorun sanayileşme
ile ortaya çıkan genel bir tehdit aslında. Çevremizde kümelenen sanayi
tesisleri ve büyük kentler gençlerimiz için çekim merkezi olmuş durumda. Bu
olgunun ilçemize yansıması “Tarım ve hayvancılıkta çalışacak insan gücünün
azalması” olarak ortaya çıkıyor. Emek yoğun bir sektör olan
tarım ve hayvancılıkta bilinçli ve girişimci bir genç kitleye ihtiyaç gittikçe
artıyor. Bu sorunun üzerine gidilmesi ve orta vadede güçlü hale dönüştürülmesi
gerekiyor. Bölgemiz şu ana kadar yoğun bir sanayileşme görmedi. Doğal olarak “hava, toprak
ve sularda meydana gelen kirlenme” henüz
alarm seviyesinde değil. Ancak, ilçemizin içinden geçen Susurluk deresinde ve
diğer su kaynaklarımızda gözle görülür kirlenmeler de yok değil. En güçlü
yanlarımızdan biri olan sulanabilir arazi varlığımız bu kirliliğin artması
ölçüsünde olumsuz etkilenecek. Konunun giderek zayıflama temayülü gösteren bir
sorun olarak gündemimizde yer almasından daha tabii bir şey olamaz.
Tarımda Ziraat mühendislerimizin, Hayvancılıkta da
Veteriner hekimlerin sahaya inmesi ve üretim faaliyeti içinde aktif olarak yer
almaları gerekiyor. Bu anlamda Tarım ilçe Müdürlüğünde çalışan “Ziraat mühendisi ve veterinerlerin masada oturup evrak
işleriyle uğraşmaları” zayıf bir yön olarak ortaya çıkıyor. Onların arazilerde,
köylerde, çiftçilerle ve hayvancılıkla uğraşan üreticilerimizle omuz omuza uyum
içerisinde çalışması lazım. Evrak işleri Ziraat odasınca veya düz memurlar
eliyle de yapılabilir. Bu arada çiftçilerimizin ihtiyacı olan “bilgi ve danışmanlık desteği” 3 ayda bir
yapılacak seminerlerle etkinlikle sürdürülebilir. Bir başka zayıf konu ise
tarımsal arazilerin sulanmasında yaşanıyor. “Pahalı sulama” tarımsal üretimde oldukça önemli bir zayıf nokta.
Üretilen ürünlerin maliyetinin düşürülebilmesi için sulama alanlarının kapalı sisteme
alınması bir çözüm yolu olabilir. Böylece önemli bir maliyet oluşturan mazot ve
elektrik tüketimi olmadan çiftçilerimiz vanayı açtıklarında tarla ve arazilerini
sulayabilmeliler.
Hayvancılık konusundaki deneyimler “seçilen büyükbaş hayvan ırkı” konusunda da bir sorun olduğuna işaret ediyor. Bölgemizde yetiştirilen holstein cinsi hayvan nihayetinde bir
süt ırkı. Doğrudur, çok süt veriyor ancak yavru sayısı az ve hastalıklara
dayanıklı değil. Bir holstein ırkı yavru ne kadar yem verilirse verilsin 300
kilogram civarında oluyor. Fakat semental gibi başka bazı ırklar daha uzun
ömürlü ve dayanıklılar. Ayrıca 20-25 kilo civarında süt verirken, 8-10 buzağı, 400
kilogram civarında et alınabiliyor. Hayvancılıkta
bir diğer önemli konu bölgemizde bulunan meraların değerini bilememek bu “meralardan
yeteri kadar yararlanamamak”. Sadece
Göbel bölgesinde 4000 dönüme yakın mera var ama verim ömrü çok kısa. Bu
bağlamda mevcut meralarımızın kıymetini bilip koruyarak, ıslah edilip sulayarak
yıl içerisinde hayvancıya olan katkısını arttırmamız mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder